Ceyhun's

[QUOTE=Cem Altay]
Klozet ile aynanın muhabbetine de şahit olursun yakında [:)][/QUOTE]

Kafaya da şık bir huni ayarladık mıydı, tamamdır[:D][:D]

Valla ben evde kalabilsem hiç kafayı sıyırmam evde kal mesaj ı özel sektör deki işçi kısmına hitap etmiyor maalesef her insiyatif i işverene veriyorlar seçim zamanı olsaydı önce halkımızın sağlığı olurdu, ne kahraman yere göğe sığmayan sözler duyardık, maalesef seçim zamanı olmadığı için ne kapımı çalan var ne işçinin sağlığını düşünen var
çark dönsün ekonomi bozulmasın baştakilerin keyfi de kaçmasın gerisi nolursa olsun işçi demek vergi demek yoksa ne canı kıymetli ne sağlığı ne ailesi bunu artık çok iyi anladım

Siyasete çok fazla girmeden şunu söyleyeyim,bugün de paylaştım sayfamda,,
Hasta olan balığımı,karantinaya alıp iyileştirmek için sabaha kadar uykusuz tedavi uygulayıp,kaybedince derin üzüntü yaşıyorum..
Nasıl bir rahatlık bu anlamış değilim.

[QUOTE=Aqua Discovery]
işçi demek vergi demek [/QUOTE]
Ali , işveren demek vergi demektir .. Hangi işçinin çalıştığı önemli değildir ...[;)]

[QUOTE=Cem Altay]Siyasete çok fazla girmeden şunu söyleyeyim,bugün de paylaştım sayfamda,,
Hasta olan balığımı,karantinaya alıp iyileştirmek için sabaha kadar uykusuz tedavi uygulayıp,kaybedince derin üzüntü yaşıyorum..
Nasıl bir rahatlık bu anlamış değilim.[/QUOTE]

Daha bunlar paylaşıldığı, bilgi sahibi olduğumuz kadarıyla görüp rahatsız olduğumuz kısmı. Bir de bizler gibi olayın iç yüzünü görüp, neler yapılıp, neler yapılmadığını, neden öyle kararlar aldındığını anlayan, ama hiçbir şey demeyen bir kesim var. Bilgilerin saklanmaması gerekir, paylaşmam gerekir, lakin artık ben huzursuzluk çıkaran olmaya başlar gibi göründüğüm için bir şey demez hale geldim. Olumsuz bir bilgi veren taşlanır oldu malum, sanki kötü bir maksat güdüyoruz. Halkımızı bilgilendirmek için yıllarca uykusuz kalan ben, artık tek kelime etmiyorum neredeyse hiçbir konuda. Sonra gelip buradaki konularda dışavuruyorum kendimi [:)] Üzülüyorum, ama elden de bir şey gelmiyor.

Lakin şunu demeden edemeyeceğim, hiçbir hükümet özelinde söylemediğim için rahatça yazabilirim sanırım. Dünyada hiçbir politikacı bu konuda doğru adımları atamadı ne yazık ki. Bu durum politikacılar tarafından yönetilmemizden başka bir şeyden kaynaklanmıyor. İnsanlar için hep belirttiğim üç öğrenme şekli var bana kalırsa:

1) Deneyerek, yanılarak öğrenme. Bebekler böyle öğrenir, anne gitme o ütü sıcak dokunma der, ama bebek dokunup eli yana kadar bu bilgiye itimat etmez. Nitekim o el yanar.
2) Denemeden, bilgilendirilerek öğrenme. Birisi sizi bir konuda uyarır, konu hakkında bilgisi vardır. İtimat eder, ona göre davranırsınız, denemeniz gerekmez. Kitap okumanın faydası bu noktada işe yarar. Hayatta her şeyi tecrübe edemeyiz, ama edinilmiş tecrübelerden öğreniriz. Birisinin elini o ütüye bastığında ne olduğunu anlatmasını, iyi anlayabilmek gerekir.
3) Bilgi dahi olmadan, teorik öngörüyle yaklaşma. Kimsenin bilgi sahibi olmadığı bir konu hakkında bir araya gelinip, bir kanaate varılır. Daha sonra bu bilgi diğer aşamalarla sınanır.

Ne yazık ki insanlar sadece 1. madde ile hayatlarındaki çoğu şeyi yapabildiklerinden ötürü, pek ilerisine gidemiyorlar. Gidenlerin de çoğu ender bilim insanları oluyor. Bu bilim insanları böyle vakalarda yetkin olmadığı için, sadece 1. maddeyle hareket eden politikacıları haliyle ikna edemiyor. Çünkü 1. madde insanları, uyaranlara tepki veremiyor.

Ülke genelinde yayılana kadar hiçbir ülkenin sınırlarını kapatamamış olması trajikomik değil de nedir? Herkes kontrol edebileceği kibrine kapıldı, diğer ükelere benzemeyeceğini düşündü. Ve herkesin sonu aynı oldu. İstisnasız her yere yayıldı.

Gerçekten denilecek hiçbir şey yok. Deseniz de anlaşılmıyor. Üstüne bir de suçlu oluyorsunuz. O nedenle de demiyoruz. Sonuç her türlü aynı...

Tek ümidim yaza doğru azalıp kaybolduğunu görmek. Mümkün mertebe kaçıp korunup, süreci sorunsuzca atlatmayı umuyor, diliyorum her gün. [EDIT]Flexa,2020-03-26 21:42:05[/EDIT]

[QUOTE=Flexa]

Daha bunlar paylaşıldığı, bilgi sahibi olduğumuz kadarıyla görüp rahatsız olduğumuz kısmı. Bir de bizler gibi olayın iç yüzünü görüp, neler yapılıp, neler yapılmadığını, neden öyle kararlar aldındığını anlayan, ama hiçbir şey demeyen bir kesim var. Bilgilerin saklanmaması gerekir, paylaşmam gerekir, lakin artık ben huzursuzluk çıkaran olmaya başlar gibi göründüğüm için bir şey demez hale geldim. Olumsuz bir bilgi veren taşlanır oldu malum, sanki kötü bir maksat güdüyoruz. Halkımızı bilgilendirmek için yıllarca uykusuz kalan ben, artık tek kelime etmiyorum neredeyse hiçbir konuda. Sonra gelip buradaki konularda dışavuruyorum kendimi [:)] Üzülüyorum, ama elden de bir şey gelmiyor.

Lakin şunu demeden edemeyeceğim, hiçbir hükümet özelinde söylemediğim için rahatça yazabilirim sanırım. Dünyada hiçbir politikacı bu konuda doğru adımları atamadı ne yazık ki. Bu durum politikacılar tarafından yönetilmemizden başka bir şeyden kaynaklanmıyor. İnsanlar için hep belirttiğim üç öğrenme şekli var bana kalırsa:

1) Deneyerek, yanılarak öğrenme. Bebekler böyle öğrenir, anne gitme o ütü sıcak dokunma der, ama bebek dokunup eli yana kadar bu bilgiye itimat etmez. Nitekim o el yanar.
2) Denemeden, bilgilendirilerek öğrenme. Birisi sizi bir konuda uyarır, konu hakkında bilgisi vardır. İtimat eder, ona göre davranırsınız, denemeniz gerekmez. Kitap okumanın faydası bu noktada işe yarar. Hayatta her şeyi tecrübe edemeyiz, ama edinilmiş tecrübelerden öğreniriz. Birisinin elini o ütüye bastığında ne olduğunu anlatmasını, iyi anlayabilmek gerekir.
3) Bilgi dahi olmadan, teorik öngörüyle yaklaşma. Kimsenin bilgi sahibi olmadığı bir konu hakkında bir araya gelinip, bir kanaate varılır. Daha sonra bu bilgi diğer aşamalarla sınanır.

Ne yazık ki insanlar sadece 1. madde ile hayatlarındaki çoğu şeyi yapabildiklerinden ötürü, pek ilerisine gidemiyorlar. Gidenlerin de çoğu ender bilim insanları oluyor. Bu bilim insanları böyle vakalarda yetkin olmadığı için, sadece 1. maddeyle hareket eden politikacıları haliyle ikna edemiyor. Çünkü 1. madde insanları, uyaranlara tepki veremiyor.

Ülke genelinde yayılana kadar hiçbir ülkenin sınırlarını kapatamamış olması trajikomik değil de nedir? Herkes kontrol edebileceği kibrine kapıldı, diğer ükelere benzemeyeceğini düşündü. Ve herkesin sonu aynı oldu. İstisnasız her yere yayıldı.

Gerçekten denilecek hiçbir şey yok. Deseniz de anlaşılmıyor. Üstüne bir de suçlu oluyorsunuz. O nedenle de demiyoruz. Sonuç her türlü aynı...

Tek ümidim yaza doğru azalıp kaybolduğunu görmek. Mümkün mertebe kaçıp korunup, süreci sorunsuzca atlatmayı umuyor, diliyorum her gün. [/QUOTE]

Mutasyona uğrama ihtimali üzerine çalışmanız ya da öngörünüz nedir ?

Yakın zamanda Fatih'e gidip de oradan Beylikdüzü, Avcılar, Büyükçekmece, Arnavutköy tarafına geçecek olan var mı? Emre Uslu'ya akvaryum yaptırdım ama aldırmadım, çok ters kalıyor bana.

[QUOTE=Cem Altay]

Mutasyona uğrama ihtimali üzerine çalışmanız ya da öngörünüz nedir ?[/QUOTE]

Bu konuda benim bir çalışmam yok, zaten benim bir alanım değil. Influenza (grip virüsü) çalışan bir hocamız vardı (kendisi bakanlıkça bu konuda uzmanlar arasında yer alan bir isim şu anda) onun derslerinde sürekli makale okurduk. Bizi epey zorladı, çok şey okuttu. Sayesinde bir şeyler öğrendiysem öğrendim bu tür konularda. O nedenle COVID-19 ile ilgili çalışmaları okuyup biraz anlama fırsatım oldu. Mutasyon kısmına çok yoğunlaşmadım bakarken, daha çok karakteristikleri ve tedavisine, olayın seyrine dair çalışmalara baktım. Zaten öncelikle bunlar çalışılıyor. Konu hakkında bildiklerimi anlatmaya çalışayım.

Virüsler çok sık mutasyon geçiriyor. Fakat bu mutasyon her zaman fonksiyonel bir mutasyon olmak durumunda değil, yani çoğunlukla geçirse de bizim için çok bir şey değişmeyebiliyor. Fakat Avrupa'daki strain'in (Türkçe karşılığını tam bilmiyorum, genetik bir varyantı diyebiliriz sanırım) Çin'dekinden farklı olduğunu gösteren çalışmalar var[1]. Lakin bizdeki DNA'da olduğu gibi bu RNA virüsünde hatalı bir mutasyonu düzeltme mekanizması yok, dolayısıyla doğal seçilimle çoğu mutasyon gidiyor. Tehlikeli bir mutasyon ihtimal genelde çok ender. Lakin ne kadar çok yayılırsa o kadar fazla virüs, o kadar fazla riskli mutasyon şansı demek. Virüsün ait olduğu SARS ailesi ciddi bir risk teşkil ettiğinden tedbirli olmak şart. Çok kötü bir şeye de dönüşebilir, fakat bir şey dersek spekülatif olur. Sadece ait olduğu aile gereğiyle, olasılığı göz önünde bulundurmak gerek. Lakin bu mutasyonlar aşının etkisiz olacağı anlamı da gelmiyor, benzerliğiyle alakalı bir durum söz konusu. Ayrıca yanlış hatırlamıyorsam bu virüs, bir influenza kadar sık mutasyon geçirmiyor (bu bilgiden emin olamadım). Ek referans [2].

Mutasyonlar rastgele olduğu için bir öngörüde bulunmak da pek mümkün değil. Lakin tehlikeli aileden bir virüs bu. İşin güzel yanı bu virüs öyle pek de dayanıklı bir virüs değil. Doğru önlemle aslında önüne geçilebilir(di).

Durduramasak da mümkün mertebe yayılımı yavaşlatmak gerekiyor. Neden? Bunların en temel sebepleri şunlar:

1) Hastanelerin kapasitesini bir anda doldurmamak, yavaş yavaş doldurmak. Çünkü solunum cihazına ihtiyacınız olur da bulamazsanız, muhtemelen hayatınızı kaybedersiniz (makine çok ciddi oranda bir kurtarma oranına sahip). Ne yazık ki patlama yapan Avrupa hastanelerinden çok kötü fotoğraflar geldi. Adeta insanlık dramı yaşanıyor. İnsanın içi parçalanıyor.

2) Bu süreçte hastalığa karşı tedavi bulma imkanı. Facebook'taki grupta güncelleme yapıyorum oradan görüyorsun, buradakiler görmediği için yazıyorum. En başından beri bilinen ilaçlar var (yeni bir ilaç geliştirmek çok daha uzun deneme süreçleri gerektirdiğinden mevcut ilaçlarla işe başlandı). Bu ilaçların bazıları negatif sonuçlanıyor, bazıları ise pozitif. Pozitif olanlardan birini getirttik. Japonya'da birkaç yıldır üretilen grip ilacı favipiravir bu. Hafif ve orta şiddetteki hastalarda faydalı gibi görünüyor. 4-5 günde iyileşme sağladığını gösteren öncül çalışmalar var. Bir diğer alternatif hydroxychloroquine (1955'ten beri kullanılan uzun dönem etkileri bilinen sıtma ilacı) ile azithromycin (antibiyotik) kombinasyonuydu. Bu da ağır durumdaki hastalarda işe yarıyor gibi görünüyordu, keza bu da 4-5 gün. Bunun dışında da alternatifler aranıyor. Favipiravir benim gönlümden geçen ilaçtı, fakat uzmanı olmasam da bence hydroxychloroquine bu işte daha çok konuşuluyor. Ayrıca bizde, dünyada pek denenmeyen başka bir grip ilacı da deneniyor, oseltamivir etken maddeli. Bu ilacın influenzada ilk 48 saatte etkisi olduğu biliniyor. Erken tanı kitlerini bu amaçla kullanmayı hedeflediklerini tahmin ediyorum. Bu ilacın şu anda reçete edildiğini biliyorum, diğer ilaçtan favipiravir'in getirtilmesiyle vazgeçildi sanıyorum. Buradaki tercihimiz hakkında bir yorumda bulunmamayı tercih ediyorum. Zaten benim uzmanlık alanım da değil, haddime değil.

Erken yakalanan hastalar bunlardan faydalanamadı. Birçok kişi kaçınılmaz biçimde yanlış tedavi gördü ve kurtulabilecekken hayatını kaybetti. Amaç süreyi uzatarak efektif bir tedaviyle birçok kişiyi bu durumdan kurtarabilmek.

3) Bir aşı geliştirilmesi. Aşı çoktan geliştirildi, lakin bunların deneme fazları var ve minimum 1 yıl sürüyor en iyi ihtimalle. Aşı karşıtlarına da buradan karşıt argüman olsun, şöyle bir durumda bile testler atlanmıyor. Çünkü aşıyı geliştirenler şunun farkında: Muhtemelen hiçbir sorun yaşamayacak gençlere bu aşıyı yaparak, sağlıklarını riske atmamak gerekiyor. Yarın bir gün bir yan etkisi çıkarsa, kaş yaparken göz çıkarmış olursunuz çünkü.

4) Çalışmalara zaman tanımak. Ne kadar uzun süre, o kadar fazla bilimsel veri demek. Daha WHO bile ilaçlarla ilgili yeni adım atabildi. Süreç uzasın ki virüsü tanıyalım, daha iyi savaşalım.

5) Yazın geçeceğini ümit ediyoruz. Bu konuda net bir veri yok, ama beklenti bu yönde. Eğer geçmezse, dünyada birçok şeyin seyri değişecek gibi görünüyor.

Sadece grip her yıl ABD'de 50.000 kişiyi hayattan alıyor. Bu virüs, grip kadar yaygınlaşırsa sadece ABD'de 1.5 milyon kayıp demek. Tüm çaba en başından beri bunun önüne geçmekte.

Sanırım bu maddeler her şeyi özetliyor. Merak ettiğiniz bir şeyler varsa lütfen sorun, bilmiyorsam da araştırır bakarız.

1) [URL]https://www-technologyreview-com.cdn.ampproject.org/c/s/www.technologyreview.com/s/615317/gene-sleuths-are-tracking-the-coronavirus-outbreak-as-it-happens/amp/?fbclid=IwAR3oal5Y2ewOAVmKYO1OloRP27XclqdqTdC6tEf3pYkOrWuIcViADwdc67M[/URL]
2) [URL]https://www.livescience.com/coronavirus-mutations.html[/URL]

İnternet de Bill Gates' in bir konuşması var belki görmüşsünüzdür. Corona virüs çıkacak kısaca diyor. Ben onların ve üst akıllarının çıkardığını düşünüyorum. Medya'da sürekli korku politikası yürütüyor. Bizleri eve kapatıp. Dijital dünya kurmayı amaçlıyor olabilirler mi? Her şeyi dijitalleştirmeyi amaçlıyor olabilir mi? Yakında Uzaylı da gösterirler bize. Her ne olursa olsun Çoçuklarımızı dijital dünyadan korumalıyız diye düşünüyorum. [:)]

[QUOTE=DrTuren]İnternet de Bill Gates' in bir konuşması var belki görmüşsünüzdür. Corona virüs çıkacak kısaca diyor. Ben onların ve üst akıllarının çıkardığını düşünüyorum. Medya'da sürekli korku politikası yürütüyor. Bizleri eve kapatıp. Dijital dünya kurmayı amaçlıyor olabilirler mi? Her şeyi dijitalleştirmeyi amaçlıyor olabilir mi? Yakında Uzaylı da gösterirler bize. Her ne olursa olsun Çoçuklarımızı dijital dünyadan korumalıyız diye düşünüyorum. [:)][/QUOTE]

Yakında yapılan bir çalışma, virüsün doğal mutasyonlar geçirdiğini ispatladı. Laboratuvar üretimi değil yani. Çalışma bilim dünyasının en prestijli dergisi Nature'da yayınlandı, herkes inceledi, herkes hem fikir. Zaten bu tür bir mutasyonu yapacak teknolojiyle uzaya koloni kurmak arasında teknolojik yatırım olarak çok fark yok. Öyle biri böyle bir girişimi tercih etmez [:)] Kaldı ki Bill Gates'in Afrika'daki birçok kişiyi kurtarmak için birçok kişiden fazla çalışıp, hepsinden fazla yatırım yaptığını biliyoruz. Konuşmanın nedeni de bu zaten. O zamanki faaliyetlerinden çıkardığı dersleri anlatıyor.

Bu arada keşke gerçek bir uzaylı olsa da görsek [:)] En çok istediğim şeyler listesinde [:)))]

[QUOTE=Flexa]

Yakında yapılan bir çalışma, virüsün doğal mutasyonlar geçirdiğini ispatladı. Laboratuvar üretimi değil yani. Çalışma bilim dünyasının en prestijli dergisi Nature'da yayınlandı, herkes inceledi, herkes hem fikir. Zaten bu tür bir mutasyonu yapacak teknolojiyle uzaya koloni kurmak arasında teknolojik yatırım olarak çok fark yok. Öyle biri böyle bir girişimi tercih etmez [:)] Kaldı ki Bill Gates'in Afrika'daki birçok kişiyi kurtarmak için birçok kişiden fazla çalışıp, hepsinden fazla yatırım yaptığını biliyoruz. Konuşmanın nedeni de bu zaten. O zamanki faaliyetlerinden çıkardığı dersleri anlatıyor.

Bu arada keşke gerçek bir uzaylı olsa da görsek [:)] En çok istediğim şeyler listesinde [:)))][/QUOTE]

Sonunda bizlere olmayan uzaylı da gösterirler. [:)]

[QUOTE=DrTuren]İnternet de Bill Gates' in bir konuşması var belki görmüşsünüzdür. Corona virüs çıkacak kısaca diyor. Ben onların ve üst akıllarının çıkardığını düşünüyorum. Medya'da sürekli korku politikası yürütüyor. Bizleri eve kapatıp. Dijital dünya kurmayı amaçlıyor olabilirler mi? Her şeyi dijitalleştirmeyi amaçlıyor olabilir mi? Yakında Uzaylı da gösterirler bize. Her ne olursa olsun Çoçuklarımızı dijital dünyadan korumalıyız diye düşünüyorum. [:)][/QUOTE]

Bana daha fazla komplo teorisi gibi geldi. Dijital dünyanın temelini atmak istiyorsanız uygun cihaz ve alt yapıyı bir çok eve sağlamanız gerekir. Bizim dijital hayatımız telefon ve televizyon. İkisi de çok kısıtlı kaynaklara sahip. Zaten eve kapanıp tamamen siber bir hayata geçmek için gerekli cihazlar çok pahalı.

[QUOTE=lojistisyen]

Bana daha fazla komplo teorisi gibi geldi. Dijital dünyanın temelini atmak istiyorsanız uygun cihaz ve alt yapıyı bir çok eve sağlamanız gerekir. Bizim dijital hayatımız telefon ve televizyon. İkisi de çok kısıtlı kaynaklara sahip. Zaten eve kapanıp tamamen siber bir hayata geçmek için gerekli cihazlar çok pahalı. [/QUOTE]


Komplo teorisi ama onlara göre üretilecek bir çip ile bütün insanlar yönetilebilir.

[QUOTE=DrTuren]


Komplo teorisi ama onlara göre üretilecek bir çip ile bütün insanlar yönetilebilir.[/QUOTE]

Bir çip ile dünyayı yönetmek çok eski kehanetler. Zaten her eve akıllı tv, ucuz internet, kesintisiz bağlantı gibi imkanları verin çip takmış gibi yönetirsiniz. Bugün hangi okulun çıkışına giderseniz gidin bütün öğrencilerin elinde telefon, çip takılmış gibi olduğunu görürsünüz. Asıl olay bilinci yönetmek. Kullanılan teknoloji sadece araç.