Goldfish.yine,yeni,yeniden (sayfa 318)


adige42Çevrim Dışı

Kıdemli Akvarist
Kayıt: 20/11/2010
İl: Istanbul
Mesaj: 6939
adige42Çevrim Dışı
Kıdemli Akvarist
Gönderim Zamanı: 05 Mart 2012 21:51
[QUOTE=mesutok] Yok yav doğduğum semtte geçti İstanbulda, bundan 40 yıl önce istanbul'da oldukça ağaçlık kırlar mevcuttu birçok yerlerde :) göçebe çingelerer gelir yüzlerce çatır kurarlardı baharları, anne kaplumbağa önden yürürdü yavruları tek sıra arkasından yürüdü, 5 yavru düşün minicik anne ne tarafa dönerse yavrularda tek sıra halinde onun arkasından dönerdi, biz anneyi alıp sola çevirirdik, yavrularda sola dönerdi, anneyi sağa çevirirdik yavrularda annesinin gittiği sağa dönüp yürürlerdi, öyle yönlenirlerdi, yılanlar kurbagaları yakalar tüm tüm yutarlardı, akasya ağaçları, çitlenbik ağaçları, arguvanlar, baharda sokaklar mis gibi çiçek kokardı parfüm gibi kırlık alanlar bembeyaz kar yağmış gibi milyonlarca papatlayla dolardı, herkesin bahçesinde meyve ağaçları vardı İstanbulda ana merkezden biraz uzak doğası henüz bozulmamış semtlerde, bebek sahili denize sıfırdı, dolmabahçeden sahil  kumluktan denize girerdik heyyy gidi günlerr heyyyyy daha neler neler , yaşlanıyormuyum ne eskileri anlatmaya başladım. [/QUOTE]

Hey gidi zaman heyArtık 80'ler dizisini izlerken kendi çocukluğumu gorunce ben de yaslandım artık dedim.Sen de ustune nostaljı yaptın be abi.

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

class4444Çevrim Dışı

Kayıt: 17/02/2009
İl: Istanbul
Mesaj: 1397
class4444Çevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 05 Mart 2012 21:54
Ben bu yazıyı bi yere kaydediyimde ilerde torunlarıma anlatırım

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

cobaniÇevrim Dışı

Kayıt: 22/11/2011
İl: Edirne
Mesaj: 567
cobaniÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 05 Mart 2012 21:54
[QUOTE=mesutok] Yok yav doğduğum semtte geçti İstanbulda, bundan 40 yıl önce istanbul'da oldukça ağaçlık kırlar mevcuttu birçok yerlerde :) göçebe çingelerer gelir yüzlerce çatır kurarlardı baharları, anne kaplumbağa önden yürürdü yavruları tek sıra arkasından yürüdü, 5 yavru düşün minicik anne ne tarafa dönerse yavrularda tek sıra halinde onun arkasından dönerdi, biz anneyi alıp sola çevirirdik, yavrularda sola dönerdi, anneyi sağa çevirirdik yavrularda annesinin gittiği sağa dönüp yürürlerdi, öyle yönlenirlerdi, yılanlar kurbagaları yakalar tüm tüm yutarlardı, akasya ağaçları, çitlenbik ağaçları, arguvanlar, baharda sokaklar mis gibi çiçek kokardı parfüm gibi kırlık alanlar bembeyaz kar yağmış gibi milyonlarca papatlayla dolardı, herkesin bahçesinde meyve ağaçları vardı İstanbulda ana merkezden biraz uzak doğası henüz bozulmamış semtlerde, bebek sahili denize sıfırdı, dolmabahçeden sahil  kumluktan denize girerdik heyyy gidi günlerr heyyyyy daha neler neler , yaşlanıyormuyum ne eskileri anlatmaya başladım. [/QUOTE]
Hakan bey ağzınıza sağlık, ne güzel yazmışsınız . Bu anlattığınız yerler şimdi Avm lerle doldu, sizin oynadığınız hayvanlarda buraların petshoplarında bugünün çocuklarına satılmayı bekliyor. O güzel ağaç çicek kokuları yapay olarak avm lerin dev klimalarıyla müşterilere sunuluyor. Herşey parayla oldu şimdi.  80 li yıllar gerçekten güzelmiş. cobani2012-03-05 21:56:07

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

ZiyaretçiÇevrim Dışı

Ziyaretçi
Kayıt: 01/01/2003
Mesaj: 0
ZiyaretçiÇevrim Dışı
Ziyaretçi
Gönderim Zamanı: 05 Mart 2012 22:22

[QUOTE=mesutok] Yok yav doğduğum semtte geçti İstanbulda, bundan 40 yıl önce istanbul'da oldukça ağaçlık kırlar mevcuttu birçok yerlerde :) göçebe çingelerer gelir yüzlerce çatır kurarlardı baharları, anne kaplumbağa önden yürürdü yavruları tek sıra arkasından yürüdü, 5 yavru düşün minicik anne ne tarafa dönerse yavrularda tek sıra halinde onun arkasından dönerdi, biz anneyi alıp sola çevirirdik, yavrularda sola dönerdi, anneyi sağa çevirirdik yavrularda annesinin gittiği sağa dönüp yürürlerdi, öyle yönlenirlerdi, yılanlar kurbagaları yakalar tüm tüm yutarlardı, akasya ağaçları, çitlenbik ağaçları, arguvanlar, baharda sokaklar mis gibi çiçek kokardı parfüm gibi kırlık alanlar bembeyaz kar yağmış gibi milyonlarca papatlayla dolardı, herkesin bahçesinde meyve ağaçları vardı İstanbulda ana merkezden biraz uzak doğası henüz bozulmamış semtlerde, bebek sahili denize sıfırdı, dolmabahçeden sahil  kumluktan denize girerdik heyyy gidi günlerr heyyyyy daha neler neler , yaşlanıyormuyum ne eskileri anlatmaya başladım. [/QUOTE]


Heyt bee eskilerden kim kaldı...


Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

@Lİ TOPLUKAYAÇevrim Dışı

Kayıt: 22/02/2011
İl: Antalya
Mesaj: 989
@Lİ TOPLUKAYAÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 05 Mart 2012 22:25
Şimdi yine iyi böyle gitmeye devam ederse bu günleri bile çok ararız.

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

adige42Çevrim Dışı

Kıdemli Akvarist
Kayıt: 20/11/2010
İl: Istanbul
Mesaj: 6939
adige42Çevrim Dışı
Kıdemli Akvarist
Gönderim Zamanı: 05 Mart 2012 22:30


Hakan abi o kadar eskiyi bilmesekte kaplumbağa ile tanışmışlığımız vardırKendi çekmiş olduğum bir resmi buradan paylaşmak istedim.
adige422012-03-05 22:34:57

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

sorceresÇevrim Dışı

Kıdemli Akvarist
[C]2,1,108164[/C] [C]2,2,108164[/C] [B]13373,3[/B]
Kayıt: 05/03/2011
İl: Ankara
Mesaj: 4097
sorceresÇevrim Dışı
Kıdemli Akvarist
Gönderim Zamanı: 05 Mart 2012 23:32
[QUOTE=adige42]

Hakan abi o kadar eskiyi bilmesekte kaplumbağa ile tanışmışlığımız vardırKendi çekmiş olduğum bir resmi buradan paylaşmak istedim.
[/QUOTE]

Kadir abi ne yaptın sen böyle yaa :D Bu fotoğraf ile derece alırsın kesin katıl yarışmalara abi :) Bir de tosbanın arka tarafı gözükseymiş tam süper olacakmış :D

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

mesutokÇevrim Dışı

Kıdemli Akvarist
Kayıt: 10/04/2009
İl: Istanbul
Mesaj: 17993
mesutokÇevrim Dışı
Kıdemli Akvarist
Gönderim Zamanı: 06 Mart 2012 00:04
Hey gidi günler hey, kağıthaneye sadabat sarayına inerdik yıkık virane saraya Atatürk'ün cumhuriyeti ilanıyla yurdışına sürgün edilen hanedanlıktan dolayı, terkedilmiş yağmalanmıştı, süslü tahtaları, eşyaları sökülürken semtimizden düşüp ölenler bile olmuş duvarlardan, gizli tünellerini bulurduk oynarken saray harebesinin yıkılmaya yüz tutmuş binasından, ikinci katına çıkardık dar karanlık burgu halinde dönen  merdivenlerden boynumuz eğik karanlık ortamdan döne döne yukarı kata yürüyerek, boş bir odaya ulaşırdık orada oyunlar oynardık, hıdır ellezde eskiden osmanlıda kayıklarla, yıldız köşkünden taaa haliçten geçip hanedan cariyeleri handanlar, buraya bahar etkinliklerine katılırlarmış halk içinde, burada birbirine gençler kurlar yaparmış, soytarılar gösteriler yaparlarmış padişah düzenlemesiyle, benim cocukluğumda hala o gelenek sürerdi kağıthane sadabat sarıyının önüne istanbulun her semtinden insanlar bahar piknigine gelirlerdi hıdır elezde, saraya dogru çağlayanlar akarmış tepeleden, sudan havuzlar yapılmış, onun için oradaki üstteki semde çağlayan denmiş. Bugünkü adliyenin yapıldığı semt, sadabat sarayın önünde balçıklanmış bir göl birikintisi gibi derince su vardı çocukken biz onda azmı yüzdük , içinde lepistese benzer balıklar olurdu aynı boylarda,  belki saraydan kalmalardı soylarını üreyerek devam ettirmişlerdi renkli renki lepistes gibi balıklar olurdu o birkaç dönümlük su birikintisinde, un çuvallarıyla yakalardık, kavanoza koyardık eve getirirdik evin içi yosun kokardı sudan, ekmekle beslemeye çalışırdık ölürdü renkli balıklar, çingeneler çatır kurtuğunda baharda kağıthaneye, yaz gelince buzdobaplarına buz kapları koyardık ev ev dolanıp yaz sıcağında buz toplarlardı bizde verirdik hep.  Yaz gelince zaten buzluklara koyardık kapları buz tutsunlar diye. Kağıthaneye iner yüzlerce çingene göçebe çadırının içinde gezerdik, atları vardı, ayıları vardı, köpekleri vardı düğünler yaparlardı baharda çingene düğünleri çok şenlikli olurdu, büyük kazanda yemekler ederlerdi, kağıthane yolları topraktandı asırlık ağaçlar vardı büyük büyük. Bahçemizde kurbağa, yılan görmek gayet doğaldı, yavru yılanlar bazen kırlık alandan çıkıp evlere bahçele gelirdi büyük yılanlarda gelirdi, çok yavru yılanı bahçeden alıp kırlara saldığım olmuştur, tabi çokta büyük yılanı öldürdüğümüzde olmuştur çocukluk işte, baharda onlarca değişik tonda yapıda kelebekleri çocukluğumuzda çok kovalamışızdır oynamışızdır. Baykuşlar hiç eksik olmazdı sokağımızda akşamları gelirler elektrik tellerine evlere ağaçlara  konarlardı biz onlara onlar bize bakardı, fare avlarlardı yakalayabilirlerse alıp giderlerdi, yarasalar zaten bol miktardaydı, hatta istanbulun biraz daha bakir semtlerine aile mezarlığımıza gittiğimizde ise hastal a doğru, mezara su dökmek için kaynak su olurdu yerden çıkan yer altı suyu yaz kış buz gibi akardı, su almaya gittiğimde ormanlık tarafa birkaç kez su içmeye gelen tilkilerle bile karşılaşmışımdır, bunlar hep istanbulda vardı. Heyyy gidi günlerr heyyy  Yaz gökhan yaz torunlarına anlatırsın bunları 

Kadir yalnız çektiğin o kaplumbağa resminde halka filmindeki gibi bir arı var ekranda gördünüzmü, gece ekrandan çıkıp bizi boğmasın halka filmindeki kuyudan çıkan kız, filmdeki arımıydı sinekmiydi ?, bakın kaplumbağanın önünde sizde arıyı görüyormusunuz, gece bakalım televizyon karıncalanıp içinden halka filmindeki kız kuyudan çıkıp bizi boğacakmı 
mesutok2012-03-06 00:29:28

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

IşılÇevrim Dışı

Özel Üye
Kayıt: 22/08/2010
İl: Ankara
Mesaj: 1478
IşılÇevrim Dışı
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 06 Mart 2012 08:48
[QUOTE=adige42]

Hakan abi o kadar eskiyi bilmesekte kaplumbağa ile tanışmışlığımız vardırKendi çekmiş olduğum bir resmi buradan paylaşmak istedim.
[/QUOTE]

Aaaaaa benim kaplumbağamın aynısı... Şu an aynen buna benzer 10 cm. lik bir kaplumbağam var. Geçen yıl bizim yan komşunun bahçıvanı, onların bahçeyi biçerken bulmuş, 2-3 cm. idi bulunduğunda büyüklüğü. Tam hayvanı biçmek üzereyken son anda görmüş. Bize verdi. O günden beri bakıyoruz. Bizim bahçede 3 metrekarelik bir alanı çitle çevirdik, içerisinde çiçekler, 2-3 tane bodur ağaç, çim ve yonca var. Yazın orada yaşıyor (akşamları eve alıyoruz), şu an ise tamamen evde, yazın yine çıkacak...

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

class4444Çevrim Dışı

Kayıt: 17/02/2009
İl: Istanbul
Mesaj: 1397
class4444Çevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 06 Mart 2012 09:28
Kadir abi forografçılık 10 numara tam zamanında yakalamışsın 2 ayak üstünde, arıda ayrı bir hava katmış. Bu tosbağalar ne kadar sevilirmiş öyle biz bağda bostanı yemesin diye nasıl kurtuluruz derdinde oluyorduk.
Hakan abi yeşilçam gibisin birgün seninle Erol Taş kültür merkezine gidelimde orda canlı dinleyelim bu güzelim anıları 

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

mesutokÇevrim Dışı

Kıdemli Akvarist
Kayıt: 10/04/2009
İl: Istanbul
Mesaj: 17993
mesutokÇevrim Dışı
Kıdemli Akvarist
Gönderim Zamanı: 06 Mart 2012 11:55
Birgün gidelim Gökhan sahildende akvrayuma taş toplarız belki , Işıl hanım tebrikler gerçekten büyütmeyi başarmışsınız kaplumbağayı, kışın evde nasıl geçiyor uyuyormu kış uykusu, yoksa uyanıklı, yemlemeyi nasıl yapıyorsunuz.

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

IşılÇevrim Dışı

Özel Üye
Kayıt: 22/08/2010
İl: Ankara
Mesaj: 1478
IşılÇevrim Dışı
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 06 Mart 2012 21:35
[QUOTE=mesutok]Birgün gidelim Gökhan sahildende akvrayuma taş toplarız belki , Işıl hanım tebrikler gerçekten büyütmeyi başarmışsınız kaplumbağayı, kışın evde nasıl geçiyor uyuyormu kış uykusu, yoksa uyanıklı, yemlemeyi nasıl yapıyorsunuz.[/QUOTE]

Sağolun... Daha önce kara kaplumbağamız oldu, 13 yıl yaşadı, sonra öldü ne yazık ki... Ondan tecrübemiz var sayılır. Hayır kış uykusuna yatırmıyoruz, kış uykusu hayvanın zorunluluktan yaptığı bir şey ve bu süreç boyunca (aylarca) hem vücut ısıları tamamen düşüyor, hem de aç kalıyorlar... Büyük kaplumbağalar neyse, ama yavru kaplumbağaların pek azı kış uykusundan çıkabiliyor ne yazık ki. O yüzden elde imkan varsa, hayvanın kış uykusuna yatırılmaması en iyisi. Şu an evin salonunda özgürce dolaşıyor, terraryum hazırlamadık. Ama eve çok alıştı, benimsedi, biz de ona çok alıştık. Evimiz yerden ısıtma zaten, yer sıcacık oluyor. Kendine bir köşe belirledi, oraya havlusunu koyuyoruz. Bütün gün salonda geziyor ve yorulunca havlusunun altına girip uyuyor. Yem olarak Sera Raffy Vital, kıvırcık marul ve  evde saksıya ektiğim yoncayı veriyoruz. Bir de JBL'in kara kaplumbağaları için vitamin katkısı var, ara sıra yemini onunla ıslatıyoruz. Ayrıca bazen de meyve yiyor.

Ama artık büyüdü, geçen yazki kadar küçük değil, o yüzden bu yıl ona bahçede 3 metrekare değil, daha yüksek bir çitle yaklaşık 10 metrekarelik bir alan ayırmayı düşünüyoruz. Dilediği gibi gezsin dolaşsın... Fotoğraftaki geçen yaz Kabuk'a ayırdığımız alan. Ama babam çimleri biçerken çiti biraz geriye almış ve ben de o sırada fotosunu çekmişim. Ama çitin asıl yeri çimlerin üzerinde iz yapmış, oradan belli oluyor... :)



Bu da Kabuk;





Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

sorceresÇevrim Dışı

Kıdemli Akvarist
[C]2,1,108164[/C] [C]2,2,108164[/C] [B]13373,3[/B]
Kayıt: 05/03/2011
İl: Ankara
Mesaj: 4097
sorceresÇevrim Dışı
Kıdemli Akvarist
Gönderim Zamanı: 06 Mart 2012 22:04
Işıl abla bahçenizi çok sevdim iç açıcı gözüküyor doğrusu :) Kabuk ise kaplumbağadan çok piton'a benziyor, ağzını nasıl açmış öyle açlıktan gebermek üzereyken yemek bulmuş gibi 

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

IşılÇevrim Dışı

Özel Üye
Kayıt: 22/08/2010
İl: Ankara
Mesaj: 1478
IşılÇevrim Dışı
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 06 Mart 2012 22:16
[QUOTE=sorceres]Işıl abla bahçenizi çok sevdim iç açıcı gözüküyor doğrusu :) Kabuk ise kaplumbağadan çok piton'a benziyor, ağzını nasıl açmış öyle açlıktan gebermek üzereyken yemek bulmuş gibi [/QUOTE]

Teşekkür ederim Melih... Kabuk tam bi canavar valla, elimizi filan da ısırıyor sık sık... Ama aç kalmıyor merak etme.

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir