Alglerin Görüntü Kirliliği Dışında Zararı

Arkadaşlar merhaba keyifli hobiler öncelikle[:)]. Alglerin görüntü kirliliği dışında ne gibi zararı var? Algler oksijen kaynağı ama zararları var mı merak ettim

Olabilecek zararları nerdeyse yok. Ama çok fazla olursa bitki besinlerini engeller, bitkinin üstüne çıkarsa ışığını engelleyebilir. Hatta bildiğim kadarıyla japon akvaryumlarında bilerek yeşil su yapıyorlar. Gelişimlerini iyi yönde etkiliyormuş diye biliyorum. Su piresi üretiminde de yeşil su kullanılıyor.

Canlı doğuranlar için de iyidir, özellikle Moli türleri ve kılıç kuyruklar boş zamanlarını camdan veya taşlardan alg kazıyarak geçirebilirler. Yavrular ise sudaki serbest yüzen algleri tüketebilir.

[QUOTE=Balıkyüzgeci]Arkadaşlar merhaba keyifli hobiler öncelikle[:)]. Alglerin görüntü kirliliği dışında ne gibi zararı var? Algler oksijen kaynağı ama zararları var mı merak ettim[/QUOTE]

Dünyada yaşamın oluşmasında da büyük rol oynayan bir organizma kendileri zararları anca görüntü kirliliği ve sudaki saydamlığın yok olmasıyla kötü görüntü oluşturması dışında bir zararları yok kendilerinin. Bitkili akaryumlar için ise istilacı olarak kabul edilebilir. sudaki karbondiyoksiti yok etmesi balıkların için çok iyi olabilir ama bitkiler için değil.

Mavi-yeşil alg de denilen ama aslında alg olmayan siyanobakteriler, çok fazla çoğalırsa akvaryumda sıkıntı çıkarabilir. Üstelik bunu görüntü kirliliği, kaynak rekabeti, ışık kesme gibi dolaylı yollardan değil; direk olarak siyanotoksin denilen toksinler üreterek yaparlar. Bu toksinler de baya güçlüdür ve diğer canlılara ağır zararlar verebilir. Hele ki eutrophication denilen alg patlamaları olduğunda bu bakterilerin sayıları çok fazla artar. Gündüz ışık altında ve eutrophication ı destekleyecek kaynaklar mevcut iken pek bir sıkıntı yok gibi gözükür ama gece olunca, bu aşırı çoğalmış alglerin de solunum yükü biner su kütlelerine (akvaryum, havuz, göl vs) ve hızla oksijen seviyesi düşer. Eğer bu düşük oksijenli ortam yeterince zarar vermezse, ikinci aşama başlar. Bu da geceleri ortaya çıkan bu düşük oksijenli ortamın, siyanobakterilerin kendisini de strese sokmasıdır. Bu stres sonucunda ise, bir savunma mekanizması olarak siyanotoksin üretmeye başlarlar. Yani siyanotoksine bağlı ikinci darbe gelir. Bu toksinler ve düşük oksijenli ortam yüzünden canlılar hızla ölmeye başlar. Ardından bu ölen canlıların çürüme ve ayrışma süreci de başlar. Bu süreç ise sudaki oksijeni çok hızlı bir şekilde tüketir. Artık oksijenli solunum yapan canlıların çoğu ölmüştür oksijensizlikten. Ayrıca putrefaction yani anaerobik çürüme sürecine geçilir ortamda oksijen olmadığı için. Bu süreçte de suya çok fazla sülfatlı/azotlu organik maddeler salınır. Bu maddeler yüzünden suyun pH ı iyice düşer ve asidik hale gelir. Bu yoğun asidik ortam da üçüncü darbe olarak zarar verip çoğu canlıyı öldürür. Yine bu sülfat içeriği fazla olan organik maddeler yüzünden, çürümüş ve ağır bir koku yayılmaya başlar sudan. Çünkü artık herhangi bir denge kalmamıştır, ekosistem ölmüş ve çürüyordur.

Kısacası bu durum alglerin veya siyanobakterilerin varlığından değil, aşırı üremesinden kaynaklanan dengesizliğin bir sonucudur. Dengeli sistemlerde ise algler, çoğalma ve tükenme açısından dengededir. Bu yüzden de sağlıklı bir ekosistemin parçasıdır. Fotosentez ile oksijen üretimi olsun, besin zincirinin ilk basamağında yer almaları olsun, inorganik atıkları diğer canlıların kullanımına uygun organik komponentlere dönüştürme olsun, alglerin katkıları da mevcuttur denilebilir özet olarak[:)][EDIT]replacka,2022-01-27 00:42:14[/EDIT]