Neden su değişimi yapılır, doğru zaman ve miktar ne olmalı ?
Konu başlıkları :
a) Neden su değişimi yapmak zorundayız ?
b) Su değişimi nasıl yapılır ve hangi su kullanılır ?
c) % si büyük su değişimleriA) Akvaryum hobisi ile uğraşılan süre içerisinde şu iki bakteri türü mutlaka hatırlanmalıdır '' Nitrifikasyon bakterileri olan aerobik , Denitrifikasyon bakteri olan anaerobik '' Bunun nededi yaşattığımız canlıların ana ihtiyaçları olan suyun kalitesi bu bakteriler tarafından sağlanır. Bu bakterilerden ilki , yani Nitrifikasyon bakteri tankın kurulumundan Bir kaç gün sonra kumda , camda , ve biyolojik filtre malzemelerinde oluşmaya başlarlar.Azot döngüsü diye tabir ettiğimiz bu biyolojik döngü suda amonyak oluşması ile başlar.Amonyak , tank yeni kurulduysa atılan bir yem , ölen bir balık v.b nedenlerde yüksek seviyelerde ulaşır.Tankı kurduğumuz zamandan bir kaç gün sonra oluşmaya başlayan bu nitrifikasyon bakterileri belli bir yüzey alana ihtiyaç duyarlar.Burada cam , kum ve biyolojik filtre malzemeleri devreye girer.Oluşan amonyak nitrifikasyon bakteri tarafından işlenip , amonyak gibi toxic bir madde olan nitrite dönüştürülür.Yine nitrifikasyon bakterileri bu toxic madde olan nitrit'ide işleyip nitrata dönüştürür.
Nitritifikasyon bakterilerinin işi buraya kadardır.
İşi bundan sonra devralan Denitrifikasyon bakterileridir.Anaerobik bakteriler olan denitrifikasyon bakterilerinin oluşması , diğer bakteri türü olan erobik bakterilere göre çok daha geçtir.Oluşması içinde en önemli şart , oksijen gitmeyen gözenekli tünellere sahip olan biyolojik filtre medyasıdır.Buna ilk örnek matrix'tir.4-12 ay arası oluşan bu denitrifikasyon bakterileri döngünün son halkası olan nitratı işelereyek azot gazına çevirirler , oluşan azot gazı işlenmeyerek hava yolu ile akvaryumdan atılır.Döngü : Balık dışkısı , ölen canlı - Amonyak - Nitrit -Nitrat - Azot gazı - Hava yolu ile atılma.
Burada şu kısmı dahada açıklamak gerekirse öncelikle attığınız yem balıklar tarafından tüketilir , tüketilen yem dışkı olarak çıkar.Burada , döngü oluştuysa otomatik olarak nitrat olur . Eğer denitrifikasyon bakteri varsa işlenip azot gazıan dönüştürülen nitrat hava yolu ile akvaryumdan atılır.Eğer denitrifikasyon bakterileri yoksa nitrat akvaryumda kalır ...
Nitratın canlılar üzerindeki en büyük etkisi hastalıktır.Yırtılan yüzgeçler , stres , büyümeme , hastalık ve bu hastalıklara bağlı olarak ''Yanık kalma'' , v.b.
Buradan anlaşılıyorki nitrat zararlı bir madde ve akvaryumdan onu uzak tutmak zorundayız.Bunun en doğal yöntemi denitrifikasyon bakterilerini kullanıp azot gazına çevirmektir.
Fakat yukarıda yazdığı gibi denitrifikasyon bakterilerinin oluşması için uzun bir süre ve oksijensiz alan şarttır.Oksijensiz alanın doğal yolu 8 cm ve üzeri ince kum tabakasıdır.
Bu denli bir yüksek kum tabakasında kumun en alt katmanlarına oksijen gitmediği için anaerobik bakteriker burada kolonileşebilip , nitratı azot gazına geçirebilirler.
Diğer bir nitratı azaltma-seyreltme yöntemi ise su değişimidir.Yapılacak olan belli bir miktar su değişimi , nitratı , '' Taze , nitratsız su '' ile seyreltilebilir.Yazıda sık sık geçen nitrata neden olan artık yemler ve dışkılar bu su değişiminde akvaryumdan alınmalıdır.Çünkü bunun nedeni ne kadar uzun süre tankta kalırlarsa o zaman yüksek nitrata neden olurlar.Burda özetle , döngü oturduktan sonra denitrifikasyon bakterileriniz yoksa , yükselen nitratı , belli zamanlarda yapacağınız su değişimi ile seyreltmenizdir.
B) a) Hangi su kullanılır ?Öncelikle suyun kalitesi önemlidir.En çok kullanılan çeşme suyudur.Genelde problemsiz olsada zaman zaman suya katılan bakır ve benzeri canlılara zarar veren maddeler yüzünden risklidir.Ve hemen hemen her zaman rakı gibi akan çeşme suyunda bolca klor bulunur.Klor bir dezenfektan ve berraklaştırma kimyasalıdır.Çeşme suyu genelde dinlendirilerek kullanılır.Dinlenirmedeki amaç suya katılan klorun uçurulmasıdır.Yanlız buda genelde yeterli olmayabilir.Çünkü çedme suyunda klor dışında ağır metallerde vardır.Bu ağır metaller nispeten dayanıklı türlere zarar vermesede , kardinal neon , red nose tetra , otofincus affinis gibi daha narin türleri ölüme götürür.Bu ağır metalleri ve kloru sudan uzaklaştırıp , suyu 0.3 mikrona kadar berraklaştıran bir su elde edebilmek aslında hiçte zor değil.Aktif karbon ve zeolitten oluşan iki bölmeli bir su arıtıcı ile , çok ekonomik ve sağlık bir su arıtıcısı yapabilirsiniz.Dayanıklı türlerde buna pek gerek yok.Yapılacak su arıtıcısından çıkan suyu hava taşı sarkıtılmıs bir kovada 2-3 saat bol hava vererek gönül rahatlığıyla kullanabilirsiniz.Diğer bir arıtma ise Reverse osmos dur.Detaya girmeden , saf su elde etmek amacıyla kullanılan su arıtma cihazlarıdır.%98 lere varan saf su elde edilir.Pahalı olması kullanımının yaygınlaşmasına engel olmustur.Ayrıca yüksek miktarda kullanılan sudan düşük bir miktar su elde edilir.Örnek olarak 100 lt sudan 10-15 lt su gibi.10 lt su kullanılır kalan diğer su atık sudur , MS değeri yüksek sudur. Ayrıca çıkan su saf su olduğundan içerisinde herhangi bir mineral vs bulunmaz.
Çok büyük , özel bir tank olmadığı sürece zeolit ve karbondan arıtılan su gayet güvenilirdir.
b) Su değişimi nasıl yapılır ?
Öncelikle hangi aralıklarla yapmaya karar verilmeli.Karar alındıktan sonra , sırada ne miktarda değişim yapılacağı önemlidir.Burada tankta ne kadar balık olduğu göreceli bir kavramdır.
Örnek olarak 100x50x40 bir tankta 40 adet rasbora ile haftalarca değişim yapılmayabilir.İstenirse günlük 6-7 defa besleme yapılsın.Balık sayısı kadar atıkta önemlidir.Aynı şekilde 100x50x40 tanka orta boy 20 malawi konulsa haftalık %30'luk kadar bir oran şart.Çünkü sayı kadar balıkların tür ve boyuda önemlidir.Elinize alacağınız bir bahçe hortumu ile dipteki atıkları çekmeniz yeterlidir.
Değişim için hazırlanan su arıtıldıktan sonra , oda sıcaklığında ılıtıp yavaş yavaş ekleyebilirsiniz.Değişimde önemli olan hassas balıklar varsa oldukça yavaş ve sıcaklık farkı olmamasına dikkat etmek gerekir.Ayrıca direk çeşmeden yapılan sudan gelen klorlar ölen bakteriler , önce amonyak oluştururlar.Oluşan amonyak ile birlikte birleşen klor '' Kloramin '' oluşur ve buda uçmaz , zehirlenmelere neden olur.Pek çok kişi bu yüzden yüzlerce balığını kaydedip , ölü balık sergisi açtığı bilinmekte.
C) Bu soru herzaman beyinleri meşgul etti.Bir kısım hala saçma bir inatla zararlı olacağını söylüyor.Bu konu tartışarak değil açıklayarak anlaşılacak galiba.
Öncelikle neden %si büyük su değişimine ihtiyaç duyuluyor .Hastalık ? Büyütme ? Sağlıklı akvaryum için ?
Hastalık halinde %si büyük su değiştirilebilir , bunun hiç bir zararı olmaz.İster %10 olsun ister %50 su değişimiBurada dikkat edilmesi gereken taze suyun , tanktaki su ile aynı veya yakın değerlerde olmasıdır.İlk akla geeln ise değişen su ile giden bakterilerdir.Böyle bir durum söz konusu değildir.İşimize yaran aerobik ve anaerobik bakterilerin belli bir yüzey alanına tutunup burada işlev gördüğü ilk paragrafta detaylıca yazılı.Su , bakterilerin tutunabileceği bir yüzey alanı değildir.Bu yüzden suda önemsenecek belli bir miktar bakteride yoktur.Suyla beraber giden bakterilerde önemseyecek kada azdır.Bu bakteriler insan gibi 9 ayda birer ikişer üremiyorlar .Örneğin 5 ml suda 150 milyon yararlı bakteri barınabiliyor.
Nitratın zararlarından birini yine ilk paragrafta belirtmiştik.Zararlarından biride yüksek nitratta büyümenin yavaşlamasıdır.Bu durumda hem nitratı seyreltmek hemde suyu tazelemek amacı ile su değişimi uygulanır.Burda araya tür ayrımı girer.Örnek : Otofincus affinis , hassas tetra türleri , L serisi vatozlarda , drawf cichlidler v.b nazik türlerde sık sık su değişiminin bir yararı olmadığı gibi zararı olur.Bu türlerin yavrularının büyütmesinde su değişimi çok sık olmamalı.Haftada 2-4 defa % 10 luk bir kısım dip çekilmesi yeterlidir.Fazlası değişken su değerlerine hassas olduklarından hemen ters dönme gözlemlenir.Bu türlere bayat ( oturmus ) ama sağlıklı sular belli bir süre kullanılması daha uygun.Boy attıkça su değişimi sıklaşır , %si değişmez.Tam tersine malawi , discus gibi türlerde günlük % 10 dan baslayıp % 100 lere varan su değişimleri yapılabilir.Tekrar etmekte fayda var.Su değişiminde dikkat edilmesi gereken , taze suyun değerleri bayat suya oranla aynı veya yakın olması gerektiğidir.
Biyotop akvaryumlarda ve bitki tanklarında su değişimi minumumdur.Yani sık değişim yapılabilir fakat %si büyük değişim pek yapılmaz.Normal kurulmus bir tankta , alıştıra alıştıra yapıldıktan sonra haftada %50 lere varan değişimler yapılır.Değerler çok farklı olmadığı sürecede akvaryuma en ufak bir zararıda olmaz.Bakteri dengesine hiç bir zararı yoktur.Biyolojik medyalardan kopup suya karısmıs bir kaç yaramaz bakterinin su değişiminde atılmasıda önemli değil.
Kaynak : http://www.izmirakvaryum.com
Beğenenler: [T]166697,EnginHorlu[/T][T]167786,Ahesya[/T][T]50276,kayaguven[/T][T]184409,YasinS.[/T][T]172576,ciltas[/T][T]189081,DogukanCAN35[/T][T]186525,mirat[/T][T]178138,GoldfishKeepers[/T][T]195363,ilkerkkn[/T][T]179556,ahmetclk[/T][T]210316,Bielefeld[/T][T]107095,Ladres[/T][T]225968,WarWolf_88[/T][T]229924,Amati340[/T][T]236475,ogzmrt[/T][T]238212,Utkankutur[/T][T]241799,ksecer[/T]
Teşekkür Edenler: [T]172576,ciltas[/T][T]189081,DogukanCAN35[/T][T]186525,mirat[/T][T]178138,GoldfishKeepers[/T][T]107095,Ladres[/T][T]219255,aytacalp[/T][T]225968,WarWolf_88[/T]
+1: [T]189081,DogukanCAN35[/T][T]195363,ilkerkkn[/T][T]40324,A. İhsan Akşen[/T][T]238212,Utkankutur[/T]
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Beğenenler: [T]130095,istanbul34[/T]
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Arkadaşımın yazdıklarına genelde katılmakla beraber beyaz akan suyun sorumlusu klor değildir sıfır atmosfer basıncındaki suya bol oksijen verdiğinizde suyun renginde değişme olmaz ama 10 atmosfer basıncındaki suya bol oksijen verdiğinizde basınç 10 atmosferde kaldıkça renk değişimi olmaz ama çeşmeyi açtığınızda basınç sıfır olur suyun rengide ayran rengine döner.
[QUOTE=faruk ömer] Bir soru takıldı aklıma... Biz eğer doğa taklitçileriysek... Doğada bu su değişiminin karşılığı su döngüsümü oluyo? Tam karşılığı varmı bu yaptığımız fiilin?
[/QUOTE]
Faruk bey doğada aşırı kuraklık veya aşırı yağış olabiliyor bizim yaptığımız aslında tam doğal döngüyü taklit etmek değil su değişiminden elde etmek istediğimiz minimum zararlı maddeler.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Doğada sürekli bir döngü var, su sürekli içindeki canlılar ve moleküllerle bir döngü içersinde, fakat akvaryum dediğimiz belli ölçülere sahip ve doğadaki döngüyü bir şekilde su değişimi, bakteri kültürü, biyolojik filtreleme, sump, ilave mineral vs. katkılarla bu ortamı sağlamamız lazım ki hem ortam zararlı maddelerden arınsın hem akvaryumumuzda yaşayan canlılarımız daha sağlıklı ortamda yaşar hale gelsin , bu şekilde düşünürsek elbette ki su değişimi ve diğer yapılan işlemlerin yapılması gerekli oluyor, daha doğrusu biz doğayı değil içinde yaşayan canlıların yaşam biçimlerini her alanda taklit ediyoruz ve etmemizde gerekli yaşamımızı daha iyi hale getirebilmemiz için bir örneğimiz olması gerekli o da doğa ve daha öğreneceğimiz çok şey var.
[QUOTE=s.e.n.]Ben sera aquatan kulanıyorum yararlı olduğunu düşünerek.Sizin görüşünüz nedir?[/QUOTE]
Musluk suyu, akvaryum sakinleri için uygun bir yaşam kaynağı değildir. Biz insanların kullanımına uygun hale getirmek için musluk suyuna katılan maddeler, akvaryumdaki balık ve mikro organizmalar için zararlıdır. Tatlı ve tuzlu su akvaryumlarında musluk suyunu balıkların ihtiyaçlarına göre anında sağlıklı ve temiz su olarak düzenlemesi açısından kullanılmasında fayda var diye düşünüyorum.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
[/QUOTE]
[QUOTE=faruk ömer]E bu aykırı bi davranış gibi geliyo bunun için nasıl bi doğal ortam oluşturulabilir akvaryumda? Sonuçta bir şekilde çözümü var bunun. [/QUOTE]
Akvaryum'da aslında hiçbir zaman doğayı taklit edemiyorsunuz, doğal bir ortam oluşturamıyorsunuz. Amaç olabildiğince taklit etmeye çalışmak.
Nedeni ise basit; doğadaki su oranı ile akvaryumdaki aynı olmadığından, doğada balık sürekli temiz suya maruz. En kapalı sistem doğal su kaynağı düşünün, hiç bir yerden beslenmeyen, sadece yağmur suyu ile oluşan sonra da kuruyan bir sistem örneğin. Bu tür birikintiler killifish'ler genelde oluyor veya çamurda yaşan lungfish, urbağı vs gibi canlılar. Böyle bir birikinti bile çoğumuzun evde akvaryumda bulunduramayacağı kadar su içeriyor.
Diğer doğal su kaynaklarında ise sürekli kaynaktan akan taze su geliyor ve su miktarı o kadar bol ki oluşan amonyak, nitritler nitrata çevirlince bile zemin/kaya/vs yerlerde bulunanan bakteriler tarafından, suya karışması oranlarını düşük tutuyor.
Genellikle bu nedenlerle doğadan yakalanan balıkları akvaryuma alıştırmak zor oluyor ve çoğu discus balığı için 100% su değişimi yapanlar bu nedenle yapıyorlar.
[QUOTE=faruk ömer]Hmm . . . Tşekkürler... Anlaşılan bu yapılanın doğada tam olarak somut bir karşılığı yok [/QUOTE]
Ömer Bey, doğada akvaryumun tam olarak karşılığı yok aslında. Su değişimi doğada şöyle oluyor; balık sürekli olarak taze suya maruz kaldığı için zaten sürekli olarak 100% su değişimine maruz kalıyor aslında bakıldığında. Mesela, göldeki bir balık, gölü besleyen nehir,ırmak, yer altı kaynakları vs'lerden gelen su ile sürekli temiz suya maruz kalıyor.
Aynı şekilde nehirlerdeki balıklar, sürekli olarak kaynaktan gelen taze sular sayesinde temiz suya maruz kalıyor. Oluşturduğu amonyak nitrit'e dönüştürülse ordan da nitrat'a dönüştürülse dahi zaten alınıp götürülüyor ve suyun çok olması sebebiyle oranları çok düşük oluyor zaten toplamda.
Doğada en fazla nitrat seviyesi 5 ppm seviyelerine çıktığı ifade ediliyor; ABD sağlık bakanlığına göre 0-10 arası kabul edilebilir iken 4'den fazlası su da kirletici maddelerin olduğuna işaret olarak kabul ediliyor (ingilizce kaynak: http://extension.usu.edu/files/publications/factsheet/nr_wq_2005-23.pdf)
Akvayumlar'da, özellikle doğadan yakalanan balıklar değilde uzun zamadır akvaryum hobisinde olan balıklara bakıldığında (yani evcilleştirilmiş, tabiri caiz ise) 40 ppm'e kadar tahammul ediliyor.
Melek balıkları ilk piyasaya çıkmaya başladığında (yani doğadan yakalnıp getirilmeye başladığında) discus balıkları gibi bakılmak zorundaydı. balıklar doğada bu kadar eskitilmiş suya maruz kalmıyor yüksek nitrat seviyelerine maruz kalmıyorlar çunku. Ama zamanla akvaryum ortamına alışabilen balıklar daha yaygn olmaya başlıyor (doğal seleksiyon- dayanamayan balıklar zaten ölüyor veya sürekli su değişimleri ile bakılmaya devam ediliyor).
Beğenenler: [T]166697,EnginHorlu[/T][T]167786,Ahesya[/T]
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Teşekkür Edenler: [T]217632,minixir[/T]
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Bazı akvaryumlarda %100 su değişimi bile yapılabileceği yönündeki yazınıza kısmen katılmadığımı belirtmek isterim.
Başlangıçta çeşme suyu ile akvaryumu doldursanız dahi zaman içerisinde akvaryum içerisinde oturmuş olan su artık çeşme suyunuzun aynısı değildir. Mesela başlangıçta nitratınız yokken artık bir miktar vardır, mesela kalsiyumunuz 30ppm ken artık 50ppm olmuş olabilir (içinde caco3 kum kaya varsa), mesela bikarbonatın bir kısmı harcanıp co2 ye dönmüştür. Atıyorum sülfatın bir kısmı bağlanmıştır, çıkan asidite sebebiyle oh h iyon miktarları başlangıca göre çok değişmiştir, ph farklılaşmıştır. Birtakım ağır metaller oksijene bağlanmıştır oksitlenmiştir gibi. Kısacası başlangıçta akvaryuma koyduğunuz su ile akvaryum ve su oturduktan sonra oluşan su asla birbirinin aynı değildir. (tabi hergün su değişiyorsanız o ayrı). Dolayısıyla özellikle uzun süre su değişilmemiş akvaryumlarda balıklar o suya adapte olmuşken, bütün parametrelerin değişmesi anlamına gelecek %100 su değişimi çok çok bir zorunluluk olmadıkça asla yapılmayacak kısacası kesinlikle tavsiye edilmeyen bir husustur. Oturmuş bir akvaryumda parametreleri bir anda tamamen değiştirmek bakteri ve balıkların kaybı ile sonuçlanabilir. Riski en aza indirmek için zorunluluk halleri dışında düzenli aralıklarla en fazla %30 su değişimi en sağlıklı yoldur.
Diğer taraftan saydığınız kardinal neon , red nose tetra , otofincus affinis gibi türleri öldüren şey aslında genelde çeşme suyundaki ağır metaller olmayıp aslında suyun sertliğidir. Ağır metaller insan sağlığı için de risk oluşturduğundan aslında çeşmenizden güvenli sınırlar içerisinde gelirler. Bu açıdan bu tür balıkların ölümlerini ağır metalle açıklamak ortada daha önemli bir neden varken biraz hatalıdır. Çünkü bizim çeşme sularımız genellikle kalsiyum açısından kimi yerlerde hem kalsiyum hem karbonat ve bikarbonat açısından biraz fazlaca hatta kalsiyum açısından Malawi ve tanganikaya göre bile fazlaca zengin olması sebebiyle, özellikle yumuşak su isteyen canlıların bu sularda sağlıklı bir şekilde hayatta kalabilmeleri mümkün olmamaktadır. Hergün tonlarca yağış olan bir bölgeden yani neredeyse safa yakın bir suda yaşayan bir balığı ithal ettiğimizde sebebi çeşme suyundaki ağır metala bağlamaktansa ilk önce suyun genel kimyasına bakmak gerekmektedir.
Eklediğiniz yararlı bazı bilgilerin hobiciler tarafından hatalı yorumlanmaması için bu hususlara değinmek istedim.
Saygılar.
Beğenenler: [T]130095,istanbul34[/T][T]189569,Abdull4h[/T][T]217632,minixir[/T][T]229924,Amati340[/T]
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Bu konuda bilgi eksiğim için çok faydalı açıklamalar, çok önemli bilgiler edindim, Paylaşım için teşekkür ederim emeğinize sağlık.
Beğenenler: [T]130095,istanbul34[/T][T]182327,KaanCotuk[/T]
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir