A. Cyanostictum
Gönderim Zamanı: 06 Haziran 2011 12:16
Birçok insana göre killilerin en güzel ve en zor grubu Diapteron grubudur.
Aphyosemion ailesine mensup bu küçük grup, 5 balıktan oluşur: Cyanostictum, Georgiae, Fulgens, Abacinum ve Seegersi. Bütün üyeleri Afrika'da, yüksek rakımda, sığ ve küçük derelerde, su birikintilerinde yaşarlar. Çokyıllık balıklardır, ömürleri ortalama olarak 3 ile 5 sene arasıdır.
Cyanostictum için "Gabon'un incisi" denir. Gerçekten de inciyi aratmayan çekicilikteki bu küçük balık; koyu kırmızı bir gövde üzerinde neon mavi/turkuaz beneklerle süslenmiştir.
resim alıntıdır
Zor olmalarının sebebi yavaş büyümeleri ve yavruların su değerlerine olan aşırı hassasiyetidir. Erkek balıklar genelde agresiftir; hatta dişi balığı öldürdükleri durumlar da görülür. Bol bitki ya da yaprak çürüğü ile dolu, dişilere saklanacak alanlar sunan akvaryumlar bu balıklara uygundur.
Yaşadıkları bölgede torf taban malzemesidir ve sadece yağmur suyu aldığı için çok yumuşak sularda yaşarlar; 0-2 DH arası idealdir. Yüksek rakımda yaşadıkları için bütün diapteron balıkları serin sulara alışıktır; 18-21C ideal kabul edilir.
Son dönemde ısıdan ziyade sudaki oksijen miktarının kilit faktör olduğu düşünülmektedir. Bu miktarı arttırmak için özel filtreler tasarlayan ve başarıyla kullanan hobiciler mevcuttur.
Gelelim benim balıklara ve kişisel deneyimime..
genç bir erkek (loş ışığa ve kötü fotoğrafa rağmen renklere dikkat)
Balıklarımı üretip, yavrularını başarıyla büyütmeye başladım. Bu aşamaya gelmek kesinlikle kolay olmadı, hatta belki toplamda 100 kadar yumurtayı telef ettim...Bütün bu hatalar sonucunda öğrendiğim en önemli şeyler yavru kaplarının hacmini mümkün olduğunda büyük tutmak, bol bitki kullanmak, bol canlı yem çeşidi sunabilmek ve su değişimlerinin arasını açıp balıkları rahatsız etmemek oldu.
çift ürüyor,
Yavrulara verdiğim yem, sırasıyla:
yeşil su, paramecium, cyclops, sirke kurdu, moina, mikro kurt ve artemia.
Büyüklerin diyeti:
moina, artemia, beyaz kurt ve dondurulmuş kan kurdu.
çift dinleniyor,
Yumurtalar çatladıktan sonra en az 1 ay su değişimi yapmıyorum. Yavru büyütmedeki en önemli faktör bu. Yavrular sudaki oynamalara çok hassaslar ve en ufak bir değişimde ölebiliyorlar; diapteronun zorluğu da burdan geliyor zaten.
Bu sebeple 1 ay boyunca kendi kendini çevirebilecek bir sistem kuruyorum:
60x60cm
Işıktan hoşlanmadıkları için akvaryumun/kabın 3 tarafı koyu bir renkle boyanıyor. Suyu ısıtmaması için güneş ışığı engelleniyor ancak bitkilerin rahat çalışabilmesi için aydınlık bir ortam gerekiyor.
Pistia, su mercimeği, salvinia, java moss, demersum ve syngonium kullanıyorum. Syngonium yani halk arasında fil kulağı denen bitki de japon şemsiyesi kadar etkili çalışan bir doğal filtre.
Yavruları bu kaba almadan 1 hafta evvel suya cylops, yeşil su ve moina enjekte ediyorum. 1 haftada mikroorganizmaların nüfusu hatırı sayılır bir seviyeye ulaşmış oluyor.
Onlarla birlikte suya çok sayıda salyangoz koyuyorum. Ne kadar çok salyangoz olursa o kadar iyi.
Ve yavrulardan bir örnek,
fotoğraf için yakalanan bu yavru 12 nisan'da doğdu, 3cm kadar. Dişi.
4 ayda 1cm büyüdüğü söylenen diapteron yavruları, yukarda kullandığım düzenek ile 1 ayda 2cm oluyorlar.
Birçok insanın bu balıkları büyütememesindeki sebep, onlara yeterli alan ve besin sunamamaları. Steril ortamlarda, her gün su değiştirerek ve sadece artemia ile beslenen yavrular ölüyor çünkü oturmuş bir suyun dengesinden mahrum bırakılıyorlar. Tabii bir diğer önemli sebep de yeterli besin bulamamaları. Doğada nerdeyse yemek içinde yüzen bu balıklar, steril ortamlarda yiyecek hiçbir mikroorganizma bulamıyorlar; dolayısıyla aç kalıp büyüyemiyorlar.
Diğer killiseverlere yardımcı olması dileğiyle, herkese sağlıklı balıklar.
an1l 2011-06-06 12:24:12
Yavrular grup hâlinde,
Aphyosemion ailesine mensup bu küçük grup, 5 balıktan oluşur: Cyanostictum, Georgiae, Fulgens, Abacinum ve Seegersi. Bütün üyeleri Afrika'da, yüksek rakımda, sığ ve küçük derelerde, su birikintilerinde yaşarlar. Çokyıllık balıklardır, ömürleri ortalama olarak 3 ile 5 sene arasıdır.
Cyanostictum için "Gabon'un incisi" denir. Gerçekten de inciyi aratmayan çekicilikteki bu küçük balık; koyu kırmızı bir gövde üzerinde neon mavi/turkuaz beneklerle süslenmiştir.
resim alıntıdır
Zor olmalarının sebebi yavaş büyümeleri ve yavruların su değerlerine olan aşırı hassasiyetidir. Erkek balıklar genelde agresiftir; hatta dişi balığı öldürdükleri durumlar da görülür. Bol bitki ya da yaprak çürüğü ile dolu, dişilere saklanacak alanlar sunan akvaryumlar bu balıklara uygundur.
Yaşadıkları bölgede torf taban malzemesidir ve sadece yağmur suyu aldığı için çok yumuşak sularda yaşarlar; 0-2 DH arası idealdir. Yüksek rakımda yaşadıkları için bütün diapteron balıkları serin sulara alışıktır; 18-21C ideal kabul edilir.
Son dönemde ısıdan ziyade sudaki oksijen miktarının kilit faktör olduğu düşünülmektedir. Bu miktarı arttırmak için özel filtreler tasarlayan ve başarıyla kullanan hobiciler mevcuttur.
Gelelim benim balıklara ve kişisel deneyimime..
genç bir erkek (loş ışığa ve kötü fotoğrafa rağmen renklere dikkat)
Balıklarımı üretip, yavrularını başarıyla büyütmeye başladım. Bu aşamaya gelmek kesinlikle kolay olmadı, hatta belki toplamda 100 kadar yumurtayı telef ettim...Bütün bu hatalar sonucunda öğrendiğim en önemli şeyler yavru kaplarının hacmini mümkün olduğunda büyük tutmak, bol bitki kullanmak, bol canlı yem çeşidi sunabilmek ve su değişimlerinin arasını açıp balıkları rahatsız etmemek oldu.
çift ürüyor,
Yavrulara verdiğim yem, sırasıyla:
yeşil su, paramecium, cyclops, sirke kurdu, moina, mikro kurt ve artemia.
Büyüklerin diyeti:
moina, artemia, beyaz kurt ve dondurulmuş kan kurdu.
çift dinleniyor,
Yumurtalar çatladıktan sonra en az 1 ay su değişimi yapmıyorum. Yavru büyütmedeki en önemli faktör bu. Yavrular sudaki oynamalara çok hassaslar ve en ufak bir değişimde ölebiliyorlar; diapteronun zorluğu da burdan geliyor zaten.
Bu sebeple 1 ay boyunca kendi kendini çevirebilecek bir sistem kuruyorum:
60x60cm
Işıktan hoşlanmadıkları için akvaryumun/kabın 3 tarafı koyu bir renkle boyanıyor. Suyu ısıtmaması için güneş ışığı engelleniyor ancak bitkilerin rahat çalışabilmesi için aydınlık bir ortam gerekiyor.
Pistia, su mercimeği, salvinia, java moss, demersum ve syngonium kullanıyorum. Syngonium yani halk arasında fil kulağı denen bitki de japon şemsiyesi kadar etkili çalışan bir doğal filtre.
Yavruları bu kaba almadan 1 hafta evvel suya cylops, yeşil su ve moina enjekte ediyorum. 1 haftada mikroorganizmaların nüfusu hatırı sayılır bir seviyeye ulaşmış oluyor.
Onlarla birlikte suya çok sayıda salyangoz koyuyorum. Ne kadar çok salyangoz olursa o kadar iyi.
Ve yavrulardan bir örnek,
fotoğraf için yakalanan bu yavru 12 nisan'da doğdu, 3cm kadar. Dişi.
4 ayda 1cm büyüdüğü söylenen diapteron yavruları, yukarda kullandığım düzenek ile 1 ayda 2cm oluyorlar.
Birçok insanın bu balıkları büyütememesindeki sebep, onlara yeterli alan ve besin sunamamaları. Steril ortamlarda, her gün su değiştirerek ve sadece artemia ile beslenen yavrular ölüyor çünkü oturmuş bir suyun dengesinden mahrum bırakılıyorlar. Tabii bir diğer önemli sebep de yeterli besin bulamamaları. Doğada nerdeyse yemek içinde yüzen bu balıklar, steril ortamlarda yiyecek hiçbir mikroorganizma bulamıyorlar; dolayısıyla aç kalıp büyüyemiyorlar.
Diğer killiseverlere yardımcı olması dileğiyle, herkese sağlıklı balıklar.
Yavrular grup hâlinde,
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 06 Haziran 2011 22:14
Çok güzel bir çalışma Anıl abi tebrik ederim. Yavruların kabında filtreleme tamamen biktilerle peki anaçların tankında mekanik filtre kullanıyormusunuz. Yada kullanmak gerekirmi?
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 07 Haziran 2011 10:24
Yavruların kabında aslında bir de pipo filtre var Gökhan ama şart değil. Kıymetli bir tür olduğu için işimi şansa bırakmak istememiştim. Yeni yavrularda kullanmıyorum.
Büyük akvaryumlar hariç hiçbirinde mekanik filtre kullanmıyorum. Ben sadece canlı yem kullandığım için su temizliği konusunda zaten avantajlıyım. Bitkilerden ziyade salyangozlara güveniyorum bir de. Hem anaçların hem yavruların akvaryumlarında yüzlerce salyangoz var, onların çoğalmasını teşvik ediyorum; bana göre asıl temizliği yapan onlar. Suyu temizlemiyorlar ama kirlenmesini önlüyorlar; aynı kapıya çıkıyor
Düzenli olarak taze su ekleyip arada bir de dip çekimi yapınca fazlasıyla yetiyor.
Yalnız killiler tabiatları itibariyle nispeten ufak hacim ve durgun sulara alışıktır; dolayısıyla benim yöntemim her balığa uymayabilir.
an1l 2011-06-07 10:26:34
Büyük akvaryumlar hariç hiçbirinde mekanik filtre kullanmıyorum. Ben sadece canlı yem kullandığım için su temizliği konusunda zaten avantajlıyım. Bitkilerden ziyade salyangozlara güveniyorum bir de. Hem anaçların hem yavruların akvaryumlarında yüzlerce salyangoz var, onların çoğalmasını teşvik ediyorum; bana göre asıl temizliği yapan onlar. Suyu temizlemiyorlar ama kirlenmesini önlüyorlar; aynı kapıya çıkıyor
Düzenli olarak taze su ekleyip arada bir de dip çekimi yapınca fazlasıyla yetiyor.
Yalnız killiler tabiatları itibariyle nispeten ufak hacim ve durgun sulara alışıktır; dolayısıyla benim yöntemim her balığa uymayabilir.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 07 Haziran 2011 12:24
Anıl bey güzel çalışma,güzel anlatım şekli...Tebrik ederim...
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 15 Haziran 2011 19:28
Anıl Bey, çok faydalı bir çalışma olmuş teşekkürler. Özellikle Killifish gibi bilgi kıtlığı yaşanan konularda (en azından Türkçe kaynak açısından) bu tür bilgiler çok değerli.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 16 Haziran 2011 23:24
Teşekkürler çok güzel bir türü tanıttığınız için,bende çok istiyorum kilifishlere başlamaya ama çoğu veya daha doğrusu en sevdiklerim 25 dereceden sonra ölmesinden besleyemiyorum.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 17 Haziran 2011 00:06
Sevgili Timur, serin su killilerinde kilit nokta oksijen miktarıdır. Oksijen miktarını yüksek seviyelerde tutabilirsen onlarla problem yaşamazsın. Su soğudukça oksijen tutabilme kapasitesi artar; bu balıklar da serin sulardaki yüksek oksijen miktarına alışıktır. Su ısındıkça oksijen kapasitesi düştüğü için rahatsızlanmaya başlarlar.
Suda akıntı yaratmak, su derinliğini sığ tutmak, bitkili akvaryum gibi tüyolar ile oksijen miktarını arttırabilirsin; ancak en güzeli debruyn filtre ya da kuru/yaş filtre gibi suyu oksijene doyuran filtreler kullanmaktır.
Killiler zor değil. Başlamak istiyorsan Lineatus, Gardneri, Australe gibi dayanıklı balıklarla başlamanı öneririm. Onları beğenmesen dahi sana üretim, yumurta toplama/muhafaza etme, yumurta çatlatma ve yavru büyütme konusunda önemli tecrübeler kazandıracaklardır. Bir de madem böyle bir niyetin var, yavaş yavaş canlı yem kültürleri edinmeye başlasan iyi olur; çünkü bazı killiler kuru yem kabul etmiyor.
Suda akıntı yaratmak, su derinliğini sığ tutmak, bitkili akvaryum gibi tüyolar ile oksijen miktarını arttırabilirsin; ancak en güzeli debruyn filtre ya da kuru/yaş filtre gibi suyu oksijene doyuran filtreler kullanmaktır.
Killiler zor değil. Başlamak istiyorsan Lineatus, Gardneri, Australe gibi dayanıklı balıklarla başlamanı öneririm. Onları beğenmesen dahi sana üretim, yumurta toplama/muhafaza etme, yumurta çatlatma ve yavru büyütme konusunda önemli tecrübeler kazandıracaklardır. Bir de madem böyle bir niyetin var, yavaş yavaş canlı yem kültürleri edinmeye başlasan iyi olur; çünkü bazı killiler kuru yem kabul etmiyor.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 17 Haziran 2011 14:05
Teşekkürler Anıl abi,aklımda zaten australe vardı.Ben ciddi şekilde killilere kafayı taktım ,şuanda iki kültür var elimde, 1 haftalık Almanya"ya gideceğim gelince çeşidi fazlalaştırcam sonra australe ile başlamayı planlıyorum.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 07 Eylül 2011 02:13
Sonunda yavrulardan bir tanesini kavanozda yakaladım :) Gözleri vücuduna oranla ne kadar büyük! Gerçekten çok şirin görünüyor.Galaxy Rasbora ile ilgili makalen için de ayrıca sabırsızlanıyorum.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 07 Eylül 2011 18:54
Arda haftaya sırf senin için yeni fotoğrafları kavanozda çekeceğim söz; ama depresyona girerlerse psikiyatri desteği senden ona göre
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 07 Eylül 2011 19:26
Arda bey ile kavanozda fotoğraf kampanyası başlatalım, hem amaca daha uygun olur. Bizi sadece üstten görüntülerle kandırmaya başladın yandanda görelim dimi ama.
yılmaz sağ 2011-09-07 19:43:48
Kampanya sloganıda hazır;
Kavanozda balık beslenmez sadece fotoğraf çekilir. (sosyal içerikli slogan :) )
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 08 Eylül 2011 15:14
[QUOTE=an1l]Arda haftaya sırf senin için yeni fotoğrafları kavanozda çekeceğim söz; ama depresyona girerlerse psikiyatri desteği senden ona göre
[/QUOTE]
Gözüm gibi bakarım.Hiç merak etme.Fizandan canlı yem bulurum. Hem bir haftadır evde beslemeye başladığım dişi sivrisineği bile feda edebilirim onun için.
İmza:Lepistes Katili
Gözüm gibi bakarım.Hiç merak etme.Fizandan canlı yem bulurum. Hem bir haftadır evde beslemeye başladığım dişi sivrisineği bile feda edebilirim onun için.
İmza:Lepistes Katili
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 08 Eylül 2011 16:27
Anıl abi şimdi gördüm konuyu. Eline sağlık faydalı ve çok güzel bir yazı olmuş, killifishler tecrübe etmek istediğim balıklardan. Hiç beslemediğim halde bende bir killifish severim :), acaba yavruların akibeti ne oldu? Galaxy rasborayla ilgili makaleyi bende merakla bekliyorum.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 08 Eylül 2011 23:43
[QUOTE=AnadoluSırtlanı]
Gözüm gibi bakarım.Hiç merak etme.Fizandan canlı yem bulurum. Hem bir haftadır evde beslemeye başladığım dişi sivrisineği bile feda edebilirim onun için.
İmza:Lepistes Katili [/QUOTE]
Arda benim küçük kara bir defterim var...
Sergen yavruların birkısmı maalesef yaz sıcaklarına dayanamayıp öldü. Ben üstün bir çaba göstererek ısıyı 27-28C'de sabitlesem bile yetmedi, bu balıklara fazla geldi.
Diğerleri yetiştiler ve ebeveyn akvaryumlarına alındılar çoktan. Hepsi genç balıklar ancak damızlık olana dek daha çok var, renkleri de henüz çok silik.
düzeltme: Arkadaşlar ben hiçbir zaman Rasbora yazısı yazıyorum demedim ki, alemsiniz Tamamiyle Arda karıştırdı ortalığı! Ben tetraları bilmem bile; zamanında bir çift Rasbora almıştım akvaryuma, hâlâ onlarla devam ediyorum ama takip ettiğim yok. Canlı yem yiye yiye atom tetra oldular ama üreseler bile Lineatus çifti orda oldukça yavrularının işi zor.
an1l 2011-09-09 00:05:07
Gözüm gibi bakarım.Hiç merak etme.Fizandan canlı yem bulurum. Hem bir haftadır evde beslemeye başladığım dişi sivrisineği bile feda edebilirim onun için.
İmza:Lepistes Katili [/QUOTE]
Arda benim küçük kara bir defterim var...
Sergen yavruların birkısmı maalesef yaz sıcaklarına dayanamayıp öldü. Ben üstün bir çaba göstererek ısıyı 27-28C'de sabitlesem bile yetmedi, bu balıklara fazla geldi.
Diğerleri yetiştiler ve ebeveyn akvaryumlarına alındılar çoktan. Hepsi genç balıklar ancak damızlık olana dek daha çok var, renkleri de henüz çok silik.
düzeltme: Arkadaşlar ben hiçbir zaman Rasbora yazısı yazıyorum demedim ki, alemsiniz Tamamiyle Arda karıştırdı ortalığı! Ben tetraları bilmem bile; zamanında bir çift Rasbora almıştım akvaryuma, hâlâ onlarla devam ediyorum ama takip ettiğim yok. Canlı yem yiye yiye atom tetra oldular ama üreseler bile Lineatus çifti orda oldukça yavrularının işi zor.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir