Geçmişten bu güne
Gönderim Zamanı: 14 Ocak 2009 11:05
Merhaba yaşım 27 ve 2 yıldır 15lt akvarymumda çeşitli japonlar besledim 3 aydır 200lt tankımda malavi besliyorum.
Erdem Altın 2009-01-14 11:32:27
Bu site sayesinde cok bilgi sahibi oldum, ama sölemek istediğim bir konu var bazen cokmu hassas davranıp yeni başlıcak olan arkadaşları ürtüyoruz?
O balık o tankta yaşamaz , bu balık bu koşulları sevmez. Bakın ilk akvaryumumu ben 8-9 yaşların da bir petshopta gezerken yapma kararı aldım ve eve gelip ağlayıp, sızlayıp ailemden parayı alınca camdıda aldım soluğu(akvaryumun A sından anlamazken)
70*30*40 cm ebatlarında bi tank için cam kestirdim,(param okadarına yetti) ve o camları bildiğimiz normal silikonla yapıştırdım (nerde ozaman antibakteriyel akvaryum silikonu) tam hatırlamıyorum ama 2-3 mm kalınlıkta camlardı.
Bu tankın içinde 5-6 yıl çeşitli tür besledim sırasıyla japon,bitkili canlı doğuran, malavi taki dünya üzerinde bayanların yaşadığını farkedene kadar bu böyle gitti (ah o kızlar) daha sonra malup sebeblerden ilgilenemedim ve arkadaşıma verdim.
Burda anlatmak istediğim şu, ozamanlar ne su değişimin, ne dip çekimi, ne ilaç kullanımı hiç bişey yapmazdık. Eskilen su takviyesi, ayda bir kople su değişimi , ve kumu kaynatırdık, yem olarak genelde stick ve pul yem içinde ne olduğunu bile bilmediğimiz. Yinede harika yavrularım oldu bir cok arkadaşımı hobiye alıştırdım
Konuyu cok dağattım sanırım ama sanki biraz fazla abartıyoruz yada herkez bu konuyu cok ii bildiğini düşünerek birbirinden duyduğunu yazıyor buraya
Örnek: akvaryumda kaya tuzu kullanımı, kaya tuzu ilk kurulumda belirli ölçülerde sağlıklı ama bazı arkadaşlar her su değişiminde, balık hafif kaşınınca sürekli tuz at tavsiyesinde bulunuyor.
35 yıldır bu işi yapan bir yakınım (zamanında imalathanesi olan biri) kaya tuzunun balıkların çiğerlerini bitirdiğini kısa vadede anlayamadığımızı doğan yavrularında dirençsiz olmasına sebeb oluyor diyor. Bence bu tip yıllarını vermiş insanların söledikleri dikkate alınmalı
Yanlış anlaşılmasın yazdıklarım burda cok değerli bilgili insanlarda var, ama dikkat edilmesi gerekiyor diye düşünüyorum, buraya yazamadığım bir sürü örnekle dolu forum.
Sağlıklı Akvaryumlar...
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 14 Ocak 2009 11:13
Erdem Bey,bizim bahsettiklerimiz balıklar için olması gereken en uygun koşullardır.Elbette ki her canlının bir dayanma sınırı vardır.Kötü koşullarda balıklar genlerinin elverdiği ölçüde dayanabildiği kadar dayanır.Çoğunlukla bahsettiğimiz biyolojik döngüler,klorun ve ağır metallerin balıklara zarar vermes vs.kanıtlanmış bilimsel gerçeklerdir.Bunları bilmek için illa senelerimizi vermiş olmamız gerekmiyor.Ayrıca birçok şey deneyimle değil,bilimsel bulguları takip ederek öğrenilir.Balıklarınız öyle veya böyle kötü koşullarda üremiş olabilir ama bu daha iyi koşullarda daha sağlıklı olduğu ve daha uzun ömürlü olduğu gerçeğini değiştirmez.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 14 Ocak 2009 11:16
Bu bence tamamen düşünce ve maddi imkanlara bağlı.Yoksa bir japonu alın 10 litre bir akvaryuma koyun küçük bi iç filtre takın gidin birde açık pul yemlerden alın yıllarca yaşayabilir.Ama maddi durumu yeterli olanlar ve bu hobiye gönlünü vermiş olanlar büyük akvaryumlar alıyorlar kaliteli filtreler tetra sera yemler ilaçlar alıyorlar.Böyle olunca artık herşey dört dörtlük olduğu için neredeyse hiç hastlıklarla şunlarla bunlarla uğraşmıyorlar.Mesela bisikletler var 100 ytl ye birde bisikletler var 5bin euro 8 bin euro her ikiside götürüyor biryere ama alınan zevk ve kolaylık fark ediyor.Forumda arkadaşların düşüncesi bence yinede doğru böylece daha duyarlı akvaristler ortaya çıkıyor.Bu hobinin fanusta balık beslemekten öte birşey olduğunu anlıyorlar.
sarikanarya567 2009-01-14 11:17:27
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 14 Ocak 2009 11:25
Son paragrafımda yazdıklarımın yanlış anlaşılmamasını vurgulamaya çalıştım, ama başaramadım sanırım: şöyleki aralıklara 20 yıla yakındır bu hobiyi yaptığımı izlediğim yolu anlattım ve yinede burda sizlerden cok şey öğrendiğimi yazdım söylemek istediğim burda herkezin bilinçsizce bilgi aktarmaya çalıştığıydı.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 14 Ocak 2009 11:40
[QUOTE=sarikanarya567] Bu bence tamamen düşünce ve maddi imkanlara bağlı.Yoksa bir japonu alın 10 litre bir akvaryuma koyun küçük bi iç filtre takın gidin birde açık pul yemlerden alın yıllarca yaşayabilir.Ama maddi durumu yeterli olanlar ve bu hobiye gönlünü vermiş olanlar büyük akvaryumlar alıyorlar kaliteli filtreler tetra sera yemler ilaçlar alıyorlar.Böyle olunca artık herşey dört dörtlük olduğu için neredeyse hiç hastlıklarla şunlarla bunlarla uğraşmıyorlar.Mesela bisikletler var 100 ytl ye birde bisikletler var 5bin euro 8 bin euro her ikiside götürüyor biryere ama alınan zevk ve kolaylık fark ediyor.Forumda arkadaşların düşüncesi bence yinede doğru böylece daha duyarlı akvaristler ortaya çıkıyor.Bu hobinin fanusta balık beslemekten öte birşey olduğunu anlıyorlar. [/QUOTE]
Erdem Altın 2009-01-14 11:41:02
seninde dediğin gibi paraya göre mutluluk nerde yaşadığını bilmiyorum ama ben,daha önce B.paşada 80 mt2 sokak arasında oturuyordum mutluydum, şimdi120 mt2 üsküdarda bağlarbaşına cıkan güzel bi caddede oturyorum mutluyum, ama şimdi ortaköyde site içinde güvenlikli, havuzlu, teniz kortlu bi evde oturmak isitiyorum. Anlıycağın bunun sonu yok malzemeninde ama satıcıların oyununa gelmeyin bu en iyisi bu harika balıkların böle rahat olur bu kadar yavru verir tabi ki onların sağlığı bu hobide herşeyden önemli ama imkanlarda düşünülmeli (yeni hobicilerin)
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 14 Ocak 2009 11:45
Güzel bir konuya değinmişsiniz ama bir biyolog olarak söylemeden geçemeyeceğim balıkların ciğerleri yoktur (balina ve yunus memelidirler balık değillerdir ) !
[URL=http://www.upload.gen.tr/resim.php/s1/ebs25gz4/anatomi.jpg.html][IMG]
Alıntıdır :
''Tatlı su veya tuzlu su da yaşayan balıkların hepsinin vücut anatomisi aynıdır sadece balina ve yunus bunun dışında kalır onlarda solunumları itibari ile farklılık gösterirler onun dışında vücutlarındaki bütün organlar aynıdır. Balıklar su içerisinde yaşamlarını sürdürdükleri için vücut yapıları da buna uyumludur.
Balık solungaçları ile solunum yapan vücut ısıları çevreye bağlı olarak değişen soğukkanlı yürekleri çift gözlü çoğunun vücudu pullu genellikle yumurta ile üreyen suda yaşayan omurgalı hayvanların genel adı.
Bir kulakcık ve karıncıktan meydana gelen yüreklerinde daima kirli kan bulunur. Yürekten çıkan kirli kan solungaçlarda temizlendiğinden vücutta temiz kan dolaşır. Ağızdan alınan su solungaçlardan dışarı atılırken suda çözülmüş oksijen osmozla kana verilir. Bu arada suda bulunan besinler ise yutulur. Köpek balıklarında su hem ağızdan hem de ilk solungaç yarığından alınır. Tuzlu su balıkları su içtikleri halde tatlı su balıkları su içmezler. Gerekli su ihtiyaçlarını solungaç zarlarından osmozla alırlar. Deniz balıkları içtikleri suyun tuzunu böbrekle değil solungaçları ile ayırır. Balıklarda göğüs ve karın yüzgeçleri çift sırt kuyruk ve anal yüzgeçleri tektir. Tek yüzgeçler nadiren birden fazla olsalar da simetrik çiftler meydana getirmezler.
Uçan balıklar çok gelişmiş olan göğüs yüzgeçlerini açarak bir-iki dakika su üstünde uçabilirler. Yaşadığı yerlerde su kuruduğu zaman balçığa gömülüp akciğer solunumu yapabilen sürünerek gölden göle geçebilen kısa bir süre havada uçabilen elektrik ve ışık üretebilen çeşitli balık türleri mevcuttur. Balıkların pulları birbirleri üzerine kiremit gibi dizilmiş kemiksi kaygan ve antiseptiktir. Antiseptik mukus salgısı üzerine yapışan bakteri ve sporları yok eder.
Balıkların hareket etmesinde önemli rol oynayan değişik kuyruk tipleri mevcuttur. Çatallanmış kuyruk tipine “difiserk” çatallı olup eşit parçalı olana “homoserk” köpek balıklarında olduğu gibi çatalları eş olmayan kuyruk tipine de “heteroserk” denir.
Balıklar omurgalı canlılar içerisinde sayıca en fazla olanıdır. Çalışmalarda balık türünün 40.000 kadar olduğu söylenmektedir.
Balıkların günümüzde sportif ve akvaryumdaki değeri yanında büyük bir protein kaynağı olması ticari değerini arttırmaktadır. Balıkların yeryüzündeki dağılımları o kadar geniştir ki Antartika sularında sıcak tropikal sularda acı sularda tatlı sularda ışığın ulaştığı dağ derelerinde veya insanların henüz ulaşamadığı oldukça derin ve karanlık sularda yaşayabilmektedir. Üç türlü beslenme görülür: Herbivor (otçul) karnivor (etçil) ve omnivor (hem et hem de bitkisel besin yiyenler). Yalnız çenelerinde değil bütün ağız boşluklarında ve yutaklarında sıralanış ve şekil olarak birbirinden farklı birçok diş bulunur. Bu genelde beslenme şekillerine göredir. Bazılarında farinks (yutak) dişleri gelişmiştir. Yalnız Mersin balıklarında ve Demetsolungaçlılarda diş bulunmaz.''
Balık solungaçları ile solunum yapan vücut ısıları çevreye bağlı olarak değişen soğukkanlı yürekleri çift gözlü çoğunun vücudu pullu genellikle yumurta ile üreyen suda yaşayan omurgalı hayvanların genel adı.
Bir kulakcık ve karıncıktan meydana gelen yüreklerinde daima kirli kan bulunur. Yürekten çıkan kirli kan solungaçlarda temizlendiğinden vücutta temiz kan dolaşır. Ağızdan alınan su solungaçlardan dışarı atılırken suda çözülmüş oksijen osmozla kana verilir. Bu arada suda bulunan besinler ise yutulur. Köpek balıklarında su hem ağızdan hem de ilk solungaç yarığından alınır. Tuzlu su balıkları su içtikleri halde tatlı su balıkları su içmezler. Gerekli su ihtiyaçlarını solungaç zarlarından osmozla alırlar. Deniz balıkları içtikleri suyun tuzunu böbrekle değil solungaçları ile ayırır. Balıklarda göğüs ve karın yüzgeçleri çift sırt kuyruk ve anal yüzgeçleri tektir. Tek yüzgeçler nadiren birden fazla olsalar da simetrik çiftler meydana getirmezler.
Uçan balıklar çok gelişmiş olan göğüs yüzgeçlerini açarak bir-iki dakika su üstünde uçabilirler. Yaşadığı yerlerde su kuruduğu zaman balçığa gömülüp akciğer solunumu yapabilen sürünerek gölden göle geçebilen kısa bir süre havada uçabilen elektrik ve ışık üretebilen çeşitli balık türleri mevcuttur. Balıkların pulları birbirleri üzerine kiremit gibi dizilmiş kemiksi kaygan ve antiseptiktir. Antiseptik mukus salgısı üzerine yapışan bakteri ve sporları yok eder.
Balıkların hareket etmesinde önemli rol oynayan değişik kuyruk tipleri mevcuttur. Çatallanmış kuyruk tipine “difiserk” çatallı olup eşit parçalı olana “homoserk” köpek balıklarında olduğu gibi çatalları eş olmayan kuyruk tipine de “heteroserk” denir.
Balıklar omurgalı canlılar içerisinde sayıca en fazla olanıdır. Çalışmalarda balık türünün 40.000 kadar olduğu söylenmektedir.
Balıkların günümüzde sportif ve akvaryumdaki değeri yanında büyük bir protein kaynağı olması ticari değerini arttırmaktadır. Balıkların yeryüzündeki dağılımları o kadar geniştir ki Antartika sularında sıcak tropikal sularda acı sularda tatlı sularda ışığın ulaştığı dağ derelerinde veya insanların henüz ulaşamadığı oldukça derin ve karanlık sularda yaşayabilmektedir. Üç türlü beslenme görülür: Herbivor (otçul) karnivor (etçil) ve omnivor (hem et hem de bitkisel besin yiyenler). Yalnız çenelerinde değil bütün ağız boşluklarında ve yutaklarında sıralanış ve şekil olarak birbirinden farklı birçok diş bulunur. Bu genelde beslenme şekillerine göredir. Bazılarında farinks (yutak) dişleri gelişmiştir. Yalnız Mersin balıklarında ve Demetsolungaçlılarda diş bulunmaz.''
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 14 Ocak 2009 12:24
[QUOTE=Erdem Altın]
[/QUOTE]
Burda anlatmak istediğim şu, ozamanlar ne su değişimin, ne dip çekimi, ne ilaç kullanımı hiç bişey yapmazdık. Eskilen su takviyesi, ayda bir kople su değişimi , ve kumu kaynatırdık, yem olarak genelde stick ve pul yem içinde ne olduğunu bile bilmediğimiz. Yinede harika yavrularım oldu bir cok arkadaşımı hobiye alıştırdım
Erdem Bey, yazdıklarınızın çoğuna katılıyorum. Ancak belirtmek istediğim bir husus var. Rahmetli babam "Eskiye rağbet olsa, Bit Pazarı'na nur yağar." derdi. Eskiden yaptığımız akvaryumla ilgili veya ilgisiz birçok şeyin yanlış olduğunu bugün biliyor ve bu hatalarımızı düzeltmeye çalışıyoruz. Örneğin eskiden hastanelerde bile sigara içilebilirdi.
Bu forumda zaman zaman yanlış yönlendirmelere rastlasak ta, genellikle insanlar faydalı bilgiler vermeye, karşısındakine doğru bildiklerini anlatmaya çalışıyorlar. Hangi tavsiyelerin faydalı, hangilerinin gereksiz hatta hatalı olduğunu gözlem yaparak, gerektiğinde daha detaylı inceleyerek tespit etmek mümkün.
Saygılar,
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 14 Ocak 2009 13:10
[QUOTE=Ceren]
[/QUOTE]
Erdem Altın 2009-01-14 13:15:34
Güzel bir konuya değinmişsiniz ama bir biyolog olarak söylemeden geçemeyeceğim balıkların ciğerleri yoktur (balina ve yunus memelidirler balık değillerdir ) !
[URL=http://www.upload.gen.tr/resim.php/s1/ebs25gz4/anatomi.jpg.html][IMG]
Alıntıdır :
''Tatlı su veya tuzlu su da yaşayan balıkların hepsinin vücut anatomisi aynıdır sadece balina ve yunus bunun dışında kalır onlarda solunumları itibari ile farklılık gösterirler onun dışında vücutlarındaki bütün organlar aynıdır. Balıklar su içerisinde yaşamlarını sürdürdükleri için vücut yapıları da buna uyumludur.
Balık solungaçları ile solunum yapan vücut ısıları çevreye bağlı olarak değişen soğukkanlı yürekleri çift gözlü çoğunun vücudu pullu genellikle yumurta ile üreyen suda yaşayan omurgalı hayvanların genel adı.
Bir kulakcık ve karıncıktan meydana gelen yüreklerinde daima kirli kan bulunur. Yürekten çıkan kirli kan solungaçlarda temizlendiğinden vücutta temiz kan dolaşır. Ağızdan alınan su solungaçlardan dışarı atılırken suda çözülmüş oksijen osmozla kana verilir. Bu arada suda bulunan besinler ise yutulur. Köpek balıklarında su hem ağızdan hem de ilk solungaç yarığından alınır. Tuzlu su balıkları su içtikleri halde tatlı su balıkları su içmezler. Gerekli su ihtiyaçlarını solungaç zarlarından osmozla alırlar. Deniz balıkları içtikleri suyun tuzunu böbrekle değil solungaçları ile ayırır. Balıklarda göğüs ve karın yüzgeçleri çift sırt kuyruk ve anal yüzgeçleri tektir. Tek yüzgeçler nadiren birden fazla olsalar da simetrik çiftler meydana getirmezler.
Uçan balıklar çok gelişmiş olan göğüs yüzgeçlerini açarak bir-iki dakika su üstünde uçabilirler. Yaşadığı yerlerde su kuruduğu zaman balçığa gömülüp akciğer solunumu yapabilen sürünerek gölden göle geçebilen kısa bir süre havada uçabilen elektrik ve ışık üretebilen çeşitli balık türleri mevcuttur. Balıkların pulları birbirleri üzerine kiremit gibi dizilmiş kemiksi kaygan ve antiseptiktir. Antiseptik mukus salgısı üzerine yapışan bakteri ve sporları yok eder.
Balıkların hareket etmesinde önemli rol oynayan değişik kuyruk tipleri mevcuttur. Çatallanmış kuyruk tipine “difiserk” çatallı olup eşit parçalı olana “homoserk” köpek balıklarında olduğu gibi çatalları eş olmayan kuyruk tipine de “heteroserk” denir.
Balıklar omurgalı canlılar içerisinde sayıca en fazla olanıdır. Çalışmalarda balık türünün 40.000 kadar olduğu söylenmektedir.
Balıkların günümüzde sportif ve akvaryumdaki değeri yanında büyük bir protein kaynağı olması ticari değerini arttırmaktadır. Balıkların yeryüzündeki dağılımları o kadar geniştir ki Antartika sularında sıcak tropikal sularda acı sularda tatlı sularda ışığın ulaştığı dağ derelerinde veya insanların henüz ulaşamadığı oldukça derin ve karanlık sularda yaşayabilmektedir. Üç türlü beslenme görülür: Herbivor (otçul) karnivor (etçil) ve omnivor (hem et hem de bitkisel besin yiyenler). Yalnız çenelerinde değil bütün ağız boşluklarında ve yutaklarında sıralanış ve şekil olarak birbirinden farklı birçok diş bulunur. Bu genelde beslenme şekillerine göredir. Bazılarında farinks (yutak) dişleri gelişmiştir. Yalnız Mersin balıklarında ve Demetsolungaçlılarda diş bulunmaz.''
Balık solungaçları ile solunum yapan vücut ısıları çevreye bağlı olarak değişen soğukkanlı yürekleri çift gözlü çoğunun vücudu pullu genellikle yumurta ile üreyen suda yaşayan omurgalı hayvanların genel adı.
Bir kulakcık ve karıncıktan meydana gelen yüreklerinde daima kirli kan bulunur. Yürekten çıkan kirli kan solungaçlarda temizlendiğinden vücutta temiz kan dolaşır. Ağızdan alınan su solungaçlardan dışarı atılırken suda çözülmüş oksijen osmozla kana verilir. Bu arada suda bulunan besinler ise yutulur. Köpek balıklarında su hem ağızdan hem de ilk solungaç yarığından alınır. Tuzlu su balıkları su içtikleri halde tatlı su balıkları su içmezler. Gerekli su ihtiyaçlarını solungaç zarlarından osmozla alırlar. Deniz balıkları içtikleri suyun tuzunu böbrekle değil solungaçları ile ayırır. Balıklarda göğüs ve karın yüzgeçleri çift sırt kuyruk ve anal yüzgeçleri tektir. Tek yüzgeçler nadiren birden fazla olsalar da simetrik çiftler meydana getirmezler.
Uçan balıklar çok gelişmiş olan göğüs yüzgeçlerini açarak bir-iki dakika su üstünde uçabilirler. Yaşadığı yerlerde su kuruduğu zaman balçığa gömülüp akciğer solunumu yapabilen sürünerek gölden göle geçebilen kısa bir süre havada uçabilen elektrik ve ışık üretebilen çeşitli balık türleri mevcuttur. Balıkların pulları birbirleri üzerine kiremit gibi dizilmiş kemiksi kaygan ve antiseptiktir. Antiseptik mukus salgısı üzerine yapışan bakteri ve sporları yok eder.
Balıkların hareket etmesinde önemli rol oynayan değişik kuyruk tipleri mevcuttur. Çatallanmış kuyruk tipine “difiserk” çatallı olup eşit parçalı olana “homoserk” köpek balıklarında olduğu gibi çatalları eş olmayan kuyruk tipine de “heteroserk” denir.
Balıklar omurgalı canlılar içerisinde sayıca en fazla olanıdır. Çalışmalarda balık türünün 40.000 kadar olduğu söylenmektedir.
Balıkların günümüzde sportif ve akvaryumdaki değeri yanında büyük bir protein kaynağı olması ticari değerini arttırmaktadır. Balıkların yeryüzündeki dağılımları o kadar geniştir ki Antartika sularında sıcak tropikal sularda acı sularda tatlı sularda ışığın ulaştığı dağ derelerinde veya insanların henüz ulaşamadığı oldukça derin ve karanlık sularda yaşayabilmektedir. Üç türlü beslenme görülür: Herbivor (otçul) karnivor (etçil) ve omnivor (hem et hem de bitkisel besin yiyenler). Yalnız çenelerinde değil bütün ağız boşluklarında ve yutaklarında sıralanış ve şekil olarak birbirinden farklı birçok diş bulunur. Bu genelde beslenme şekillerine göredir. Bazılarında farinks (yutak) dişleri gelişmiştir. Yalnız Mersin balıklarında ve Demetsolungaçlılarda diş bulunmaz.''
Tam olarak anlatmak istediğim buydu bende deneyimlerine güvenerek (35YILIK) bir yakınımın kaya tuzu ile ilgili açıklamasını size akatardım ama oda yanlış bilip beni yanlış yönlerdirmiş bende başkasından duyup aktaranlar safında olmuş oldum.
Açıklama için saolun ceren hn. sölemek istediğim eski ii di öle devam edin değil farkındaysanız eskiden böle yapıyorduk herşey yolundaymış ama şimdi sizlerden bir cok şey öğrendim die de beklirtiyorum
ben eskisi gibi devam edin boş verin bugün kü bakım yöntemleri safsata bunlar demiyorum. Bilen insanların tecrube sahibi insanların bilgi vermersi gerektiğinin altını ciziyorum. Bu konuyu yazarken eski yöntemleri savunan biriymişim gibi yangılanacağımı düşünmemiştim üzüldüm
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir