Transgenetik Tartışmaları
Gönderim Zamanı: 26 Mart 2020 20:12
[QUOTE=]
Ayrıca transgenetik tetra gibi insanlar tarafından üretilmiş balıkları satın almamaya özen gösterirseniz iyi olur.[:iyi:]
[URL]https://www.akvaryum.com/Forum/bu_iskenceye_ortak_olmayin_!_k708554.asp[/URL][/QUOTE]
Yazıda boyar maddenin nasıl enjekte edildiğine dair video diyor ama ilacın nasıl yapılması gerektiği anlatılıyor videoda. Ayrıca renkli GloFish adı altında geçen balıklar boyanmıyor, alakası bile yok. Genetiği değiştirilmiş canlılar bunlar. Yumurta safhasındayken yapılan bir işlemle bu gen aktarılıyor. Daha sonra bu geni kendi aralarında aktarabiliyorlar, her seferinde yapılan bir işlem de değil yani. Bir şeye karşı çıkabilmek için önce ne olduğunu doğru anlamak gerek. Yaptığım düzeltmeyle bu süreci haklı bulduğumu belirtmiyorum, yanlış anlayanlar olacak diye yine vurgulayayım. Ortada bir olay var, ama yapılan yorumlar olaydan çok alakasız. Bu tıpkı sizin maaşınıza zam yapılmayışına karşı çıkmak yerine, televizyonda neden bu program oynuyor ben bunun için mi tüm gün çalışıyorum demeye benziyor.
Zaten videoda ilaç yapımını anlatırken, bakın nasıl boyanıyor diye anlatımdan şüphelenmek gerekir. Madem boyama da böyle oluyordu neden o video yok bu var diye insan merak ediyor. Burada etik dışı bir şey varsa böyle kandırmacalar yapıp toplumu kızıştırmaktır.
Bu arada belirtmek isterim ki bu balıklar 2003 yılında FDA tarafından onay almış, çevreye ve insanlara herhangi bir tehlikelerinin olmayacağına kanaat getirildikten sonra. İşin etiği de uzunca tartışılabilir elbette, fakat bu genetik sürecinin hiçbir eziyet olan yanı yok. Tüp bebek yapmaktan farksız. Konuda bahsi geçen diğer balıkların olayını anlayamadığım için bir şey diyemiyorum. Ama zebra gibi türler için durum bundan ibaret.[EDIT]Street Parrot,2020-04-26 16:21:05[/EDIT]
Ayrıca transgenetik tetra gibi insanlar tarafından üretilmiş balıkları satın almamaya özen gösterirseniz iyi olur.[:iyi:]
[URL]https://www.akvaryum.com/Forum/bu_iskenceye_ortak_olmayin_!_k708554.asp[/URL][/QUOTE]
Yazıda boyar maddenin nasıl enjekte edildiğine dair video diyor ama ilacın nasıl yapılması gerektiği anlatılıyor videoda. Ayrıca renkli GloFish adı altında geçen balıklar boyanmıyor, alakası bile yok. Genetiği değiştirilmiş canlılar bunlar. Yumurta safhasındayken yapılan bir işlemle bu gen aktarılıyor. Daha sonra bu geni kendi aralarında aktarabiliyorlar, her seferinde yapılan bir işlem de değil yani. Bir şeye karşı çıkabilmek için önce ne olduğunu doğru anlamak gerek. Yaptığım düzeltmeyle bu süreci haklı bulduğumu belirtmiyorum, yanlış anlayanlar olacak diye yine vurgulayayım. Ortada bir olay var, ama yapılan yorumlar olaydan çok alakasız. Bu tıpkı sizin maaşınıza zam yapılmayışına karşı çıkmak yerine, televizyonda neden bu program oynuyor ben bunun için mi tüm gün çalışıyorum demeye benziyor.
Zaten videoda ilaç yapımını anlatırken, bakın nasıl boyanıyor diye anlatımdan şüphelenmek gerekir. Madem boyama da böyle oluyordu neden o video yok bu var diye insan merak ediyor. Burada etik dışı bir şey varsa böyle kandırmacalar yapıp toplumu kızıştırmaktır.
Bu arada belirtmek isterim ki bu balıklar 2003 yılında FDA tarafından onay almış, çevreye ve insanlara herhangi bir tehlikelerinin olmayacağına kanaat getirildikten sonra. İşin etiği de uzunca tartışılabilir elbette, fakat bu genetik sürecinin hiçbir eziyet olan yanı yok. Tüp bebek yapmaktan farksız. Konuda bahsi geçen diğer balıkların olayını anlayamadığım için bir şey diyemiyorum. Ama zebra gibi türler için durum bundan ibaret.[EDIT]Street Parrot,2020-04-26 16:21:05[/EDIT]
Beğenenler: [T]214296,CGDSNLR[/T][T]71379,nolimetangere[/T][T]197989,ceyh[/T][T]203728,menesc[/T][T]125030,lemur[/T][T]225094,Hacanak[/T]
Teşekkür Edenler: [T]214296,CGDSNLR[/T][T]71379,nolimetangere[/T][T]225094,Hacanak[/T]
+1: [T]221771,pofdzm[/T]
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 26 Mart 2020 21:08
Merhabalar ,
Evet Ögetay bey , kesinlikle dediklerinize katılmakla birlikte %100 haklısınız , bir , iki dayanamayıp ekleme yapmak istiyorum müsaadenizle ;
Kendim şahsen , bundan 5 yıl önce kadersiz bir trafik kazası geçirerek , beyin sapı çarpması sonucu %80 engelli olan ve vücudumun sol tarafı felçli olan birisiyim, bütün bunları da bu yüzden anlatıyorum, şimdi tabii iş beyincik ucu sinirleri olunca ve sinirlerinizin iletimi kuramayışından sorunlu iseniz ve elinizde internet gibi mucize varken , dünyanın her tarafı ve her doktor ile otomatikman bağlantı kuruyorsunuz.Doğal olarak bende hayatımı , tankım ve tankımdaki canlılarım , iki evladım ve eğitimleri ve her türden araştırmalarla vakit döngüsüne girdim.
Amerikalı bir doktor ile tesadüfen bilgi alışverişinde bulunurken bana çok ilginç bir makaleden bahsetti ve araştırmaya başladım , şu an eski arşivlerimde olduğu için ne yazık ki size copy paste yapamıyorum kaldı ki zaten konu sinirlerin iletişimi ile ilgili , ama esas siz değerli akvaristleri ilgilendiren kısmı bu GLOFISH konusu aslen Zebra Danio diye bilinen ve bu balıkların tamamen genetik döngülerinde yapılan çalışmalarında balıkları fosforlu renkleri yansıtacak şekilde sinir grafiklerinin , bizim sahte paraları kontrol ettiğimiz UV ışıkta haritalarını çıkararak , iletişim gen haritasına ulaşabilmek gibi bir yan bilgi edinmişler ve bu bilgi ışığında kopan beyin içi sinirlerin tekrardan onarılıp onarılamayacağı için bir araştırma oluşturmuşlardı, buraya kadar işin benimle ilgili kısmı idi;
Şimdi ben siz değerli akvaristlere başka bir açıdan , hem de güncel şu lanet COVİD19 dan yaklaşacağım . Şu an dünyanın birçok ülkesinde , birçok profesör ve doktor bu antivürüs araştırması yapmıyor mu ? Hem de gece gündüz, çünkü yüz binlerce insan hayatı söz konusu ve bir aşı bulmak kadar önemli bir konu yok önlerinde. Peki soruyorum bu aşı denemeleri hangi canlı üzerinde deneyecekler , eveeeeeet bildiniz malum canlı ,
Valla benim kızım , tam bir kemirgen , oğlumda kedigiller hastası , o yüzden evinde aynı anda balık , hamster , ve 3 ayaklı bir kedi olan tek şanslı haneyiz diyebilirim sizlere . Şimdi kızım bana deney farelerinden defalarca soru soruyor ve aşıların onların üzerinde denenmesini şiddetle reddediyor . Sizce ona ve onun gibi düşünenlere ne cevap vermeliyim ? bence soru bu , kendimize sormamız gereken.
Ögetay bey size bir kez daha teşekkür ederek bilinçli yorumunuzdan dolayı bunları yazmak istedim , yapılan işlemler ayrı tartışma konusu ama yanlış bilgilendirme asla tartışmaya açık değildir kanımca.
Saygılarımla,
[EDIT]Street Parrot,2020-04-26 16:24:36[/EDIT]
Evet Ögetay bey , kesinlikle dediklerinize katılmakla birlikte %100 haklısınız , bir , iki dayanamayıp ekleme yapmak istiyorum müsaadenizle ;
Kendim şahsen , bundan 5 yıl önce kadersiz bir trafik kazası geçirerek , beyin sapı çarpması sonucu %80 engelli olan ve vücudumun sol tarafı felçli olan birisiyim, bütün bunları da bu yüzden anlatıyorum, şimdi tabii iş beyincik ucu sinirleri olunca ve sinirlerinizin iletimi kuramayışından sorunlu iseniz ve elinizde internet gibi mucize varken , dünyanın her tarafı ve her doktor ile otomatikman bağlantı kuruyorsunuz.Doğal olarak bende hayatımı , tankım ve tankımdaki canlılarım , iki evladım ve eğitimleri ve her türden araştırmalarla vakit döngüsüne girdim.
Amerikalı bir doktor ile tesadüfen bilgi alışverişinde bulunurken bana çok ilginç bir makaleden bahsetti ve araştırmaya başladım , şu an eski arşivlerimde olduğu için ne yazık ki size copy paste yapamıyorum kaldı ki zaten konu sinirlerin iletişimi ile ilgili , ama esas siz değerli akvaristleri ilgilendiren kısmı bu GLOFISH konusu aslen Zebra Danio diye bilinen ve bu balıkların tamamen genetik döngülerinde yapılan çalışmalarında balıkları fosforlu renkleri yansıtacak şekilde sinir grafiklerinin , bizim sahte paraları kontrol ettiğimiz UV ışıkta haritalarını çıkararak , iletişim gen haritasına ulaşabilmek gibi bir yan bilgi edinmişler ve bu bilgi ışığında kopan beyin içi sinirlerin tekrardan onarılıp onarılamayacağı için bir araştırma oluşturmuşlardı, buraya kadar işin benimle ilgili kısmı idi;
Şimdi ben siz değerli akvaristlere başka bir açıdan , hem de güncel şu lanet COVİD19 dan yaklaşacağım . Şu an dünyanın birçok ülkesinde , birçok profesör ve doktor bu antivürüs araştırması yapmıyor mu ? Hem de gece gündüz, çünkü yüz binlerce insan hayatı söz konusu ve bir aşı bulmak kadar önemli bir konu yok önlerinde. Peki soruyorum bu aşı denemeleri hangi canlı üzerinde deneyecekler , eveeeeeet bildiniz malum canlı ,
Valla benim kızım , tam bir kemirgen , oğlumda kedigiller hastası , o yüzden evinde aynı anda balık , hamster , ve 3 ayaklı bir kedi olan tek şanslı haneyiz diyebilirim sizlere . Şimdi kızım bana deney farelerinden defalarca soru soruyor ve aşıların onların üzerinde denenmesini şiddetle reddediyor . Sizce ona ve onun gibi düşünenlere ne cevap vermeliyim ? bence soru bu , kendimize sormamız gereken.
Ögetay bey size bir kez daha teşekkür ederek bilinçli yorumunuzdan dolayı bunları yazmak istedim , yapılan işlemler ayrı tartışma konusu ama yanlış bilgilendirme asla tartışmaya açık değildir kanımca.
Saygılarımla,
[EDIT]Street Parrot,2020-04-26 16:24:36[/EDIT]
Beğenenler: [T]71379,nolimetangere[/T][T]205937,DEVLETİ ALLİYE[/T][T]125030,lemur[/T][T]217390,BayBalik[/T]
Teşekkür Edenler: [T]71379,nolimetangere[/T]
+1: [T]205937,DEVLETİ ALLİYE[/T]
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 21 Nisan 2020 00:55
[QUOTE=Flexa]
Bu arada belirtmek isterim ki bu balıklar 2003 yılında FDA tarafından onay almış, çevreye ve insanlara herhangi bir tehlikelerinin olmayacağına kanaat getirildikten sonra. İşin etiği de uzunca tartışılabilir elbette, fakat bu genetik sürecinin hiçbir eziyet olan yanı yok. Tüp bebek yapmaktan farksız. Konuda bahsi geçen diğer balıkların olayını anlayamadığım için bir şey diyemiyorum. Ama zebra gibi türler için durum bundan ibaret.[/QUOTE]
Öncelikle, FDA bir "fetva makamı" değil. FDA, ABD'liler için gıda ve ilaç onayı verebilir ama etik bir konuda fetva veremez. Dolayısı ile bu konu ile herhangi bir bağlantısı yok. Niçin konuyu FDA ile bağdaştırdığınızı gerçekten anlayamadım. Bu balıklara karşı çıkan hiç kimse, bu balıkların insana ya da doğaya zarar vereceğini düşünmüyor zaten.
Tüp bebek benzetmenizi de isabetli bulmadığımı belirtmeliyim. Tüp bebek, bir zorunluluğa karşı üretilmiş bir çözümdür. Bebek sahibi olamayan bir çift, tıbbın onlara verdiği bu imkanı kullanabilir, ama akvaryumda beslenen bir balığı, kitsch renklere boyamak hangi zorunlu ihtiyacın karşılanmasıdır? Doğal yollardan bebek sahibi olma şansı olan hiçbir çift, zevk için gidip tüp bebek yapmıyor. Oysa transgenetik canlılar, insanın bencilliğinin sembolü olarak önümüzde duruyor. Bu canlıyı besleyenler için değilse bile, bu canlıyı üretenlerin, saf kötülük sembolü olduğunu düşünüyorum.
Peki. Konu şu, niçin Transgenetik canlılardan hoşlanmıyorum. Bu konuda benzer itiraza sahip diğer insanların da benim itirazlarıma katılabileceğini tahmin ediyorum.
Evimizde akvaryum kurmamızın en önemli amaçlarından biri, evimizde doğal bir yaşam kesiti oluşturmaktır. Doğal olmadığını bildiğim bir canlıyı, sadece yaldır yaldır parlayan renklerinden dolayı, bu ortamın içine koymak işin mantığına ters. Akvaryumu, akvaryum simülasyonu olan screen saver'lere ya da içi plastik balık dolu bir leğene tercih etmemizin sebebi, akvaryumun doğal yaşam kesiti olmasıdır. En azından benim için öyle. Genetiği ile oynanıp kitsch hale getirilmiş bir zavallı canlıyı akvaryumuma sokmam.
GDO gıdaları yeme konusunda çok şüpheciyiz. GDO gıdaları savunanlar, artan dünya nüfusunun ancak bu şekilde doyabileceğini söylüyor. Peki ya bu zavallı varlıklar? Bunlar da açgözlülüğümüzü doyurmak için mi? Sürekli olarak gözümün önünde durup, insanlığı ve doğanın geldiği acıklı durumu hatırlatan bir varlığa bakıp nasıl mutlu olabilirim?
Bir diğer konu da şu ki, doğal Zebra Danio ve Tetra Black'i kesinlikle bu kitsch hallerinden daha güzel buluyorum. Bir ömrü bu güzel balıkları seyrederek geçirdim, şimdi bu yaldır yaldır halleri bana kesinlikle daha güzel gelmiyor. Suratına botoks yaptırmış, göğüslerine silikon taktırmış bir kadını niçin güzel bulmuyorsam, aynı duygu ile bu balıkları da kesinlikle çirkin buluyorum.
Velhasılı, konu derin ve FDA'yı aşıyor...
Bu arada belirtmek isterim ki bu balıklar 2003 yılında FDA tarafından onay almış, çevreye ve insanlara herhangi bir tehlikelerinin olmayacağına kanaat getirildikten sonra. İşin etiği de uzunca tartışılabilir elbette, fakat bu genetik sürecinin hiçbir eziyet olan yanı yok. Tüp bebek yapmaktan farksız. Konuda bahsi geçen diğer balıkların olayını anlayamadığım için bir şey diyemiyorum. Ama zebra gibi türler için durum bundan ibaret.[/QUOTE]
Öncelikle, FDA bir "fetva makamı" değil. FDA, ABD'liler için gıda ve ilaç onayı verebilir ama etik bir konuda fetva veremez. Dolayısı ile bu konu ile herhangi bir bağlantısı yok. Niçin konuyu FDA ile bağdaştırdığınızı gerçekten anlayamadım. Bu balıklara karşı çıkan hiç kimse, bu balıkların insana ya da doğaya zarar vereceğini düşünmüyor zaten.
Tüp bebek benzetmenizi de isabetli bulmadığımı belirtmeliyim. Tüp bebek, bir zorunluluğa karşı üretilmiş bir çözümdür. Bebek sahibi olamayan bir çift, tıbbın onlara verdiği bu imkanı kullanabilir, ama akvaryumda beslenen bir balığı, kitsch renklere boyamak hangi zorunlu ihtiyacın karşılanmasıdır? Doğal yollardan bebek sahibi olma şansı olan hiçbir çift, zevk için gidip tüp bebek yapmıyor. Oysa transgenetik canlılar, insanın bencilliğinin sembolü olarak önümüzde duruyor. Bu canlıyı besleyenler için değilse bile, bu canlıyı üretenlerin, saf kötülük sembolü olduğunu düşünüyorum.
Peki. Konu şu, niçin Transgenetik canlılardan hoşlanmıyorum. Bu konuda benzer itiraza sahip diğer insanların da benim itirazlarıma katılabileceğini tahmin ediyorum.
Evimizde akvaryum kurmamızın en önemli amaçlarından biri, evimizde doğal bir yaşam kesiti oluşturmaktır. Doğal olmadığını bildiğim bir canlıyı, sadece yaldır yaldır parlayan renklerinden dolayı, bu ortamın içine koymak işin mantığına ters. Akvaryumu, akvaryum simülasyonu olan screen saver'lere ya da içi plastik balık dolu bir leğene tercih etmemizin sebebi, akvaryumun doğal yaşam kesiti olmasıdır. En azından benim için öyle. Genetiği ile oynanıp kitsch hale getirilmiş bir zavallı canlıyı akvaryumuma sokmam.
GDO gıdaları yeme konusunda çok şüpheciyiz. GDO gıdaları savunanlar, artan dünya nüfusunun ancak bu şekilde doyabileceğini söylüyor. Peki ya bu zavallı varlıklar? Bunlar da açgözlülüğümüzü doyurmak için mi? Sürekli olarak gözümün önünde durup, insanlığı ve doğanın geldiği acıklı durumu hatırlatan bir varlığa bakıp nasıl mutlu olabilirim?
Bir diğer konu da şu ki, doğal Zebra Danio ve Tetra Black'i kesinlikle bu kitsch hallerinden daha güzel buluyorum. Bir ömrü bu güzel balıkları seyrederek geçirdim, şimdi bu yaldır yaldır halleri bana kesinlikle daha güzel gelmiyor. Suratına botoks yaptırmış, göğüslerine silikon taktırmış bir kadını niçin güzel bulmuyorsam, aynı duygu ile bu balıkları da kesinlikle çirkin buluyorum.
Velhasılı, konu derin ve FDA'yı aşıyor...
Beğenenler: [T]205937,DEVLETİ ALLİYE[/T][T]217331,lazarusv20[/T][T]217390,BayBalik[/T][T]127461,Foae[/T]
+1: [T]205937,DEVLETİ ALLİYE[/T][T]184672,caglarm[/T][T]28439,monster[/T]
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 23 Nisan 2020 00:50
[QUOTE=erkanmazici]
Öncelikle, FDA bir "fetva makamı" değil. FDA, ABD'liler için gıda ve ilaç onayı verebilir ama etik bir konuda fetva veremez. Dolayısı ile bu konu ile herhangi bir bağlantısı yok. Niçin konuyu FDA ile bağdaştırdığınızı gerçekten anlayamadım. Bu balıklara karşı çıkan hiç kimse, bu balıkların insana ya da doğaya zarar vereceğini düşünmüyor zaten.
Tüp bebek benzetmenizi de isabetli bulmadığımı belirtmeliyim. Tüp bebek, bir zorunluluğa karşı üretilmiş bir çözümdür. Bebek sahibi olamayan bir çift, tıbbın onlara verdiği bu imkanı kullanabilir, ama akvaryumda beslenen bir balığı, kitsch renklere boyamak hangi zorunlu ihtiyacın karşılanmasıdır? Doğal yollardan bebek sahibi olma şansı olan hiçbir çift, zevk için gidip tüp bebek yapmıyor. Oysa transgenetik canlılar, insanın bencilliğinin sembolü olarak önümüzde duruyor. Bu canlıyı besleyenler için değilse bile, bu canlıyı üretenlerin, saf kötülük sembolü olduğunu düşünüyorum.
Peki. Konu şu, niçin Transgenetik canlılardan hoşlanmıyorum. Bu konuda benzer itiraza sahip diğer insanların da benim itirazlarıma katılabileceğini tahmin ediyorum.
Evimizde akvaryum kurmamızın en önemli amaçlarından biri, evimizde doğal bir yaşam kesiti oluşturmaktır. Doğal olmadığını bildiğim bir canlıyı, sadece yaldır yaldır parlayan renklerinden dolayı, bu ortamın içine koymak işin mantığına ters. Akvaryumu, akvaryum simülasyonu olan screen saver'lere ya da içi plastik balık dolu bir leğene tercih etmemizin sebebi, akvaryumun doğal yaşam kesiti olmasıdır. En azından benim için öyle. Genetiği ile oynanıp kitsch hale getirilmiş bir zavallı canlıyı akvaryumuma sokmam.
GDO gıdaları yeme konusunda çok şüpheciyiz. GDO gıdaları savunanlar, artan dünya nüfusunun ancak bu şekilde doyabileceğini söylüyor. Peki ya bu zavallı varlıklar? Bunlar da açgözlülüğümüzü doyurmak için mi? Sürekli olarak gözümün önünde durup, insanlığı ve doğanın geldiği acıklı durumu hatırlatan bir varlığa bakıp nasıl mutlu olabilirim?
Bir diğer konu da şu ki, doğal Zebra Danio ve Tetra Black'i kesinlikle bu kitsch hallerinden daha güzel buluyorum. Bir ömrü bu güzel balıkları seyrederek geçirdim, şimdi bu yaldır yaldır halleri bana kesinlikle daha güzel gelmiyor. Suratına botoks yaptırmış, göğüslerine silikon taktırmış bir kadını niçin güzel bulmuyorsam, aynı duygu ile bu balıkları da kesinlikle çirkin buluyorum.
Velhasılı, konu derin ve FDA'yı aşıyor...[/QUOTE]
Dünya, kullanılan medikal yöntemler konusunda FDA gibi merkezleri referans alıyor. Siz konu FDA'yı aşıyor deyip, üstüne kendiniz yorum belirtip daha ciddi olduğunu düşünüyorsanız, derin bir yanılgı içerisindesiniz demektir. Konunun hala "boyama" olduğunu belirttiğinize göre hiçbir şey anlamadığınızı anlıyorum.
GDO savunucularının artan dünya nüfusuyla bir alakası yok. Bugün birçok gıda, o hali daha sağlıklı olduğu için GDO teknikleri kullanılarak geliştiriliyor. Bundan 100 yıl önceki muzu versek, elinize bile almazsınız. Şeftaliyi, görseniz tanımazsınız. Bunlar başta hep genetik melezlemelerle değiştirildi. Sonra da GDO ile daha da geliştirilebilir hale geldiler.
Bunun yanı sıra GDO'yu genel olarak zararlı ilan edebilecek hiçbir bilimsel çalışma ortaya konulamadı. Elbette her konuda olduğu gibi bir takım negatiflikler söz konusu fakat tıpta diğer her şeyde olduğu gibi getiri/götürü kıyaslaması yapılır.
Doğal olanı tercih edersiniz, etmezsiniz ayrı bir konu. Kimsenin şahsi tercihine karışmam. Konunun etiği ise bambaşka bir konu, o konuda da tartışmam. Lakin genetik üzerinden hatalı bilgilerle konuyu çökertmeye çalışmak doğru değil.
O zavallı hale getirilmiş canlı dediğiniz canlılar (genetiğiyle oynanmış canlılar) şu anda aldığınız ilaçların var olmasının sebebi. Çoğu ilaç transgenik canlılar üzerinde deneniyor, çoğu bilimsel deney bunlar üzeride yapılıyor. Madem bu kadar karşınız, o ilaçları da almayın, her şeyde doğala dönün.
Bir yandan bu ilaçları kullanırken, bir yandan "bu canlılara yazık değil mi akvaryuma koymayayım" demek pek tarafsız bir yaklaşım örneği olmuyor. Bu tür değişikliklerin canlının hayatı üzerinde gram etkisi yokken nasıl oluyor da o canlı zavallı oluveriyor anlamak güç gerçekten.
Tartışmanın kişiselleşmesine forum kuralları izin vermediği için daha fazla cevap vermeyeceğim, sadece bilimsel hataları düzeltmek istedim.
Keyifli hobiler dilerim.[EDIT]Street Parrot,2020-04-26 16:26:20[/EDIT]
Öncelikle, FDA bir "fetva makamı" değil. FDA, ABD'liler için gıda ve ilaç onayı verebilir ama etik bir konuda fetva veremez. Dolayısı ile bu konu ile herhangi bir bağlantısı yok. Niçin konuyu FDA ile bağdaştırdığınızı gerçekten anlayamadım. Bu balıklara karşı çıkan hiç kimse, bu balıkların insana ya da doğaya zarar vereceğini düşünmüyor zaten.
Tüp bebek benzetmenizi de isabetli bulmadığımı belirtmeliyim. Tüp bebek, bir zorunluluğa karşı üretilmiş bir çözümdür. Bebek sahibi olamayan bir çift, tıbbın onlara verdiği bu imkanı kullanabilir, ama akvaryumda beslenen bir balığı, kitsch renklere boyamak hangi zorunlu ihtiyacın karşılanmasıdır? Doğal yollardan bebek sahibi olma şansı olan hiçbir çift, zevk için gidip tüp bebek yapmıyor. Oysa transgenetik canlılar, insanın bencilliğinin sembolü olarak önümüzde duruyor. Bu canlıyı besleyenler için değilse bile, bu canlıyı üretenlerin, saf kötülük sembolü olduğunu düşünüyorum.
Peki. Konu şu, niçin Transgenetik canlılardan hoşlanmıyorum. Bu konuda benzer itiraza sahip diğer insanların da benim itirazlarıma katılabileceğini tahmin ediyorum.
Evimizde akvaryum kurmamızın en önemli amaçlarından biri, evimizde doğal bir yaşam kesiti oluşturmaktır. Doğal olmadığını bildiğim bir canlıyı, sadece yaldır yaldır parlayan renklerinden dolayı, bu ortamın içine koymak işin mantığına ters. Akvaryumu, akvaryum simülasyonu olan screen saver'lere ya da içi plastik balık dolu bir leğene tercih etmemizin sebebi, akvaryumun doğal yaşam kesiti olmasıdır. En azından benim için öyle. Genetiği ile oynanıp kitsch hale getirilmiş bir zavallı canlıyı akvaryumuma sokmam.
GDO gıdaları yeme konusunda çok şüpheciyiz. GDO gıdaları savunanlar, artan dünya nüfusunun ancak bu şekilde doyabileceğini söylüyor. Peki ya bu zavallı varlıklar? Bunlar da açgözlülüğümüzü doyurmak için mi? Sürekli olarak gözümün önünde durup, insanlığı ve doğanın geldiği acıklı durumu hatırlatan bir varlığa bakıp nasıl mutlu olabilirim?
Bir diğer konu da şu ki, doğal Zebra Danio ve Tetra Black'i kesinlikle bu kitsch hallerinden daha güzel buluyorum. Bir ömrü bu güzel balıkları seyrederek geçirdim, şimdi bu yaldır yaldır halleri bana kesinlikle daha güzel gelmiyor. Suratına botoks yaptırmış, göğüslerine silikon taktırmış bir kadını niçin güzel bulmuyorsam, aynı duygu ile bu balıkları da kesinlikle çirkin buluyorum.
Velhasılı, konu derin ve FDA'yı aşıyor...[/QUOTE]
Dünya, kullanılan medikal yöntemler konusunda FDA gibi merkezleri referans alıyor. Siz konu FDA'yı aşıyor deyip, üstüne kendiniz yorum belirtip daha ciddi olduğunu düşünüyorsanız, derin bir yanılgı içerisindesiniz demektir. Konunun hala "boyama" olduğunu belirttiğinize göre hiçbir şey anlamadığınızı anlıyorum.
GDO savunucularının artan dünya nüfusuyla bir alakası yok. Bugün birçok gıda, o hali daha sağlıklı olduğu için GDO teknikleri kullanılarak geliştiriliyor. Bundan 100 yıl önceki muzu versek, elinize bile almazsınız. Şeftaliyi, görseniz tanımazsınız. Bunlar başta hep genetik melezlemelerle değiştirildi. Sonra da GDO ile daha da geliştirilebilir hale geldiler.
Bunun yanı sıra GDO'yu genel olarak zararlı ilan edebilecek hiçbir bilimsel çalışma ortaya konulamadı. Elbette her konuda olduğu gibi bir takım negatiflikler söz konusu fakat tıpta diğer her şeyde olduğu gibi getiri/götürü kıyaslaması yapılır.
Doğal olanı tercih edersiniz, etmezsiniz ayrı bir konu. Kimsenin şahsi tercihine karışmam. Konunun etiği ise bambaşka bir konu, o konuda da tartışmam. Lakin genetik üzerinden hatalı bilgilerle konuyu çökertmeye çalışmak doğru değil.
O zavallı hale getirilmiş canlı dediğiniz canlılar (genetiğiyle oynanmış canlılar) şu anda aldığınız ilaçların var olmasının sebebi. Çoğu ilaç transgenik canlılar üzerinde deneniyor, çoğu bilimsel deney bunlar üzeride yapılıyor. Madem bu kadar karşınız, o ilaçları da almayın, her şeyde doğala dönün.
Bir yandan bu ilaçları kullanırken, bir yandan "bu canlılara yazık değil mi akvaryuma koymayayım" demek pek tarafsız bir yaklaşım örneği olmuyor. Bu tür değişikliklerin canlının hayatı üzerinde gram etkisi yokken nasıl oluyor da o canlı zavallı oluveriyor anlamak güç gerçekten.
Tartışmanın kişiselleşmesine forum kuralları izin vermediği için daha fazla cevap vermeyeceğim, sadece bilimsel hataları düzeltmek istedim.
Keyifli hobiler dilerim.[EDIT]Street Parrot,2020-04-26 16:26:20[/EDIT]
Beğenenler: [T]197989,ceyh[/T][T]143870,osman-01[/T][T]203728,menesc[/T][T]183330,alpburakozbay[/T]
+1: [T]214092,Nursun[/T][T]197989,ceyh[/T][T]203728,menesc[/T][T]183330,alpburakozbay[/T]
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 23 Nisan 2020 06:41
Meselenin tam ortasına denk gelmişim. Yazılarınızı okudum. Erkanmazici arkadaşa katılıyorum. Buna ek olarak Flexa arkadaşa söylemek isterim; Dünya çapında kabul görmüş onay verme şirketleri olabilir. Ancak işleri doğru yaptığına mutlak şekilde inanmak doğru olmaz. Bu konuyla ilgili makale ve belgesel izledim. Bu şirketlerin hiç de masum olduğunu söyleyemeyiz. Özellikle Amerika' da ve tüm dünyada bu işler nasıl yürüyormuş yenilir yutulur şeyler değil. Gdo konusuna gelince: Buğdayı ele alalım; Normal buğdayla gdo buğday(yüksek glutenli) arasında kromozom farkı olduğu söyleniyor ve birçok farklılıklar söz konusu. En basitinden diyetisyenler dahi normal buğdaydan yapılmış yemeklerin mineral, vitamin bakımından daha zengin ve doyurucu olduğunu söylüyorlar.(düşük gluten) Bir basit örnek daha; birçok sebze ve meyvenin neden tadında değişimler oluyor? Bu değişimler neden olumsuzlar eğiliminde. Yaşlı insanlarımızı bırakın, artık biz bile söylüyoruz nerede o eski domates ve salatalıklar? Bulabilirsem sağlık ve gıda üzerine yapılan araştırma, soruşturma ve belgeseli bulur yazarım gerekirse. Bize gösterdikleri gibi değil manzara. Konu dışı olacak ama bir örnek daha vermek isterim; Sanıyorum 10-15 yıl olmuştur bir haber okumuştum. İngiltere' de bir okulda wifi yasaklandı diye. Sebebi malum. O zamanda bile araştırma yapılmış. Ancak o zamandan bu zaman bu konuda kesin bir bilgi içeren haberleri neden duymadık? Zararları biliniyor ama dillendirmiyorlar, hatta oralı bile olmuyorlar. Neden bunu söyledim? Şimdi 5G konuşuluyor. Savunmaya bak; hala bilimsel bir çalışma yok, bilimsel bir kanıt yok savunmasına sarılıyorlar.( şirketler söylüyor). Halbuki var kanıtlar. Ancak neden bu büyük büyük büyük dünya çapındaki malum şirketlerden ses yok?
Balık konusunda bu farklı çalışmaların zarar fayda olayını bilmiyorum ama zikredilen şirket ve çalışmaları konusu dikkatimi çekince birşeyler söylemek istedim.
"Bir yandan löpür löpür ilaçları gömerken, bir yandan "bu canlılara yazık değil mi akvaryuma koymayayım" demek pek tarafsız bir yaklaşım örneği olmuyor. Bu tür değişikliklerin canlının hayatı üzerinde gram etkisi yokken nasıl oluyor da o canlı zavallı oluveriyor anlamak güç gerçekten." Bırakalım da laboratuar ortamında insan sağlığı için çalışsınlar. Bunun dışına çıkılmasın. Bunlar yaygınlaşırsa asıl türler tehlikeye girmez mi? Buna istinaden bir örnek vereceğim; çok sayıda armut çeşidimiz varmış. Bir çok sebeplerden ötürü yanlış hatırlamıyorsam 14 armut türünün yok olduğunu duydum bir bilim adamından. Piyasada kaç çeşit armut var? Pek fazla göremezsiniz. Demek istediğim, zamanla asıl türler kaybolabilir.[EDIT]caglarm,2020-04-23 07:09:49[/EDIT]
Balık konusunda bu farklı çalışmaların zarar fayda olayını bilmiyorum ama zikredilen şirket ve çalışmaları konusu dikkatimi çekince birşeyler söylemek istedim.
"Bir yandan löpür löpür ilaçları gömerken, bir yandan "bu canlılara yazık değil mi akvaryuma koymayayım" demek pek tarafsız bir yaklaşım örneği olmuyor. Bu tür değişikliklerin canlının hayatı üzerinde gram etkisi yokken nasıl oluyor da o canlı zavallı oluveriyor anlamak güç gerçekten." Bırakalım da laboratuar ortamında insan sağlığı için çalışsınlar. Bunun dışına çıkılmasın. Bunlar yaygınlaşırsa asıl türler tehlikeye girmez mi? Buna istinaden bir örnek vereceğim; çok sayıda armut çeşidimiz varmış. Bir çok sebeplerden ötürü yanlış hatırlamıyorsam 14 armut türünün yok olduğunu duydum bir bilim adamından. Piyasada kaç çeşit armut var? Pek fazla göremezsiniz. Demek istediğim, zamanla asıl türler kaybolabilir.[EDIT]caglarm,2020-04-23 07:09:49[/EDIT]
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 23 Nisan 2020 13:05
[QUOTE=caglarm]Meselenin tam ortasına denk gelmişim. Yazılarınızı okudum. Erkanmazici arkadaşa katılıyorum. Buna ek olarak Flexa arkadaşa söylemek isterim; Dünya çapında kabul görmüş onay verme şirketleri olabilir. Ancak işleri doğru yaptığına mutlak şekilde inanmak doğru olmaz. Bu konuyla ilgili makale ve belgesel izledim. Bu şirketlerin hiç de masum olduğunu söyleyemeyiz. Özellikle Amerika' da ve tüm dünyada bu işler nasıl yürüyormuş yenilir yutulur şeyler değil. Gdo konusuna gelince: Buğdayı ele alalım; Normal buğdayla gdo buğday(yüksek glutenli) arasında kromozom farkı olduğu söyleniyor ve birçok farklılıklar söz konusu. En basitinden diyetisyenler dahi normal buğdaydan yapılmış yemeklerin mineral, vitamin bakımından daha zengin ve doyurucu olduğunu söylüyorlar.(düşük gluten) Bir basit örnek daha; birçok sebze ve meyvenin neden tadında değişimler oluyor? Bu değişimler neden olumsuzlar eğiliminde. Yaşlı insanlarımızı bırakın, artık biz bile söylüyoruz nerede o eski domates ve salatalıklar? Bulabilirsem sağlık ve gıda üzerine yapılan araştırma, soruşturma ve belgeseli bulur yazarım gerekirse. Bize gösterdikleri gibi değil manzara. Konu dışı olacak ama bir örnek daha vermek isterim; Sanıyorum 10-15 yıl olmuştur bir haber okumuştum. İngiltere' de bir okulda wifi yasaklandı diye. Sebebi malum. O zamanda bile araştırma yapılmış. Ancak o zamandan bu zaman bu konuda kesin bir bilgi içeren haberleri neden duymadık? Zararları biliniyor ama dillendirmiyorlar, hatta oralı bile olmuyorlar. Neden bunu söyledim? Şimdi 5G konuşuluyor. Savunmaya bak; hala bilimsel bir çalışma yok, bilimsel bir kanıt yok savunmasına sarılıyorlar.( şirketler söylüyor). Halbuki var kanıtlar. Ancak neden bu büyük büyük büyük dünya çapındaki malum şirketlerden ses yok?
Balık konusunda bu farklı çalışmaların zarar fayda olayını bilmiyorum ama zikredilen şirket ve çalışmaları konusu dikkatimi çekince birşeyler söylemek istedim.
"Bir yandan löpür löpür ilaçları gömerken, bir yandan "bu canlılara yazık değil mi akvaryuma koymayayım" demek pek tarafsız bir yaklaşım örneği olmuyor. Bu tür değişikliklerin canlının hayatı üzerinde gram etkisi yokken nasıl oluyor da o canlı zavallı oluveriyor anlamak güç gerçekten." Bırakalım da laboratuar ortamında insan sağlığı için çalışsınlar. Bunun dışına çıkılmasın. Bunlar yaygınlaşırsa asıl türler tehlikeye girmez mi? Buna istinaden bir örnek vereceğim; çok sayıda armut çeşidimiz varmış. Bir çok sebeplerden ötürü yanlış hatırlamıyorsam 14 armut türünün yok olduğunu duydum bir bilim adamından. Piyasada kaç çeşit armut var? Pek fazla göremezsiniz. Demek istediğim, zamanla asıl türler kaybolabilir.[/QUOTE]
Fikirlerinizi nazikçe belirttiğiniz için teşekkürler. Bu nedenle tek tek cevap vermek istedim.
[B][K]"Dünya çapında kabul görmüş onay verme şirketleri olabilir. Ancak işleri doğru yaptığına mutlak şekilde inanmak doğru olmaz."[/K][/B]
-Zaten hiçbirimiz mutlak doğru olarak kabul etmiyoruz. Burada FDA çıkıp da, bu ilaç iyi bunu alın demiyor zaten. Bir ilacın çıkış süreci çok farklı fazlardan oluşuyor ve ortalama 15 yıl sürüyor. Müstakbel eşim de faz öncesi biriminde 1 yıl çalıştığı için süreçleri tanıma imkanım oldu. FDA'in bu konuda yürüttüğü her şey şeffaflıkla oluyor. Dolayısıyla [B]inanmanız gerekmiyor[/B], sonuçları zaten görüyorsunuz ve bunu FDA gibi kurumları avlamak isteyenler de test ederek sürekli açık arıyorlar.
O nedenle FDA gibi kurumlar, elbette bu konuda son sözü söyleyen yerler. Çünkü en doğru, en kaliteli işleri onlar yapıyorlar. Onu dinlemeyip kimi dinleyeceksiniz? Elinde doğru düzgün uzmanı bile olmayan Kamboçya Devlet Üniversitesini mi? Hiçbir kurum kusursuz değil, o nedenle eldeki en iyi neyse o takip ediliyor. Yapılan hatalar, diğerlerinin yaptıklarıyla kıyaslanamayacak kadar az.
[B][K]"Bu konuyla ilgili makale ve belgesel izledim. Bu şirketlerin hiç de masum olduğunu söyleyemeyiz. Özellikle Amerika' da ve tüm dünyada bu işler nasıl yürüyormuş yenilir yutulur şeyler değil."[/K][/B]
-Öncelikle belgesellerin veya bilimsel olmayan makalelerin (popüler bilim, köşe yazısı vb.) bilimsel bir nitelik arz etmediğini bir kenara koyalım.
Bu tür karalama kampanyaları hep olur. ABD'de bu tür şeylerin çok ciddi yaptırımları var. İşin güzel yanı, onları tahtından etmek isteyen bir sürü düşmanlarının oluşu. Dolayısıyla sıklıkla denetlenip, test ediliyorlar. Bu tür karalamalar her zaman herkes için olur. Kimsenin umursamadığı Afrika'da hastalıkları yok edeceğim diye 10 milyarlarca dolar harcayana Bill Gates'e bile koronayı çıkardı diye suç atan bir güruh her zaman oluyor.
[B][K]"En basitinden diyetisyenler dahi normal buğdaydan yapılmış yemeklerin mineral, vitamin bakımından daha zengin ve doyurucu olduğunu söylüyorlar.(düşük gluten) "[/K][/B]
-Öncelikle burada dikkat edilmesi gereken, bir iddiada bulunurken referansa dikkat etmek. Ne yazık ki bu tür söylemler dilden dile dolaşıp yanlış bilgilendirmeye neden oluyor. Hangi diyetisten demiş mesela bunu? Az önce FDA gibi büyük bir kuruma inanmayalım derken neden kim olduğu bile bilinmeyen tek bir diyetisyene inanır olduk?
Normal buğday daha vitaminli diye bir olay da yok. Bu tamamen yaptığınız genetik modifikasyona göre değişir. Örneğin vitamin yoksunluğu çeken kesimlerde pirinci vitamin açısından zenginleştirmek için altın pirinç üretildi. Yani GDO'lu olan daha besleyici. Üstelik gösterilmiş bir zararı da söz konusu değilken, buna karşı çıkanlar oldu. İnsanlar vitamin eksikliğinden hayatlarını kaybediyor ve siz hiçbir delil yokken, bırakın ölsünler GDO günah moduna giriyorsunuz (sizin için söylemiyorum, takınılan genel tavır böyle).
GDO'nun zaten temel amacı, gıdayı daha iyi bir hale getirmek. Gerek dayanıklık olsun, gerek besin içeriği olsun. Öyle fantezi olsun diye yapılan, rastgele şeyler değil. Domatesler taşınırken zarar gördüğünde, patojen barındırma, hastalık yapma olasılığı da artıyor. Bunun gibi birçok sorun sebebiyle sağlam hale getiriliyolar. Ama insanlar sanıyor ki, "domatesi satamayacak diye öyle yaptı". Elbette bu da bir faktör. Fakat burada gözden kaçırılan diğer önemli detaylar da var. Yazık değil mi onca domatese? Basit bir örnek sadece.
[B][K]"birçok sebze ve meyvenin neden tadında değişimler oluyor? Bu değişimler neden olumsuzlar eğiliminde. Yaşlı insanlarımızı bırakın, artık biz bile söylüyoruz nerede o eski domates ve salatalıklar?"[/K][/B]
-İnsanlar yaşlandıkça tat alma duyuları azalır bu doğal bir durum. Özellikle geniz akıntısı fazla olan insanlarda bunun daha çabuk yaşandığı biliniyor. Gurmeler bu nedenle bu tür kayıpları azaltmaya çalışırlar.
Bunun yanında bütün bitkiler zamanla değişime uğrar, bu doğanın bir parçası. Az önceki mesajımda dediğim gibi, 100 sene önceki şeftaliyi görseniz tanımazsınız. Üstelik bunlar GDO olmadan oldu. Dolayısıyla tatlarının değişmesinin GDO ile zerre alakası yok.
Hatta tam aksine, yıllar önceki muzu buradaki kimse yemeyi tercih etmeyecek bir tada sahipken, şu anda oldukça lezzetli. Yani burada net bir algıda seçicilik var maalesef. Her şey kötü yönde gitmiyor.
[B][K]"Şimdi 5G konuşuluyor. Savunmaya bak; hala bilimsel bir çalışma yok, bilimsel bir kanıt yok savunmasına sarılıyorlar.( şirketler söylüyor). Halbuki var kanıtlar. Ancak neden bu büyük büyük büyük dünya çapındaki malum şirketlerden ses yok? "[/K][/B]
Şunu söylemeliyim ki, siz işin bilimsel kısmından çok uzak kalmış durumdasınız, yanlış anlamayın lütfen. Bu bence medyanın suçu. 5 seneden fazladır bilim sitesi yönetip, yazılar yazan biri olarak bunları bangır bangır sürekli yazıp anlatıyoruz ama sizlere ne yazık ki ulaşamıyoruz. Çünkü size anlatılanlar bunlar. Hani dediniz ya, "bize gösterdikleri gibi değil manzara" diye, aynen öyle. Gerçekleri anlatayım.
Bu konularda (Wi-Fi ve 5G) yapılan tonla bilimsel çalışma var. İlk çıktıkları günden beri var, ama siz duymuyorsunuz maalesef. Bu konuda yapılan çalışmaların en az %99'u, hiçbir zarar olmadığını ortaya koyuyor. Birkaç tartışmalı, çok eleştirilen, eksik görülen çalışmalar "belki" diyebiliyor sadece. Yıllarca telefonla çok konuşan çalışanların beyin kanseri olduğuyla ilgili haberler dolanıp durdu. Fakat yapılan bilimsel, istatistiksel çalışmalar bu insanların diğerlerinden daha fazla bir riske sahip olduğunu gösteremedi.
Siz genel bir yanılgı olan "büyük şirketler bizi kandırıyor" olayını kapılmışsınız. Büyük şirketler elbette sizi kandırmak istiyor olabilir. Lakin bilim dediğimiz camia, tüm dünyadan insanları barındırıyor ve tamamen şeffaf bir ortam. Ne yaptığınızı adım adım anlatıyorsunuz. Dolayısıyla sizi sevmeyen biri, sizin çalışmanızı yalanlamak için aynısı test ediyor. Bakıyor ki haklısınız...
Yani demek istediğim o ki, bilimsel gerçekleri saklamak mümkün değil. Şehrin ortasına göktaşı düşse saklarsınız, ama ortaya konmuş, detaylarıyla anlatılmış ve paylaşılmış bir bilimsel çalışmayla insanları kandırma imkanınız bundan kat ve kat düşüktür, imkansıza yakındır. Çünkü o en kısa zamanda tekrar sınanır, bir hata varsa ortaya konulur. Kaldı ki çalışma yayınlanmadan önce de bazen yıllarca kontrol sürecinden geçiriliyor. Öyle ben yaptım aha bu deyip paylaşamıyorsunuz. Bu konuda detaylara uzak insanlar ne yazık ki bu yanılgıya sık düşüyor.
[B][K]"Bırakalım da laboratuar ortamında insan sağlığı için çalışsınlar. Bunun dışına çıkılmasın. Bunlar yaygınlaşırsa asıl türler tehlikeye girmez mi?"[/K][/B]
-Hayır girmiyor. Zaten bunu ilk mesajda dile getirdim. Bu balıkların onay alabilmesi için, öncelikle çevreye, dğer türlere bir tehlike oluşturmadığına kanaat getirilmesi gerekiyor. Bunu FDA yapmıyor, illa inanmamayı tercih edersiniz diye söylüyorum. Bir takım bağımsız bilim insanları aynı anda biri o ülkede biri bu ülkede birbirinden habersiz test edip çalışma yayınlıyor. FDA gibi kurumlar da bakıyor durum böyle, kendisi de test edip onay çıkartıyor. Yani bir zararı yok.
Bir diğer düştüğünüz yanılgı ise "sağlığımız içinse sorun yok, ama canımız istediği için olmaz". Yapılan işlem birebir aynı işlemken, sağlık için olduğunda neden "iyi" oluyor da, çeşitlilik/keyif için olunca "kaka" oluveriyor. Bu taraflı bir yaklaşım örneği. Sırf sizin düşüncenizle çeliştiği için birine onay verip, birine onay vermemek pek hoş bir yaklaşım örneği değil. Yapılan şey aynı şey, ya ikisine de karşı çıkın ya ikisine de onay verin.
Ha sonucunda negatif şeyler oluyordur, o zaman hepimiz size katılırız. Örneğin zarar verebilecek türler de bulunuyor, bulunmuyor mu? Emin olun bilim insanları, çevreye sahip çıkmak için sizden daha fazla çabalıyor. Kimse bunu riske atmak istemez. Zaten çoğunun en temel amacı bu.
[B][K]"Bir çok sebeplerden ötürü yanlış hatırlamıyorsam 14 armut türünün yok olduğunu duydum bir bilim adamından. Piyasada kaç çeşit armut var? Pek fazla göremezsiniz. Demek istediğim, zamanla asıl türler kaybolabilir."[/K][/B]
Doğada, doğal yollarla birçok canlı türü sürekli yok olur. En basit örneğini Ege Üniversitesi kampüsünde görüyoruz. Bir takım kişiler bu ortama yeşil papağanlar salmış zamanında. Bunlar istilacı bir tür olduklarından, bölgedeki diğer kuşları neredeyse yok etmek üzerelerdi. Bugün bilimsel birikim sayesinde bu türleri hayatta tutabiliyoruz. Eğer doğaya bıraksaydık, dediğinizi gibi olmuştu. Fakat genetik bilimi sayesinde mevcutları korumanın yanında, yeni ve daha iyilerini de yapabilir hale geldik.
Ayrıca şu anda 3000'den fazla bilinen armut varyetesi var. Bunlardan azını görüyor olmanızın sebebi var olmamaları değil, ticari amaçla sadece bir kısmının üretiliyor oluşu. Başka ülkelere gittikçe çok farklı türlerini görebilirsiniz.
Umarım açıklayıcı olmuştur. Sanırım bu konuda söylenebilecek her şeyi söyledim, tekrara girmek istemediğim için daha da dallandırıp budaklandırmadan burada kesiyorum [:)]
Keyifli hobiler dilerim.
[EDIT]Flexa,2020-04-23 13:09:49[/EDIT]
Balık konusunda bu farklı çalışmaların zarar fayda olayını bilmiyorum ama zikredilen şirket ve çalışmaları konusu dikkatimi çekince birşeyler söylemek istedim.
"Bir yandan löpür löpür ilaçları gömerken, bir yandan "bu canlılara yazık değil mi akvaryuma koymayayım" demek pek tarafsız bir yaklaşım örneği olmuyor. Bu tür değişikliklerin canlının hayatı üzerinde gram etkisi yokken nasıl oluyor da o canlı zavallı oluveriyor anlamak güç gerçekten." Bırakalım da laboratuar ortamında insan sağlığı için çalışsınlar. Bunun dışına çıkılmasın. Bunlar yaygınlaşırsa asıl türler tehlikeye girmez mi? Buna istinaden bir örnek vereceğim; çok sayıda armut çeşidimiz varmış. Bir çok sebeplerden ötürü yanlış hatırlamıyorsam 14 armut türünün yok olduğunu duydum bir bilim adamından. Piyasada kaç çeşit armut var? Pek fazla göremezsiniz. Demek istediğim, zamanla asıl türler kaybolabilir.[/QUOTE]
Fikirlerinizi nazikçe belirttiğiniz için teşekkürler. Bu nedenle tek tek cevap vermek istedim.
[B][K]"Dünya çapında kabul görmüş onay verme şirketleri olabilir. Ancak işleri doğru yaptığına mutlak şekilde inanmak doğru olmaz."[/K][/B]
-Zaten hiçbirimiz mutlak doğru olarak kabul etmiyoruz. Burada FDA çıkıp da, bu ilaç iyi bunu alın demiyor zaten. Bir ilacın çıkış süreci çok farklı fazlardan oluşuyor ve ortalama 15 yıl sürüyor. Müstakbel eşim de faz öncesi biriminde 1 yıl çalıştığı için süreçleri tanıma imkanım oldu. FDA'in bu konuda yürüttüğü her şey şeffaflıkla oluyor. Dolayısıyla [B]inanmanız gerekmiyor[/B], sonuçları zaten görüyorsunuz ve bunu FDA gibi kurumları avlamak isteyenler de test ederek sürekli açık arıyorlar.
O nedenle FDA gibi kurumlar, elbette bu konuda son sözü söyleyen yerler. Çünkü en doğru, en kaliteli işleri onlar yapıyorlar. Onu dinlemeyip kimi dinleyeceksiniz? Elinde doğru düzgün uzmanı bile olmayan Kamboçya Devlet Üniversitesini mi? Hiçbir kurum kusursuz değil, o nedenle eldeki en iyi neyse o takip ediliyor. Yapılan hatalar, diğerlerinin yaptıklarıyla kıyaslanamayacak kadar az.
[B][K]"Bu konuyla ilgili makale ve belgesel izledim. Bu şirketlerin hiç de masum olduğunu söyleyemeyiz. Özellikle Amerika' da ve tüm dünyada bu işler nasıl yürüyormuş yenilir yutulur şeyler değil."[/K][/B]
-Öncelikle belgesellerin veya bilimsel olmayan makalelerin (popüler bilim, köşe yazısı vb.) bilimsel bir nitelik arz etmediğini bir kenara koyalım.
Bu tür karalama kampanyaları hep olur. ABD'de bu tür şeylerin çok ciddi yaptırımları var. İşin güzel yanı, onları tahtından etmek isteyen bir sürü düşmanlarının oluşu. Dolayısıyla sıklıkla denetlenip, test ediliyorlar. Bu tür karalamalar her zaman herkes için olur. Kimsenin umursamadığı Afrika'da hastalıkları yok edeceğim diye 10 milyarlarca dolar harcayana Bill Gates'e bile koronayı çıkardı diye suç atan bir güruh her zaman oluyor.
[B][K]"En basitinden diyetisyenler dahi normal buğdaydan yapılmış yemeklerin mineral, vitamin bakımından daha zengin ve doyurucu olduğunu söylüyorlar.(düşük gluten) "[/K][/B]
-Öncelikle burada dikkat edilmesi gereken, bir iddiada bulunurken referansa dikkat etmek. Ne yazık ki bu tür söylemler dilden dile dolaşıp yanlış bilgilendirmeye neden oluyor. Hangi diyetisten demiş mesela bunu? Az önce FDA gibi büyük bir kuruma inanmayalım derken neden kim olduğu bile bilinmeyen tek bir diyetisyene inanır olduk?
Normal buğday daha vitaminli diye bir olay da yok. Bu tamamen yaptığınız genetik modifikasyona göre değişir. Örneğin vitamin yoksunluğu çeken kesimlerde pirinci vitamin açısından zenginleştirmek için altın pirinç üretildi. Yani GDO'lu olan daha besleyici. Üstelik gösterilmiş bir zararı da söz konusu değilken, buna karşı çıkanlar oldu. İnsanlar vitamin eksikliğinden hayatlarını kaybediyor ve siz hiçbir delil yokken, bırakın ölsünler GDO günah moduna giriyorsunuz (sizin için söylemiyorum, takınılan genel tavır böyle).
GDO'nun zaten temel amacı, gıdayı daha iyi bir hale getirmek. Gerek dayanıklık olsun, gerek besin içeriği olsun. Öyle fantezi olsun diye yapılan, rastgele şeyler değil. Domatesler taşınırken zarar gördüğünde, patojen barındırma, hastalık yapma olasılığı da artıyor. Bunun gibi birçok sorun sebebiyle sağlam hale getiriliyolar. Ama insanlar sanıyor ki, "domatesi satamayacak diye öyle yaptı". Elbette bu da bir faktör. Fakat burada gözden kaçırılan diğer önemli detaylar da var. Yazık değil mi onca domatese? Basit bir örnek sadece.
[B][K]"birçok sebze ve meyvenin neden tadında değişimler oluyor? Bu değişimler neden olumsuzlar eğiliminde. Yaşlı insanlarımızı bırakın, artık biz bile söylüyoruz nerede o eski domates ve salatalıklar?"[/K][/B]
-İnsanlar yaşlandıkça tat alma duyuları azalır bu doğal bir durum. Özellikle geniz akıntısı fazla olan insanlarda bunun daha çabuk yaşandığı biliniyor. Gurmeler bu nedenle bu tür kayıpları azaltmaya çalışırlar.
Bunun yanında bütün bitkiler zamanla değişime uğrar, bu doğanın bir parçası. Az önceki mesajımda dediğim gibi, 100 sene önceki şeftaliyi görseniz tanımazsınız. Üstelik bunlar GDO olmadan oldu. Dolayısıyla tatlarının değişmesinin GDO ile zerre alakası yok.
Hatta tam aksine, yıllar önceki muzu buradaki kimse yemeyi tercih etmeyecek bir tada sahipken, şu anda oldukça lezzetli. Yani burada net bir algıda seçicilik var maalesef. Her şey kötü yönde gitmiyor.
[B][K]"Şimdi 5G konuşuluyor. Savunmaya bak; hala bilimsel bir çalışma yok, bilimsel bir kanıt yok savunmasına sarılıyorlar.( şirketler söylüyor). Halbuki var kanıtlar. Ancak neden bu büyük büyük büyük dünya çapındaki malum şirketlerden ses yok? "[/K][/B]
Şunu söylemeliyim ki, siz işin bilimsel kısmından çok uzak kalmış durumdasınız, yanlış anlamayın lütfen. Bu bence medyanın suçu. 5 seneden fazladır bilim sitesi yönetip, yazılar yazan biri olarak bunları bangır bangır sürekli yazıp anlatıyoruz ama sizlere ne yazık ki ulaşamıyoruz. Çünkü size anlatılanlar bunlar. Hani dediniz ya, "bize gösterdikleri gibi değil manzara" diye, aynen öyle. Gerçekleri anlatayım.
Bu konularda (Wi-Fi ve 5G) yapılan tonla bilimsel çalışma var. İlk çıktıkları günden beri var, ama siz duymuyorsunuz maalesef. Bu konuda yapılan çalışmaların en az %99'u, hiçbir zarar olmadığını ortaya koyuyor. Birkaç tartışmalı, çok eleştirilen, eksik görülen çalışmalar "belki" diyebiliyor sadece. Yıllarca telefonla çok konuşan çalışanların beyin kanseri olduğuyla ilgili haberler dolanıp durdu. Fakat yapılan bilimsel, istatistiksel çalışmalar bu insanların diğerlerinden daha fazla bir riske sahip olduğunu gösteremedi.
Siz genel bir yanılgı olan "büyük şirketler bizi kandırıyor" olayını kapılmışsınız. Büyük şirketler elbette sizi kandırmak istiyor olabilir. Lakin bilim dediğimiz camia, tüm dünyadan insanları barındırıyor ve tamamen şeffaf bir ortam. Ne yaptığınızı adım adım anlatıyorsunuz. Dolayısıyla sizi sevmeyen biri, sizin çalışmanızı yalanlamak için aynısı test ediyor. Bakıyor ki haklısınız...
Yani demek istediğim o ki, bilimsel gerçekleri saklamak mümkün değil. Şehrin ortasına göktaşı düşse saklarsınız, ama ortaya konmuş, detaylarıyla anlatılmış ve paylaşılmış bir bilimsel çalışmayla insanları kandırma imkanınız bundan kat ve kat düşüktür, imkansıza yakındır. Çünkü o en kısa zamanda tekrar sınanır, bir hata varsa ortaya konulur. Kaldı ki çalışma yayınlanmadan önce de bazen yıllarca kontrol sürecinden geçiriliyor. Öyle ben yaptım aha bu deyip paylaşamıyorsunuz. Bu konuda detaylara uzak insanlar ne yazık ki bu yanılgıya sık düşüyor.
[B][K]"Bırakalım da laboratuar ortamında insan sağlığı için çalışsınlar. Bunun dışına çıkılmasın. Bunlar yaygınlaşırsa asıl türler tehlikeye girmez mi?"[/K][/B]
-Hayır girmiyor. Zaten bunu ilk mesajda dile getirdim. Bu balıkların onay alabilmesi için, öncelikle çevreye, dğer türlere bir tehlike oluşturmadığına kanaat getirilmesi gerekiyor. Bunu FDA yapmıyor, illa inanmamayı tercih edersiniz diye söylüyorum. Bir takım bağımsız bilim insanları aynı anda biri o ülkede biri bu ülkede birbirinden habersiz test edip çalışma yayınlıyor. FDA gibi kurumlar da bakıyor durum böyle, kendisi de test edip onay çıkartıyor. Yani bir zararı yok.
Bir diğer düştüğünüz yanılgı ise "sağlığımız içinse sorun yok, ama canımız istediği için olmaz". Yapılan işlem birebir aynı işlemken, sağlık için olduğunda neden "iyi" oluyor da, çeşitlilik/keyif için olunca "kaka" oluveriyor. Bu taraflı bir yaklaşım örneği. Sırf sizin düşüncenizle çeliştiği için birine onay verip, birine onay vermemek pek hoş bir yaklaşım örneği değil. Yapılan şey aynı şey, ya ikisine de karşı çıkın ya ikisine de onay verin.
Ha sonucunda negatif şeyler oluyordur, o zaman hepimiz size katılırız. Örneğin zarar verebilecek türler de bulunuyor, bulunmuyor mu? Emin olun bilim insanları, çevreye sahip çıkmak için sizden daha fazla çabalıyor. Kimse bunu riske atmak istemez. Zaten çoğunun en temel amacı bu.
[B][K]"Bir çok sebeplerden ötürü yanlış hatırlamıyorsam 14 armut türünün yok olduğunu duydum bir bilim adamından. Piyasada kaç çeşit armut var? Pek fazla göremezsiniz. Demek istediğim, zamanla asıl türler kaybolabilir."[/K][/B]
Doğada, doğal yollarla birçok canlı türü sürekli yok olur. En basit örneğini Ege Üniversitesi kampüsünde görüyoruz. Bir takım kişiler bu ortama yeşil papağanlar salmış zamanında. Bunlar istilacı bir tür olduklarından, bölgedeki diğer kuşları neredeyse yok etmek üzerelerdi. Bugün bilimsel birikim sayesinde bu türleri hayatta tutabiliyoruz. Eğer doğaya bıraksaydık, dediğinizi gibi olmuştu. Fakat genetik bilimi sayesinde mevcutları korumanın yanında, yeni ve daha iyilerini de yapabilir hale geldik.
Ayrıca şu anda 3000'den fazla bilinen armut varyetesi var. Bunlardan azını görüyor olmanızın sebebi var olmamaları değil, ticari amaçla sadece bir kısmının üretiliyor oluşu. Başka ülkelere gittikçe çok farklı türlerini görebilirsiniz.
Umarım açıklayıcı olmuştur. Sanırım bu konuda söylenebilecek her şeyi söyledim, tekrara girmek istemediğim için daha da dallandırıp budaklandırmadan burada kesiyorum [:)]
Keyifli hobiler dilerim.
[EDIT]Flexa,2020-04-23 13:09:49[/EDIT]
Beğenenler: [T]197989,ceyh[/T][T]143870,osman-01[/T][T]203728,menesc[/T][T]125030,lemur[/T][T]183330,alpburakozbay[/T][T]225094,Hacanak[/T]
Teşekkür Edenler: [T]184672,caglarm[/T]
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 23 Nisan 2020 13:47
[QUOTE=Flexa]
Dünya, kullanılan medikal yöntemler konusunda FDA gibi merkezleri referans alıyor. Siz konu FDA'yı aşıyor deyip, üstüne kendiniz yorum belirtip daha ciddi olduğunu düşünüyorsanız, derin bir yanılgı içerisindesiniz demektir. Konunun hala "boyama" olduğunu belirttiğinize göre hiçbir şey anlamadığınızı anlıyorum.
[/QUOTE]
FDA, %50'sı obez olan ABD'liler için neyin sağlıklı olduğuna karar veriyor ve sonuç ortada. FDA, önce içine, tamamen ticari kaygılar ile ölçüsüzce şeker katılmış olan gıdalara verdiği onayların hesabını versin. Ayrıca insanlara zarar verdiği kanıtlamış olan ilaçlara verdiği onaylar da meselenin kriminal olan diğer yönü!
Tartıştığınız insanların aptal ya da cahil olduğunu düşünürseniz, bu düşünceniz karşınızdakini değil, sizi değersiz hale getirir!
Boyanmış olan balıkların genetiği ile oynandığını ben değil, herkes biliyor. Bu genetik operasyon sonucu boyanmış balıklar ortaya çıkıyor. Yani sonuç olarak balıklar sadece ve sadece boyanmış oluyor! Ve siz bunun "bilimsel" ve "zararsız" olduğunu iddia ediyorsunuz. Konunun bilim boyutunu tartışmıyoruz. Konu bilimin çirkin ve bayağı şekilde ticarete alet edilmesi. Ve ortaya çıkmış olan ucubeler!
GDO bilimsel değil ticari bir konudur. GDO'lu bir ürünün patenti alınır. GDO'lu ticari ürünlerden tohum alamazsınız! Bu mu doğal? Doğal ya da seçici seleksiyon ile ortaya çıkmış olan herhangi bir bitkinin patenti var mı? Bana bahsettiğiniz muz ya da şeftalinin bir ticari patenti var mı? Tohumunu alamıyor musunuz? Ne alakası var?
Bir mikro organizmanın, bir genetik kodu ticari olarak alınabiliyor! Bu iş bu boyuta geldiğinde artık bilimsel bir konu olmaktan çıkar. Siz GDO'yu savunduğunuzda, aslında gözü kazanacağı paradan başka bir şey görmeyen çakalların çıkarlarını savunmuş oluyorsunuz! İstediğiniz kadar konuya bilimsel bir görüntü vermeye çalışın. Sonuç itibarı ile birkaç şirketin sözcüsü durumundasınız!
İş ticari olduğunda, GDO'ya bilimsel de dersiniz, "faydalı" ve doğal olduğunu da iddia edebilirsiniz. Bu konuda "bilimsel" atıflarda bulunabilirsiniz, FDA'yı ya da birçok kurumu referans gösterebilirsiniz. Tek cevap vereyim, hepsi çöptür!
Margarinler Türkiye'ye ABD'li bir şirket ile girdi. Girdiğinde ilk iş olarak Zeytinyağının zehirli olduğu söylentisini yaydılar! Hah, zeytinyağı ne kadar zehirli ise, GDO da o kadar "doğal" ve "faydalıdır"
GDO'lu ürünlerin ekili olduğu tarlada zararlı böcek ya da bitkileri ölüyor! Böceği ve bitkileri öldüren GDO, insana "faydalı" öyle mi? Allah akıl fikir versin...
Ticaret ve bilim birbirinden farklı şeylerdir. Netice itibarı ile genetik bilimi diye bir bilim var. Bu bilim insanlar için faydalı işler yapabilir. Ancak GDO'lu ticari ürünler bilim değil, bilimin alet edildiği ticari bir faaliyettir. Bir insan bu ticareti sorguladığında, bilime karşı çıkmış ya da bilimi sorgulamış olmaz!
GDO konusunda bu kadar iştahlı iseniz, şu soruya cevap verin; yeni doğmuş çocuğunuza gönül rahatlığı ile GDO yedirebilir misiniz? Umarım yedirmezsiniz ama bu konu hakkında yorum yaparken, bu sorumu göz önünde bulundurunuz.
Dünya, kullanılan medikal yöntemler konusunda FDA gibi merkezleri referans alıyor. Siz konu FDA'yı aşıyor deyip, üstüne kendiniz yorum belirtip daha ciddi olduğunu düşünüyorsanız, derin bir yanılgı içerisindesiniz demektir. Konunun hala "boyama" olduğunu belirttiğinize göre hiçbir şey anlamadığınızı anlıyorum.
[/QUOTE]
FDA, %50'sı obez olan ABD'liler için neyin sağlıklı olduğuna karar veriyor ve sonuç ortada. FDA, önce içine, tamamen ticari kaygılar ile ölçüsüzce şeker katılmış olan gıdalara verdiği onayların hesabını versin. Ayrıca insanlara zarar verdiği kanıtlamış olan ilaçlara verdiği onaylar da meselenin kriminal olan diğer yönü!
Tartıştığınız insanların aptal ya da cahil olduğunu düşünürseniz, bu düşünceniz karşınızdakini değil, sizi değersiz hale getirir!
Boyanmış olan balıkların genetiği ile oynandığını ben değil, herkes biliyor. Bu genetik operasyon sonucu boyanmış balıklar ortaya çıkıyor. Yani sonuç olarak balıklar sadece ve sadece boyanmış oluyor! Ve siz bunun "bilimsel" ve "zararsız" olduğunu iddia ediyorsunuz. Konunun bilim boyutunu tartışmıyoruz. Konu bilimin çirkin ve bayağı şekilde ticarete alet edilmesi. Ve ortaya çıkmış olan ucubeler!
GDO bilimsel değil ticari bir konudur. GDO'lu bir ürünün patenti alınır. GDO'lu ticari ürünlerden tohum alamazsınız! Bu mu doğal? Doğal ya da seçici seleksiyon ile ortaya çıkmış olan herhangi bir bitkinin patenti var mı? Bana bahsettiğiniz muz ya da şeftalinin bir ticari patenti var mı? Tohumunu alamıyor musunuz? Ne alakası var?
Bir mikro organizmanın, bir genetik kodu ticari olarak alınabiliyor! Bu iş bu boyuta geldiğinde artık bilimsel bir konu olmaktan çıkar. Siz GDO'yu savunduğunuzda, aslında gözü kazanacağı paradan başka bir şey görmeyen çakalların çıkarlarını savunmuş oluyorsunuz! İstediğiniz kadar konuya bilimsel bir görüntü vermeye çalışın. Sonuç itibarı ile birkaç şirketin sözcüsü durumundasınız!
İş ticari olduğunda, GDO'ya bilimsel de dersiniz, "faydalı" ve doğal olduğunu da iddia edebilirsiniz. Bu konuda "bilimsel" atıflarda bulunabilirsiniz, FDA'yı ya da birçok kurumu referans gösterebilirsiniz. Tek cevap vereyim, hepsi çöptür!
Margarinler Türkiye'ye ABD'li bir şirket ile girdi. Girdiğinde ilk iş olarak Zeytinyağının zehirli olduğu söylentisini yaydılar! Hah, zeytinyağı ne kadar zehirli ise, GDO da o kadar "doğal" ve "faydalıdır"
GDO'lu ürünlerin ekili olduğu tarlada zararlı böcek ya da bitkileri ölüyor! Böceği ve bitkileri öldüren GDO, insana "faydalı" öyle mi? Allah akıl fikir versin...
Ticaret ve bilim birbirinden farklı şeylerdir. Netice itibarı ile genetik bilimi diye bir bilim var. Bu bilim insanlar için faydalı işler yapabilir. Ancak GDO'lu ticari ürünler bilim değil, bilimin alet edildiği ticari bir faaliyettir. Bir insan bu ticareti sorguladığında, bilime karşı çıkmış ya da bilimi sorgulamış olmaz!
GDO konusunda bu kadar iştahlı iseniz, şu soruya cevap verin; yeni doğmuş çocuğunuza gönül rahatlığı ile GDO yedirebilir misiniz? Umarım yedirmezsiniz ama bu konu hakkında yorum yaparken, bu sorumu göz önünde bulundurunuz.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 23 Nisan 2020 15:02
Eyvallah. Bu karşılığa verecek cevabım yok. Daha güçlü donelerle geldiniz. Ancak yine de kafamda bir "Ama" var ne yazık ki. Meseleyi daha iyi irdelemem icap ettiği kesin. Ben yinede bu şirketlerin masum olduğuna inanmıyorum. Ben etkili bir açıklama yapamadım belki ama yararlandığım kaynakları bulup burada paylaşsaydım daha doğru olacaktı kanımca. Bulursam yazarım yinede. Teşekkürler verdiğiniz bilgiler için.
Teşekkür Edenler: [T]206719,Flexa[/T][T]203728,menesc[/T]
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 23 Nisan 2020 20:11
[QUOTE=Flexa]
Yazıda boyar maddenin nasıl enjekte edildiğine dair video diyor ama ilacın nasıl yapılması gerektiği anlatılıyor videoda. Ayrıca renkli GloFish adı altında geçen balıklar boyanmıyor, alakası bile yok. Genetiği değiştirilmiş canlılar bunlar. Yumurta safhasındayken yapılan bir işlemle bu gen aktarılıyor. Daha sonra bu geni kendi aralarında aktarabiliyorlar, her seferinde yapılan bir işlem de değil yani. Bir şeye karşı çıkabilmek için önce ne olduğunu doğru anlamak gerek. Yaptığım düzeltmeyle bu süreci haklı bulduğumu belirtmiyorum, yanlış anlayanlar olacak diye yine vurgulayayım. Ortada bir olay var, ama yapılan yorumlar olaydan çok alakasız. Bu tıpkı sizin maaşınıza zam yapılmayışına karşı çıkmak yerine, televizyonda neden bu program oynuyor ben bunun için mi tüm gün çalışıyorum demeye benziyor.
Zaten videoda ilaç yapımını anlatırken, bakın nasıl boyanıyor diye anlatımdan şüphelenmek gerekir. Madem boyama da böyle oluyordu neden o video yok bu var diye insan merak ediyor. Burada etik dışı bir şey varsa böyle kandırmacalar yapıp toplumu kızıştırmaktır.
Bu arada belirtmek isterim ki bu balıklar 2003 yılında FDA tarafından onay almış, çevreye ve insanlara herhangi bir tehlikelerinin olmayacağına kanaat getirildikten sonra. İşin etiği de uzunca tartışılabilir elbette, fakat bu genetik sürecinin hiçbir eziyet olan yanı yok. Tüp bebek yapmaktan farksız. Konuda bahsi geçen diğer balıkların olayını anlayamadığım için bir şey diyemiyorum. Ama zebra gibi türler için durum bundan ibaret.
[/QUOTE]
Sırf bu boyuyolar yokeziyet ediyorlar muhabbeti icin gidip zebra danio surusu aldim rengarenk ve uretimini yaptim dedim ki sayet yavrulari renksiz olursa gercekten bu baliklara her seferinde birseyler vererek eziyet ediliyor yavrular buyuduler ve hepsi anne babalari gibi rengarenk sonra you tube videosunda izledim bu baliklarin orjinal renkli olanlarinin yumurtalarina renk pigmenti enjekte ettiler sonra cikan yavrular rengarenk tabiki buda onaylanacak bir durum degil fakat burdan sunu soylemek istiyorum her seferinde yapilan bir islem kesinlikle değilmiş yani ortada bir eziyet unsuru yok alinti yaptigim arkadasin soylediklerini destekliyorum konuyu okuyanlar icin.[EDIT]Street Parrot,2020-04-26 16:27:34[/EDIT]
Yazıda boyar maddenin nasıl enjekte edildiğine dair video diyor ama ilacın nasıl yapılması gerektiği anlatılıyor videoda. Ayrıca renkli GloFish adı altında geçen balıklar boyanmıyor, alakası bile yok. Genetiği değiştirilmiş canlılar bunlar. Yumurta safhasındayken yapılan bir işlemle bu gen aktarılıyor. Daha sonra bu geni kendi aralarında aktarabiliyorlar, her seferinde yapılan bir işlem de değil yani. Bir şeye karşı çıkabilmek için önce ne olduğunu doğru anlamak gerek. Yaptığım düzeltmeyle bu süreci haklı bulduğumu belirtmiyorum, yanlış anlayanlar olacak diye yine vurgulayayım. Ortada bir olay var, ama yapılan yorumlar olaydan çok alakasız. Bu tıpkı sizin maaşınıza zam yapılmayışına karşı çıkmak yerine, televizyonda neden bu program oynuyor ben bunun için mi tüm gün çalışıyorum demeye benziyor.
Zaten videoda ilaç yapımını anlatırken, bakın nasıl boyanıyor diye anlatımdan şüphelenmek gerekir. Madem boyama da böyle oluyordu neden o video yok bu var diye insan merak ediyor. Burada etik dışı bir şey varsa böyle kandırmacalar yapıp toplumu kızıştırmaktır.
Bu arada belirtmek isterim ki bu balıklar 2003 yılında FDA tarafından onay almış, çevreye ve insanlara herhangi bir tehlikelerinin olmayacağına kanaat getirildikten sonra. İşin etiği de uzunca tartışılabilir elbette, fakat bu genetik sürecinin hiçbir eziyet olan yanı yok. Tüp bebek yapmaktan farksız. Konuda bahsi geçen diğer balıkların olayını anlayamadığım için bir şey diyemiyorum. Ama zebra gibi türler için durum bundan ibaret.
[/QUOTE]
Sırf bu boyuyolar yokeziyet ediyorlar muhabbeti icin gidip zebra danio surusu aldim rengarenk ve uretimini yaptim dedim ki sayet yavrulari renksiz olursa gercekten bu baliklara her seferinde birseyler vererek eziyet ediliyor yavrular buyuduler ve hepsi anne babalari gibi rengarenk sonra you tube videosunda izledim bu baliklarin orjinal renkli olanlarinin yumurtalarina renk pigmenti enjekte ettiler sonra cikan yavrular rengarenk tabiki buda onaylanacak bir durum degil fakat burdan sunu soylemek istiyorum her seferinde yapilan bir islem kesinlikle değilmiş yani ortada bir eziyet unsuru yok alinti yaptigim arkadasin soylediklerini destekliyorum konuyu okuyanlar icin.[EDIT]Street Parrot,2020-04-26 16:27:34[/EDIT]
Beğenenler: [T]197989,ceyh[/T]
Teşekkür Edenler: [T]206719,Flexa[/T]
+1: [T]197989,ceyh[/T]
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 23 Nisan 2020 23:00
[QUOTE=Müptela]
Sırf bu boyuyolar yokeziyet ediyorlar muhabbeti icin gidip zebra danio surusu aldim rengarenk ve uretimini yaptim dedim ki sayet yavrulari renksiz olursa gercekten bu baliklara her seferinde birseyler vererek eziyet ediliyor yavrular buyuduler ve hepsi anne babalari gibi rengarenk sonra you tube videosunda izledim bu baliklarin orjinal renkli olanlarinin yumurtalarina renk pigmenti enjekte ettiler sonra cikan yavrular rengarenk tabiki buda onaylanacak bir durum degil fakat burdan sunu soylemek istiyorum her seferinde yapilan bir islem kesinlikle değilmiş yani ortada bir eziyet unsuru yok alinti yaptigim arkadasin soylediklerini destekliyorum konuyu okuyanlar icin.[/QUOTE]
Boyamıyorlar, genetiği ile oynuyorlar. Balıkların genine ahtapot geni ekliyorlar. Bunun ahlaksızlık olduğunu düşünüyorum. Balıkları olduklarından daha renkli ve cazibeli hale getirip, daha fazla satmak için böyle bir işlem yapılıyor. Bu bilim değil, bilimin çirkin bir ticarete alet edilmesidir. Yoksa, balıklar edindikleri genetik özellikleri bir sonraki kuşaklara atlatıyor. Ama bu durum, yapılan işlemin doğaya saygısızca, çirkin ve ahlaksız bir iş olduğu gerçeğini değiştirmiyor.
Sırf bu boyuyolar yokeziyet ediyorlar muhabbeti icin gidip zebra danio surusu aldim rengarenk ve uretimini yaptim dedim ki sayet yavrulari renksiz olursa gercekten bu baliklara her seferinde birseyler vererek eziyet ediliyor yavrular buyuduler ve hepsi anne babalari gibi rengarenk sonra you tube videosunda izledim bu baliklarin orjinal renkli olanlarinin yumurtalarina renk pigmenti enjekte ettiler sonra cikan yavrular rengarenk tabiki buda onaylanacak bir durum degil fakat burdan sunu soylemek istiyorum her seferinde yapilan bir islem kesinlikle değilmiş yani ortada bir eziyet unsuru yok alinti yaptigim arkadasin soylediklerini destekliyorum konuyu okuyanlar icin.[/QUOTE]
Boyamıyorlar, genetiği ile oynuyorlar. Balıkların genine ahtapot geni ekliyorlar. Bunun ahlaksızlık olduğunu düşünüyorum. Balıkları olduklarından daha renkli ve cazibeli hale getirip, daha fazla satmak için böyle bir işlem yapılıyor. Bu bilim değil, bilimin çirkin bir ticarete alet edilmesidir. Yoksa, balıklar edindikleri genetik özellikleri bir sonraki kuşaklara atlatıyor. Ama bu durum, yapılan işlemin doğaya saygısızca, çirkin ve ahlaksız bir iş olduğu gerçeğini değiştirmiyor.
Beğenenler: [T]217331,lazarusv20[/T][T]81103,Kınayu[/T]
+1: [T]217331,lazarusv20[/T][T]81103,Kınayu[/T]
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 23 Nisan 2020 23:25
[QUOTE=erkanmazici]
Boyamıyorlar, genetiği ile oynuyorlar. Balıkların genine ahtapot geni ekliyorlar. Bunun ahlaksızlık olduğunu düşünüyorum. Balıkları olduklarından daha renkli ve cazibeli hale getirip, daha fazla satmak için böyle bir işlem yapılıyor. Bu bilim değil, bilimin çirkin bir ticarete alet edilmesidir. Yoksa, balıklar edindikleri genetik özellikleri bir sonraki kuşaklara atlatıyor. Ama bu durum, yapılan işlemin doğaya saygısızca, çirkin ve ahlaksız bir iş olduğu gerçeğini değiştirmiyor.[/QUOTE]
Belirttigim gibi zaten onaylanacak bir durum değil benim burada belirtmek istedigim papagan baliklarina yapilan deri altina boya enjektesi gibi bu baliklara her seferinde yapilan aci verici bir islem olmamasi.
Boyamıyorlar, genetiği ile oynuyorlar. Balıkların genine ahtapot geni ekliyorlar. Bunun ahlaksızlık olduğunu düşünüyorum. Balıkları olduklarından daha renkli ve cazibeli hale getirip, daha fazla satmak için böyle bir işlem yapılıyor. Bu bilim değil, bilimin çirkin bir ticarete alet edilmesidir. Yoksa, balıklar edindikleri genetik özellikleri bir sonraki kuşaklara atlatıyor. Ama bu durum, yapılan işlemin doğaya saygısızca, çirkin ve ahlaksız bir iş olduğu gerçeğini değiştirmiyor.[/QUOTE]
Belirttigim gibi zaten onaylanacak bir durum değil benim burada belirtmek istedigim papagan baliklarina yapilan deri altina boya enjektesi gibi bu baliklara her seferinde yapilan aci verici bir islem olmamasi.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 24 Nisan 2020 10:44
[QUOTE=Flexa]
Bu tür değişikliklerin canlının hayatı üzerinde gram etkisi yokken[/QUOTE] Gerçekten mi? Hangi tür değişikliklerin var, hangi tür değişikliklerin yok? Hiç birinin mi yok? Sınırı kim belirliyor? bizleri aydınlatabilirseniz çok makbule geçer.
Edit: Bu arada "FDA" onay vermedi bu işleme ve balıklara, "düşük risk" diyor, "güvenlidir demiyoruz" diyor ve "üreticiler bizden onay istemesin, uğraşmayız bu işlerle" diyor. Yani konu etik ve vicdana kalıyor yine. İyi okuyunuz ve burada yanlış bilgi vermeyiniz.
[URL]https://www.fda.gov/animal-veterinary/animals-intentional-genomic-alterations/intentional-genomic-alterations-animals-enforcement-discretion[/URL][EDIT]Street Parrot,2020-04-26 16:29:12[/EDIT]
Bu tür değişikliklerin canlının hayatı üzerinde gram etkisi yokken[/QUOTE] Gerçekten mi? Hangi tür değişikliklerin var, hangi tür değişikliklerin yok? Hiç birinin mi yok? Sınırı kim belirliyor? bizleri aydınlatabilirseniz çok makbule geçer.
Edit: Bu arada "FDA" onay vermedi bu işleme ve balıklara, "düşük risk" diyor, "güvenlidir demiyoruz" diyor ve "üreticiler bizden onay istemesin, uğraşmayız bu işlerle" diyor. Yani konu etik ve vicdana kalıyor yine. İyi okuyunuz ve burada yanlış bilgi vermeyiniz.
[URL]https://www.fda.gov/animal-veterinary/animals-intentional-genomic-alterations/intentional-genomic-alterations-animals-enforcement-discretion[/URL][EDIT]Street Parrot,2020-04-26 16:29:12[/EDIT]
Beğenenler: [T]23624,erkanmazici[/T][T]81103,Kınayu[/T]
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 24 Nisan 2020 16:49
Yeni Bitkili Heyecanım :) 'dan dikey konulara atlamak buna denir.
Genetiği değiştirilmiş ilk somon balığı FDA onayını aldı. Aşağıdaki linkte.
https://medium.com/@tavadakibalik/geneti%C4%9Fi-de%C4%9Fi%C5%9Ftirilmi%C5%9F-ilk-somon-bal%C4%B1%C4%9F%C4%B1-fda-onay%C4%B1n%C4%B1-ald%C4%B1-efae27172332
Genetiği değiştirilmiş ilk somon balığı FDA onayını aldı. Aşağıdaki linkte.
https://medium.com/@tavadakibalik/geneti%C4%9Fi-de%C4%9Fi%C5%9Ftirilmi%C5%9F-ilk-somon-bal%C4%B1%C4%9F%C4%B1-fda-onay%C4%B1n%C4%B1-ald%C4%B1-efae27172332
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 25 Nisan 2020 14:12
[QUOTE=lazarusv20] Gerçekten mi? Hangi tür değişikliklerin var, hangi tür değişikliklerin yok? Hiç birinin mi yok? Sınırı kim belirliyor? "Ad hominem" den vakit bulabilirseniz ve bizleri aydınlatabilirseniz çok makbule geçer.
Edit: Bu arada "FDA" onay vermedi bu işleme ve balıklara, "düşük risk" diyor, "güvenlidir demiyoruz" diyor ve "üreticiler bizden onay istemesin, uğraşmayız bu işlerle" diyor. Yani konu etik ve vicdana kalıyor yine. İyi okuyunuz ve burada yanlış bilgi vermeyiniz.
[URL]https://www.fda.gov/animal-veterinary/animals-intentional-genomic-alterations/intentional-genomic-alterations-animals-enforcement-discretion[/URL][/QUOTE]
Merhabalar,
FDA Glofish'e onay verdi. Sizin verdiğiniz bağlantıda da belirtiyor: " FDA has determined are low-risk and for which we do not intend to take action." Tam çevirisi, FDA bunların düşük risk grubuna olduğuna karar vermiş olup, herhangi bir eyleme geçmeye gerek görülmemiştir. Lütfen yazılanları iyi anlayalım.
Kaldı ki ben olayı GloFish nezdinde değerlendirmedim. Bana buraya "genetik modifikasyonlar zararlıdır" sonucunu veren bilimsel bir çalışma paylaşabilirseniz, tartışmayı onun üzerinden sürdürebiliriz.
FDA'in daha net açıklamasıyla ilgili bağlantı: [URL]https://wayback.archive-it.org/7993/20170404230909/https:/www.fda.gov/AnimalVeterinary/DevelopmentApprovalProcess/GeneticEngineering/GeneticallyEngineeredAnimals/ucm413959.htm[/URL]
Keyifli hobiler dilerim.
[QUOTE=caglarm]Eyvallah. Bu karşılığa verecek cevabım yok. Daha güçlü donelerle geldiniz. Ancak yine de kafamda bir "Ama" var ne yazık ki. Meseleyi daha iyi irdelemem icap ettiği kesin. Ben yinede bu şirketlerin masum olduğuna inanmıyorum. Ben etkili bir açıklama yapamadım belki ama yararlandığım kaynakları bulup burada paylaşsaydım daha doğru olacaktı kanımca. Bulursam yazarım yinede. Teşekkürler verdiğiniz bilgiler için.[/QUOTE]
Nazik tutumunuz için ben teşekkür ederim. Kafanızda "ama" olması çok doğal, benim yok mu? Hep var. Zaten olmalı da. Her zaman sorgulamamız gerekiyor. Bu kadar net konuşunca insanlar sanıyor ki hiç sorgulamıyoruz. Sizi temin ederim sizlerden çok bizler sorguluyoruz. Çünkü herkesin kabul ettiğini yanlışlayabilmek bir bilim insanının başına hayatta ya bir kez gelir ya da hiç gelmez.
Ayrıa ben konunun etik olup olmamasıyla ilgili tek bir fikir belirtmedim dikkat ederseniz. Ne yazık ki strawman safsatası almış başını gidiyor her başlıkta olduğu gibi, söylemediğim şeylerle suçlanıyorum.
Konunun etiği apayrı bir konu. Ben demiyorum ki balıklara göz zevki için genetik renk değişimleri yapılsın. Sadece bunların balığa veya ekolojiye bir zararı olmadığını söylüyorum. Bizlerin sağlıklı olabilmesi için farelerde ve yine zebra daniolarda yapılan işlemlerden hiçbir farkı olmadığını söylüyorum.
Etik olarak katılırsınız, katılmazsınız. Ben de şahsen "destekliyorum" diyemiyorum, ama "karşıyım" da dememeyi tercih ediyorum. Bir argümana karşı çıkarken doğru şeyleri hedef almak önemli. Eğer zararlı olmayan bir şeye "zararlı bu" diye karşı çıkarsanız yanlış konuma düşersiniz, savunduğunuza inananlar da size inanmamaya başlar.
Bakın ne güzel denmiş, ben ahlaki bulmuyorum diye. Bu konuya verilecek cevap budur işte. Ben sırf görsellik için genetik değişimi ahlaki bulmuyorum derseniz, işte buna hiçbir şey demem. Ha arzu ederseniz tartışırız, elbette ayrı. Ama karşı olduğumdan değil, tartışılması gerektiğini düşündüğümden.
Ben sadece işin bilimsel sonuçlarını ortaya koymak istemiştim.
Saygılar, sevgiler.[EDIT]Street Parrot,2020-04-26 16:30:04[/EDIT]
Edit: Bu arada "FDA" onay vermedi bu işleme ve balıklara, "düşük risk" diyor, "güvenlidir demiyoruz" diyor ve "üreticiler bizden onay istemesin, uğraşmayız bu işlerle" diyor. Yani konu etik ve vicdana kalıyor yine. İyi okuyunuz ve burada yanlış bilgi vermeyiniz.
[URL]https://www.fda.gov/animal-veterinary/animals-intentional-genomic-alterations/intentional-genomic-alterations-animals-enforcement-discretion[/URL][/QUOTE]
Merhabalar,
FDA Glofish'e onay verdi. Sizin verdiğiniz bağlantıda da belirtiyor: " FDA has determined are low-risk and for which we do not intend to take action." Tam çevirisi, FDA bunların düşük risk grubuna olduğuna karar vermiş olup, herhangi bir eyleme geçmeye gerek görülmemiştir. Lütfen yazılanları iyi anlayalım.
Kaldı ki ben olayı GloFish nezdinde değerlendirmedim. Bana buraya "genetik modifikasyonlar zararlıdır" sonucunu veren bilimsel bir çalışma paylaşabilirseniz, tartışmayı onun üzerinden sürdürebiliriz.
FDA'in daha net açıklamasıyla ilgili bağlantı: [URL]https://wayback.archive-it.org/7993/20170404230909/https:/www.fda.gov/AnimalVeterinary/DevelopmentApprovalProcess/GeneticEngineering/GeneticallyEngineeredAnimals/ucm413959.htm[/URL]
Keyifli hobiler dilerim.
[QUOTE=caglarm]Eyvallah. Bu karşılığa verecek cevabım yok. Daha güçlü donelerle geldiniz. Ancak yine de kafamda bir "Ama" var ne yazık ki. Meseleyi daha iyi irdelemem icap ettiği kesin. Ben yinede bu şirketlerin masum olduğuna inanmıyorum. Ben etkili bir açıklama yapamadım belki ama yararlandığım kaynakları bulup burada paylaşsaydım daha doğru olacaktı kanımca. Bulursam yazarım yinede. Teşekkürler verdiğiniz bilgiler için.[/QUOTE]
Nazik tutumunuz için ben teşekkür ederim. Kafanızda "ama" olması çok doğal, benim yok mu? Hep var. Zaten olmalı da. Her zaman sorgulamamız gerekiyor. Bu kadar net konuşunca insanlar sanıyor ki hiç sorgulamıyoruz. Sizi temin ederim sizlerden çok bizler sorguluyoruz. Çünkü herkesin kabul ettiğini yanlışlayabilmek bir bilim insanının başına hayatta ya bir kez gelir ya da hiç gelmez.
Ayrıa ben konunun etik olup olmamasıyla ilgili tek bir fikir belirtmedim dikkat ederseniz. Ne yazık ki strawman safsatası almış başını gidiyor her başlıkta olduğu gibi, söylemediğim şeylerle suçlanıyorum.
Konunun etiği apayrı bir konu. Ben demiyorum ki balıklara göz zevki için genetik renk değişimleri yapılsın. Sadece bunların balığa veya ekolojiye bir zararı olmadığını söylüyorum. Bizlerin sağlıklı olabilmesi için farelerde ve yine zebra daniolarda yapılan işlemlerden hiçbir farkı olmadığını söylüyorum.
Etik olarak katılırsınız, katılmazsınız. Ben de şahsen "destekliyorum" diyemiyorum, ama "karşıyım" da dememeyi tercih ediyorum. Bir argümana karşı çıkarken doğru şeyleri hedef almak önemli. Eğer zararlı olmayan bir şeye "zararlı bu" diye karşı çıkarsanız yanlış konuma düşersiniz, savunduğunuza inananlar da size inanmamaya başlar.
Bakın ne güzel denmiş, ben ahlaki bulmuyorum diye. Bu konuya verilecek cevap budur işte. Ben sırf görsellik için genetik değişimi ahlaki bulmuyorum derseniz, işte buna hiçbir şey demem. Ha arzu ederseniz tartışırız, elbette ayrı. Ama karşı olduğumdan değil, tartışılması gerektiğini düşündüğümden.
Ben sadece işin bilimsel sonuçlarını ortaya koymak istemiştim.
Saygılar, sevgiler.[EDIT]Street Parrot,2020-04-26 16:30:04[/EDIT]
Beğenenler: [T]219540,nejalt[/T][T]217390,BayBalik[/T]
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir