o2 co2 döngüsü hakkında
Akvaryum içerisindeki balıklar, bitkiler, algler, bakteriler ve diğer sayılabilecek yumuşakçalar gibi canlılar birbirleri ile etkileşim içerisindedirler. Hayatın ilk şartı olan oksijenin atmosferindeki kaynağı fotosentezdir.
Fotosentez:
Fotosentez kısaca,
CO2+ H2O + ışık = C6H12O6 + H2O + O2 şeklinde özetlenebilir.
Akvaryumda fotosentezin hızı en başta CO2 konsantrasyonu ve ışık şiddeti ile ilişkilidir. Akvaryumlarda fotosentezde kullanılan CO2 nin kaynağı; balıklar ve diğer yumuşakçalar gibi canlıların solunumu ile, akvaryumlardaki aerobik bakteriler , akvaryumun havalandırılması sırasında atmosferde bulunan CO2 , bitkiler normal metabolizmaları sırasında CO2 üretirler.
CO2 nin akvaryumda tüketimi ise bitkiler ve algler tarafından gerçekleşir. İyi ışıklandırılmış ve yeterli CO2 bulunan bir akvaryumda O2 nin fotosentez hızına bağlı olarak yüksek olması beklenir. Balıklar yaşamaları için gerekli olan O2 ni bitkilerden sağlarken aynı zamanda bitkilerin kullanmaları için gerekli olan CO2 i üretmiş olurlar. Tabiatta bu denge tam olarak kurulmuştur. Ancak akvaryumda bu dengenin tam olarak kurulması (kapalı bir sistem olmadığı için) mümkün değildir. Akvaryumda CO2-O2 döngüsü işlese de sisteme dışarıdan besin ve O2 girişi olmakta ve filtrasyon yapılmaktadır.
Akvaryumdaki biyolojik dengenin işleyişinde bitkiler büyük önem taşımaktadırlar. Bitkiler yalnızca CO2-O2 dönüşümünde değil, akvaryum içerisindeki nitrojen döngüsünde de önemli rol oynarlar. Akvaryumdaki CO2-O2 döngüsünü değerlendirirken akvaryumun bitkili olup olmadığı önemlidir. Bitkilerin bulunmadığı bir akvaryumda oksijenizasyon, algler ve filtrasyona dayalı olarak gerçekleşir.
Akvaryum ortamında O2’nin tüketimi başlıca balıklar tarafından gerçekleştirilse de akvaryum ve filtre içerisinde koloni oluşturmuş olan nitrobacteriler gibi mikroorganizmalar oksijen tüketiminde önemli pay sahibidirler. Özellikle dip temizliğinin iyi ve sık yapılmadığı akvaryumlarda bozulan organik artıklar O2 nin tüketilmesinde oldukça etkili olurlar.
Yem artıkları, çürüyen bitki yaprakları ve özellikle taşların arasında kalan ölü balıklar öncelikle karbonlu bileşiklere ayrıştırılırlar.
Bu süreç sonunda oksijen düzeylerinde önemli bir düşme ve bir karbondioksit artışı gözlenir. Daha sonraki dönemde ise, oksidasyon ile parçalanan organik artıklardan oluşan amonyağın nitrit ve nitrata dönüşmesi nedeni ile ikinci bir oksijen düşüklüğü durumu ortaya çıkar. Ayrıca organik atıklar amonyak dışında metan ve hidrojen sülfür gibi maddelere dönüşümü sırasında da oksijenin tüketilmesine neden olur.
Akvaryumdaki bu organik atıklar sonucu O2 de meydana gelen düşüklüğü bazı faktörler etkilemektedir. Özellikle su sıcaklığının yüksek olması, akvaryumun küçük olması, su sirkülasyonunun yetersiz olması ve organik atıkların çürümeye yatkın olmaları, gibi durumlarında tehlikeli oksijen yetersizliği ortaya çıkabilir.
Oksijen düşüklüğü, öncelikle balıklarda solungaç hareketlerinin hızlanmasına neden olur. Balık böylelikle solungaçlarındaki gaz değişimini sağlayan kapiller yapılara daha fazla su temasını sağlamaya çalışır. Ancak oksijenin buna rağmen yetersiz kalması veya problemin uzaması durumunda balığın kalbi düşük oksijen seviyelerine uyum sağlayamaz. Kalp atış hızı azalır ve kasılma gücü zayıflar böylece solungaçlardaki kapiller yumaktaki kan akımı daha fazla azalır bir kısır döngü oluşur bu ise balığın ölümü ile sonuçlanır.
Balıkların oksijen düşüklüğüne verdikleri tepki türler arasında oldukça değişkenlik gösterir.
Genelde hızlı yüzen türler yavaş dip balıklarına göre oksijen düşüklüğüne daha hassastırlar. Aynı şekilde soğuk sularda yaşayan balıklar sıcak sularda yaşayanlara göre daha fazla oksijen ihtiyacı duyarlar. Bunun nedeni oksijenin soğuk suda çözünürlüğünün artması olarak açıklanabilir. Başka faktörde balığın büyüklüğüdür. Aynı cinsde olsa küçük balıklar düşük oksijen düzeylerine daha hassastırlar. Normal şartlarda bir akvaryumda gerekli olan oksijenin büyük kısmı mekanik olarak havalandırılması ile sağlanır.
Karbondioksit düzeyi ne olmalı ?
Doğada, atmosferden gelen sudaki erimiş CO2 gazı düzeyi basınca ve sıcaklığa bağlı olarak 1-2 ppm arasında değişir. Ancak doğada atmosferin dışında başka CO2 kaynakları da vardır. Bazı bölgelerde, sedimenti çevreleyen sularda bol miktarda karbon olduğu tespit edilmiştir. Akvaryum gibi yarı kapalı sistemlerde 1-2 ppm düzeyindeki erimiş CO2 hızlı büyüyen bitkiler için yetersiz kalır. Bol bitkili bir akvaryumda optimal CO2 düzeyi 15-20 ppm veya 35-45 ppm dir. Bu konsantrasyon düzeyinde bitkiler çok çabuk büyür. Balıklar veya diğer su canlıları yüksek CO2 konsantrasyonlarından sanıldığı kadar kötü etkilenmezler. Genel olarak, bitkiler için gereğinden de fazla olan 30 ppm in altındaki konsantrasyonların canlılara olumsuz bir etkisi yoktur.
Yrd. Doç. Dr. F. Zehra KÜÇÜKBAY
Beğenenler: [T]211689,Onur Özer[/T]
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Dün itibari ile o2 yetersizliğini farkedip o gürültülü hava motorunu çalıştırmak zorunda kaldım.
Balıklarım irili ufakları ara ara taşa sürtünüyordu(1 gün önce doğmuş yavru dahil). Bol bitkili bir akvaryumda ve dış parazit olmadığına emin olduğum bir ortamda bu garip geliyordu.Suda sabit bir dalga var,bi yerde nitrit birikmesi olamayacak kalitede bakteri popülasyonu ve bitkilendirme mevcut olduğunu düşünüyorum. Yüzey 100x50 olan akvaryumda su üzeri tamamen bitkilerle kapalıydı ve balıkla bu yapraklar arasında saklanıyorlardı. Ben doğaldır diyip önemsememiştim bu saklanma olayını.Akşam üzeri komple budama yaptım. Yüzeyi ve iç hacmi açtım.Gece yarısı balıklara yem atmadığım halde hepsi yine yüzeydeydi. Çöpçü balığım ara ara zeminden hızla çıkıp su yüzeyinde anlık çırpınıp dibe iniyordu. Vatoz hava yutup duruyordu. Veliferalar nadirde olsa zıplama eğilimi gösteriyorlardı.
Ayrıca bir gözlemimde dış filtrenin temiz dönüş hortumu içinde ince bir tabaka halinde oluşan (yosunmu bakteri tabakasımı bilemiyeceğim) yüzey 1 haftadır kavlamaya akvaryuma dağılmaya başlamıştı.Çok kötü bir kirlilik yapıyordu. Zannedersem oradaki her ne ise o2 azlığına tahammül edemedi.
Hava motorunu takıp yattım. Sabah uyandığımda balıkların homojen olarak akvaryuma dağılmış olduklarını gördüm. Şimdi daha mutlular. Buradan anladığım olay,dış filtre kullanıyorum. Bazı arkadaşlar forumda gaz değişimi için yüzey dalgalanması yeterli demişti. Demekki değilmiş. Üstü kapalı bir akvaryum hangi gazı değişecek oda ayrı mesele. Sürekli aynı gaz bi süre sonra o2 den yoksun gaz oluyor. Odada hava sirkülizasyonu olmadığından bu kapak altı gaz bi süre sonra zehirli gaz halini alıyor.
Makale için teşekkürler. Önemli bir konuya parmak basmış.Ben bendeki o2 yetersizliğinin balıklar üzerindeki tepkisinide ekleyeyim dedim.
+1: [T]212606,echeveria[/T]
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir