Kendini idare edebilen sistemler nasıl kurulur?
Gönderim Zamanı: 21 Şubat 2010 16:05
Hepiniz beni çalışmalarımdan ve birçok konudaki yazılarımdan bir şekilde görmüşsünüzdür.Çoğu yerde savunduğum ve desteklediğim biyolojik yöntemlerle akvaryum yapılandırmayı burada detaylı olarak ve parça parça değil bütün halinde sunmayı amaçlayarak bir yazı hazırladım.
unotim123 2010-02-21 16:30:02
Kendini idare edebilen sistem ne demektir?
Öncelikle kendini idare edebilen sistemleri ikiye ayırmamız gerekiyor.%100 idare edenler ve çok az müdahale ile devam edenler.%100 idare eden bir sistem yapmak dış doğadan soyutlanmış bir cam kütlesi içinde oldukça zor ve hatta imkansızdır.Bazı omurgasızlar için bu düşünülse de işin içine balıklar girince iş bambaşka bir boyuta taşınmakta ve kimse 1 ton akvaryuma 3-5 balık ve geri kalanını omurgasız,çürükçül vs.canlılardan yapmayacağına göre %100 idare eden sistemleri yapmak hem maddi olarak hem de sistemin karmaşıklığı açısından oldukça zordur.Aynı zamanda karasal alan oluşturma zorunluluğu da sistemi zora sokan şeylerden birisidir.
Bizi asıl ilgilendiren ve doğaya en fazla ne kadar yaklaşabiliriz sorusuna cevap olarak sunduğumuz şeyler ise az müdahale ile devam eden sistemlerin kapsamında yer almaktadır.Burda dışarıdan yem girişine müsade ettiğimiz gibi,çok aşırıya kaçılmadıkça su değişimlerine de sıcak bakmalıyız.Sistemi elimizden geldiğince stabil tutmak ve çökmesini engellemek için az miktardaki değişikliklerle yetinebilmek,doğru zamanda doğru müdahaleyi yapabilmek için sisteme iyi hakim olabilmek ve herşeyi olabildiğince ayrıntılı gözlemlemek bizi başarıya götürecek olan anahtarlardır.Bu tür sistemleri ilk defa kuranlar için başlangıçta dengeyi sağlamak zor olabilir ancak alışıldıkça,değişimler iyi yorumlanabildikçe ve kurulumun üstünden zaman geçtikçe her şey daha iyiye doğru gidecek ve amaçladığımız sistemin iskeleti oluşturulacaktır.
Bu sistemlerde nelere dikkat etmeliyiz?
Öncelikle unutmamamız gereken şey sistemi oturtsak dahi %100 kendi seyrine bırakmamamız gerektiğidir.Gerektiği anda doğru müdahaleyi yapabilmek için önceden akvaryum bakımına harcadığımız zamanı artık gözleme harcamalı ve balıklardan tutun da bitkilerin,tabanın ve camların durumuna kadar herşeyi yorumlayabilmeliyiz.Her şeyden önce doğal düşünmeli ve dört cam arasını balık gözüyle görebilmeliyiz.
Bunların yanında,doğal olarak dengelerin işleyişini bu sistemi uygulamayan hobicilerden çok daha iyi bilmek zorunluluğumuz doğar.Bu nedenle filtrenin olduğu kadar kumun ve ekleyeceğimiz başka katkıların neden önemli olduklarını bilmemiz gerekir.Herşeyden önemlisi beslediğimiz ve sistemin odak noktası olan balıkların ihtiyaçlarının karşılanmasında aşırıya kaçılmamalı,doğal sistemlerde özellikle zayıf ve yavru balıkların kayıplarının normal olduğu kabullenilmelidir.Ticari amaç çizgisinin dışına taşan bu yöntem,hobicilerin akvaryum bakımına harcadığı zamanı en aza indirip seyretme zevkini doruk noktasına ulaştıracaktır.
Daha önce yazmış olduğum bazı mesajları buraya ekleyerek döngülerin iyi anlaşılmasını sağlamayı düşünüyorum.
Kumda bakteri yerleşimi ve faydası
Kahverengi bölüm kum kalınlığı olsun.Üstteki yatay çizgiler oksijenli,alt tarafındaki eğri de oksijensiz bakterileri temsil etmektedir.
Nitrifikasyon basamakları
NH3-->NO2-->NO3
Denitrfikasyon basamakları
NO3-->NO2-->N2O-->NO-->N2+O2
Bakterilerin ortaya çıkardığı ürünler kendi çalışmalarını kısıtlayıcıdır.Yani ortamda çok yoğun nitrat varken nitrat üreten bakteriler çok yüksek verimle çalışamaz.Ortamda ne kadar az nitrat varsa nitrat üreten bakterilerin de çalışma verimi o kadar artar.
Basamaklarda gördüğünüz gibi denitrifikasyona hem nitritten hem de nitrattan giriş yapılabilir.Üstteki tabakaya o.li(oksijenli) yerleşir.Bu bakteriler iyi kolonileştikleri zaman tabana giden oksijeni harcarlar.Böylece anlık oksijensiz bölgeler oluştururlar.Bundan faydalanan o.siz(oksijensiz)bakteriler buraya yerleşmeye başlar. Peki niye üsttekiler tabaka halindeyken o.siz bakterileri eğri şeklinde çizdim?Aslında bu minimize edilmiş bir birimi ifade ediyor.Çünkü o.siz bakterilerin o.li bakterilere yakınlığı türlerine göre değişiyor.
Nitrat ve nitrit üreten o.li bakterilerin hemen altlarında yoğun oranda nitratı nitrite çeviren bakteriler bulunur.Bu bakteriler nitratı kullandığı için nitrat üreten o.li bakterileri rahatlatırlar.Böylece o.li bakteriler onlara o.siz ortam sağlarken,o.siz bakteriler de onu nitrattan kurtararak daha verimli çalışmasını sağlıyor.Kumun bakteriyel aktiviteyi güçlendirmedeki temel rolü budur.
Denitrifikasyon basamaklarında ilerleyelim.Oluşan nitriti N2O'ya dönüştrecek olan bakteriler kısmen aşağıya yerleşir.İşte eğri yapmamızın sebebi bu.2.tip bakteriler kısmen aşağı kesimlerde daha yoğunlar.Bunlar elbette ki çizgiyi takip etmiyorlar ancak yoğunluğu bu çizgiye göre değişiyor.N2O üretildikten sonra sudan çok hızlı ayrılmaya meyillidir.N2O aynı zamanda küresel ısınmanın da baş sorumlusu gazlarından birisidir.Bunu ortamdan hemen ısı çekebilme ve yüksek ısı kapasitansı sayesinde yapar.Bu nedenle büyük miktar N2O sızarak sudan ayrılır.Bu sızma süresinde ise NO üreten bakteriler bir kısım N2O yu yakalar ve NO ya çevirir.Bunlar N2O üreten bakterilerden daha yukarıya yerleşmiştir.
Üretilen NO azot ve oksijen üreten bakteri tarafndan yakalanır ve NO-->N2+O2 tepkimesi gerçekleşir.Azot sudan ayrılır.Eyvah oksijen oluştu,o.siz bakteriler ölecek şimdi?İşte zaten dengenin güzelliği burada.Azot ve oksijen üreten bakteriler o.li bakterilerin hemen altına yerleşmiştir ve üretilen oksijeni o.li bakteriler yakalayarak kumun alt kısmındaki bakterileri oksijenli bir ortamdan korumuş olurlar hem de kendilerine oksijen sağlarlar.Böylece zincir tamamlanmış olur ve bütün bakteriler birbirine yardımcı olarak üst düzey verimde çalışma sağlanmış olur.
Peki niye filtrelerde bu kadar iyi işlemiyor bu sistemler?Çünkü kumun derinlik özelliği var ve oksijensiz alanları var.Bu sayede iki tip bakterinin de birbirine yardımcı olarak kolonileşmesini sağlıyor.Filtrede ise yüzey alanları geniş ve bölgeler bolca oksijenleniyor.Bu nedenle her zaman için kum filtreden daha iyi bir çevirim sağlar.Kumun kalınlığı 1 cm bile olsa bu döngü gerçekleşir.Kalınlık arttıkça bakteri sayısı artacağından daha fazla yük kaldırılmaktadır.
Tabanda niye dışkı bırakıyoruz da hepsini çekmiyoruz?Çünkü bakteriler sadece azotu çevirerek yaşamıyor.Bu canlıların aynı zamanda bir sürü organik bileşiğe ihtiyacı var.Bu ihtiyaçlarını da karbon ve mineralce zengin olan dışkılardan karşılıyorlar.
Kumu karıştırınca her şey alt üst oluyor,neden?Çünkü daha aşağıda yerleşmiş olan oksijensiz bakterileri oksijenle buluşturuyoruz ve oksijen onlar için toksik olduğundan dolayı hızla ölüyorlar.Bu sırada da o.li bakteriler oluşan uygunsuz koşullardan etkilenmemek için rutin olarak dışarıya saldıkları asitleri fazlasıyla dış ortama verip kendilerini korumaya alıyorlar.Dengelerde bitkiler pH yükseltici iken,bakteriler pH düşürücü olarak işlev görür.
Bunun yanında cama cam tanklarda sık görülen durum su değişimlerinin aksatılması halinde hızlı nitrit artışının yaşanma ihtimalinin yüksek olmasıdır.Bu gecikmelerde nitrit artışıyla beraber hızlı soluma,yüzeye yaklaşma,yüzgeçlerini kısma görülebilir.İlerlemesi durumunda yüzgeç köklerinde kanlanma,renkte koyulaşma görülür ve akabinde ölüm olur.
Yeterli yemleme ile balık büyütmek
Az yem verirsem balıklarım büyümez endişesinden kurtulun.Balığın büyümesini sadece yemlemeyle orantılayamayız.Elbette ki alınması gereken belirli miktarlar vardır ancak bunlar abartıldığı sürece balığın yağlanması ve suyun kirlenmesi olarak bize geri yansıyacaktır.Yavru balıkların alması gereken protein oranı yetişkinliğe ulaştıkça oldukça büyük bir düşüş gösterir.Zira insanlarda da bir bebekle bir yetişkinin alması gereken protein miktarı aynıdır.Canlı yemlerdeki proteinlerden üst düzey faydalanılmasına karşın sentetik proteinlerden aynı ölçüde faydalanılamamaktadır.Aynı zamanda özellikle bitkisel yemlerin yapımında uygulanan yanlış teknikler sindirilebilirlik oranlarını düşürmektedir.
Balıklarımızın beslenme alışkanlıklarını göz önünde bulundurarak küçük porsiyonlar halinde sunabiliriz.Bunun yanında sisteme eklediğimiz bitki ve yapraklardan,yaşamasına izin verdiğimiz yosunlardan ve sistemimizde yer alan ufak su böcekleri,kurtlardan beslenmesini sağlamak amacıyla aç bırakabiliriz.Her canlı gibi onlar da bu durumda alternatif besin kaynaklarına yönelmeyi tercih edecek ve hayatta kalmaya çalışacaktır.Bu koşullarda balıklar aldığı yemden çok üst düzeyde faydalanacaktır.Şöyle basit ve tahmini bir örnek vermek gerekirse;su kalitesi çok yüksek ve berrak bir suda yediği bir yemle büyüdüğü miktarı,bir miktar kirli suda iki yemle,kirli suda 3 yemle sağlamak zorunda kalırız.Bunun sebebi suyun koşulları karşısında azot metabolizmasında meydana gelen değişikliklerdir.Kirlenmiş sularda balık atacağı amonyağın bir miktarını aminoasit sentezine geri çağırarak savunma sistemini devreye sokar lakin bu elde edeceği enerjiden kayıp ve büyürken morfolojik bozukluklar meydana gelmesi,gelişmemiş balıkların ortaya çıkması demektir.Aşırıya kaçılan her yemleme,yani günlük dozların aşırı üstüne çıkılması balığın vücudundaki savunma sistemlerinin devreye girmesine sebep olur.Çünkü bozulmaması gereken bir protein oranı vardır ve bunu korumak için çabalar.
Verilen canlı yemler kültürü yapılan canlı yemler olduğu kadar,topraktan bulunan böcekler, solucanlar vs. de olabilir.Balıklar bu canlılarda var olması muhtemel olan parazitlerin çoğuna doğal bağışıklıdır.Bu nedenle senelerdir süregelen uygulamalarımda bir kez bile parazitle karşılaşmadım.
Buna örnek olması açısından ilk 15 gün yem yemeyen sadece sistemin nimetlerinden faydalanan limon tetraların 4 ayda nasıl yetişkin altı boyutlara ulaştığını şu linkten görebilirsiniz.İlk dönemi ufak su böcekleri ve kurtçuklarla beslenerek atlatmıştır.
Beslenmede vitamin ve mineralin önemi ve sudaki maddelerin balığa geçişi
Ağzımıza doladığımız vitamin ve mineral terimlerinin aslında ne olduklarını tam olarak bilmiyoruz.Hep vurgulandığı için bu maddeleri bolca almaya ve balıklarımıza vermeye çalışıyoruz.Oysa ki bir maddeyi zararlı yapan onun dozudur.Su hayattır diyip 20 litrelik bir damacanayı kafamıza dikersek suyun adı ölüm olur.
Bu zaafımızı bilen firmalar bunu hem insan üzerinde hem de canlılar üzerinde sıkça kullanmaktadır.Renkleri çok vurgulayan A vitamini katkılı yemler bunun büyük bir göstergesi.Özellikle olması gerekenden fazla A vitamini katılmış yemler balık için büyük bir risk faktörü oluşturur.A vitamini biriktiği takdirde ciddi toksik etkileri olan D vitamininden sonra en ölümcül ikinci vitamindir.Balıkta renk vurgusunu artırsa da karaciğeri çok olumsuz yönde etkiler,üremeyi erken keser ve ömrü ciddi oranda kısaltabilir.E vitamini bir miktar yüksek olan yemler belirli zamanlarda tercih edilebilir düzeydedir.Çünkü E vitamini çok aşırıya kaçılmadıkça ciddi semptomlar göstermez ve stres anında vücudu ve hücreyi koruduğu için sık kullanılır.Kaldı ki vitaminlerin çoğunu yemlerle ve bunun haricinde vereceğimiz meyve sebze gibi bitkisel içeriklerle sağlamamız mümkündür.Çok uzun süren açlıklar dışında ciddi vitamin eksiklikleri çekildiğine rastlanmamıştır.
Verebileceğimiz meyve ve sebzeler için bu linke bakınız.
Çoklukla sudaki minerallerin balıklar tarafından yoğun olarak alındığı ileri sürülür ancak buna dair bilgiler,balığın mineralleri yemlerden,zor durumda kaldığında ise enerji harcayarak solungaçtan aldığını göstermektedir.Çoğu mineral düzenli olarak atılıp alınır.Bunlar metabolizma sonucudur ve fazla olan tüm mineraller özellikle dışkı yoluyla uzaklaştırılmaya çalışılır.Çünkü vücuttaki bazı sıvılardaki oranların çok iyi korunması gerekmektedir.Oranların düşmesi ya da yükselmesi problemi beraberinde getirir.Balığın vücudu da tüm canlılarda olduğu gibi buna yönelik gelişmiştir ve aşırısını depolama eğilimi göstermez.
Bunların yanında eklediğimiz bazı bitki özlerindeki koruyucu maddelerin bir kısmı dışarıdan etki ederken bir kısmı da balık tarafından solungaçla alınarak vücut fonksiyonlarının iyileştirilmesinde kullanılır.
Kendini idare edebilen sistemi yapılandırmak
1-Akvaryum seçimi
Amaçlarımız doğrultusunda bir tank yapılandırmaya başlamanın ilk adımı şüphesiz ki uygun akvaryum edinmektir.Sistemi ilk defa uygulyacak kişilerin ufak akvaryumlarla başlamaları uygun olacaktır.Bu tür sistemlerde yüksekliğin abartılmamasında fayda vardır.Eğer ki sistem sadece sudan oluşmayacak ve paludaryum şeklinde kara alanı olan bir kompleks düşünüyorsak gayet tabi ki kara alanını da hesaba katarak düzenleme yapmak gerekir.
Aynı zamanda besleyeceğimiz balık türü ve balık sayısı da akvaryumun hacmine ve tipine etki etmektedir. Her türün bakım şartlarını dikkate alarak doğru seçim yapmalıyız.
2- Balık seçimi
%100 kendini idare edebilen bir tank yapılandırmadığımız için av-avcı ilişkisinde balık alıp dengeye ulaşmasını beklemek anlamsız olur.Ancak balıklar ve ufak canlılar arasında denge kurmak mümkündür.Ufak çürükcül canlıların kurduğumuz sistemde çoğalma hızları ve saklanma kabiliyetleri yüksek olduğundan sistemde varlığını sürdürebilirler.
3- Balık yoğunluğu
Sistemimizde balık sayısı belirlerken yaşam şartlarını gözden geçirmemiz oldukça faydalı olur.Yoğun bitkili,az bitkili ve bitkisiz ortam balıklarında akvaryuma doldurabileceğimiz sayı değişmektedir.Yoğun bitkili ortamlarda 100 balık koyduğumuzu düşünürsek,az bitkili sistemde 30,bitkisizde 10 balık koymamız gerekir.Hiçbir zaman nasılsa biz kendini idare edebilen sistem kuruyoruz diyip sistemin kaldırma gücünden daha fazla yük bindiremezsiniz.Yoksa halter müsabakalarında olduğu gibi kaldıran kişi ağırlığın altında ezilir,sistem çöker.
4- pH ve GH
pH ve GH forumda en çok dile getirilen şeylerden olsa da çok uç noktalara varılmadığı sürece balıklar için hayati önem taşımamaktadır.Tabi bu bizim değişiklik yapamayacağımız anlamını taşımıyor.Beslediğimiz balıklara uygun olarak katkılar koymak suretiyle suyu uygun formata sokabiliriz.Zaten bu değerler doğadaki balıkların yaşadığı yerlere bağlı olarak kendiliğinden gelişen şeylerdir.Yumuşak su balıklarında fazla su akıntısı yoktur ve suya karışan bitki özleri daha fazladır,sert su balıklarında ise genelde ya akarsuların hızı yüksektir ya da gölde yaşıyorlardır.
5- Yosun oluşması
Kullandığınız suyun durumuna ve organik kirliliğinize oranla ışık miktarının katkısıyla tankta yosunlaşma görülebilir.Bazı canlılarla dengeye oturtulabileceği gibi doğal olduğu ve kurtulmak için ekstra çaba gerektirmediği akıldan çıkarılmamalıdır.Bitkisiz sistemlerde yosuna daha çok müsamaha gösterebilirken bitkili tanklarda bitkilerle yarışa girilmemesi adına yosun miktarının korunması için çeşitli şeyler yapılabilir.Unutulmamalıdır ki yosunlar ilkel canlılardır ve çabuk geliştiği gibi uygun olmayan şartlarda da çabuk zayıflarlar.Kullanabilecekleri bir depoları yoktur.Bizim müdahalemiz dahilinde olan sistemlerde istediğimiz yönü vermek her zaman elimizdedir.
6- Bitkiler
Bitkiler doğanın yükünü omuzlarında taşıyan canlılar olsa da değişimleri iyi yorumlayamadığımız zaman sırtımızı dayamamız pek hayırlı olmayacaktır.Ayrıca benim tankım bitkili nasılsa diyip istisnasız her durumda su değişimi yapmadan devam etmek riskli olabilir.Su değiştirilmeden idare edilebilecek sistemler olduğu gibi su değiştirme zarureti doğuran sistemler de olabilir.Balıkların hareketlerindne ve renklerinden su kalitesinin düştüğünü ve müdahale etmemiz gerektiğini kolaylıkla anlayabiliriz.
Sistemin yükünü kaldırmak için en ideali su üstü bitkileri ve kara formunda da suyun dışına çıkıp uzayabilen bitkilerdir.Balıklarımızın durumu neticesiyle böyle bir tank yapmamamız gerekiyorsa su içi bitkiler duruma göre yoğun ya da az kullanılabilir.
7- Tortu ve katkılar
Tortular da belirli sistemlerin yoğun olarak iş gören bir parçasıdır.Dışkılar kumda bırakıldığı ve sadece su değişimi yapıldığı sürece tortulaşmanın miktarı giderek artar.Başta ayrışmayan artıklar zamanla artan bakteri popülasyonu sayesinde oldukça hızlı bir elimine sürecine girecek ve bu dakikadan sonra zemine bırakılan dışkılar aynı saat içerisinde bile parçalanabilecektir.Unutulmaması gereken bir şey de bakterilerin bu bölgelere çok yoğun olarak yerleştiğidir.Bu da sisteminizin çevirim gücünü çok yükseltecek ve balıkların daha huzurlu olmasını sağlayacaktır.Aynı zamanda doğal bir görünüm sağlayacak ve akvaryumun içindeki canlılar tarafından çok sevilecektir.
Bunun yanında kış sezonuna girilirken toplanacak olan kuru yapraklar(her türlü geniş tabanlı yaprak olur)tabandaki besin zincirine büyük fayda sağlayacağı gibi suya da çeşitli maddeler vererek balıkların korunmasına yardımcı olur.Özellikle çıtır çıtır olmuş kuru yapraklardan koruyucu ve daha birçok etkiye sahip maddeler salındığı için balıklar doğal davranışlarını daha iyi sergileyecek ve akvaryumdaki bireyler daha sağlıklı olacaktır.
Işık bakterilerin çalışmasını olumsuz etkilediği için karanlık ortamlarda ya da ışığın yoğun olarak kırıldığı ortamlarda tortulaşma daha çok ve hızlı olmaktadır.
8- Işıklandırma
Yine ışıklandırma da tamamen sistemin ihtiyaçlarına göre düzenlenmelidir.
----------------------------------------------------------------------------------
Bütün bunların yanında bu tür sistemler en az 1 hafta önceden belirtilen katkılar yapılarak çalıştırılmaya alınmalıdır.Sistemin alt basamağında yer alan elemanların çoğalmasına ve yeterli sayıya ulaşması böylece sağlanmış olur.
Doğal yönergelere uygun olarak hazırlanmış bir tank.Gökhan Kaya'ya aittir.
Su dışına ulaşmasına izin verdiğim bacopa.Bu haliyle daha hızlı büyüyor ve daha fazla organik madde çekiyor.
Zemindeki tortu geçidinin arkasındaki C.rabautiler
Aynı akvaryumdan genel bir görüntü.
Makalede ki birçok yönergeye uymuş tanklardan biri. Sergen Tuncer'e aittir.
Bu kadar yazı yazdıktan sonra toparlayabildiğim fotoğraflar bunlar.Buldukça daha fazlasını eklerim ve konuda eksik kalan yerler olmuş olabilir,lütfen belirtiniz,gerekli eklemeyi yaparım.
Beğenenler: [T]162285,Sahin_Damar[/T][T]182304,AhmetEmre[/T][T]182183,Magma[/T][T]189569,Abdullah AYTAN[/T][T]198525,abaci[/T][T]196004,Ibrahim90[/T][T]79481,shark26[/T][T]214647,FBirkal[/T][T]184405,aliekinci[/T][T]219809,cmasdiver[/T][T]205937,Osmanlı🇹🇷[/T][T]215743,TugayKrmn[/T][T]224052,de4b5[/T][T]224065,Afatsumi[/T][T]227671,Huseyintopcuoglu[/T][T]213236,Said Sığar[/T][T]161170,ibrahimsulu[/T][T]233557,hobim35[/T][T]237875,Enes özbey[/T][T]240275,Laterthanbefore[/T]
Teşekkür Edenler: [T]162285,Sahin_Damar[/T][T]189569,Abdullah AYTAN[/T][T]198525,abaci[/T][T]196004,Ibrahim90[/T][T]79481,shark26[/T][T]166697,EnginHorlu[/T][T]184405,aliekinci[/T][T]215743,TugayKrmn[/T][T]227671,Huseyintopcuoglu[/T][T]161170,ibrahimsulu[/T][T]237875,Enes özbey[/T][T]242190,tafocan[/T]
+1: [T]79481,shark26[/T][T]184405,aliekinci[/T][T]227671,Huseyintopcuoglu[/T][T]237875,Enes özbey[/T]
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 21 Şubat 2010 16:22
Onur şahene yazılara devam diyosun.Bu yazıları okudukça kafamdaki bir çok eksik parça yerlerini buluyor.Yazılarında hep kendi gözlem ve tecrüübelerinin bulunması bu işi nekadar güzel yaptığının anlamını çıkartıyor.
Tebrikler.
Tebrikler.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 21 Şubat 2010 16:33
Böyle bir sistemin sağladığı yarar, verdiği haz tartışılamaz.!
Onur teşekkürler..
Onur teşekkürler..
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 21 Şubat 2010 17:40
Gerçektende güzel bir kaynak haızlrlamışsın tebrik ederim.Bitkiler kısmın biraz daha ayrıntı olabilirse güzel olur. Örneğin X bitkisi şunun için kullanılmalı yada Y karasal bitkisinin şu türleri kullanılmalı gibi.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 21 Şubat 2010 18:24
Çok bilgilendirici bir makale olmuş.Çok teşekkür ederim...
Bu tortu konusunda dip çekimi yapmamaız gerektiğini vurgulamışsınız sanırım?
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 21 Şubat 2010 19:53
Tebrikler. Yine etkileyici ve faydalı bir konu daha başlatmışsınız. Bu tarz sistemlerle ilgili olarak birçok temel ve detay bilgiyi vermişsiniz. Bende kendi kurulumumdan tecrübelerimi ve araştırmalar sonucu öğrendiklerimi paylaşmak isterim.
Öncelikle ticari kaygılarla satışa sunulmuş olan katkı maddelerine karşıyım. Kullanmadım ama şimdiye kadar karşılaştığım katkılı sistemlerin hepsi o maddelere bağımlı hale geliyor. Bir düzenleyici eklemek sistemin bir yerini düzeltirken başka bir yerinden sorunlu hale getiriyor. Bu kısır döngü malesef sizi o katkı maddelerine ve daha fazlasına bağımlı kılıyor.
Başka bir konu ise genel bir istenmeme ve beğenilmemeyle karşı karşıya olan akvaryumdaki salyangoz ve böcekçil canlılardır. Aslında sisteminizde bulunması gereken en temel canlılar grubunda yer alırlar. Örneğin minare salyangozu (melanoides tuberculata) geceleri aktif bir canlıdır. Kumunuzun içinde gezinir ve kumun havalandırılmasını sağlar. Böylece bitkileriniz besin maddelerine daha kolay ulaşabilir. Kumun kokuşmasının önüne geçilebilir. Kumdaki döngülere yardımcıdır.
Kurulum süreciniz boyunca ve hatta daha sonrasında farklı tür minyatür canlılarla karşılaşabilrsiniz. Bunların bazıları akvaryumunuzun sağlıklı olduğunu gösterirken bazılarıda aşırı düzeyde atık birikimini ve su dengesinin bozulmuş olmasını gösterir. Sıklıkla karşılaşılan bazı canlılar aşağıdaki linkte mevcuttur.
Çeviriden dolayı Batuaydin a teşekkürler.
Kendine yetebilen bir akvaryumda bitkilerin seçimi de oldukça önemlidir. Sanırım kullanılabilecek mucize bitki japon şemsiyesi :D Gerçek anlamda tam bir arıtıcı. Az ile yetinen çoğu bulunca çoğalıp çoğalıp akvaryumlardan taşan bir bitkidir. Kökleri bütün akvaryumu kaplar. Yukarıda bahsettiğim canlılar için çok iyi doğal yaşam alanları oluşturur(karidesler de dahil). Bunun dışında benzer sebeplerle pistia, su mercimeği de kullanılabilir. Ama hiçbiri japon şemsiyesi arsızlığıyla baş edemez :D
Ayrıca şahsi gözlemim ve bitki tanıtımlarından edindiğim bilgilere göre parlak renkli, kırmızı tonlardaki, kalın yapraklı bitkileri yetiştirmek çok ışık, co2, besin istemesi... vs gibi nedenlerle malesef pek mümkün değil.
Yazdıklarım tamamiyle kendi kurulumum çerçevesinde edindiğim bilgi ve tecrübelerdir. Daha yazmaya kalkarsam yeri burası olmadığı halde kendi kurulumumdan fazlasıyla bahsetmiş olacağım.
İlgilenenler için konumun linki:
Onur Bey tekrar teşekkürler. Daha önceki konularınız gibi bu da oldukça faydalı olacak. Gerekli bir konuyu açtınız tebrikler.
Beğenenler: [T]192653,Oykurumen[/T][T]166697,EnginHorlu[/T][T]214647,FBirkal[/T][T]240275,Laterthanbefore[/T]
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 22 Şubat 2010 00:42
Onur yine çok güzel bir konu olmuş.Bu konuda benimde az çok deneyimim var,ara ara onlarıda bu sayfada paylaşırım inşallah.
Favorilerime ekledim.Eline sağlık.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 22 Şubat 2010 09:11
Onur kardeşim galiba akvaryum.com dan bir akvaryum kitabı çıkacak sen ve senin gibi araştırmacı hobicilerin sayesinde.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 22 Şubat 2010 10:03
Hiç ummadığınız bir yerde; otobüs terminalinde, kahve köşesinde vb. karşınıza bazı akvaryumlar çıkar. Görselliğe önem verilmemiştir ama bir şekilde çok güzel ve özellikle doğal görünürler. Eklediğiniz fotoğraflar ve bu konu bana bu akvaryumları hatırlattı. Daha önceki tüm yazdıklarınız gibi bunu da keyifle okudum. Ezberimizi bozuyorsunuz. Tahmin ettiğinizden daha faydalı oluyorsunuz bizlere; teşekkürler. izzettanju 2010-02-22 11:05:38
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 22 Şubat 2010 12:30
Onur bu sistemlerde hep bitkili akvaryumlardan örnek resimler ekliyorsun.Birazda olayı bitki kullanılmayan kaya dekorlu olan akvaryumlara taşırsan çok sevinirim...
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 22 Şubat 2010 12:46
Faydalı olduğuna sevindim.Aslında çok daha ayrıntılı yazılabilir.Zamanla aklıma geldikçe konu başlığı ekleyebilir ya da var olanları ayrıntılandırabilirim.Tabi sizlerin de aklına gelen varsa söyleyebilirsiniz.
Burak,öyle bir sistem kurmuş olsam paylaşırdım.Henüz tam anlamıyla kaya dolu ama bahsettiğim tarzda yapılmış bir akvaryum göremedim.Zaten kaya eklemeli bir tankta yukarıda anlattıklarımın bir kısmını çok az gerçekleştirebiliriz.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 22 Şubat 2010 12:51
[QUOTE=brk_tuncer]Onur bu sistemlerde hep bitkili akvaryumlardan örnek resimler ekliyorsun.Birazda olayı bitki kullanılmayan kaya dekorlu olan akvaryumlara taşırsan çok sevinirim...[/QUOTE]
Bitkiye bir çok akvarist sıcak bakmıyor ama bitki akvaryumlarımızın olmazsa olmazları arasındadır. Akvaryumdaki nitratı yok etmenin en kolay yolu bitki yetiştirmektir. Akvaryumun kendi kendini idare edebilmesi için de ortamdaki nitratın akvaryumdan yok edilmesi gerekir. Bitki yoksa nitratı yok edemezsiniz o nedenle Onur Beyin bitkili üzerinde durması son derece normaldir bence.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 22 Şubat 2010 12:57
[QUOTE=acemibalık]Onur kardeşim galiba akvaryum.com dan bir akvaryum kitabı çıkacak sen ve senin gibi araştırmacı hobicilerin sayesinde. [/QUOTE]
Eğer böyle bir niyet olursa ben her zaman varım.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir