Ekol 19 testi
akvaristlerin hakkında genelde “karmaşık hislere” sahip olduğu Ekol 15′i üreten Ati Akvaryum’un yeni ürünü.
Filtre henüz çok çok yeni ve şimdiye kadar herhangi bir akvaryumcuda rastlamadım. Ati akvaryumdan Mustafa Bey ile yazışmalarımız sonucunda filtrenin yakında piyasaya çıkacağını -ki bazı sitelerde satışı yapılıyor- ve 1 senedir test edildiğini öğrendim.
Teknik verilere bakacak olursak:
Debi: 1200 lt/saat
Tavsiye edilen akvaryum boyutu:200-500 lt
Sepet sayısı:4
Elektrik tüketimi: 20 Watt/saat
Kutu üzerinde yazmıyor, ancak kendi ölçümlerimde kova hacminin 10.5 litre civarında olduğunu ölçtüm. Bu oldukça iyi bir hacim; zira bu boyutta akvaryumlar için tavsiye edilen Tetratec 1200 12lt, Eheim 2217 6 lt, Eheim 2226 ise 5 litre civarında bir hacme sahipler. Yüksek hacim, doğal olarak daha iyi bir biyolojik filtrasyona zemin hazırlayan, çok önemli bir faktör.
Kutularda genelde hMax olarak görebileceğiniz, yani filtrenin su basabileceği maksimum yükseklik ise 2 metre. Ancak tavsiye edilen yükseklik 1.6 metre. Şimdiye kadar bunun yarısı kadar bile hortum kullanmadığım için, bu çok yüksek bir değer.
Filtrenin “pompalı” olduğu bazı yerlerde yazsa da, bu bildiğiniz tarz bir pompa değil. Bu konuya daha sonra geleceğim.
Ekol 19-İlk izlenim
Filtre, şık ve iyi tasarlanmış bir kutuda geliyor ve kutu üzerinde size gerekli olacak tüm bilgiler mevcut. Bu önemsizmiş gibi gelse de, ürünle ilk tanışmanız kutusuyla ve o anda aklınızda cevaplanmamış sorular kalıyorsa, edinilen ilk izlenim de olumsuz oluyor.
Yaptığım ilk iş, filtreyi açmak oldu. Filtreyi açtım ve kafasını ters çevirdim.
Neden mi?
Çünkü, Ekol kullanan çoğu akvarist -Ekol 15′den bahsediyorum- genelde temizliğinin çok iyi olduğunu, ancak su kaçağı problemleri olduğunu söylüyor. Ekol, zamanında bence oldukça uyduruk olan Eheim Classic’in geçme o-ring sistemi yerine, kafa etrafını frezeleyip contayı oraya gömseydi, bugün piyasanın hakimi olabilirdi.
Açıkçası, bu sefer çok iyi çalışmışlar. Kafada iki ayrı conta bulunuyor ve gerçekten sıkı oturuyorlar.
İkinci conta dikkatinizden kaçabilir; impeller bölümünün dış çevresinde
ve oldukça geniş. İlk conta ise, Atman,Tetratec ve Eheim’ın Pro ve Ecco
serilerinde olduğu gibi, kafa kısmına gömülü. Böylece, Ekol 15 ya da
Eheim Classic serilerinde olduğu gibi, contayı yanlış oturtma, ya da
oturturken zarar verme şansınız yok.
Eğer contayı yırtmazsanız -ki bunun için özel çaba göstermeniz gerek- kesinlikle kaçak yapmayacak, doğru bir tasarım.
Plastik konusunda ise hem iyi, hem kötü izlenimlerim var.
Önce kötüden başlayalım. Maalesef, kafa kısmında kullanılan plastik
ucuz ve ince duruyor. Benzer kozmetik sorunlar, yağmurlama borusunda da
devam ediyor,delik etrafında çapaklar var. Boru kelepçeleri de yanlış
bir kararla beyaz yapılmış. Yeşil ya da siyah gibi göze batmayan bir
renk seçilmesi kozmetik açıdan uygun olurdu. Yeşil borulara neden beyaz
kelepçe seçildiğini açıklamak zor.
Gelgelelim, kovada kullanılan ABS plastik çok doğru bir seçim. Hatta, çıtkırıldım yapısıyla beni korkutan Eheim Ecco ve Classic kovalarından sonra, bu kova bana çok güven verdi. Zira, özellikle Classic serisinde kullanılan plastik, sert bir darbede cam gibi patlıyor. Sanırım bu yüzden, 2250 ve 2260 Classic serilerinde bu plastiği kullanmıyorlar; Pro serisinde ise çok daha kalın ve biraz daha yumuşak bir malzeme seçilmiş.
Ekol 19′un kovası kırılmayacak kadar esnek, esneyip boşluk yapmayacak kadar da etli. Yandaki koruyucu çıtaların da sağladığı ek rijidite ile, “taş gibi” bir kovaya sahip. Ancak dediğim gibi, yukarıdaki malzeme, maalesef bu kaliteye gölge düşürüyor. Sanırım bu durum, kalıp maliyetinden kaynaklanıyor ve bir miktar satış yaptıktan sonra bu kalıpları yenileyeceklerdir. Bahsettiğim olumsuzluğun sadece kozmetik bir eksik olduğunu, hatta kafa kırılsa dahi bunun filtrenin çalışmasını etkilemeyeceğini belirtmek isterim.
Önemli bir artı daha: Filtredeki hortumların iç çapı 18 mm. Bu, Tetratec 1200′den 3mm, Eheim’ın ise en büyük modeli olan 2080′den 2mm daha fazla. “Dev” hortum çapı sayesinde, uzun vadede debi düşüşünün çok az olacağını tahmin ediyorum.
Ekol 19-Tasarım
İlk bakışta Atman 33xx/EF serisi ya da Eheim Pro’ları andıran Ekol 19, farklı olarak yuvarlak bir kova kullanıyor. Sanırım aynı kalıp, Ekol 17′de de kullanılacak; zekice bir tasarımla kalıp maliyetini düşürmüşler.
Filtreyi açınca, iç yapı olarak Eheim’ın yeni serisi Ecco ile hemen hemen aynı olduğunu görüyoruz. Aslına bakarsanız, yuvarlak kovaya motor kafasını Pro sistemiyle oturtarak, çok eleştirilen Ecco sisteminden daha iyi bir tasarım çıkarmışlar. Zira, Eheim Ecco serisinin üç işlevli tutma kolu çok kolay arıza yaptığı ve çabuk kırıldığı için kötü eleştiriler alıyor. Bu aynı zamanda, başka bir filtrede görmediğim, özgün bir tasarım. Bu açıdan da Ekol’ü tebrik etmek gerekiyor.
İç tasarıma dış tasarımdan daha çok önem verilmiş. Kova içinde 4 ayrı sepet bulunuyor ve sepetleri kolayca çıkarabilmeniz için her sepette katlanabilir bir sap var. Sepetlerin hacimleri gerçekten çok büyük ve su delikleri çok geniş. Sepet tasarımı da Eheim’dan; ancak detaylar atlanmamış. En alttaki sepet etrafında bir lastik conta bulunuyor. Motor kafasındaki diğer lastik conta ile birlikte, sepet dışındaki dolaşım, yani filtre edilmeden filtreden geçen su miktarı neredeyse sıfıra düşüyor. Ayrıca, sepetler birbirine çok sıkı geçiyorlar ve giriş deliklerinin altında da contalar var. Bu tasarım, sepetli filtreler arasında gördüğüm en iyi tasarım ve Ekol 19′un teorik verimini Eheim Classic serisi düzeyine çıkarıyor; zira hemen hemen tüm sepetli filtrelerde kaçak su için tedbir alınmıyor. (Benzer bir sistem Jebao’da da bulunmakta)
Kafayı ve sepetleri hizalamak ise biraz alışkanlık gerektiriyor; Eheim Pro serisinde olduğu gibi mucizevi şekilde kolay ve çabasız değil. Ancak, yanlış birşeyler yapmanızı engelleyecek önlemler alındığından, filtreyi açıp kapatırken birşeyleri kırmanız, su kaçaklarına sebebiyet vermeniz mümkün değil.
Musluk sistemi Atman’lar ile aynı. Musluklar, filtre giriş ve çıkışlarına vidalanıyor. Hortum tutma sistemi ise diğer filtrelerde olduğu gibi, ancak hortum yerine çok kolay oturuyor ve geniş tutma alanı sayesinde çok rahat vidalanıyor. Bu anlamsız bir detay gibi görünebilir ama, kilitleyici parça geniş ve direnci düşük. Avantajı şu; eğer filtreyi dar bir alanda kullanıyorsanız, hortumları ayırmak işkence haline gelmiyor. Örneğin bu parça, Eheim Classic serisinde oldukça keskin ve küçüktür; bir seferinde bu yüzden elimdeki derinin kalktığını bilirim.
Tek eleştirilebilecek taraf ise, Tetratec ya da Eheim Pro’da olduğu gibi, filtre kafası ile hortumları tek harekette ayıran bir sistem olmaması. Bununla birlikte, bahsettiğim filtrelerin fiyatlarının Ekol 19′dan 2-2.5 kat fazla olduğunu da belirtmek gerekiyor. Ayrıca, Eheim Pro’nun çok pratik çözümünün de bir dezavantajı var: musluklar dönmediği için filtreyi konumlandırmanız zor oluyor.
Bu alanda en iyi çözüme sahip Tetratec’in ardından, Ekol 19′un musluk sistemi bence ikinciliği hak ediyor. Musluklarda küresel vana kullanıldığından, debiyi ayarlamanız mümkün.
Ekol 19 – İç Malzeme
Kutu üzerinde “iç malzemesiz” yazdığı halde, bana gelen Ekol 19 tam
dolu olarak geldi. Filtreyi boş ya da dolu olarak alabiliyorsunuz. Bu
iyi bir şey; kendimden örnek vermem gerekirse, şimdiye kadar aldığım
filtreleri dolu aldığım halde, daima ya malzeme çıkarmak, ya da eklemek
durumunda kaldım. Örneğin, asla bioball kullanmıyorum. Yavru
akvaryumuma bağlı Eheim Pro 2222′deki Orijinal Ehfi Mech (seramik)
yerine sünger parçaları kullanıyorum; zira zaten 2 kat ve düşük hacimli
2222′de sünger ile daha iyi biyolojik ve mekanik filtrasyon
yakaladığımı farkettim.
Dolu Ekol 19′un malzeme seçimi özellikle Discus ve Chiclid besleyenler için çok uygun. En alt sepette, ki bu sepet alttaki boşluk sağlayan parçası ve lastik contası ile diğer sepetlerden farklı, seramik yüzükler ve sünger bulunuyor. Seramik yüzüklerin dış alanları benzerlerinden daha pütürlü; bu sayede bakteri kolonizasyonu için daha uygun olduğunu düşünmekteyim. (Tetratec ve Eheim yüzüklerinin dış alanları fazla düzler)
Sepet üstlerindeki süngerler de yerlerine boşluksuz ve mükemmel oturuyorlar.
En alttaki sepetin üstündeki sepette ise derhal filtreden çıkaracağım bioball bulunuyor. Bu benim kişisel tercihim; örneğin Tetratec’lerde bu katı genelde lav taşıyla kullanıyorum. Bioball’ların üzerinde yine bir kat sünger bulunuyor.
Onun üzerindeki sepet ise zeolit ve floss pad denen, ince partikülleri süzen bir elyaf ile dolu. Yalnız bu malzeme, elyaftan çok daha sıkı. Ekol, bu malzemeyi bolca kullanmış. Açıkçası bu cesur bir karar çünkü bu malzemeyle olan tecrübelerim debiyi çok düşürdüğünü gösteriyor. Dikkat edecek olursanız, bu malzeme dolu filtrelerde ince, tek bir katman halinde gelir. Ekol 19′da ise, tam 4 kat var ve buna rağmen debi, en azından kurulduğu an itibariyle, çok yüksek.
En üst sepette ise torba içinde karbon geliyor. Bu katmanda sünger yok; onu örten plastik bir kafes var; hemen her filtrede olduğu gibi. Karbon da oldukça bol kullanılmış. Karbon ve zeolit ikilisi sayesinde, mükemmel bir kimyasal, çok iyi düzeyde mekanik filtrasyon elde edeceğimi düşünüyorum. Ancak, bitkili akvaryumunuz varsa, zeolit ve karbonu çıkarmanız gerekecek. Ya da daha iyisi, boş olan modeli almanız.
Fitreyi boş alırsanız, sadece karbon, zeolit ve bioball gelmiyor. Bunun dışındaki malzemeler zaten gerekli olduğundan, koyulması ihmal edilmemiş. Bu da güzel bir şey; zira örnek vermem gerekirse, boş Atman aldığınızda, sadece sünger ve floss pad (hepsinde görmedim) geliyor. Bu açıdan bakarsak, Ekol 19, fiyatı, iç malzemesi, debi ve elektrik tüketimi ile, özellikle çok tutulan Atman için dişli bir rakip.
Ekol 19 – Pompa
Ekol 19′un kafa kısmı üzerinde bir pompa bulunmuyor; bunun yerine pek
az bilinen, zamanında Eheim Classic’ler ile birlikte aksesuar olarak
satılan bir el pompası geliyor. Kafa üzerine neden Tetratec gibi
filtrelerde bulunan bir pompa koyulmadığını anlamak zor değil: bu,
plastik kalıp maliyetini çok ciddi biçimde artırır ve sızdırmazlık gibi
problemlere neden olabilirdi.
Türkiye’de bu hobiyle uğraşanların sayısı ve gelir düzeyi maalesef düşük; dolayısıyla Ekol 15 modelini üretmek bile büyük cesaret işi. Çünkü kalıp maliyetleri gibi maliyetler dışında, Türkiye’de her türlü işletme maliyeti, düşük iç hacmine rağmen, çok yüksek. Doğal olarak, “neden bunu da yapmadılar” gibi bir eleştiri, Türkiye şartlarında anlamsız olacaktır. Aynı soruyu Eheim ya da Atman’a sormak elbette makul; ama plastik hammaddesini yarın kaça alacağınızın belli olmadığı, tüketim ve gelir düzeyinin Almanya’nın küçük bir şehri kadar olmayan bir ülkede, bunların bir anlamı kalmıyor.
Açıkçası, Ati bu el pompasını ayrı olarak satsa, birçok akvarist, özellikle de Eheim Classic sahipleri bence büyük ilgi gösterecektir. Ben kullanma ihtiyacı duymadım; bir de hortumun tam oturmaması ve pompa lastiğinin zaman zaman yerinden çıkması gibi sorunları var.
Ekol 19 – Karar (şimdilik!)
Ati akvaryum, çıkardığı ikinci modelde doğru tasarım kararlarıyla başlamış ve temel aldığı Atman ve Eheim Ecco dizaynını zekice dokunuşlarla geliştirmiş.
Bazı kalite sorunları var; ancak bu sorunlar işlevsellik,performans ve güvenilirliği etkileyecek sorunlar değiller. Bu fiyat düzeyinde alabileceğiniz daha iyi bir filtre yok.
Filtrenin debisi şimdilik çok iyi; ancak bu testi bir süre sonra, tahmin ediyorum 2 haftaya kadar, karşılaştırmalı olarak yayınlayacağım. Çünkü, genelde filtrelerin çoğu, özellikle Tetratec’ler, 10 gün geçmeden çok ciddi debi kayıplarına uğruyorlar. Ekol 19 ise, rakiplerinden çok daha kalın bir hortum kullanarak, zaten tasarım olarak sorunu çözmüş gibi görünüyor.
Bir Ekol 19 satın alırmıydınız sorusunun yanıtı ise her zaman çok rasyonel olmayabilir. Genelde hobiciler -her alanda- biraz duygusal davranırlar. Açıkçası, mükemmel filtre yok. Bunu hemen her marka ve modeli kullanmış, kullanamadıklarımı da incelemiş biri olarak söylüyorum. Örnek vereyim; Eheim’ın seramik mili kürdan gibi kolayca kırılıyor, ama Tetratec’in ki çelik kadar sağlam. Yine Tetratec’in hortum ayırma sistemi piyasanın en iyisi, ancak sepet sistemi olarak belki alabileceğiniz en kötü filtre. Debiden bahsedecek olursak; evet, Eheim en verimli elektrik tüketimine sahip ama iç malzemeye birazcık mekanik filtrasyon malzemesi eklerseniz, debi ciddi biçimde düşüyor ve filtre çabuk tıkanıyor. Atman’ın devasa kovaları sayesinde mükemmel biyolojik filtrasyon elde edebilirsiniz; ancak boş geliyorlar ve doldurmaya kalktığınızda fiyatı Ekol 19′u ciddi anlamda geçiyor. Ayrıca, enerji tüketimleri vahim ölçülerde yüksek.
Benim fikrim şu: Ekol 19, yüksek debisi, düşük elektrik tüketimi, mükemmel filtre ve sepet hacmi, daha da önemlisi filtre edilmeden kaçacak suyu önleyeyecek zekice önlemlerle değerli bir filtre. 200 litrelik akvaryumlarımda arkama bakmadan kullanırım. Eksikleri elbette var. Kafa bölümünün kaplama kısmında kullanılan plastik kalitesi hoşuma gitmedi. En azından, daha koyu bir renk seçerek daha göze hitap eden bir tasarım yapabilirlerdi Ama filtre kapalı yerde çalıştığından bu benim için bir seçim kriteri değil. Boruları tutan kelepçelerin renklerini beğenmedim; ama bu da benim seçimimi belirleyen bir detay değil; zira daima kapalı tip, lastik kelepçe kullanıyorum. Pompalı olması küçük bir artı olurdu ama uzun süre Eheim Classic ve Pro kullandığım için, kurulması en zor filtre olan Eheim Classic serisini bile 30 saniyede hazırlıyorum. Elbette bu tip işlere yatkın biri değilseniz, pompa sizin için cansıkıcı bir detay olabilir.
Eğer olabilseydi, seramik mil de isterdim; ama Eheim’ın kürdan gibi
kırılan milleri yerine, Tetratec’in sağlam seramik millerinden. Bunun
dışında, çok uygun fiyatı sayesinde, özellikle 200 litre civarı
kalabalık akvaryumlar için bence en iyi seçim Ekol 19. Tabi en iyi
yargıç zamandır. Sızıntı, debi düşmesi gibi sorunların olup olmadığını
uzun vadeli testler gösterecek; tabii onları da yayınlayacağım.
Bunların dışında, bir de (yarı-)duygusal faktörler var. Bir ürünü alırken, satıcı ve üreticinin yaklaşımı daima belirleyici faktördür benim için. Ati akvaryumla olan yazışma ve konuşmalarım sırasında, yaptıkları işi imkanlarını sonuna kadar zorlayarak yapan insanlar oldukları izlenimini edindim. (Zaten bu kadar dar bir piyasada, bu işi cidden sevmeden bu riskleri almak hiç de akıl karı değil) Kargo gecikmesi yüzünden, 3 kere arayıp bilgilendirme inceliğini gösterdiler. (İlk ikisinde cep telefonum yanımda olmadığı için yanıt veremedim). Maillarıma gelen cevaplar doyurucu, nazik ve bilgilendiriciydi. Bunları kaale almamın nedeni egomun okşanması değil. Biliyorum ki, bu insanlar ürünle sorun yaşadığımda insanı yarı yolda bırakacak, sinirden delirtecek insanlar değiller. Yaptıkları işi ciddiye alıyor ve titizlik gösteriyorlar, ikinci ürünleri birinciden çok daha üst düzeyde bir ürün. Dolayısıyla, bir sonraki Ekol modelinde daha da iyi bir ürünle karşılaşacağımı, uzun vadede markaya ve ürüne güvenebileceğimi biliyorum. Körü körüne “ama yerli malı, destekleyelim” fikrine sonuna kadar da karşıydım, karşıyım ve karşı olacağım; ama karşınızda sizin dilinizden konuşan, söylediklerinizi de dikkate alan bir muhatap bulmak güzel bir duygu. Şirket yaklaşımlarına olan duruşumu zaten yazılarımı takip edenler iyi bilirler. Hak ettikleri yere gelmelerini temenni ederek, küçük kusurları da düzelttikten sonra yurtdışına da açılmalarını isterim.
Kaynak:http://www.pozitifpc.com/editorblog/akvaryum/ekol-19-testi-1
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Kimden: | mustafa hamurcular (ekolfiltre@gmail.com) |
Bu göndereni tanımıyor olabilirsiniz.Güvenli olarak işaretle|Güvensiz olarak işaretle | |
Gönderme tarihi: | 28 Ocak 2009 Çarşamba 00:32:12 |
Kime: |
--
Atiakvaryum Filtre Sanayi
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir