Çeşitli balık rahatsızlıkları
Silikon Zehirlenmesi
Sağlıklı olduğundan emin olarak bir balık aldınız. Balığı tanka koyduğunuzun
ilk gününde en geç ikinci gününde yem yemeyi kesmişse, ve aniden
cansızlaşmışsa, pulları ve yüzgeçleri erimeye başlıyorsa aklınıza gelecek ilk
tehlike silikon zehirlenmesi olmalı. Silikonun iki çeşidi vardır. İlki normal,
balıkları öldüren silikon. Diğeri DIY storelarda (Bauhaus, Bricolage, hatta
Carrefour süpermarketinde bile bulabilirsiniz) da satılan akvaryum silikonu,
zaten tüplerin üzerindeki balık resimlerinden de anlarsınız. Tankınızı imal
eden kişi bundan haberdar olmayabilir, satın aldığında yanında gözlüğü
olmadığından balık resimlerini görmemiş olabilir, veya 'yanlışlıkla' daha ucuz
diye normal silikon almış olabilir. Neden her ne ise, kabak balıklarınızın
başına patlayacak demektir. Bu belirtileri fark ettiğinizde balıkları tanktan
çıkartın. Su sıcaklığı cichlidler ve tropik balıklar için 24 C'dan başlayacağı
için ısı dolayısıyla silikondan sızan gazlar balıklarınızı yavaş yavaş
öldürüyor demektir. Cansızlık ilk günden itibaren başlar fakat gazlara karşı
aşırı bir tepki gelişmez. Ölüm yaklaştığında balığınızın pulları
soluk ve erimiş olur, yüzgeçleri ya yırtık gibidir, ya da erimiştir, ve zor
nefes alarak yan yatmış bir şekilde oradan oraya sürüklenir. İzlenecek tek yol
balıkları başka bir tanka koymak. İmkanınız varsa daha iyi ve güvenebileceğiniz
marka bir tank alın, yoksa tankınızı tamir edin. Bir çakı veya bisturi
yardımıyla kenarlardaki silikonları en ufak bir parça kalmayacak şekilde
kazıyın. Eğer parça kalırsa hava kabarcığı yapar ve tankınız bittiğinde
sızdırır, hatta tankınızı patlatabilir. Ardından tankı yıkayın ki silikon
zerrecikleri gitsin. Kazdığınız yerlere aseton sürün böylece hem daha iyi
temizlenecek yüzey hem de silikon daha iyi tutacak. Akvaryum silikonu kenarlara
sıkın, başparmağınızla üzerine sadece bir kez bastırın, ikinci defa üzerinden
geçmeye kalkarsanız silikon pütürlenir ve kabarcık oluşabilir içinde. Tankı en
az 24 saat kuru olarak bekletin. Eğer tankınız 100 lt'den büyükse en az 2 gün
bekletin. Sonra denemek amacıyla içine su doldurun ve en az bir gün bekletin.
Boşluk bırakmışsanız su kenarlardan sızmaya başlayacaktır, sızarsa yapılacak
tek şey tekrar kazıyıp silikonlamaktır.
Amonyum Zehirlenmesi
Balığınız sürekli olarak su yüzeyinde yüzüp ağzını sonuna kadar açıp nefes
almaya çalışıyorsa buna rağmen boğuluyormuş izlenimi veriyorsa üstüne üstlük
tankın suyu da koyu sarı ise balık amonyumdan zehirleniyor demektir. Balık
çoğunlukla yarı bilinçsiz ve halsiz olur, etrafınada neler olup bittiğinin
farkında değilmiş gibi görünür. Suyun yüzeyinden sanki hava almaya çalışıyor
gibi olduktan sonra dibe çöker yavaşça, ardından tekrar ani bir fırlayışla su
yüzeyine çıkar. Tüm bu süreçte ağzını hep sonuna kadar açar ve solungaçları
normalden çok fazla çalışır. Gözler normalden koyudur ve balığın bütün rengi
olabilecek en koyu rengi alır.
Bu çok ciddi sonuçları olan bir zehirlenme şekli, balıklarınızın tümü ölebilir.
Test kitiniz yoksa amonyum patlamasını en iyi şekilde sararımış sudan
anlarsınız, su koyu sarı olduğunda ve bulanıklık başlamışsa balıklarınız
zehirlenmeye başlıyor demektir. Biraz garip bir örnek olabilir, ama kafanızda
daha iyi canlanması için idrar rengini düşünün, idrara rengini ve genel olarak
kokusunu veren amonyumdur. İdrar kana bulaştığında zehirlenme meydana gelir,
buna da en büyük etken amonyumdur. Akvaryumlarda da durum çok farklı değildir.
Amonyum en çok yiyecek atıklarından ve pisliklerden açığa çıkar. Düzenli dip
temizliği yapmazsanız pislikler birikir ve gazlar sızmaya başlar. Su idrar
rengi ve kokusunu alır. Test kitiniz varsa aklınızda bulunsun, amonyum seviyesi
1 ppm değerini kesinlikle aşmamalı. Tabii ısı ve pH yükseldikçe amonyum değeri
daha da az çıkmalı. Bu tip zehirlenme en çok amonyumu parçalayacak aerobic
bakterilerin henüz oluşmadığı veya çok az sayıda olduğu yeni kurulmuş tanklarda
görülür. Daha geniş bir açıklama ve burada bahsedilen zehirlenme türlerini
nasıl önleyebileciğinzi öğrenmek için Yeni Tank Sendromu sayfasına bakın.
Balıklarınız amonyumdan zehirlendiyse bu tamamen sizin suçunuz sayılır.
Zehirlenmeye davetiye çıkartan ve özellikle yeni başlayanların en çok
tekrarladığı hatalar şunlardır:
Tanka gereğinden fazla yem atılması, balıklar
doyunca dibe çöken yemler.
Çok az miktarda ve düzensiz su değişimleri.
Tankı daha ilk kurulduğunda ağzına kadar balıkla doldurmak.
Yetersiz kalan filtreleme veya havalandırma.
Amonyum zehirlenmesinin tedavisi yok, sadece durumu farkettiğinizde acil önlem
alabilirsiniz. Seçebileceğiniz 3 yol var. İlk yol hemen balıkları temiz,
tamamen yeni suyun bulunduğu bir tanka almak. Alabileceğiniz başka tankınız
mevcut değilse ikinci yola başvuracaksınız demektir. Balıkların bulundukları
tanka vakit geçirmeden su değişimi yapın. Değişim miktarı en az %70 olmalı.
Yeni suyun ısıtılmış olması çok iyi olurdu, ama durumun aciliyetini göz önüne
alarak, suyunuz sıcak değilse ısıtmayı beklemeyin, soğuk su kullanın. Suyu
mutlaka dipten çekin, NH bileşikleri sudan ağır olduğundan dipte birikiyorlar,
yüzeyden alırsanız amonyum sifonlanmış olmayacak, sadece suya dağılmış olacak.
Amaç amonyumu en az seviyeye getirene kadar inceltmek. Balıklar kendilerini
boğulur gibi hissettiğinden çok güçlü bir havalandırma koyun. Üçüncü yol
amonyum, nitrit, ve nitrat seviyelerini 'anında' düşürdüğünü iddia eden ilaçlar
kullanmak. Sakın bunun için Tetra Aquasafe kullanmaya kalkmayın, sivrizekanız
burada pek işe yaramaz. Aquasafe sadece su değişimlerinde kullanılan suyun
klor, ağır metal, ve amonyumunu yok ettiğini iddia ediyor, tankın içinde
birikmiş olan amonyumda kesinlikle kullanılmamasını tavsiye ediyor. Bu yollar
içinde en az güvenebileceğiniz yöntem kimyasal yöntemdir. İlaçlar seviyeleri
kısa süre için düşürürler, ama tekrar yükselmesine de genelde engel olamazlar.
O nedenle ilaçları sadece geçici olarak kullanın, yani, ilaçtan hemen sonra
büyük bir su değişimi uygulayın. Bu tip bir zehirlenmede işinizi şansa
bırakmayın ve en güvenilir olan ilk iki yolu tercih edin. Amonyum seviyelerini
düşürdükten sonra beklemekten başka yapabileceğiniz birşey kalmıyor. Kurtulan
kurtulacaktır, ama çoğunluk büyük bir ihtimalle ölecektir.
Nitrit-Nitrat Zehirlenmesi
Yine tank kurulduğunun ilk haftalarında meydana gelebilecek bir zehirlenme
türü. Sağlıklı olarak aldığınızdan emin olduğunuz balıklarınız birden
cansızlaştığında, yem yemeyi kestiğinde sorun büyük bir ihtimalle nitrit
zehirlenmesidir. Tankınız oturmuşsa ve aynı belirtileri görürseniz o zaman
zehirlenme nitrat zehirlenmesi şeklinde olur, çünkü zincir oluşmuştur fakat en
son ürün olan nitrat temizlenmemektedir. Sebebler genellikle fazla balık, fazla
yem, az su değişimi, az filtreleme veya havalandırmadır. Amonyum
zehirlenmesinden farklı olarak bu iki zehirlenme türünde balıkları kurtarma
ihitmaliniz çok daha yüksek, tabii önlem alamazsanız öleceklerdir. Belirtiler
genellikle halsizlik; yeme ilgisizlik: hiç yememesi veya yediğini tükürmesi;
stres belirtileri: yüzgeç erimesi, pul erimesi, rengin normalden koyu olması,
veya normalden açık olması, gözlerin kararması; bir köşede durma veya saklanma
çabalarıdır. Tankın suyu genellikle açık veya çok açık sarı rengindedir. Bu zehirlenme
şekli özellikle yüksek pH isteyen balıkların başına gelebilir, çünkü her türlü
amonyum, nitrit, veya nitrat yükselmesine karşı çok hassaslar. Yukarıda
bahsedilen belirtileri farkederseniz, sularınız da sarımsı renkte ise vakit
kaybetmeden %40 ile %50 arası su değiştirin. Ardından da 2 hafta boyunca 2-3
günde bir %20 su değiştirin. Suları dipten çekmeye özen gösterin. Bunun dışında
bir ilaç kullanmayın. Amaç balığı mümkün olduğunca daha fazla strese sokmadan
zehirlenmeyi atlatmasını sağlamak. Balığığınızı güçlendirmek için bir
conditioner kullanmanız iyi olur. Genellikle balığınız çok hassas bir tür
değilse ilk su değişimini takip eden ilk günlerde düzelir. Ancak düzelme
belirtiler görseniz bile 2 hafta boyunca yukarıda belirtildiği şekilde değişim
yaparak tam sağlına kavuşmasını sağlayın.
YÜZGEC ERİMESİ
Balıkların vücudunu kaplayan koruyucu tabakaları vardır. Onları elinizde tuttuysanız vücutlarının kaygan olduğunu, ve balığı salsanız bile kayganlığın bir süre parmaklarınızdan gitmediğini fark etmişsinizdir. Bu koruyucu tabaka suda doğal olarak var olan birçok mantar veya bakteriyi uzak tutar. Balık strese girdiğinde tabakanın salgılanması sekteye uğrar veya tamamen engellenir. Zaten özellikle bu nedenden dolayı balığınızı stresten uzak tutun denir çok yerde. Balığın doğal kalkanı zayıfladığında veya yok olduğunda hastalıklara karşı savunmasız hale geliyor. En çabuk kaptığı enfeksiyon da yüzgeçlerde gösterir kendini.
Yüzgeç erimesini saldırgan bir balığın yüzgeçleri parçalaması ile karıştırmayın lütfen. Bu tip saldırılar sonrası için yapılacak tedavi için Yaralanmalar kısmına bakabilirsiniz. Yukarıda yüzgeç erimesine sebep olabilecekler arasında saldırgan bir balığı kastemin nedeni 'saldırı hareketlerinin diğer balık üzerinde yarattığı stresten dolayı oluşan erimedir'. Sürekli kaçmak zorunda kalmaktan veya saklanmaktan dolayı balık strese girer,bir köşeye sıkışıp kalır ve yem yiyemeyecek cesareti bile bulamaz kendinde. Genelde bu belirtileri erime takip eder. Oysa yüzgeçler ısırıldığında uçları parçalanmış gibi durur, ama parçalanmış kısımların ucunda pamuğumsu oluşumlar veya koyu kırmızı renkte bir şerit yoktur. Erime görürseniz öncelikle fungal mı yoksa bakteriyel bir enfeksiyon mu ona karar verin. İkisinin tedavisi birbirinden farklı olacaktır. Fungal enfeksiyonlar genelde saldırı sonrası stresi veya vücutta meydana gelen bir yaralanma sonrası meydana gelirler ve bulaşıcı değillerdir, yani tüm tankı bu durumda ilaçlamanıza gerek yoktur. Enfeksiyon oluşturabilecek mantarlar arasında saprolegnia, achyla, aphanomyces, branchiomyces, ıchtyophonus ve pythium gibi mantarlar vardır. Fungal enfeksiyonlarının görünüşleri beyaz veya kirli sarı bir pamuğa benzer. Zaten Columnaris dışında vücutta oluşan tüm pamuğumsu oluşumlar bir fungal enfeksiyondur. Tedavisi bakteriyel enfeksiyonlarla karşılaştırıldığında nispeten kolaydır. Balık elle tutulacak kadar büyükse onu elinize alın ve etkilenen bölgelerin üzerine bir pamuk yardımıyla nazikçe metilen mavisi sürün. Piayasada metilen mavisi bir Türk malı olan Contra- Ichthyo ismi altında satılıyor. Mercurochrome da kullanabilirsiniz. Mercurochrome'u sadece haricen kullanın, suya damlatmaya kalkmayın. Suya damlatarak yapılan tedavi ileride deneyimli olduktan sonra uygulayabilirsiniz çünkü çok dikkat gerektiriyor. Mercurochrome'u bir pamuğa damlatın, balığı elinize alın veya ıslak bir bez üzerine koyduktan sonra aynı metieln mavisi gibi yavaşça etkilenen bölgelere sürün ardından temiz su dolu tedavi tankına bırakın. Yüzgeçler çok fazla erimişse veya balık elle tutulamayacak kadar küçükse tedavi tankına alın,çünkü metilen mavisini suya damlatacaksınız bu durumda. Her 10 litre suya 2 damla metilen mavisi damlatın ve balığı 24 saat boyunca bu ilaç banyosunda tutun. Tankı iyi havalandırmayı unutmayın.
İkinci gün %50 su değişimi yapın. Erime durduysa ve pamuklar yok olduysa, ki büyük bir ihtimalle öyledir, metilen mavisini kesin. Pamuklar hala varsa tekrar metilen mavisi damlatın, ama bu sefer 10 litreye 1 damla ve gene 24 saat bekleyin. Tekrar %50 su değişimi yapın. Bu süre sonunda fungal enfeksiyon tamamen yok olacaktır. Tüm bunları uygularken balığınızı yemlemeyi unutmayın. Tedavi bitse bile balığı bir süre tedavi tankında tutun, kendine gelsin orada.Yüzgeçlerin ucunda siyah veya koyu kırmızı, kiremit rengi bir şerit varsa ve yüzgeç çok hızlı eriyorsa enfeksiyonun bakteriyel olduğuna şüphe yoktur. Bakteriyel enfeksiyonlar genelde kötü su koşullarında veya ülke içi, veya uluslararası nakliyat sırasında ortaya çıkarlar. Tanka yeni koyduğunuz bir balık da sizin suyunuza alışmakta zorlanabilir ve bakteriyel enfeksiyon kapabilir. Bu nedenle tedavi ile birlikte su kalitesini de acilen yükseltin. Yüzgeçler tahmin edebileceğinizden daha hızlı erir, öyle ki 24 saat sonra yüzgeç tamamen yok oluyor. Yüzgeç erimesi ile beraber deride yaralar (lezyonlar) oluşuyorsa ve bu yaraların çevresi koyu kırmızı ise bu enfeksiyon Furunculosis'tir. Yaralar aslında derinin o noktada çürüdüğünü gösterir. Buna yol açan çeşitli bakterilerdir, ama ortak noktaları deride nekrotik lezyonlar (furuncul) açmak olduğundan hastalık bu adını alıyor. Goldfishlerde, koilerde, veya japon gibi soğuk su balıklarında bakteriyel yüzgeç erimesi oluştuğunda buna genelde Salmonidae familyasından Aeromonas salmonicidia neden olur. Yüzgeçlerden kısa sürede vücuda atlar ve kırmızı-kiremit rengi ülserler oluşturur. Aynı bakteri sıcak suda tropik balıkların üzerinde de etkili olur, ama onlarda daha çok furuncul oluşturur.
Bakteriyel enfeksiyonlu bir yüzgeci kendi halinde bırakmayın. Bu tip enfeksiyonlar, özellikle Furunculosis, bulaşıcıdır. Tankta yüksek oranda ölümlere sebep olurlar. Enfeksiyon kapmış balığı tedavi tankına koyun ve antibiyotik haricinde hiçbir ilaç koymayın, metilen mavisi veya malachite yeşili gibi ilaçların hiçbir etkisi olmaz. Aynı şekilde doğal tedavi olarak kullanabileceğiniz tuzun da bir faydası olmaz. Özellikle Nitrofurozan içeren gram negatif ve gram pozitif bakterilere karşı etkili olduğunu iddia eden antibiyotikleri alın. Kullanımdan önce su değişimini unutmayın ve filtrenin süngerini çıkartın. İlk günden sonra iyileşme belirtileri görseniz bile antibiyotiğe en az 3 gün devam edin. Tedaviyi yarıda keserseniz tekrar başa dönme olasılığınız yüksek. Üç günün sonunda şerit tamamen yok olmamışsa antibiyotiğe 2 gün daha devam edin. İlacın etkili olup olmadığını nasıl anlarsınız? Gözlemlerime göre yüzgeçler parça parça olmaya başlar ve uçlarından ince beyaz şeritler sarkar. Bu şeritler ölen bakterilerin olduğu deri parçalarıdır, tankta sağlayacağınız çok güçlü bir havalandırma onların daha çabuk kopmasını sağlayacaktır. Üç günün sonunda şeritler artık sarkmıyorsa ve yüzgeçlerin ucu temizse antibiyotiği o zaman kesin, şeritler sarkıyorsa hala iki gün daha devam edin. Bakteriler genelde gözle görebildiğinizden daha derine yerleşmiş olduklarından yüzgecin büyük çoğunluğu şerit şerit kopacaktır. Tedavi bittikten sonra %50 su değiştirin ve balığı tanktan çıkarmayın. Tekrar yüzgeçlerinin çıkmasını bekleyin. Onu o halde ana tanka atarsanız manevra kabiliyeti olmayan hantal bir balık olacağından ne diğerlerinin ona yapacağı 'hoş geldin' kovalamacasın dan kaçabilir ne de yem için mücadeleye girişebilir.
Beyaz Benek
Beyaz benek suda yaşayan bir protozoandır. Protozoa suda yaşayan ve hayvansal özellikler gösteren ve bazen büyük koloniler kurabilen tek hücreleri canlılara verilen ortak isimdir. Latince adı Ichthyophthirius multifiliis'tir. İngilizce kaynaklarda kısaca Ich diye tanımlanır. Bu asalakların çok azının bile tanka bulaşması tüm tankı dezenfekte etmeyi gerektirir. Balığın üzerine tutunarak noktadan balığın kanını emmeye başlar. en sık girdiği yerler balıkların pullarının arası solungaçlardır. Üremeye hazır olduklarında balığın üzerine jelatin bir keseciğin kapladığı yumurtalarını bırakırlar. Kesecikler pulların arasında ise gözle görülemez, ama çoğaldıkça yüzgeçlerde de kesecik oluşacağından gözle görülecek hale gelirler. Ortalama üç gün içinde patlayan keseciklerden bir sürü minik aç protozoan dibe düşer, ve oradan dağılıp başka balıkların üzerine atlarlar. Yumurtalarını sadece balığın üzerine bıraktıklarını iddia etmek doğru değil, nereye bulurlarsa oraya bırakırlar, tankta balıktan sonra özellikle kumların arasına kistlerini bırakabiliyorlar. Balığın beyaz benek olduğundan keseleri görmeden de şüphelenebilirsiniz. Sürekli olarak tank ve dekorasyonlara sürtünme eğilimi vardır; kendisini oradan oraya silkeler, sanki üzerinde olan birşeyi atmak istiyormuş gibi davranır; rengi streste olduğu gibi koyulaşmaz aksine solar, özellikle renkli bir balığınız varsa size çok görünmeye başlar; hızlı kaşınma dışında normal olarak yaptığı tüm hareketleri yavaşlar; yeme ilgisi çok azalmaya başlar, isteksiz yer. Bu belirtilerden kısa bir süre sonra da çok büyük bir ihtimalle kesecikleri görürsünüz. Dikkat edin, pseudotropheus türlerinde pullar çok sıkı olduğundan ve vücutları çok kaygan olduğundan keseleri balığın üzerinde göremezsiniz. Bu da keselerin özellikle kumların arasında veya akvaryum camına yapışık olduğu anlamına gelir. Pseudotropheuslarda yukarıdaki belirtileri görürseniz, özellikle bölge belirlemek için sürtündükleri kayalara çok daha haşin ve sık sürtündüklerini ve çok sık silkelendiklerini fark ederseniz bu beyaz benektir. Diğer balık türlerinde keseleri en kolay yan yüzgeçlerde ve kuyrukta fark edersiniz. Hiçbir pamuğumsu görüntüleri yoktur, daha çok tuz veya şeker kristellerine benzerler, ışıkta da onlar gibi parlıyorlar. Birkaç gün sonra yok olduğunu, yerine farklı noktada başkasının oluştuğunu fark edersiniz.
En kesin tedavisi ısı-tuz-ve metilen mavisi birleşimidir. Tanka 5 galona (19 lt) 1 çorba kaşığı tuz ekleyin. Ekleyin derke asla tankın içine direkt olarak atmayın yoksa balıkların ciğerlerini yakarsınız.Bir kaba tanktan su alın, tuzu içinde çözün ve tanka bir kısmını çok yavaş dökün, bir süre bekleyin ve tuzlu suyu tekrar ekleyin. Eğer zaten tankınızda ve su değişimlerinde tuz kullanıyorsanız bu işleme gerek yok. Ardından ısıyı yükseltin, dayanıklı türler için 30C, daha hassas türler için 28C. Her balığa 30C uygulayamazsınız, tedavi edeceğim diye hayvanı fazla sıcaktan öldürebilirsiniz. Isı en az üç gün yüksek kalmalı, emin olmak için mümkünse 4 gün sürdürün ısıyı. Sıcaklığın daha çok dolaylı olarak asalaklara etkisi vardır. Metilen mavisinin veya tuzun tesirli olabilmesi için parazitlerin keseden çıkmasını sağlamak gerekiyor. Kesede oldukları sürece hiçbir ilaç etkili olmaz. Isı yükseldikçe içindeki yavrular evrimleri daha çabuk tamamlayacaklarından kese normalden daha kısa zamanda patlayacaktır. Bu nedenle ısıyı ille de 30C'a çıkarmanız şart değil, balık türlerini göz önünde bulundurursak, sadece balığın dayanabileceğinden emin olduğunuz bir ısıya çıkarın. Bu işlem de bittikten sonra metilen mavisi kullanın. Akvaryumcularda Contra-Ichthyo diye satılıyor. Prospektusunda yazdığı gibi aynen savsaklamadan kullanın. İlk gün için 3 damla, ardından 2 gün boyunca 1 damla, tabii ısı yükseltemiyorsanız 1 gün daha 1 damlaya devam edin. Tabii bu tedavi sadece tropik balıklarda uygulanabilir. Soğuk su balığı, tetra, veya cory gibi yüksek ısıya ve tuza karşı çok hassas balığınız varsa sadece metilen mavisini uygulayın, tuz kullanmayın, ısıyı da normalden biraz daha fazla yükseltin. Bu gibi durumlarda metilen mavisini yukarıda belirtildiği gibi normalden daha uzun süre uygulayın. Metilen mavisini kullanırken tüm filtre süngerlerini ve varsa karbonları çıkarmayı unutmayın, ve ölü protozoanları balıkların üzerinden uzaklaştırmak için tankı iyi havalandırın. Tedavi bittiğinde tanka %50 su değişimi yapın ve sonraki haftalarda su değişimlerini normalde yaptığınızdan daha sık aralıklarla yapmaya dikkat edin. Beyaz benek gibi protozoal enfectionlarda unutmamanız gereken bir nokta daha var, bulaşma riski yüksek olacağından, enfeksiyon kapmış tankta kullandığınız malzemeleri dezenfekte etmeden diğer tanklarda kullanmayın.
Yaralanmalar
Özellikle cichlid gibi sert veya orta sert balıklarınız varsa yaralanmalara hazırlıklı olmalısınız. Genelde yaranın enfeksiyon kapmaması için kullanabileceğiniz en doğal ve yan etkisiz ilaç tuzdur. Tuzu kaya tuzu kullanın iri nohut tanesi büyüklüğünde tuzdur, normal sofra tuzunda iyot vardır bu balığa dokunur. Tatlı su akvaryumları için, 25 litreye 3 çay kaşığı oranında tuz, suda eritilip sıvı hale getirilerek kullanılır. Yada akvaryumcularda özel tuz tabletleri satarlar. Yara çok derin değilse tuzu ekledikten sonra yaranın kendiliğinden iyileşmesini bekleyin. Yüzgeçler ısırıldığında da aynı yolu izleyin. Zaten bu tür balıklar bölgesel olduklarından bölgelerine giren her türlü yabancıyı ısırma eğilimindedirler, en kolay ısırılan yerler de yan yüzgeçler, kuyruk, ve anal yüzgeçler. Bu tip yaralanmalar zaman zaman meydana geliyorsa ve balık canlılığından birşey kaybetmemişse normal olarak karşılayın. Yara derin veya büyük olabilir, fakat balık streste olmadığı müddetçe uzun sürse de kendiliğinden kapanır. Yüzgeçleri ve yaralanmış bölgeleri sık sık pamuk oluşumlar ve kırmızı şeritler için kontrol edin. Öyle bir durum varsa Yüzgeç Erimesi bölümüne göz atın. İltihap kapmasını önlemek için balık elle tutulacak kadar büyükse bir pamuk vasıtasıyla yaranın üzerine mercurochrome bazlı bir ilaç veya tentürdiyot sürebilirsiniz. Yara size fazla derin geldiyse ayrı bir tanka alıp 10 litreye 1 damla metilen mavisi veya malachite yeşili damlatarak balığa duruma göre 2 veya 3 gün tedavi uygulayın, böylece balığınızın hem kafası dinlenmiş olacak hem de yaranın enfeksiyon kapma riski azalmış olacaktır.
Eğer balığınız sürekli saldırıya uğruyorsa, bir köşeye sinmişse, strese girmeye başlamış demektir, bu durumda yapılacak tek sağlıklı iş onu tanktan çıkarmaktır. Saldırılar genelde durmaz, daha çok artarak devam eder, bu genelde balığın tanktaki diğer balıklara oranla daha sakin karakterli olduğunu ve onlarla başa çıkamadığını gösteriyor. Sakin bir balığın farklı bir türden olması gerekmez, çok sert bir türün de sakin yapılı fertleri olabilir.
Dropsy
Balık bir balon gibi şişer ve gözleri yerinden fırlayacakmış gibi olur. Bazen bu semptomlarla beraber pulları dışa dönük olur. Görünüşü aynı balon balığının şişmiş haline benzer. Tankın üstünden bakarsanız sanki hamileymiş gibi durur ve genelde yüzme hareketlerini kontrol etmekte zorluk çeker. Balık sanki çok yemiş de sindirememiş insanlar gibi sık sık nefes alır. Dışkısı şeffaf ve sümüğümsüdür. Dropsy'nin en muhtemel etkeni vardır:
1)Kötü su koşulları: Balığın başa çıkamayacağı kadar yüksek nitrat seviyeleri ile yem artıklarından ve dışkıdan kaynaklanan çözünmüş organik bileşikler.
2)Uyum stresi: yeni gelen balığın yaşadığı uyum sorunu veya tanktaki heyrarşinin en altlarında bulunan bir balığın sürekli olarak diğer fertler tarafından yapılan saldırılara maruz kalması.
3)Suda yaşanmış olan ani değişiklikler: pH'nın fazla düşmesi veya yükselmesi, akvaryumcudan farklı şartlarda veya pH'da beslenmiş bir balığın sizin tankınıza geldiğinde daha farklı değerlere alışmak zorunda kalması.
Bu tür etkenler balıkta ya suyun sindirim sisteminde birikmesine ve orada zehirli gazlar oluşmasına yol açar, ya da sindirim siteminde bakteriyel/viral enfeksiyonlara sebep olur. Balık çıkardığından daha hızlı su yuttuğu için karın bölgesi şişer. Dropsy. tıpkı bloat gibi, nadiren tankın diğer sakinlerine bulaşır. Ancak tedavi için siz etkilenmiş balığınızı gene de ayrı bir tanka alın. Erken bir tedavi ile balığınızın kurtulma şansı yüksektir. Dropsy'nin ilk safhalarında balık karnı şiş olmasına rağmen yemesini sürdürür. Balığınıza pellet türü yem veriyorsanız, pelletları bu dönemde ıslatıp beklettikten sonra yedirin, böylece sindirim sistemini zorlamamış olursunuz. Bir kapta akvaryum suyu ile beklettiğiniz pelletlara buzdolabınızda bulabileceğiniz vitamin komplekslerinden birini ekleyin, özellikle C vitamini olan bir kompleks olsun. Pelletleri 10 dakika kadar suda beklettikten sonra balığınıza yedirin. Aynı işlemi pul yem ile de yapın. Yemde bir değişiklik yapmayın, her zaman ne veriyorduysanız onu verin. Antibiyotik içeren yemler de kullanabilirsiniz. Tedavi için kullanacağınız ilaçlar metronidazole veya geniş spectrumlu gram negatif ve gram pozitif bir antibiyotiktir. Piyasada metronidazole içeren ilaçlardan biri Flagyl 500mg (Eczacıbaşı) adı ile satılıyor. Metronidazole'u her 50 litre için 1 hap olacak şekilde suda eritip tanka dökün. 24 saat sonra en az %50 su değiştirin ve tekrar aynı dozajı uygulayın. 3 günlük tedavi sonrası balığınızın şişliği inmemişse tekrar aynı işlemi uygulayın.
Beğenenler: [T]213974,tunasoylemis[/T]
Teşekkür Edenler: [T]213974,tunasoylemis[/T]
+1: [T]213974,tunasoylemis[/T]
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir