Göz
Gönderim Zamanı: 12 Ağustos 2014 01:12
Gözü ilk olarak böyle oldu,
[VID]http://www.youtube.com/watch?v=dZ6NoW5Wszg&feature=youtu.be[/VID]
daha sonra kanlandı ve böyle oldu.
[VID]http://www.youtube.com/watch?v=HQtcit_y75o&feature=youtu.be[/VID]
Canlıdaki Belirtiler: İlk başlarda bir beyazlık vardı, sonra kanlanma oldu, sonra kan kurumuş bir görütüye büründe.
Akvaryum Kapasitesi (litre): 297 lt
Akvaryumdaki Diğer Canlılar: Uaru, Altifrons, Bolivian Ram, Severum, L144
Bilinen Tüm Su Değerleri (pH, sıcaklık, amonyak, nitrat):
Filitrasyon: jebo dört sepetli, zeolit, seramik, elyaf, biyolojik sünger
İlaç Kullandıysanız İsimleri ve Miktarları: Mikofish, bemiks ampul bir ampul, tuz
Diğer Genel Bilgiler (Su değişim sıklığı, akvaryumda en son yaptığınız değişiklikler vb.) : iki üç günde bir %30 su değişimi
Canlıdaki Belirtiler: İlk başlarda bir beyazlık vardı, sonra kanlanma oldu, sonra kan kurumuş bir görütüye büründe.
Akvaryum Kapasitesi (litre): 297 lt
Akvaryumdaki Diğer Canlılar: Uaru, Altifrons, Bolivian Ram, Severum, L144
Bilinen Tüm Su Değerleri (pH, sıcaklık, amonyak, nitrat):
Filitrasyon: jebo dört sepetli, zeolit, seramik, elyaf, biyolojik sünger
İlaç Kullandıysanız İsimleri ve Miktarları: Mikofish, bemiks ampul bir ampul, tuz
Diğer Genel Bilgiler (Su değişim sıklığı, akvaryumda en son yaptığınız değişiklikler vb.) : iki üç günde bir %30 su değişimi
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 12 Ağustos 2014 01:18
Özgür Bey geçmiş olsun.
İlk başlardaki beyazlanma dediğiniz cümleden yola çıkarak bence tankınızdaki su çok asitik.
Bikarbonat ilave ederek suya bazik bir ortam katın.
Balığınız asidoz olmuş olabilir.
Dediğim gibi ilk başlarda beyazlanma vardı diyordunuz.
Sonuçları bildirin lütfen.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 12 Ağustos 2014 08:35
İlk başlardaki beyazlık olayına genelde birçok arkadaş metilen mavisi kullanıyor geçiyordu, hatta pamuğa metilen mavisini damlatıp gözlere sürülebilirdi sabah akşam birçok arkadaşta çok faydasını gördük, şimdi ne yapabilirsiniz ben olsan karantina tankına ayırırdım tam doz metilen mavisi tedavisi ve buna ek çeyrek dozda aynı yüzdüğü suya mikofish ilacı damlatırdım. Sadece hava taşı kullanırdım ve 4 gün gelişmeleri izlerdim azalma olduysa, su değişimi yapar, bir parti daha metilen mavisi tedavisi uygulardım.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 12 Ağustos 2014 19:24
Özgür Bey ayrıca ilaç tedavisi yaparken bence tuz kullanmayın.
Geçmiş dönemlerde Sera firmasıyla sık sık e-posta aracılığı ile bilgi alışverişinde bulunmuştuk ve bana kendi sattıkları pek çok ilaçla tuzun ''tahammülsüz'' olduğunu belirtmişlerdi.
Zaten pel çok ilacın kullanma kılavuzunda da başka bir kimyasal ile kullanmayın diye ya da direkt tuz diye belirtir.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 13 Ağustos 2014 09:27
Tuz gerçekten dikkat edilmesi gereken birşey fazlası çok zararlı tatlı su balıklarında. 3 gün önce 4 yıllık balığımı öldürdüm, dış parazitten süphelendim, ilaçla stresi geçmeyince arada başvurduğum tuzlu su banyosunu yaptırayım dedim. Bu kez tuz oranını daha fazla, su oranını daha az tuttum önceki ayara göre, balığı kepçeyle aldım, önceden 10 saniye kadar bekledirdim genelde tuzlu su banyosunda, balık bayılır akvrayumda kendine gelirdi, bu kez 15 saniye kadar fazla beklettim yani toplamda 25 saniye kadar akvrayuma saldım balık önce kendine geldi ama sonra 5 dakika içinde öldü gitti kıvranıp. Belki kendi haline bıraksam düzelecekti moralimi bozan kötü bir tecrübe oldu.
mesutok 2014-08-13 09:29:36
Bir arkadaşın bir eklemesini okudum bugün, hazır buradada bahsi geçmişken içinde tuzda geçiyor ekleyeyim istedim konuya alakalı olduğu için tuzun tatlı su balıklarındaki etkiside geçiyor.
İnsan, hayvan veya bitki- bütün canlıların bedeni %60-80 oranında su içerir. Her canlı, hayatta kalabilmek için vücudundan eksilen suyu bir yolunu bulup tamamlamak zorundadır. Birçok organizma haftalarca açlığa dayanabilir, ama hiç su almadan birkaç günden fazla yaşayabileni çok azdır.
Peki balıklar ne yapar? Yeterli suyu bulmakta nasıl olsa zorluk çekmezler diye düşünebiliriz ama bu düşünce sadece tatlı su balıkları için geçerlidir. Hatta tatlı su balıklarının başları, istemeden aldıkları ve sürekli dışarı atmak zorunda oldukları fazla suyla derttedir. Sorun, içerdiği elektrolitler, şekerler, amino asitler, üre ve diğer moleküller yüzünden vücut sıvılarının içinde yaşadıkları suyun tuzluluğuna göre daha konsantre (hypertonia) olmasından kaynaklanır. Dışarıdan içeriye doğru oluşan ozmotik basınç, deriden ve solungaçlardan sürekli içeri doğru suyun sızmasına neden olur. Hatta o dereceki, balık fazla suyu böbrekleri üzerinden süzüp aktif olarak dışarı atmasa balon gibi şişip patlayabilir.
Okul günlerimizde yaptığımız ozmoz deneylerini hatırlayın. Sucuk zarı gibi yarı geçirgen bir zarın bir tarafında az tuzlu su, bir tarafında da çok tuzlu su olsun. İki taraftaki konsantrasyonlar dengelenene kadar, az konsantre olandan çok konsantre olan tarafa belli bir basınçla saf su geçişi olacaktır. Yarı geçirgen zarların özelliği, suyu geçirip saf suyu geçirmemeleridir. Balıkların derisi de işte bu ozmoz denilen fizyo-kimyasal oluşuma aracılık yapan yarı geçirgen zarlar sınıfına girer.
Denizde ise durum tam tersidir! Tuzlu deniz suyu, deniz balıklarının vücut sıvılarına kıyasla daha konsantredir. Buradaki içeriden dışarı doğru yönlenmiş ozmotik basınç (hypotonia), balığın sürekli su kaybetmesine neden olur. Eğer bu eksilen suyu tamamlamanın bir yolunu bulamamış olsalardı, koskoca denizlerde susuzluktan ölürlerdi.
Deniz balıkları aktif olarak sürekli su içmek zorundadırlar. İçtikleri suyun vücutlarındaki elektrolitik dengeyi bozabilecek fazla tuzunu solungaç bölgelerindeki özel bezlerden dışarı atarlar. Bu kaçınılmaz fazla tuzu atma işlemi de, tatlı su balıklarının fazla suyu atmaları gibi balığa yüklüce bir enerjiye malolur. Bu aktif su içmenin yanında deniz balıkları, su kaybını en aza indirmek için böbreklerden atılan su miktarını en aza indirmişlerdir; tatlı su türlerine göre 10-100 kat daha az idrar bırakırlar.
Bir arkadaşın bir eklemesini okudum bugün, hazır buradada bahsi geçmişken içinde tuzda geçiyor ekleyeyim istedim konuya alakalı olduğu için tuzun tatlı su balıklarındaki etkiside geçiyor.
BALIKLAR SU İÇERMİ?
İnsan, hayvan veya bitki- bütün canlıların bedeni %60-80 oranında su içerir. Her canlı, hayatta kalabilmek için vücudundan eksilen suyu bir yolunu bulup tamamlamak zorundadır. Birçok organizma haftalarca açlığa dayanabilir, ama hiç su almadan birkaç günden fazla yaşayabileni çok azdır.
Peki balıklar ne yapar? Yeterli suyu bulmakta nasıl olsa zorluk çekmezler diye düşünebiliriz ama bu düşünce sadece tatlı su balıkları için geçerlidir. Hatta tatlı su balıklarının başları, istemeden aldıkları ve sürekli dışarı atmak zorunda oldukları fazla suyla derttedir. Sorun, içerdiği elektrolitler, şekerler, amino asitler, üre ve diğer moleküller yüzünden vücut sıvılarının içinde yaşadıkları suyun tuzluluğuna göre daha konsantre (hypertonia) olmasından kaynaklanır. Dışarıdan içeriye doğru oluşan ozmotik basınç, deriden ve solungaçlardan sürekli içeri doğru suyun sızmasına neden olur. Hatta o dereceki, balık fazla suyu böbrekleri üzerinden süzüp aktif olarak dışarı atmasa balon gibi şişip patlayabilir.
Okul günlerimizde yaptığımız ozmoz deneylerini hatırlayın. Sucuk zarı gibi yarı geçirgen bir zarın bir tarafında az tuzlu su, bir tarafında da çok tuzlu su olsun. İki taraftaki konsantrasyonlar dengelenene kadar, az konsantre olandan çok konsantre olan tarafa belli bir basınçla saf su geçişi olacaktır. Yarı geçirgen zarların özelliği, suyu geçirip saf suyu geçirmemeleridir. Balıkların derisi de işte bu ozmoz denilen fizyo-kimyasal oluşuma aracılık yapan yarı geçirgen zarlar sınıfına girer.
Denizde ise durum tam tersidir! Tuzlu deniz suyu, deniz balıklarının vücut sıvılarına kıyasla daha konsantredir. Buradaki içeriden dışarı doğru yönlenmiş ozmotik basınç (hypotonia), balığın sürekli su kaybetmesine neden olur. Eğer bu eksilen suyu tamamlamanın bir yolunu bulamamış olsalardı, koskoca denizlerde susuzluktan ölürlerdi.
Deniz balıkları aktif olarak sürekli su içmek zorundadırlar. İçtikleri suyun vücutlarındaki elektrolitik dengeyi bozabilecek fazla tuzunu solungaç bölgelerindeki özel bezlerden dışarı atarlar. Bu kaçınılmaz fazla tuzu atma işlemi de, tatlı su balıklarının fazla suyu atmaları gibi balığa yüklüce bir enerjiye malolur. Bu aktif su içmenin yanında deniz balıkları, su kaybını en aza indirmek için böbreklerden atılan su miktarını en aza indirmişlerdir; tatlı su türlerine göre 10-100 kat daha az idrar bırakırlar.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 02 Eylül 2014 00:54
Malesef balığı kaybettim.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 19 Eylül 2014 15:16
Çok geçmiş olsun Özgür bey .. Üzüldüm size tarif edemem .. Umarim böyle birdaha hiç hastalık gelmez balıklarin başına, sağlıklı hobiler dilerim.
M.Tuna 2014-09-20 16:27:54
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir