TÜRKİYE' NİN DOĞAL HAYATINA VERİLEN DEĞER
TÜRKİYE' NİN DOĞAL HAYATINA VERİLEN DEĞER
Geçenlerde bir tanıdığım Amerika'da çiftçilerin arılarını tarlalarına getiren arı yetiştiricilerine hasatlarının %30'unu verdiğini söyledi. Sebebi ise arıların dolaştığı tarlalarda tozlaşmanın fazla olması ve ürünün artması. Aynı olayın Türkiye' de olduğunu bir an düşündüm. Olay muhtemelen şöyle olacaktır. Arıcı tarlanın kenarına arı kovanlarını bırakacak (Arıcı hasattan pay istemeyecektir. Zaten veren olacağını sanmıyorum) ve tarla sahibi geldiği zaman kovanları görünce çılgına dönecek ve arı sahibine sağlam bir küfür edecektir. "Kim getirdi bu arıları benim tarlama?!!! Çoluğu çocuğu arı sokacak. Başımıza iş alacağız.!!!" Diye bağırıp traktörle kovanların üzerinden geçip, benzin döküp yakacaktır. Bunu duyan kovan sahibi de pompalı tüfekle tarla sahibini vuracaktır. Belki en kötü şeklini düşündüm ama bu olayın benzeri bir şekilde olaylar gelişecektir.
Ülkemiz de değer biçilmez kaynaklar var deyip duruyoruz ama bunlar ne bilmiyoruz. Davar köpeği, enik dediğimiz, görüldüğü yerde kısırlaştırılıp barınaklara hapsedilmesini hatta zehirlenmesini istediğimiz hayvanlardan cinsi Akbaş olan köpeğin Amerika'da yılın en iyi sürü koruma köpeği seçildiğinden haberimiz yoktur. Dünyaca ünlü Kangal köpeğine Kangal ismini 70'li yıllarda Kangal ismini Amerikalı bir kadının verdiğini biliyormuydunuz. Neden? Her zamanki gibi köpek işte dediğimiz için. Onun içindirki dünyanın çoğu ülkesinde Kangal bir cins olarak kabul edilmiyor. Anadolu Çoban Köpeğinin bir varyetesi olarak görülüyor ve Amerikalı yetiştirciler Kangal kelimesine şiddetle karşı çıkıyor. Nedeni ise zamanında bu köpeği saflaştırmayıp kendi köpeğimiz olarak standartlaştırmamamız. Türkiye'den Anadolu Çoban Köpeği diye götürülen bir çift köpeğin Amerika'da klübü kuruluyor ve binlerce Anadolu Çoban Köpeği ortaya çıkıyor. Tabiki adamlar standartlarını kendilerine göre belirliyorlar. Bizim yeni standartlarımıza göre onların köpekleri standart dışı olduğu için eğer kabul ederlerse ellerinde standartlara uymayacak binlerce melez köpek olacak. Adamlar bizim köpeğimizin kulübünü ta ne zaman kurmuşlar ama bizim hala elle tutulur bir kulübümüz bile yok.
Yunanistan' ın kahveye , Hacivat ve Karagöz'e , Bulgaristan' ın da baklavaya sahip çıkması gibi diğer ülkelerde bizim tüm doğal kaynaklarımıza sahip çıkıyorlar hatta elimizden alıyorlar.
Elimizden alınmayan fakat bizim hemen hemen yok ettiğimiz başka bir değer ise Anadolu Leoparı. Bu hayvanı da yabancı bir kişi bulmuş ve latince adına kendi adını vermiş ve farklı bir tür olduğunu kanıtlamış. Mantolu Hasan adlı avcı resmi olarak 15 adet vurmuş bu hayvanlardan. Ülkemizde o sıralar araştırma yapan yabancı bir araştırmacı sayının en az 50 olduğunu söylüyor. 1970'li yıllarda köylü bir kadına saldırdığı için vurulan bir leoparın kürkünün 30 yıl boyunca depolarda, çatılarda ve bilimum ilginç yerde bekletildiğini ve ondan sonra içinin doldurulup sergilendiğini duyunca hiç şaşırmadım sadece acıyarak güldüm kendi kendime.
Peki okullarda bize milli coğrafya dersinde ne öğretiyorlar biliyor musunuz? Akarsular, dağlar, ovalar, bölgeler ve bunların ürettiği tarım ürünleri. Hiç bir ders kitabında okumadım dağlarımızda kurtların, leoparların, sırtlanların, porsukların sayıları az da olsa gezdiklerini. Hiç bir öğretmen öğretmedi ve öğretmiyor dünyada sadece Burdur Gölünde bulunan Burduricus balığını. Hiç kimse bahsetmedi İnci kefalinden, Kangal'dan, Akbaş'tan, Akbaba'lardan. Söylemedilerki bize Avrupa'da 12.000 çeşit bitki var ve bu sayı Anadolu'da ki tür sayısıyla aynı. 15 çeşit memelinin, 45 çeşit kuşun, 18 çeşit sürüngenin neslinin tükenme tehlikesiyle karşı karşıya kaldığını söylemediler. Allah'a şükürler olsun ki yabancılar interneti buldular ve Cemal GÜLAS ve onun gibiler bizi aydınlattılar. Ama sadece bir kısmımızı.
Ben insanlara Anadolu'da leoapar var dediğimde ya bana inanmıyorlar ya da bunun doğru olmadığını kanıtları göstermeme rağmen iddaa ediyorlar. Tabi bir kısımda normal olarak ilgilenmiyor. Yabancı hayranı gibi görülebilirim ama çok fazla belgesel seyrediyorum ve onlar doğalarına sahip çıkıyorlar, araştırıyorlar, okullara gidip çocuklara bilgi veriyorlar. Bunu yapan binlerce araştırmacıları var. Hepsi belli türler üzerine yoğunlaşmışlar. Bizimde bir sürü üniversitemiz, işsiz mezunlarımız var ama hepimiz kısa yoldan para kazanma derdindeyiz.
Görkem ERGENEKON
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Bunun dışında yazınıza katılıyorum. Daha duyarlı olmamız gerekir ama bu da daha büyük organizasyonlarla ve daha iyi tanıtımlarla olabilir. Kolay gelsin.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir