Amazon Yerlisi Apistogramma!
Gönderim Zamanı: 29 Mart 2018 01:24
.
[EDIT]AmazonDream,2018-04-30 15:09:49[/EDIT]
[EDIT]AmazonDream,2018-04-30 15:09:49[/EDIT]
Beğenenler: [T]13126,Cem Öcal[/T][T]161532,S.Bal[/T][T]203993,Metal06[/T][T]151806,omerhan[/T][T]173650,fatoyano[/T][T]204214,DenizVurucu[/T]
Teşekkür Edenler: [T]13126,Cem Öcal[/T][T]161532,S.Bal[/T][T]190621,eserbi78[/T][T]151806,omerhan[/T]
+1: [T]13126,Cem Öcal[/T][T]151806,omerhan[/T]
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 15 Nisan 2018 02:30
[QUOTE=AmazonDream][B][K]Apistogramalar![/K][/B]
Uzun yıllar boyu nano tanklarımızı süsleyen, yer problemi yaratmayan ve renk olarak oldukça geniş bir scalaya sahip canlılar.
Pekala bu özellikler aslında benim gibi bir çok akvarist tarafından aranan özellikler. Hem yer sıkıntısı yaratmayacak, hem de göze hitap edecek.
Neden hak ettikleri değeri bulamamış bu canlılar?
Korkulan bir balık mıydı?
Bu Cüce Güney Amerikan Yerlilerini gelin hep beraber ufak bir yolculukla yakından inceleyim.
Familya olarak chiclid türüdür ve öncelikle avcı olduğunu unutmamak gerek. Avcı dediysem aklınıza mızrak chiclidleri gelmesin, bu arkadaşlar daha nazik ve boyut olarak ufak avcılardır.
Tür Apistogramma olarak adlandırılır. 100'e yakın çeşit ve alt türler olarak kendi aralarında çokça farklı varyetelere sahiptir.
[B][K]Cinsiyet Ayrımı:[/K][/B]
Her tür Apistogramma'da dişi, erkeğin vücut formuna benzer, daha küçüktür ve sarı renk vücut üzerine siyah lekelerle değişkenlik gösterir. Cinsiyet ayrımı çok kolaydır.
[B][K]Boy ve Yaşam Süresi:[/K][/B]
Boy konusunda türe göre değişkenlik gösterir 4 cm ile 11 cm aralığında ölçüler mevcuttur. Yaşam süresi ortalama 3 yıldır.
[B][K]Üreme:[/K][/B]
Minimum 6 ay ile maksimum 12 ay süresince üreme dönemine erişen bu balıklar tek eşli değillerdir. Ancak tanklarda 1 erkek 1 dişi olarak bakılması tavsiye edilir. Sebebi ise yumurta döken 2, 3 farklı dişi varsa, dişilerden bir tanesi diğer dişiye(lere) baskın gelene kadar onu(ları) hırpalayacaktır.
Yenik düşen dişi(ler)de hem kondisyon problemlerine hem de ölümlere yol açacaktır. 1'den fazla dişinin olduğu tankta yumurta ve yavru çalma gözlemlenir. Kesinlikle önerilmez!
Kaya aralarına veya köklere yumurta dökerler. Yumurtalar ortalama 3 - 5 gün içerisinde larva halini alır. 7. gün larvalar bulundukları yerde dişi gözetiminde zıplama hareketleriyle yüzmeye başlarlar. Bu süre, yani yavruların yüzmeye başladığı dönem gelmeden (5. - 6. gün) erkek tanktan ayrılmalıdır. Aksi taktirde erkek, larva halindeki yavruları bu dönemden itibaren yemeye başlayacaktır. Kayıpsız yavru alınmak isteniyorsa bu süreç kesinlikle dikkat edilmesi gereken bir süreçtir. Erkeğin yavruları yeme isteği tekrar çiftleşme içgüdüsünden gelir. Erkek daha önceden kurulumu yapılmış olan geçici tankta en az 3 hafta bekletilerek annenin bu süreçte yavruları ana tankta gezdirerek büyütmesi beklenmelidir. Sosyal bağları ve yavrunun ileride anne baba olacağı düşünülerek anneyi taklit edebileceği süreyi yavrulara tanımış olursunuz. 3 hafta sonrasında dişinin yavrular üzerindeki etkisi ve ilgisi yok olma noktasına gelir. Bu süreçte yavruları erkeğin olduğu tanka aktararak bakımı sağlanır.(Erkek tekrar dişinin yanına alınır)
Üreme sonrası ileri seviye yaklaşım ise cinsiyet dağılımını tetikleyici faktörler üzerinde siz değerli akvaristlerin uygulamaları olacaktır. Tavsiye edilen, öncelikle ilk yavrularınızı alacaksanız bu konu üzerinde yoğunlaşmadan yavru tankınızda gün aşırı su değişimi yaparak yavruları yaşatmaya çalışmanız olacaktır.
[B][K]Yavru Büyütme:[/K][/B]
Çok hassas bir konudur. Dikkatle okuyunuz. Yavrular 7. gün yüzmeye başladıklarında mutlaka artemia ile beslenmelidir. Ancak dikkat edilmesi gereken durum burada yavruların neredeyse artemia büyüklüğünde olmasıdır. Eğer ölümleri en aza indirmek istiyorsanız artemia şarttır. Klasik artemi çıkarma yöntemiyle değilde yavruların yiyebileceği boyutta artemia çıkarmak elzemdir. Artemia normalde 25 derece sıcaklıkta 18 saat içerisinde kabuğundan çıkan bir canlıdır. Yavruların ilk yüzmeye başladığı bu dönemde artemiaları çıkartmak için sıcaklığı 28 29 dereceye çıkartarak 12 saat içerisinde artemiayı kabuğundan daha çabuk ve küçük boyutlarda çıkartmak mümkündür. Eğer bunu yapamıyorsanız sıvı jel yemler veya hazır çıkmış artemia verilebilir. En yüksek verim söylediğim yöntemle alınmıştır.
Gün aşırı dip çekimi yapılmalıdır. Günde 3 kez beslenen yavruların yemediği yemlerin dipten mutlaka alınması gerekir. Aksi taktirde toplu ölümlere yol açar ve elinizde 1 ayın sonunda 3 5 adet yavruyla kalabilirsiniz. 2. haftadan itibaren balıkların kuru yeme alıştırılabilmeleri için artemianın haftada 1 gün verilmek suretiyle azaltılması gerekmektedir. Toz mikron yemlere ağırlık verilerek yemleme yapılması ileride yavruların yem seçimi konusunda sorun çıkarmaması açısından önemlidir.
[B][K]Sahiplenme Nasıl Olmalı:[/K][/B]
Yurt dışından ithal edilen (özellikle uzak doğu ülkelerinden) bu canlılar gerek vücut yapısı, gerek kondisyon olarak zayıftır. Bu yüzden balık alırken formu ve renkleri sönük olmayan balıklar seçmeliyiz. Eğer aradığınız tür yerli üretim ise çok daha avantajlıdır. Çünkü Türkiye sularına alışmış balık beslemek her zaman daha kolaydır.
Eğer yerli üretim Apistogramma alma şansımız yok ise uygun ithalatı bekleyip acele etmeden almakta fayda var. Avrupa ülkelerinin standartları diğer ülkelerle kıyaslanamayacak kadar yüksektir. Bu yüzden ithalatta Avrupa olması tercih edilmelidir. Almanya, Çek cumhuriyeti gibi.
[B][K]Apistogramma canlımızı aldık ve tankımıza aktarma işlemine geçiyoruz.[/K][/B]
[B][K]Aşılama:[/K][/B]
Damlatma yöntemiyle, kendi tankınızın suyuna alıştırma evresi uzun tutulmalıdır. Su değerlerinin aşırı oynaması balıkları strese sokar ve 1 saat içerisinde ölümlerle karşılaşma olasılığınız yüksek olur. Eğer buna dikkat ederseniz hiç bir problem çıkmayacaktır. Canlınızı tankınıza ekledikten sonra ışıklar kapatılmalı mümkünse tank karşısında ani hareketlerden 1 2 gün kaçınılmalıdır. Bu süre zarfında yem vermenize gerek yok zaten kabul etmeyecektir.
[B][K]Stres kaynakları ve çözümleri:[/K] [/B]
Canlılarımızı aldıktan sonra tanka ve sahibine alışma süreci çok önemlidir. Cam yüzeyinde yukarı aşağı yüzme hareketi, su yüzeyinde asılı kalma, bir mağara kovuğuna saklanıp beklemek gibi gözlemleriniz olursa bilin ki balığınız strestedir.
Çözüm çok basit ışığı kapatın. Loş ışık seven bu canlılarda en büyük stres faktörü ışıktır. Tankınızda bitkiler veya kökler yardımıyla gölgelik alanlar oluşturun. Korku anında saklanabileceği bir yer olması stresi çok kolay atlatabilmesi için önemli bir rol oynar. Ayrıca çay kullanımı(Çay-kur Rize içerisinde katkı maddesi bulunmayan tek çaydır) stresi alacak olan yardımcımızdır. Çay tanen içeriği sayesinde balıkta sakinliğe yol açar. 100 litreye 10 dk demlenmiş çeyrek çay bardağıyla ekleme yapılabilir. Bu uygulama çok sık yapılmamalı maksimum ayda 2 kez uygundur. Aksi taktirde balıkta kuma sürtünme gibi hareketler gözlemlenir.
Bunların tamamını yaptınız ve hala stres devam ediyorsa yapılacak tek şey dither görevi üstlenebilecek balıklar edinmektir. Neon tetra, rasbora gibi suyun yüzeyinde yaşamını sürdüren, boyut olarak küçük ve yavaş yüzen, sakin mizaçlı canlılar uygun olacaktır.
[B][K]Tank arkadaşları:[/K][/B]
Eğer ticari bir amaç güdülmüyorsa yanına habitatındaki balıklardan eklenebilir. Bu biraz da tank ölçülerinizle alakalı bir durumdur. Eğer 80 litrelik bir tankınız varsa 1 çift apisto yanına maksimum 6 adet neon tetra gibi küçük sürü balıkları eklenebilir. Sebebi ise nitrata karşı çok hassas canlılar oldukları için balık yükünün olabildiğince az olması beklenir. Suyunuz bu sayede periyodik su değişim tarihleriniz gelene dek kalitesini korumuş olur.
Ticari bir amaç veya yavru büyütmek isteniyorsa yanına balık eklenmez. Aksi taktirde dişi yavrularını azar azar diğer balıklara kaptıracaktır.
[B][K]Su değerleri ve dikkat edilmesi gereken uygulamalar:[/K][/B]
Öncelikle bu canlıların yaşadığı bölgeyi tanımalıyız. Çok büyük bir su havzası. Bölgenin %40 civarı keşiflerle tanınmış ve kesin bilgi sahibi olunan bir akarsu cennetinden bahsediyoruz. Bölge bölge açıklamaktansa yüzeysel bir açıdan ele almayı düşündüğüm bu konu şuan anlatacağım haliyle bile oldukça griftli bir yapıya sahiptir. İklimsel olarak sürekli yağış alan bölgelerde su seviyesi yükselir pH düşer, balıklar üreme dönemlerini mevsimsel bu döngülere bağlayarak gerçekleştirir.
Bunun yanı sıra iletkenlik oldukça düşük seviyelerdedir.
[B][K]İletkenlik Nedir?[/K][/B]
TDS (Total Dissolved Solids) yani sudaki çözünmüş katı madde. Bu değer sudaki mineral ve iyon zenginliğini ifade eder. Örneğin sudaki çözünmüş demir, tuz, kireç vs. ne kadar fazla ise saf su özelliğinden uzaklaşır yani tattığınızda tadı farklı gelir. Bir çok apistogramma türü bu değerlerin minimuma yakın olduğu değerlerde yaşar. Bunu ppm derecelendirmesi yardımıyla us değerine ulaşarak bulabiliriz.
İletkenliği asıl ölçen cihaz EC metredir aslında ama bu cihazlar pahalı ve bizim için gerekli değil. TDS'nin ölçtüğü ppm oranını 2 ile çarptığımızda us değerine ulaşırız. Ppm bizi iletkenliğe götüren bir birimdir sadece.
0 - 17 Yumuşak su
17 - 80 Az sert su
80 - 150 Orta sert su
150 - 200 Sert su
200 - 350 Çok sert Su
350 - 1100 İçilemez su
1100 - 6000 Acı su
6000 - 13000 Çok acı su
13000 - 30000 Tuzlu su
30000 ... Deniz suyu
Bu değerleri basit bir TDS Metre ile ölçebiliriz.
[B][K]Peki sudaki iletkenliği nasıl düşürürüz?[/K][/B]
Bu malesef sadece ters Ozmoz yani su arıtma cihazı ile mümkündür. (Aynı zamanda insan tüketimi olanlardan değil)
[B][K]pH Nedir?[/K][/B]
Suyun asidik, bazik durumunu belirten ölçü birimidir. pH7 değerine saf su diyelim. 7'den aşağı indikçe asidik 7'den yukarı çıktıkça bazik değeri artmış olur. Peki akvaryumumuzda bu değerlerle nasıl oynarız. Kullanacağımız dekorasyon malzemeleri bu konuda bize yardım edecektir. Örneğin bir Tanganyika gölü akvaryumu kurmak istedik. Öncelikli yapacağımız iş, kum seçiminde suya sertlik kazandıran yani mineral salınımı yapacak materyal seçmektir. Kalsiyum karbonatlı kum buna en uygun örnektir. Kumun buradaki görevi pH'ı sürekli olarak tamponlayıp 8 değerinin üzerine çıkararak suyu bazik hale getirmesidir.
[B][K]Peki suyu nasıl asidik hale getiririz?[/K][/B]
Bildiğiniz üzere suyu yumuşatan bir kum çeşidi yok. Burada devreye hazır satılan torf ürünleri, mangrow, yati, savannah wood gibi kökler devreye giriyor. Bunların yanı sıra katapa, meşe, çınar yaprakları ve kızılağaç kozalağı da yine aynı görevi üstlenmektedir. Önemli olan bunların kullanım limitlerini aşmamaktır. Aşırı asidik su doğasında buna adapte olmuş balıklar için bile zehirleyici olabilmektedir. Bu pH eğer yüksek derecede bir dalgalanma ile oynuyorsa balıkta strese ve ani ölümlere yol açabilir.
pH 4 - 7 değerleri arasında oldukça geniş sertlik scalasını barındıran bu coğrafyada besleyeceğiniz balık esas alınarak balığın ideal değerlerine yakın değerler sağlanmalıdır. Asidik su değerlerini tankımızda yakalayabilmenin çeşitli yolları vardır. Kimyasallar ve doğal materyaller kullanılarak bu değerlere ulaşmamız mümkün.
[B]Doğal yollar;[/B] katapa yaprağı, kızılağaç kozalağı, meşe yaprağı, çınar yaprağı, çeşitli marka torflar bunlara örnektir. Ancak Türkiyede musluk çıkışı 7 8 civarı olan pH değerlerini bu uygulamalar maksimum 1 değer düşürebilir. Yani 7'den 6'ya indirgeyebileceğimiz bir uygulama zinciridir.
[B]Kimyasal yollar;[/B] blackwater oluşumunu tetikleyen birçok firmanın ürettiği azoo blackwater muadili ürünlerin tamamı. Bunlarda maksimum 2 değer düşürür. Yani pH değeriniz musluk çıkışı 8 ise bu ürünlerle 6'ya kadar düşürebilirsiniz.
Eğer alacağınız canlı pH 4 değerine yakın yani aşırı asidik su istiyorsa ozmoz suyu kullanmak gereklidir. Bu değerlere ancak hem ozmoz hem de yapraklar vs. kullanarak erişebiliriz.
[B][K]Tank Ölçüleri, Tank Dizaynı ve Tank Bakımı:[/K][/B]
Apistogrammalar sığ su dediğimiz düşük debili sularda yaşayan balıklar olduğu için tanklarımız içerisinde de tankın taban ve orta bölümünü kullanma eğiliminde olacaklardır. Bu sebeple tankımızda ölçülerimizi buna göre belirleyerek en uygun şartları yakalamış oluruz. Örneğin 60*60*60h ölçülerinde 216 litre hacimli tankta yüksekliğin 60 olması gereksiz bir yaklaşım olacaktır. Bunun yerine 80*60*40h ölçülerinde 192 litre hacimli bir tank mantıklı seçim olur. Tabanda kullanacağımız kum ise kesinlikle 1mm çapından büyük olmamalıdır.
Apistogrammalar tipik Geophagus (Toprakyiyenler) hareketlerine sahip canlılardır. Siz tanka uzun süre yem atmasanız bile onlar toprağı sürekli karıştıran ve içerisindeki kırıntı yemlerle beslenebilen canlılardır. Beslenme esnasında kumu ağzına alarak gerekli besini içerisinden seçip kumu solungaçlarından dışarıya atarlar. Bu yüzden ince silis kum şarttır.
Apistogrammalar nitrat konusunda oldukça hassas balıklardır. Bu yüzden haftalık %20 ile %40 arasında düzenli su değişimi yapılmazsa balıklarınızın hem ömrü kısalacak hem de hastalıklara davetiye çıkarır bir hale geleceklerdir. Her su değişiminde en az 2 3 gün dinlendirilmiş su ile değişim yapılmalıdır. Kloru uçmamış suda hassas tepkileri olan bu balık ister istemez ölecektir.
[B][K]Ayna Egzersizi:[/K][/B]
Vücut formu olarak oldukça gösterişli yüzgeçlere sahip bu canlılar ayna karşısında en güzel halleri ile gösterime sunulmaktadır. Renk açısından ayna karşısında daha doygun tonlara bürünen bu canlılarda ayna egzersizi gereklimidir konusuna değinmek gerek. Doğadaki canlıların iskelet yapısı ve direnci ile tanklarımızda üretip büyüttüğümüz canlılar arasında büyük farklılıklar vardır. Bir tarafta akvaristler bunun sadece görsel şovlar için kullanıldığını belirtirken diğer tarafta balığın kas ve iskelet sistemini güçlendirmeye yönelik olduğunu söylüyor. Her 2 ihtimali varsayımsal olarak ele aldığımızda bir kaç günde bir 5 dakikayı aşmayacak şekilde bu egzersizi yaptırırsak problem olacağını düşünmüyorum. Sebebi balığın strese girmesini engellemektir. Her şeyin fazlası zarar, süre aşılırsa balık aşırı strese maruz kalır ve bu balıklarda en son isteyeceğimiz şeydir.
[B][K]Sıkça Sorulan Sorular:[/K] [/B]
[B]Soru:[/B] Bitkili akvaryumda Apistogramma beslenirmi?
[B]Cevap:[/B] Hem evet hem hayır. Açıklayacak olursak low-tech yani düşük ihtiyaçlı bitkili tanklarda co2, sıvı gübre, fosfat, demir gibi takviyeler olmayacağı için su kimyasıyla oynanmadan bakılabilir. Hem bitkileriniz hem balıklarınız zarar görmemiş olur. Ancak high-tech yani yüksek ihtiyaçlı bitkilerin gereksinimleri fazlaca olduğundan co2, gübre, fosfat vs. takviyelerinde su kimyasına etki ederek sudaki ph, kh gibi değerlerde yüksek ölçüde dalgalanma yaratacaktır. Bu da apistogrammalar için olmaması gereken bir durumdur.
[B]Soru:[/B] İşim gereği ayda 1 su değiştirebiliyorum ancak bu balık çok hoşuma gitti besleyebilir miyim?
[B]Cevap:[/B] Tank boyutlarınız 150*50*60 ölçülerinde ve tank içerisinde sadece 1 çift apistogramma bakmıyorsanız mümkün değil. Haftalık su değişimleri elzemdir. Aksatmaya gelmez, balığınızdan 1 2 hafta içerisinde mutlaka bir tepki alırsınız ve sonucunda hastalıklar silsilesi başlar.
[B]Soru:[/B] Bu balığı daha önce hiç beslemedim güzel balıkmış ancak duyduğuma göre çok hassaslarmış bu yüzden korkuyorum?
[B]Cevap:[/B] Tüm balıklar hassastır öncelikle bunu unutmamak gerek. Eğer haftalık su değişimlerini rutin bir şekilde yaparsanız balıklarınız sizi hiç bir şekilde üzmeyecektir. Bu anlamda şimdiye kadar beslediğim en dayanıklı balıklar diyebilirim. Gönül rahatlığıyla bu balığı besleyebilirsiniz.
[B]Soru:[/B] Çift olarak sahiplendiğim apistogramma balıklarım yumurta döküyor ancak yumurtalar 1 2 gün içinde kayboluyor. Hiç yavru büyütemedim sebebi ne olabilir?
[B]Cevap:[/B] Eğer ilk yumurtlamaysa ki bu çok düşük bir ihtimalde olsa vardır. Dişi yumurtaları yemiş olabilir. Asıl önemli konu su değerlerinizdir. Yumurtalar yarı geçirgendir ve yumurtaların havalandırılması dişi tarafından yapılır. Eğer dişi bu konuda tecrübeliyse sorumlu dişi değil, su şartlarınızdır. Eğer sudaki iletkenlik yumurtalar için yüksek ise(ppm olayından bahsediyorum burada) yumurtalar 1 2 gün içinde mantarlaşır. Dişi de bu mantarlaşan yumurtalar diğer yavruları etkilemesin ve kendiside fazladan efor sarf etmesin diye mantarlaşan yumurtaları yer.
[B]Soru:[/B] Akvaryumumun üstü açık, bir problem olur mu?
[B]Cevap:[/B] Kesinlikle problem olur. Üreme dönemlerinde bu canlılar bir çok balıkta olduğu gibi agresifleşir ve çiftler arasında kovalamacalar yaşanır. Bu stresli dönemde dişiden kaçan erkek genelde bulduğu ilk boşluktan kendini dışarı atacaktır. Belki 1 ay bunu yapmaz ancak bir gün mutlaka yapacaktır. Önlem için mutlaka kapatılmalıdır.
[B]Soru: [/B]Ozmoz suyu kullanmıyorum ve bunu kullanmak gibi bir lüksüm yok. Apistogramma besleyemez miyim?
[B]Cevap:[/B] Belirli türleri besleyebilirsiniz. Hatta ozmoz suyu olmadan doğal eklentilerle yavru bile alabilirsiniz. Belirli türlerden kastımız ph ve iletkenlik üst sınırları daha geniş olan balıklardır.
[B]Örneğin; Panduro, Kakadu, Agassizi, Inka, Trifasciata, Juruensis, Hongslo[/B]i gibi.
[B][K]Genel Yorumum[/K][/B]
Bu kadar bilgiden sonra bu balığı korkulan bir tür olmaktan çıkarmak tamamen siz değerli akvaristlerin elinde. Eğer elzem durumlara dikkat edilirse çok dayanıklı bir balıktır. Çiftleşme danslarından tutun, bölge savunma hareketlerindeki kabadayılıklarına kadar izlenmesi müthiş keyif veren canlılardır. Çok zor hasta olur ciddi anlamda dayanıklıdır. Eğer siz su değişim periyotlarını aksatmazsanız, yine söylüyorum sahibini asla üzmez.
Bu türleri besleyen veya beslemekte tereddüt eden arkadaşlara, bu makale umarım faydalı olmuştur.
Keyifli hobiler dilerim
[B][K]Deneyimler üzerine yazılmış bir makaledir. Kişi(ler)nin eylemlerinden doğacak olumlu/olumsuz etkilerden dolayı mesuliyet kabul edilmez.
Ahmet Başar[/K][/B]
[/QUOTE][:iyi:]
Uzun yıllar boyu nano tanklarımızı süsleyen, yer problemi yaratmayan ve renk olarak oldukça geniş bir scalaya sahip canlılar.
Pekala bu özellikler aslında benim gibi bir çok akvarist tarafından aranan özellikler. Hem yer sıkıntısı yaratmayacak, hem de göze hitap edecek.
Neden hak ettikleri değeri bulamamış bu canlılar?
Korkulan bir balık mıydı?
Bu Cüce Güney Amerikan Yerlilerini gelin hep beraber ufak bir yolculukla yakından inceleyim.
Familya olarak chiclid türüdür ve öncelikle avcı olduğunu unutmamak gerek. Avcı dediysem aklınıza mızrak chiclidleri gelmesin, bu arkadaşlar daha nazik ve boyut olarak ufak avcılardır.
Tür Apistogramma olarak adlandırılır. 100'e yakın çeşit ve alt türler olarak kendi aralarında çokça farklı varyetelere sahiptir.
[B][K]Cinsiyet Ayrımı:[/K][/B]
Her tür Apistogramma'da dişi, erkeğin vücut formuna benzer, daha küçüktür ve sarı renk vücut üzerine siyah lekelerle değişkenlik gösterir. Cinsiyet ayrımı çok kolaydır.
[B][K]Boy ve Yaşam Süresi:[/K][/B]
Boy konusunda türe göre değişkenlik gösterir 4 cm ile 11 cm aralığında ölçüler mevcuttur. Yaşam süresi ortalama 3 yıldır.
[B][K]Üreme:[/K][/B]
Minimum 6 ay ile maksimum 12 ay süresince üreme dönemine erişen bu balıklar tek eşli değillerdir. Ancak tanklarda 1 erkek 1 dişi olarak bakılması tavsiye edilir. Sebebi ise yumurta döken 2, 3 farklı dişi varsa, dişilerden bir tanesi diğer dişiye(lere) baskın gelene kadar onu(ları) hırpalayacaktır.
Yenik düşen dişi(ler)de hem kondisyon problemlerine hem de ölümlere yol açacaktır. 1'den fazla dişinin olduğu tankta yumurta ve yavru çalma gözlemlenir. Kesinlikle önerilmez!
Kaya aralarına veya köklere yumurta dökerler. Yumurtalar ortalama 3 - 5 gün içerisinde larva halini alır. 7. gün larvalar bulundukları yerde dişi gözetiminde zıplama hareketleriyle yüzmeye başlarlar. Bu süre, yani yavruların yüzmeye başladığı dönem gelmeden (5. - 6. gün) erkek tanktan ayrılmalıdır. Aksi taktirde erkek, larva halindeki yavruları bu dönemden itibaren yemeye başlayacaktır. Kayıpsız yavru alınmak isteniyorsa bu süreç kesinlikle dikkat edilmesi gereken bir süreçtir. Erkeğin yavruları yeme isteği tekrar çiftleşme içgüdüsünden gelir. Erkek daha önceden kurulumu yapılmış olan geçici tankta en az 3 hafta bekletilerek annenin bu süreçte yavruları ana tankta gezdirerek büyütmesi beklenmelidir. Sosyal bağları ve yavrunun ileride anne baba olacağı düşünülerek anneyi taklit edebileceği süreyi yavrulara tanımış olursunuz. 3 hafta sonrasında dişinin yavrular üzerindeki etkisi ve ilgisi yok olma noktasına gelir. Bu süreçte yavruları erkeğin olduğu tanka aktararak bakımı sağlanır.(Erkek tekrar dişinin yanına alınır)
Üreme sonrası ileri seviye yaklaşım ise cinsiyet dağılımını tetikleyici faktörler üzerinde siz değerli akvaristlerin uygulamaları olacaktır. Tavsiye edilen, öncelikle ilk yavrularınızı alacaksanız bu konu üzerinde yoğunlaşmadan yavru tankınızda gün aşırı su değişimi yaparak yavruları yaşatmaya çalışmanız olacaktır.
[B][K]Yavru Büyütme:[/K][/B]
Çok hassas bir konudur. Dikkatle okuyunuz. Yavrular 7. gün yüzmeye başladıklarında mutlaka artemia ile beslenmelidir. Ancak dikkat edilmesi gereken durum burada yavruların neredeyse artemia büyüklüğünde olmasıdır. Eğer ölümleri en aza indirmek istiyorsanız artemia şarttır. Klasik artemi çıkarma yöntemiyle değilde yavruların yiyebileceği boyutta artemia çıkarmak elzemdir. Artemia normalde 25 derece sıcaklıkta 18 saat içerisinde kabuğundan çıkan bir canlıdır. Yavruların ilk yüzmeye başladığı bu dönemde artemiaları çıkartmak için sıcaklığı 28 29 dereceye çıkartarak 12 saat içerisinde artemiayı kabuğundan daha çabuk ve küçük boyutlarda çıkartmak mümkündür. Eğer bunu yapamıyorsanız sıvı jel yemler veya hazır çıkmış artemia verilebilir. En yüksek verim söylediğim yöntemle alınmıştır.
Gün aşırı dip çekimi yapılmalıdır. Günde 3 kez beslenen yavruların yemediği yemlerin dipten mutlaka alınması gerekir. Aksi taktirde toplu ölümlere yol açar ve elinizde 1 ayın sonunda 3 5 adet yavruyla kalabilirsiniz. 2. haftadan itibaren balıkların kuru yeme alıştırılabilmeleri için artemianın haftada 1 gün verilmek suretiyle azaltılması gerekmektedir. Toz mikron yemlere ağırlık verilerek yemleme yapılması ileride yavruların yem seçimi konusunda sorun çıkarmaması açısından önemlidir.
[B][K]Sahiplenme Nasıl Olmalı:[/K][/B]
Yurt dışından ithal edilen (özellikle uzak doğu ülkelerinden) bu canlılar gerek vücut yapısı, gerek kondisyon olarak zayıftır. Bu yüzden balık alırken formu ve renkleri sönük olmayan balıklar seçmeliyiz. Eğer aradığınız tür yerli üretim ise çok daha avantajlıdır. Çünkü Türkiye sularına alışmış balık beslemek her zaman daha kolaydır.
Eğer yerli üretim Apistogramma alma şansımız yok ise uygun ithalatı bekleyip acele etmeden almakta fayda var. Avrupa ülkelerinin standartları diğer ülkelerle kıyaslanamayacak kadar yüksektir. Bu yüzden ithalatta Avrupa olması tercih edilmelidir. Almanya, Çek cumhuriyeti gibi.
[B][K]Apistogramma canlımızı aldık ve tankımıza aktarma işlemine geçiyoruz.[/K][/B]
[B][K]Aşılama:[/K][/B]
Damlatma yöntemiyle, kendi tankınızın suyuna alıştırma evresi uzun tutulmalıdır. Su değerlerinin aşırı oynaması balıkları strese sokar ve 1 saat içerisinde ölümlerle karşılaşma olasılığınız yüksek olur. Eğer buna dikkat ederseniz hiç bir problem çıkmayacaktır. Canlınızı tankınıza ekledikten sonra ışıklar kapatılmalı mümkünse tank karşısında ani hareketlerden 1 2 gün kaçınılmalıdır. Bu süre zarfında yem vermenize gerek yok zaten kabul etmeyecektir.
[B][K]Stres kaynakları ve çözümleri:[/K] [/B]
Canlılarımızı aldıktan sonra tanka ve sahibine alışma süreci çok önemlidir. Cam yüzeyinde yukarı aşağı yüzme hareketi, su yüzeyinde asılı kalma, bir mağara kovuğuna saklanıp beklemek gibi gözlemleriniz olursa bilin ki balığınız strestedir.
Çözüm çok basit ışığı kapatın. Loş ışık seven bu canlılarda en büyük stres faktörü ışıktır. Tankınızda bitkiler veya kökler yardımıyla gölgelik alanlar oluşturun. Korku anında saklanabileceği bir yer olması stresi çok kolay atlatabilmesi için önemli bir rol oynar. Ayrıca çay kullanımı(Çay-kur Rize içerisinde katkı maddesi bulunmayan tek çaydır) stresi alacak olan yardımcımızdır. Çay tanen içeriği sayesinde balıkta sakinliğe yol açar. 100 litreye 10 dk demlenmiş çeyrek çay bardağıyla ekleme yapılabilir. Bu uygulama çok sık yapılmamalı maksimum ayda 2 kez uygundur. Aksi taktirde balıkta kuma sürtünme gibi hareketler gözlemlenir.
Bunların tamamını yaptınız ve hala stres devam ediyorsa yapılacak tek şey dither görevi üstlenebilecek balıklar edinmektir. Neon tetra, rasbora gibi suyun yüzeyinde yaşamını sürdüren, boyut olarak küçük ve yavaş yüzen, sakin mizaçlı canlılar uygun olacaktır.
[B][K]Tank arkadaşları:[/K][/B]
Eğer ticari bir amaç güdülmüyorsa yanına habitatındaki balıklardan eklenebilir. Bu biraz da tank ölçülerinizle alakalı bir durumdur. Eğer 80 litrelik bir tankınız varsa 1 çift apisto yanına maksimum 6 adet neon tetra gibi küçük sürü balıkları eklenebilir. Sebebi ise nitrata karşı çok hassas canlılar oldukları için balık yükünün olabildiğince az olması beklenir. Suyunuz bu sayede periyodik su değişim tarihleriniz gelene dek kalitesini korumuş olur.
Ticari bir amaç veya yavru büyütmek isteniyorsa yanına balık eklenmez. Aksi taktirde dişi yavrularını azar azar diğer balıklara kaptıracaktır.
[B][K]Su değerleri ve dikkat edilmesi gereken uygulamalar:[/K][/B]
Öncelikle bu canlıların yaşadığı bölgeyi tanımalıyız. Çok büyük bir su havzası. Bölgenin %40 civarı keşiflerle tanınmış ve kesin bilgi sahibi olunan bir akarsu cennetinden bahsediyoruz. Bölge bölge açıklamaktansa yüzeysel bir açıdan ele almayı düşündüğüm bu konu şuan anlatacağım haliyle bile oldukça griftli bir yapıya sahiptir. İklimsel olarak sürekli yağış alan bölgelerde su seviyesi yükselir pH düşer, balıklar üreme dönemlerini mevsimsel bu döngülere bağlayarak gerçekleştirir.
Bunun yanı sıra iletkenlik oldukça düşük seviyelerdedir.
[B][K]İletkenlik Nedir?[/K][/B]
TDS (Total Dissolved Solids) yani sudaki çözünmüş katı madde. Bu değer sudaki mineral ve iyon zenginliğini ifade eder. Örneğin sudaki çözünmüş demir, tuz, kireç vs. ne kadar fazla ise saf su özelliğinden uzaklaşır yani tattığınızda tadı farklı gelir. Bir çok apistogramma türü bu değerlerin minimuma yakın olduğu değerlerde yaşar. Bunu ppm derecelendirmesi yardımıyla us değerine ulaşarak bulabiliriz.
İletkenliği asıl ölçen cihaz EC metredir aslında ama bu cihazlar pahalı ve bizim için gerekli değil. TDS'nin ölçtüğü ppm oranını 2 ile çarptığımızda us değerine ulaşırız. Ppm bizi iletkenliğe götüren bir birimdir sadece.
0 - 17 Yumuşak su
17 - 80 Az sert su
80 - 150 Orta sert su
150 - 200 Sert su
200 - 350 Çok sert Su
350 - 1100 İçilemez su
1100 - 6000 Acı su
6000 - 13000 Çok acı su
13000 - 30000 Tuzlu su
30000 ... Deniz suyu
Bu değerleri basit bir TDS Metre ile ölçebiliriz.
[B][K]Peki sudaki iletkenliği nasıl düşürürüz?[/K][/B]
Bu malesef sadece ters Ozmoz yani su arıtma cihazı ile mümkündür. (Aynı zamanda insan tüketimi olanlardan değil)
[B][K]pH Nedir?[/K][/B]
Suyun asidik, bazik durumunu belirten ölçü birimidir. pH7 değerine saf su diyelim. 7'den aşağı indikçe asidik 7'den yukarı çıktıkça bazik değeri artmış olur. Peki akvaryumumuzda bu değerlerle nasıl oynarız. Kullanacağımız dekorasyon malzemeleri bu konuda bize yardım edecektir. Örneğin bir Tanganyika gölü akvaryumu kurmak istedik. Öncelikli yapacağımız iş, kum seçiminde suya sertlik kazandıran yani mineral salınımı yapacak materyal seçmektir. Kalsiyum karbonatlı kum buna en uygun örnektir. Kumun buradaki görevi pH'ı sürekli olarak tamponlayıp 8 değerinin üzerine çıkararak suyu bazik hale getirmesidir.
[B][K]Peki suyu nasıl asidik hale getiririz?[/K][/B]
Bildiğiniz üzere suyu yumuşatan bir kum çeşidi yok. Burada devreye hazır satılan torf ürünleri, mangrow, yati, savannah wood gibi kökler devreye giriyor. Bunların yanı sıra katapa, meşe, çınar yaprakları ve kızılağaç kozalağı da yine aynı görevi üstlenmektedir. Önemli olan bunların kullanım limitlerini aşmamaktır. Aşırı asidik su doğasında buna adapte olmuş balıklar için bile zehirleyici olabilmektedir. Bu pH eğer yüksek derecede bir dalgalanma ile oynuyorsa balıkta strese ve ani ölümlere yol açabilir.
pH 4 - 7 değerleri arasında oldukça geniş sertlik scalasını barındıran bu coğrafyada besleyeceğiniz balık esas alınarak balığın ideal değerlerine yakın değerler sağlanmalıdır. Asidik su değerlerini tankımızda yakalayabilmenin çeşitli yolları vardır. Kimyasallar ve doğal materyaller kullanılarak bu değerlere ulaşmamız mümkün.
[B]Doğal yollar;[/B] katapa yaprağı, kızılağaç kozalağı, meşe yaprağı, çınar yaprağı, çeşitli marka torflar bunlara örnektir. Ancak Türkiyede musluk çıkışı 7 8 civarı olan pH değerlerini bu uygulamalar maksimum 1 değer düşürebilir. Yani 7'den 6'ya indirgeyebileceğimiz bir uygulama zinciridir.
[B]Kimyasal yollar;[/B] blackwater oluşumunu tetikleyen birçok firmanın ürettiği azoo blackwater muadili ürünlerin tamamı. Bunlarda maksimum 2 değer düşürür. Yani pH değeriniz musluk çıkışı 8 ise bu ürünlerle 6'ya kadar düşürebilirsiniz.
Eğer alacağınız canlı pH 4 değerine yakın yani aşırı asidik su istiyorsa ozmoz suyu kullanmak gereklidir. Bu değerlere ancak hem ozmoz hem de yapraklar vs. kullanarak erişebiliriz.
[B][K]Tank Ölçüleri, Tank Dizaynı ve Tank Bakımı:[/K][/B]
Apistogrammalar sığ su dediğimiz düşük debili sularda yaşayan balıklar olduğu için tanklarımız içerisinde de tankın taban ve orta bölümünü kullanma eğiliminde olacaklardır. Bu sebeple tankımızda ölçülerimizi buna göre belirleyerek en uygun şartları yakalamış oluruz. Örneğin 60*60*60h ölçülerinde 216 litre hacimli tankta yüksekliğin 60 olması gereksiz bir yaklaşım olacaktır. Bunun yerine 80*60*40h ölçülerinde 192 litre hacimli bir tank mantıklı seçim olur. Tabanda kullanacağımız kum ise kesinlikle 1mm çapından büyük olmamalıdır.
Apistogrammalar tipik Geophagus (Toprakyiyenler) hareketlerine sahip canlılardır. Siz tanka uzun süre yem atmasanız bile onlar toprağı sürekli karıştıran ve içerisindeki kırıntı yemlerle beslenebilen canlılardır. Beslenme esnasında kumu ağzına alarak gerekli besini içerisinden seçip kumu solungaçlarından dışarıya atarlar. Bu yüzden ince silis kum şarttır.
Apistogrammalar nitrat konusunda oldukça hassas balıklardır. Bu yüzden haftalık %20 ile %40 arasında düzenli su değişimi yapılmazsa balıklarınızın hem ömrü kısalacak hem de hastalıklara davetiye çıkarır bir hale geleceklerdir. Her su değişiminde en az 2 3 gün dinlendirilmiş su ile değişim yapılmalıdır. Kloru uçmamış suda hassas tepkileri olan bu balık ister istemez ölecektir.
[B][K]Ayna Egzersizi:[/K][/B]
Vücut formu olarak oldukça gösterişli yüzgeçlere sahip bu canlılar ayna karşısında en güzel halleri ile gösterime sunulmaktadır. Renk açısından ayna karşısında daha doygun tonlara bürünen bu canlılarda ayna egzersizi gereklimidir konusuna değinmek gerek. Doğadaki canlıların iskelet yapısı ve direnci ile tanklarımızda üretip büyüttüğümüz canlılar arasında büyük farklılıklar vardır. Bir tarafta akvaristler bunun sadece görsel şovlar için kullanıldığını belirtirken diğer tarafta balığın kas ve iskelet sistemini güçlendirmeye yönelik olduğunu söylüyor. Her 2 ihtimali varsayımsal olarak ele aldığımızda bir kaç günde bir 5 dakikayı aşmayacak şekilde bu egzersizi yaptırırsak problem olacağını düşünmüyorum. Sebebi balığın strese girmesini engellemektir. Her şeyin fazlası zarar, süre aşılırsa balık aşırı strese maruz kalır ve bu balıklarda en son isteyeceğimiz şeydir.
[B][K]Sıkça Sorulan Sorular:[/K] [/B]
[B]Soru:[/B] Bitkili akvaryumda Apistogramma beslenirmi?
[B]Cevap:[/B] Hem evet hem hayır. Açıklayacak olursak low-tech yani düşük ihtiyaçlı bitkili tanklarda co2, sıvı gübre, fosfat, demir gibi takviyeler olmayacağı için su kimyasıyla oynanmadan bakılabilir. Hem bitkileriniz hem balıklarınız zarar görmemiş olur. Ancak high-tech yani yüksek ihtiyaçlı bitkilerin gereksinimleri fazlaca olduğundan co2, gübre, fosfat vs. takviyelerinde su kimyasına etki ederek sudaki ph, kh gibi değerlerde yüksek ölçüde dalgalanma yaratacaktır. Bu da apistogrammalar için olmaması gereken bir durumdur.
[B]Soru:[/B] İşim gereği ayda 1 su değiştirebiliyorum ancak bu balık çok hoşuma gitti besleyebilir miyim?
[B]Cevap:[/B] Tank boyutlarınız 150*50*60 ölçülerinde ve tank içerisinde sadece 1 çift apistogramma bakmıyorsanız mümkün değil. Haftalık su değişimleri elzemdir. Aksatmaya gelmez, balığınızdan 1 2 hafta içerisinde mutlaka bir tepki alırsınız ve sonucunda hastalıklar silsilesi başlar.
[B]Soru:[/B] Bu balığı daha önce hiç beslemedim güzel balıkmış ancak duyduğuma göre çok hassaslarmış bu yüzden korkuyorum?
[B]Cevap:[/B] Tüm balıklar hassastır öncelikle bunu unutmamak gerek. Eğer haftalık su değişimlerini rutin bir şekilde yaparsanız balıklarınız sizi hiç bir şekilde üzmeyecektir. Bu anlamda şimdiye kadar beslediğim en dayanıklı balıklar diyebilirim. Gönül rahatlığıyla bu balığı besleyebilirsiniz.
[B]Soru:[/B] Çift olarak sahiplendiğim apistogramma balıklarım yumurta döküyor ancak yumurtalar 1 2 gün içinde kayboluyor. Hiç yavru büyütemedim sebebi ne olabilir?
[B]Cevap:[/B] Eğer ilk yumurtlamaysa ki bu çok düşük bir ihtimalde olsa vardır. Dişi yumurtaları yemiş olabilir. Asıl önemli konu su değerlerinizdir. Yumurtalar yarı geçirgendir ve yumurtaların havalandırılması dişi tarafından yapılır. Eğer dişi bu konuda tecrübeliyse sorumlu dişi değil, su şartlarınızdır. Eğer sudaki iletkenlik yumurtalar için yüksek ise(ppm olayından bahsediyorum burada) yumurtalar 1 2 gün içinde mantarlaşır. Dişi de bu mantarlaşan yumurtalar diğer yavruları etkilemesin ve kendiside fazladan efor sarf etmesin diye mantarlaşan yumurtaları yer.
[B]Soru:[/B] Akvaryumumun üstü açık, bir problem olur mu?
[B]Cevap:[/B] Kesinlikle problem olur. Üreme dönemlerinde bu canlılar bir çok balıkta olduğu gibi agresifleşir ve çiftler arasında kovalamacalar yaşanır. Bu stresli dönemde dişiden kaçan erkek genelde bulduğu ilk boşluktan kendini dışarı atacaktır. Belki 1 ay bunu yapmaz ancak bir gün mutlaka yapacaktır. Önlem için mutlaka kapatılmalıdır.
[B]Soru: [/B]Ozmoz suyu kullanmıyorum ve bunu kullanmak gibi bir lüksüm yok. Apistogramma besleyemez miyim?
[B]Cevap:[/B] Belirli türleri besleyebilirsiniz. Hatta ozmoz suyu olmadan doğal eklentilerle yavru bile alabilirsiniz. Belirli türlerden kastımız ph ve iletkenlik üst sınırları daha geniş olan balıklardır.
[B]Örneğin; Panduro, Kakadu, Agassizi, Inka, Trifasciata, Juruensis, Hongslo[/B]i gibi.
[B][K]Genel Yorumum[/K][/B]
Bu kadar bilgiden sonra bu balığı korkulan bir tür olmaktan çıkarmak tamamen siz değerli akvaristlerin elinde. Eğer elzem durumlara dikkat edilirse çok dayanıklı bir balıktır. Çiftleşme danslarından tutun, bölge savunma hareketlerindeki kabadayılıklarına kadar izlenmesi müthiş keyif veren canlılardır. Çok zor hasta olur ciddi anlamda dayanıklıdır. Eğer siz su değişim periyotlarını aksatmazsanız, yine söylüyorum sahibini asla üzmez.
Bu türleri besleyen veya beslemekte tereddüt eden arkadaşlara, bu makale umarım faydalı olmuştur.
Keyifli hobiler dilerim
[B][K]Deneyimler üzerine yazılmış bir makaledir. Kişi(ler)nin eylemlerinden doğacak olumlu/olumsuz etkilerden dolayı mesuliyet kabul edilmez.
Ahmet Başar[/K][/B]
[/QUOTE][:iyi:]
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir