Düşük Destekli Killi Akvaryumu
Gönderim Zamanı: 20 Eylül 2011 08:00
Aslında birkaç ekleme daha yaptım ama bakalım biraz zaman geçsin, öyle paylaşayım. Bitkiler tutacak mı emin değilim...Lineatuslar hâlâ bende ama daha ufak, bitkili bir akvaryuma çift olarak aldım. Verecek gibi oluyorum ama yüzgeç uçları uzayınca erkek öyle güzel oldu ki kıyamıyorum :)
Timur, Aldrovanda zaten tamamiyle sucul bir bitki. Alıntı resminde fotoğrafı mercekle çekildiği için kara bitkisi gibi çıkmış ama değil. Suda görüntü itibariyle demersuma benziyor, umarım tutar. Yumuşak ve asidik suları seviyormuş, o açıdan şansım var gibi görünüyor.
Australe'nin aslı yani doğadaki hâli çikolata biliyorsun. Daha evvel turuncu varyetesine de bakmıştım. Aslında ikisi de güzel.
Balıklar sevindirik oldu valla, dünden beri yosunların arasında hiç durmadan geziniyorlar. Aslında ben de sevindirik oldum çünkü nihayet onları profilden, renkleriyle yani olması gerektiği gibi izleyebiliyorum :) Biraz zaman geçsin, hem bitkiler hem balıklar büyüsün, yeni fotoğraflarını paylaşırım artık.
Timur, Aldrovanda zaten tamamiyle sucul bir bitki. Alıntı resminde fotoğrafı mercekle çekildiği için kara bitkisi gibi çıkmış ama değil. Suda görüntü itibariyle demersuma benziyor, umarım tutar. Yumuşak ve asidik suları seviyormuş, o açıdan şansım var gibi görünüyor.
Australe'nin aslı yani doğadaki hâli çikolata biliyorsun. Daha evvel turuncu varyetesine de bakmıştım. Aslında ikisi de güzel.
Balıklar sevindirik oldu valla, dünden beri yosunların arasında hiç durmadan geziniyorlar. Aslında ben de sevindirik oldum çünkü nihayet onları profilden, renkleriyle yani olması gerektiği gibi izleyebiliyorum :) Biraz zaman geçsin, hem bitkiler hem balıklar büyüsün, yeni fotoğraflarını paylaşırım artık.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 07 Kasım 2011 13:55
Sergencim konuşmuştuk ama buraya yazmayı unutmuşum; avını sudaki mikroorganizmalardan yakalıyor.
Uzun zamandır akvaryumun yeni hâlini eklememişim. Bugün böyle görünüyor;
Evet, yani eskisinden de karışık bir durumda :)
Balıkları ise hiç bu kadar sağlıklı ve hareketli görmemiştim. Joergenscheeli ve Diapteron gibi kaprisli balıklar bile neon gibi parlıyorlar karanlıkta. Tabii soğuk su seven bu türlerin mevsim itibariyle en güzel hâllerinde olmaları şaşırtıcı değil. Maalesef ışık çok az olduğu için ve bitki nüfusundan dolayı onları fotoğraflayamadım, belki bir dahaki sefere.
Bu da akvaryumun şu ara yıldızı; dev pistia.
12cm çapında ve 32cm uzunluğunda kökleri var,
Bunlar da, çoğunuz görmüştür ama görmeyenler için, pistia çiçekleri...
an1l 2011-11-07 13:57:45
Uzun zamandır akvaryumun yeni hâlini eklememişim. Bugün böyle görünüyor;
Evet, yani eskisinden de karışık bir durumda :)
Balıkları ise hiç bu kadar sağlıklı ve hareketli görmemiştim. Joergenscheeli ve Diapteron gibi kaprisli balıklar bile neon gibi parlıyorlar karanlıkta. Tabii soğuk su seven bu türlerin mevsim itibariyle en güzel hâllerinde olmaları şaşırtıcı değil. Maalesef ışık çok az olduğu için ve bitki nüfusundan dolayı onları fotoğraflayamadım, belki bir dahaki sefere.
Bu da akvaryumun şu ara yıldızı; dev pistia.
12cm çapında ve 32cm uzunluğunda kökleri var,
Bunlar da, çoğunuz görmüştür ama görmeyenler için, pistia çiçekleri...
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 08 Kasım 2011 18:58
Anıl,syngoniumun devamlılığını akvaryumda nasıl sağlıyorsun? Benimkinin yaprakları sararmaya başladı.Eskisi gibi sürgünde vermiyor artık :(Sence akvaryumdan çıkarma vakti gelmiş olabilir mi?
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 08 Kasım 2011 21:30
Bu nasıl bir Güzelliktir... okurkan bile şaşa kaldım bilmediğimiz nekadar çok şey var :(
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 09 Kasım 2011 03:25
Timur; mevsim dolayısıyla ışık miktarı düştüğü için Ekim başından beri gübre vermiyorum. Kış boyunca kara bitkilerine de su bitkilerine de gübre vermem; etrafta ne varsa onu kullanıyorlar. Verdiğim zaman ise Seachem'in genel amaçlı sıvı gübresinden kullanıyorum. Bitkilerini gözlemleyerek miktarına karar verebilirsin. Gübre az geldi mi bitkiler şikayet etmeye başıyor; çok geldi mi de algler bayram yapıyor :) Onlara bakıp ayarlarsın...Benim akvaryum altta üstte tıka basa bitkiyle dolu olduğu için ben arttırmak durumundayım ama yeni başlarken haftada 1 ml ile başlamıştım...
Demir gibi ekstraları da Tunç bey'in sıvı gübresinden kullanıyorum.
Gelen killilerden haberim var; Rasim abiyi eskiden beri tanırım. Benden dişi gardneri istedi, bu hafta içi götüreceğim. Yeni balık ise almıyorum uzun süredir, bir tane için bile yerim yok. Annulatus getirtmiş ama; düşünüyosan kaçırma derim...Tabii balıkları henüz görmedim, ne hâldeler bilmiyorum.
Arda; sana "ne kadar zaman oldu suya koyalı, suda ne var...vs" diye birsürü soru soracağıma kendi yöntemimi anlatayım :)
Syngoniumu suya ilk koyduğun zaman su seviyesi yaprakları geçmesin; yani en alttaki yaprak bile suya girmesin. Çelik alıp da suya koyduysan kökler ortama adapte çıkıyor; ama zaten köklenmiş bir bitkiyi suya koyduysan, köklerin suya alışması için biraz zaman geçmesi gerekiyor.
Işık miktarı hiç önemli değil, o konuda çok kaprissiz. Işık miktarın azsa yapraklar koyu yeşil ve kocaman oluyorlar; fazlaysa daha açık renkli ve küçük...Her şekilde büyüyor yani.
Uzun süredir ordaysa ve canlı yükün az ise suda yeterli besin bulamıyor olabilir; o zaman gübre vermen lâzım.
Mustafa arkadaşım teşekkürler. Benim belki ufak bir avantajım uzun zamandır bitkilerle uğraşıyor olmam; onun haricinde her şeyi Güneş denilen eşsiz enerji kaynağı hallediyor. Geriye bakınca florasanlarla timer'larla ıvır zıvırlarla uğraştığım zamanları gülerek hatırlıyorum. Benim için her şeyin en güzeli, doğaya en yakın olanı...Ne onları boğuyorum, ne de kendim yoruluyorum.
Demir gibi ekstraları da Tunç bey'in sıvı gübresinden kullanıyorum.
Gelen killilerden haberim var; Rasim abiyi eskiden beri tanırım. Benden dişi gardneri istedi, bu hafta içi götüreceğim. Yeni balık ise almıyorum uzun süredir, bir tane için bile yerim yok. Annulatus getirtmiş ama; düşünüyosan kaçırma derim...Tabii balıkları henüz görmedim, ne hâldeler bilmiyorum.
Arda; sana "ne kadar zaman oldu suya koyalı, suda ne var...vs" diye birsürü soru soracağıma kendi yöntemimi anlatayım :)
Syngoniumu suya ilk koyduğun zaman su seviyesi yaprakları geçmesin; yani en alttaki yaprak bile suya girmesin. Çelik alıp da suya koyduysan kökler ortama adapte çıkıyor; ama zaten köklenmiş bir bitkiyi suya koyduysan, köklerin suya alışması için biraz zaman geçmesi gerekiyor.
Işık miktarı hiç önemli değil, o konuda çok kaprissiz. Işık miktarın azsa yapraklar koyu yeşil ve kocaman oluyorlar; fazlaysa daha açık renkli ve küçük...Her şekilde büyüyor yani.
Uzun süredir ordaysa ve canlı yükün az ise suda yeterli besin bulamıyor olabilir; o zaman gübre vermen lâzım.
Mustafa arkadaşım teşekkürler. Benim belki ufak bir avantajım uzun zamandır bitkilerle uğraşıyor olmam; onun haricinde her şeyi Güneş denilen eşsiz enerji kaynağı hallediyor. Geriye bakınca florasanlarla timer'larla ıvır zıvırlarla uğraştığım zamanları gülerek hatırlıyorum. Benim için her şeyin en güzeli, doğaya en yakın olanı...Ne onları boğuyorum, ne de kendim yoruluyorum.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 09 Kasım 2011 13:36
[QUOTE=an1l]Timur; mevsim dolayısıyla ışık miktarı düştüğü için Ekim başından beri gübre vermiyorum. Kış boyunca kara bitkilerine de su bitkilerine de gübre vermem; etrafta ne varsa onu kullanıyorlar. Verdiğim zaman ise Seachem'in genel amaçlı sıvı gübresinden kullanıyorum. Bitkilerini gözlemleyerek miktarına karar verebilirsin. Gübre az geldi mi bitkiler şikayet etmeye başıyor; çok geldi mi de algler bayram yapıyor :) Onlara bakıp ayarlarsın...Benim akvaryum altta üstte tıka basa bitkiyle dolu olduğu için ben arttırmak durumundayım ama yeni başlarken haftada 1 ml ile başlamıştım...
Demir gibi ekstraları da Tunç bey'in sıvı gübresinden kullanıyorum.
Gelen killilerden haberim var; Rasim abiyi eskiden beri tanırım. Benden dişi gardneri istedi, bu hafta içi götüreceğim. Yeni balık ise almıyorum uzun süredir, bir tane için bile yerim yok. Annulatus getirtmiş ama; düşünüyosan kaçırma derim...Tabii balıkları henüz görmedim, ne hâldeler bilmiyorum.
Arda; sana "ne kadar zaman oldu suya koyalı, suda ne var...vs" diye birsürü soru soracağıma kendi yöntemimi anlatayım :)
Syngoniumu suya ilk koyduğun zaman su seviyesi yaprakları geçmesin; yani en alttaki yaprak bile suya girmesin. Çelik alıp da suya koyduysan kökler ortama adapte çıkıyor; ama zaten köklenmiş bir bitkiyi suya koyduysan, köklerin suya alışması için biraz zaman geçmesi gerekiyor.
Işık miktarı hiç önemli değil, o konuda çok kaprissiz. Işık miktarın azsa yapraklar koyu yeşil ve kocaman oluyorlar; fazlaysa daha açık renkli ve küçük...Her şekilde büyüyor yani.
Uzun süredir ordaysa ve canlı yükün az ise suda yeterli besin bulamıyor olabilir; o zaman gübre vermen lâzım.
Mustafa arkadaşım teşekkürler. Benim belki ufak bir avantajım uzun zamandır bitkilerle uğraşıyor olmam; onun haricinde her şeyi Güneş denilen eşsiz enerji kaynağı hallediyor. Geriye bakınca florasanlarla timer'larla ıvır zıvırlarla uğraştığım zamanları gülerek hatırlıyorum. Benim için her şeyin en güzeli, doğaya en yakın olanı...Ne onları boğuyorum, ne de kendim yoruluyorum.
[/QUOTE]
Dogada öyle bir dönkü varkı Yaradılış başlı başına bir kelepçe uçan, kaçan, gizlenen herşeyin bir amacı, bir ileşkisi ve bağlılığı var.. yani forumu okurken şöyle bir bakıyorum Taklit etmek için okadar çok şey yapıyoruzki Bazen aklın almadığı durumlar bile oluyor ama doğada herşey kendiliğinden oluşuyor.
En basiti Sizin bahsettiğiniz etçil bitki bile baktığımız zaman bir bitki ama özellikleri incelendiğinde kapakları, avını yakalamada kullandığı kimyasal sıvı oluşumları bambaşka şeyler bunlar.
Demir gibi ekstraları da Tunç bey'in sıvı gübresinden kullanıyorum.
Gelen killilerden haberim var; Rasim abiyi eskiden beri tanırım. Benden dişi gardneri istedi, bu hafta içi götüreceğim. Yeni balık ise almıyorum uzun süredir, bir tane için bile yerim yok. Annulatus getirtmiş ama; düşünüyosan kaçırma derim...Tabii balıkları henüz görmedim, ne hâldeler bilmiyorum.
Arda; sana "ne kadar zaman oldu suya koyalı, suda ne var...vs" diye birsürü soru soracağıma kendi yöntemimi anlatayım :)
Syngoniumu suya ilk koyduğun zaman su seviyesi yaprakları geçmesin; yani en alttaki yaprak bile suya girmesin. Çelik alıp da suya koyduysan kökler ortama adapte çıkıyor; ama zaten köklenmiş bir bitkiyi suya koyduysan, köklerin suya alışması için biraz zaman geçmesi gerekiyor.
Işık miktarı hiç önemli değil, o konuda çok kaprissiz. Işık miktarın azsa yapraklar koyu yeşil ve kocaman oluyorlar; fazlaysa daha açık renkli ve küçük...Her şekilde büyüyor yani.
Uzun süredir ordaysa ve canlı yükün az ise suda yeterli besin bulamıyor olabilir; o zaman gübre vermen lâzım.
Mustafa arkadaşım teşekkürler. Benim belki ufak bir avantajım uzun zamandır bitkilerle uğraşıyor olmam; onun haricinde her şeyi Güneş denilen eşsiz enerji kaynağı hallediyor. Geriye bakınca florasanlarla timer'larla ıvır zıvırlarla uğraştığım zamanları gülerek hatırlıyorum. Benim için her şeyin en güzeli, doğaya en yakın olanı...Ne onları boğuyorum, ne de kendim yoruluyorum.
[/QUOTE]
Dogada öyle bir dönkü varkı Yaradılış başlı başına bir kelepçe uçan, kaçan, gizlenen herşeyin bir amacı, bir ileşkisi ve bağlılığı var.. yani forumu okurken şöyle bir bakıyorum Taklit etmek için okadar çok şey yapıyoruzki Bazen aklın almadığı durumlar bile oluyor ama doğada herşey kendiliğinden oluşuyor.
En basiti Sizin bahsettiğiniz etçil bitki bile baktığımız zaman bir bitki ama özellikleri incelendiğinde kapakları, avını yakalamada kullandığı kimyasal sıvı oluşumları bambaşka şeyler bunlar.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 09 Kasım 2011 15:16
Ön planda oldukça kıymetli bir tür olan D. Georgiae erkeğini görüyoruz...
Sağ arkadaki ise killli dünyasının en pahalı balıklarından Joergenscheeli erkeği; bir çifti 300 euro civarından alıcı buluyor, bazen daha da fazla (tabii ben o kadara almamıştım )
an1l 2011-11-09 15:25:31
Sağ arkadaki ise killli dünyasının en pahalı balıklarından Joergenscheeli erkeği; bir çifti 300 euro civarından alıcı buluyor, bazen daha da fazla (tabii ben o kadara almamıştım )
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 09 Kasım 2011 15:34
Killi akvaryum deyince bende tabanda kil toprak kullandınız sandım..ben yeni bir akvaryum kurdum , kendim topladığım kil toprakla taban malzemesi oluşturdum..aynı şeyi yaptıysanız verim alıp almadığınızı soracaktım..meğersem killiden kastınız killifishmiş :) güle güle besleyin.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 09 Kasım 2011 16:28
Tebrikler ve teşekkürler Anıl Bey.Hem verdiğiniz bilgiler için hem de nadir bu güzel türlerin görüntülerini bizlerle paylaştığınız için.killifish lerinizi biliyordum ama nasıl olduysa etobur bitkilerinizi atlamışım :) doğal olana en yakınını yapabilme düşüncenize katılıyorum.o yüzden de güneş görebilecek en uygun yere kurmaya çalıştım yeni akvaryumları bakalım sonuç ne olacak ( büyük ihtimalle algler ve yosunlarla sıkı bir savaşa gireceğim ) yeni aldığınız tür ''Aldrovanda'' yanılmıyorsam su pirelerini de avlıyorlar.küçük kesecikleri yanından geçen supiresini bir şekilde algılıyor ve müthiş bir hızla vakum etkisi yaratarak içine çekiyor.yanılıyor da olabilirim ama seyretmek müthiş olur herhalde.Bu arada üzüldüğüm nokta balık sayısını azaltacağınızı söylüyorsunuz :(
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 09 Kasım 2011 16:53
Muhammet bey kil toprak kullanmadım hiç ama kullanırsanız sonuçlarını merak ediyorum :)
Tolga bey ben şahsen alglerle savaşmayı bırakıp onları sevme yoluna gittim. Yenemediğiniz düşmanınızla arkadaş olmak en mantıklısı :) Şaka bir yana hem sudaki fazlalıkları alıyorlar hem de balıklara saklanma ve yumurtlama yerleri sunuyorlar. Ancak tabii görüntü çirkin ve bazı bitkileri boğuyorlar. Belki düzenli temizlemeyle kontrol altında tutulabilir...
Aldrovanda evet su pirelerini de avlıyor; o büyüklükte olan her canlı tehlikede. Şimdiye kadar balık yavrusu yakaladığını görmedim ama internetteki videolarında kuyruğundan kıstırdığı kurbağa yavruları var, sonuç ne oldu bilemiyorum...
Balık sayım oldukça azaldı ancak tüm damızlıklarım hala bende; yani tür sayısı azalmadı. Şu ara uğraşamıyorum ama bahar gibi tekrar yumurta almaya başlarım herhalde. Bence en güzeli birkaç türe odaklanmak, yoksa gerçekten altından kalkamıyorsunuz. Hem size zehir oluyor hem de balıklar yeterli bakım görmedikleri için acı çekiyorlar...
Az önce su mercimeğini temizleme operasyonuna giriştim. Bunlar da kameraya yakalanan ünlüler;
Dişinin cevabı çok net: Hayır.
Gardneri erkeği boynu bükük yola devam ediyor...Üç Mamfensis kardeşinden biri. Bir tanesi tamamen turkuaz ve kuyruklarının ucunda sarı yok; o benim favorim ama bugün göremedim.
Bu arada birisi gelip camı temizlese hiç fena olmayacak :)
Birisi Australe erkeğinin üst kuyruk uzantısını kırpmış...Yine de çok güzel,
Akvaryumun en büyüğü ve agresifi Joergenscheeli erkeği...Dişisi de biryerlerde saklanıyor, bugün göremedim.
Ve tabii her daim güzel Diapteron...Diaperon türleri karanlıkta neon gibi parlıyor çünkü geldikleri sular çok loş, dişilerinin dikkatini bu şekilde çekme yoluna gitmişler.
Cyanostictum favorim ama bütün diapteronlar muhteşem,
an1l 2011-11-09 16:54:28
Tolga bey ben şahsen alglerle savaşmayı bırakıp onları sevme yoluna gittim. Yenemediğiniz düşmanınızla arkadaş olmak en mantıklısı :) Şaka bir yana hem sudaki fazlalıkları alıyorlar hem de balıklara saklanma ve yumurtlama yerleri sunuyorlar. Ancak tabii görüntü çirkin ve bazı bitkileri boğuyorlar. Belki düzenli temizlemeyle kontrol altında tutulabilir...
Aldrovanda evet su pirelerini de avlıyor; o büyüklükte olan her canlı tehlikede. Şimdiye kadar balık yavrusu yakaladığını görmedim ama internetteki videolarında kuyruğundan kıstırdığı kurbağa yavruları var, sonuç ne oldu bilemiyorum...
Balık sayım oldukça azaldı ancak tüm damızlıklarım hala bende; yani tür sayısı azalmadı. Şu ara uğraşamıyorum ama bahar gibi tekrar yumurta almaya başlarım herhalde. Bence en güzeli birkaç türe odaklanmak, yoksa gerçekten altından kalkamıyorsunuz. Hem size zehir oluyor hem de balıklar yeterli bakım görmedikleri için acı çekiyorlar...
Az önce su mercimeğini temizleme operasyonuna giriştim. Bunlar da kameraya yakalanan ünlüler;
Dişinin cevabı çok net: Hayır.
Gardneri erkeği boynu bükük yola devam ediyor...Üç Mamfensis kardeşinden biri. Bir tanesi tamamen turkuaz ve kuyruklarının ucunda sarı yok; o benim favorim ama bugün göremedim.
Bu arada birisi gelip camı temizlese hiç fena olmayacak :)
Birisi Australe erkeğinin üst kuyruk uzantısını kırpmış...Yine de çok güzel,
Akvaryumun en büyüğü ve agresifi Joergenscheeli erkeği...Dişisi de biryerlerde saklanıyor, bugün göremedim.
Ve tabii her daim güzel Diapteron...Diaperon türleri karanlıkta neon gibi parlıyor çünkü geldikleri sular çok loş, dişilerinin dikkatini bu şekilde çekme yoluna gitmişler.
Cyanostictum favorim ama bütün diapteronlar muhteşem,
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 03 Şubat 2012 20:29
Bugün beni çok ama çok mutlu eden birşeyle karşılaştım. Balıklara artemia verirken bir de ne göreyim, bebek bir Cyanostictum da ortama katılmış birşeyler yemeye çalışıyor. Bu kadar renklendiğine göre nerden baksanız en az 4 ay önce doğmuş olmalı çünkü oldukça yavaş büyüyen mızıkçı bir tür.
Killi dünyasında diapteron grubundan daha güzeli yok, hep bunu bilir bunu söylerim.
Erkek yavru,
Killi dünyasında diapteron grubundan daha güzeli yok, hep bunu bilir bunu söylerim.
Erkek yavru,
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir