Amazon'da Günbatımı
Gönderim Zamanı: 18 Ocak 2018 00:38
Abi maşşallah balıkların hepsi çok sağlıklı duruyor. Balıklara çocuğun gibi bakıyorsun belli [:D] O melekleri videoda görünce bir an şaşırdım. İlk defa o kadar büyük melek gördüm. Kaç cm ler ortalama. Diğer balıkları(neon,rasbora) yemeye çalışmıyorlar mı? Benim deneyimlediğim kadarıyla melek bulunan akvaryumda neon 1 ay dayanabilir ancak [^_^]
Beğenenler: [T]71002,Emre Zaim[/T]
Teşekkür Edenler: [T]71002,Emre Zaim[/T]
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 18 Ocak 2018 01:48
[QUOTE=FerhatKaya]Abi maşşallah balıkların hepsi çok sağlıklı duruyor. Balıklara çocuğun gibi bakıyorsun belli [:D] O melekleri videoda görünce bir an şaşırdım. İlk defa o kadar büyük melek gördüm. Kaç cm ler ortalama. Diğer balıkları(neon,rasbora) yemeye çalışmıyorlar mı? Benim deneyimlediğim kadarıyla melek bulunan akvaryumda neon 1 ay dayanabilir ancak [^_^][/QUOTE]
Teşekkür ederim Ferhat.
Onlar mutluysa, Ben de mutluyum.
Melek çiftim, yaklaşık dört yaşında. Hiç ölçmedim, boyutlarını tahmini olarak, kuyruk dahil olarak vereceğim: Erkek, yaklaşık 20 - 25cm., dişi, 10 - 15cm. Bir üretici ağabeyimde, yıllar önce, çok daha iri damızlık full black melek balıkları da görmüştüm.
Neon gibi küçük balıkları yakalayabilirlerse, yiyebilirler. Bu balıkları, yavruyken aldığımdan beri, hep neonlarla birlikte tuttum. Bir de balığın bireysel karakteri çok belirleyici. Ayrıca tankta, yem yemede en baskın tür olduklarından karınları doyuyor. Yati köklerinin alt kısımlarına girememeleri de küçük balıklar için avantaj.
Senin adoketa konunu da zevkle takipteyim. Yavrularını da görürsün İnşallah.[:iyi:][:nazar:]
Teşekkür ederim Ferhat.
Onlar mutluysa, Ben de mutluyum.
Melek çiftim, yaklaşık dört yaşında. Hiç ölçmedim, boyutlarını tahmini olarak, kuyruk dahil olarak vereceğim: Erkek, yaklaşık 20 - 25cm., dişi, 10 - 15cm. Bir üretici ağabeyimde, yıllar önce, çok daha iri damızlık full black melek balıkları da görmüştüm.
Neon gibi küçük balıkları yakalayabilirlerse, yiyebilirler. Bu balıkları, yavruyken aldığımdan beri, hep neonlarla birlikte tuttum. Bir de balığın bireysel karakteri çok belirleyici. Ayrıca tankta, yem yemede en baskın tür olduklarından karınları doyuyor. Yati köklerinin alt kısımlarına girememeleri de küçük balıklar için avantaj.
Senin adoketa konunu da zevkle takipteyim. Yavrularını da görürsün İnşallah.[:iyi:][:nazar:]
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 18 Ocak 2018 01:48
[QUOTE=FerhatKaya]Abi maşşallah balıkların hepsi çok sağlıklı duruyor. Balıklara çocuğun gibi bakıyorsun belli [:D] O melekleri videoda görünce bir an şaşırdım. İlk defa o kadar büyük melek gördüm. Kaç cm ler ortalama. Diğer balıkları(neon,rasbora) yemeye çalışmıyorlar mı? Benim deneyimlediğim kadarıyla melek bulunan akvaryumda neon 1 ay dayanabilir ancak [^_^][/QUOTE]
Teşekkür ederim Ferhat.
Onlar mutluysa, Ben de mutluyum.
Melek çiftim, yaklaşık dört yaşında. Hiç ölçmedim, boyutlarını tahmini olarak, kuyruk dahil olarak vereceğim: Erkek, yaklaşık 20 - 25cm., dişi, 10 - 15cm. Bir üretici ağabeyimde, yıllar önce, çok daha iri damızlık full black melek balıkları da görmüştüm.
Neon gibi küçük balıkları yakalayabilirlerse, yiyebilirler. Bu balıkları, yavruyken aldığımdan beri, hep neonlarla birlikte tuttum. Bir de balığın bireysel karakteri çok belirleyici. Ayrıca tankta, yem yemede en baskın tür olduklarından karınları doyuyor. Yati köklerinin alt kısımlarına girememeleri de küçük balıklar için avantaj.
Senin adoketa konunu da zevkle takipteyim. Yavrularını da görürsün İnşallah.[:iyi:][:nazar:]
Teşekkür ederim Ferhat.
Onlar mutluysa, Ben de mutluyum.
Melek çiftim, yaklaşık dört yaşında. Hiç ölçmedim, boyutlarını tahmini olarak, kuyruk dahil olarak vereceğim: Erkek, yaklaşık 20 - 25cm., dişi, 10 - 15cm. Bir üretici ağabeyimde, yıllar önce, çok daha iri damızlık full black melek balıkları da görmüştüm.
Neon gibi küçük balıkları yakalayabilirlerse, yiyebilirler. Bu balıkları, yavruyken aldığımdan beri, hep neonlarla birlikte tuttum. Bir de balığın bireysel karakteri çok belirleyici. Ayrıca tankta, yem yemede en baskın tür olduklarından karınları doyuyor. Yati köklerinin alt kısımlarına girememeleri de küçük balıklar için avantaj.
Senin adoketa konunu da zevkle takipteyim. Yavrularını da görürsün İnşallah.[:iyi:][:nazar:]
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 18 Ocak 2018 02:05
[QUOTE=Emre Zaim]
Teşekkür ederim Ferhat.
Onlar mutluysa, Ben de mutluyum.
Melek çiftim, yaklaşık dört yaşında. Hiç ölçmedim, boyutlarını tahmini olarak, kuyruk dahil olarak vereceğim: Erkek, yaklaşık 20 - 25cm., dişi, 10 - 15cm. Bir üretici ağabeyimde, yıllar önce, çok daha iri damızlık full black melek balıkları da görmüştüm.
Neon gibi küçük balıkları yakalayabilirlerse, yiyebilirler. Bu balıkları, yavruyken aldığımdan beri, hep neonlarla birlikte tuttum. Bir de balığın bireysel karakteri çok belirleyici. Ayrıca tankta, yem yemede en baskın tür olduklarından karınları doyuyor. Yati köklerinin alt kısımlarına girememeleri de küçük balıklar için avantaj.
Senin adoketa konunu da zevkle takipteyim. Yavrularını da görürsün İnşallah.[:iyi:][:nazar:][/QUOTE]
Maşşallah. Bu kadar uzun süre nasıl yaşatabildin sırrın nedir? :) Neonlarda o zaman hemen hemen 3 4 yaşında. Ben neonları ve kırmızı burunları hep erkenden kaybetmişimdir. Bir türlü yaşatamıyorum
Teşekkür ederim Ferhat.
Onlar mutluysa, Ben de mutluyum.
Melek çiftim, yaklaşık dört yaşında. Hiç ölçmedim, boyutlarını tahmini olarak, kuyruk dahil olarak vereceğim: Erkek, yaklaşık 20 - 25cm., dişi, 10 - 15cm. Bir üretici ağabeyimde, yıllar önce, çok daha iri damızlık full black melek balıkları da görmüştüm.
Neon gibi küçük balıkları yakalayabilirlerse, yiyebilirler. Bu balıkları, yavruyken aldığımdan beri, hep neonlarla birlikte tuttum. Bir de balığın bireysel karakteri çok belirleyici. Ayrıca tankta, yem yemede en baskın tür olduklarından karınları doyuyor. Yati köklerinin alt kısımlarına girememeleri de küçük balıklar için avantaj.
Senin adoketa konunu da zevkle takipteyim. Yavrularını da görürsün İnşallah.[:iyi:][:nazar:][/QUOTE]
Maşşallah. Bu kadar uzun süre nasıl yaşatabildin sırrın nedir? :) Neonlarda o zaman hemen hemen 3 4 yaşında. Ben neonları ve kırmızı burunları hep erkenden kaybetmişimdir. Bir türlü yaşatamıyorum
Teşekkür Edenler: [T]71002,Emre Zaim[/T]
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 18 Ocak 2018 02:21
[QUOTE=FerhatKaya]
Maşşallah. Bu kadar uzun süre nasıl yaşatabildin sırrın nedir? :) Neonlarda o zaman hemen hemen 3 4 yaşında. Ben neonları ve kırmızı burunları hep erkenden kaybetmişimdir. Bir türlü yaşatamıyorum[/QUOTE]
Bu akvaryumdaki neonlar, yaklaşık iki yaşında. Sır değil ama, bazı temel noktalara özen gösteriyorum:
Akvaryumum yaklaşık on yaşından fazla. Farklı kurulumlar olduysa da, aynı zemin malzemesine (İnce quartz kum) sahip. Dolayısıyla kumun içerisinde bolca denitrifikasyon ve üzerinde nitrifikasyon bakterileri var. Suyu zeminden almakla birlikte, dip çekim aparatını kumun içerisine daldırmıyorum (İçerisinde biriken tortuyu almamak ve bakterileri öldürmemek için). Dış filtre kullanıyorum. Filtreyi yenilemem gerektiğinde, içerisinde bulunan Eheim Substrat Pro'yu yeni filtre içerisine koyuyorum. Azot döngüsü ve oturmuş biyolojik denge çok önemli. Sistemi, her hafta dinlendirilmiş çeşme suyu ile yaptığım 1/4 oranında su değişimi ile destekliyorum. Türe uygun, kaliteli ve çeşitli yemler ile az miktarda yemleme yapıyorum. Sistemim bu şekilde.[:)]
Maşşallah. Bu kadar uzun süre nasıl yaşatabildin sırrın nedir? :) Neonlarda o zaman hemen hemen 3 4 yaşında. Ben neonları ve kırmızı burunları hep erkenden kaybetmişimdir. Bir türlü yaşatamıyorum[/QUOTE]
Bu akvaryumdaki neonlar, yaklaşık iki yaşında. Sır değil ama, bazı temel noktalara özen gösteriyorum:
Akvaryumum yaklaşık on yaşından fazla. Farklı kurulumlar olduysa da, aynı zemin malzemesine (İnce quartz kum) sahip. Dolayısıyla kumun içerisinde bolca denitrifikasyon ve üzerinde nitrifikasyon bakterileri var. Suyu zeminden almakla birlikte, dip çekim aparatını kumun içerisine daldırmıyorum (İçerisinde biriken tortuyu almamak ve bakterileri öldürmemek için). Dış filtre kullanıyorum. Filtreyi yenilemem gerektiğinde, içerisinde bulunan Eheim Substrat Pro'yu yeni filtre içerisine koyuyorum. Azot döngüsü ve oturmuş biyolojik denge çok önemli. Sistemi, her hafta dinlendirilmiş çeşme suyu ile yaptığım 1/4 oranında su değişimi ile destekliyorum. Türe uygun, kaliteli ve çeşitli yemler ile az miktarda yemleme yapıyorum. Sistemim bu şekilde.[:)]
Beğenenler: [T]180094,deliboran81[/T]
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 18 Ocak 2018 02:35
[QUOTE=Emre Zaim]
Bu akvaryumdaki neonlar, yaklaşık iki yaşında. Sır değil ama, bazı temel noktalara özen gösteriyorum:
Akvaryumum yaklaşık on yaşından fazla. Farklı kurulumlar olduysa da, aynı zemin malzemesine (İnce quartz kum) sahip. Dolayısıyla kumun içerisinde bolca denitrifikasyon ve üzerinde nitrifikasyon bakterileri var. Suyu zeminden almakla birlikte, dip çekim aparatını kumun içerisine daldırmıyorum (İçerisinde biriken tortuyu almamak ve bakterileri öldürmemek için). Dış filtre kullanıyorum. Filtreyi yenilemem gerektiğinde, içerisinde bulunan Eheim Substrat Pro'yu yeni filtre içerisine koyuyorum. Azot döngüsü ve oturmuş biyolojik denge çok önemli. Sistemi, her hafta dinlendirilmiş çeşme suyu ile yaptığım 1/4 oranında su değişimi ile destekliyorum. Türe uygun, kaliteli ve çeşitli yemler ile az miktarda yemleme yapıyorum. Sistemim bu şekilde.[:)][/QUOTE]
Bencede oturmuş sistem çok önemli. Sistem oturunca hemen hemen yaşam alanlarının birebir taklidini yapmış oluyoruz. Ben ne zaman kumla oynasam birkaç balığım ölüyor. Ve akvaryum bitkiliyse yosun sorunu baş gösteriyor. Denitrifikasyon bakterilerinin bulunmasıda zaten nitratın tanktan uzaklaştırılmasını sağlıyor. Su değişimi bile gerekmiyor galiba,azalan suyu koymak yeterli oluyormuş. Benim kurduğum sistemler erkenden bozuluyor. 6 7 ay içinde değiştiriyorum. Çabuk sıkılan biriyim [:D] Akvaryumda oturmuş sistem çok önemli onu anladım artık :)
Bu akvaryumdaki neonlar, yaklaşık iki yaşında. Sır değil ama, bazı temel noktalara özen gösteriyorum:
Akvaryumum yaklaşık on yaşından fazla. Farklı kurulumlar olduysa da, aynı zemin malzemesine (İnce quartz kum) sahip. Dolayısıyla kumun içerisinde bolca denitrifikasyon ve üzerinde nitrifikasyon bakterileri var. Suyu zeminden almakla birlikte, dip çekim aparatını kumun içerisine daldırmıyorum (İçerisinde biriken tortuyu almamak ve bakterileri öldürmemek için). Dış filtre kullanıyorum. Filtreyi yenilemem gerektiğinde, içerisinde bulunan Eheim Substrat Pro'yu yeni filtre içerisine koyuyorum. Azot döngüsü ve oturmuş biyolojik denge çok önemli. Sistemi, her hafta dinlendirilmiş çeşme suyu ile yaptığım 1/4 oranında su değişimi ile destekliyorum. Türe uygun, kaliteli ve çeşitli yemler ile az miktarda yemleme yapıyorum. Sistemim bu şekilde.[:)][/QUOTE]
Bencede oturmuş sistem çok önemli. Sistem oturunca hemen hemen yaşam alanlarının birebir taklidini yapmış oluyoruz. Ben ne zaman kumla oynasam birkaç balığım ölüyor. Ve akvaryum bitkiliyse yosun sorunu baş gösteriyor. Denitrifikasyon bakterilerinin bulunmasıda zaten nitratın tanktan uzaklaştırılmasını sağlıyor. Su değişimi bile gerekmiyor galiba,azalan suyu koymak yeterli oluyormuş. Benim kurduğum sistemler erkenden bozuluyor. 6 7 ay içinde değiştiriyorum. Çabuk sıkılan biriyim [:D] Akvaryumda oturmuş sistem çok önemli onu anladım artık :)
Beğenenler: [T]71002,Emre Zaim[/T]
+1: [T]71002,Emre Zaim[/T]
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 18 Ocak 2018 03:18
[QUOTE=FerhatKaya]
Bencede oturmuş sistem çok önemli. Sistem oturunca hemen hemen yaşam alanlarının birebir taklidini yapmış oluyoruz. Ben ne zaman kumla oynasam birkaç balığım ölüyor. Ve akvaryum bitkiliyse yosun sorunu baş gösteriyor. Denitrifikasyon bakterilerinin bulunmasıda zaten nitratın tanktan uzaklaştırılmasını sağlıyor. Su değişimi bile gerekmiyor galiba,azalan suyu koymak yeterli oluyormuş. Benim kurduğum sistemler erkenden bozuluyor. 6 7 ay içinde değiştiriyorum. Çabuk sıkılan biriyim [:D] Akvaryumda oturmuş sistem çok önemli onu anladım artık :)[/QUOTE]
Bana göre, azot döngüsü ne kadar oturmuş olursa olsun, periyodik su değişimleri, hem bitkilerin ve denitrifikasyon bakterilerinin tüketemediği nitrat (Bir kısmını tüketirler), vb... zararlı maddelerin konsantrasyonunu azaltmak; hem de balık ve bitkiler için gerekli mineral ve iz elementleri sağlamak (Eski sudaki mineral ve iz elementlerin konsantrasyonu, balık ve bitkilerin emilim yolu ile vücutlarına katılmalarından dolayı, azalacaktır) bakımından, sistemi destekleyici olarak gereklidir. Doğada da nitrifikasyon ve denitrifikasyon bakterileri olmasına rağmen, su sütekli yenilenmektedir. Buharlaşan su yerine su eklemek, suyun yenilenmesi ve zararlı bileşiklerin uzaklaştırilması bakımından yeterli olmayacaktır görüşündeyim. Doğada sürekli yenilenen su koşullarını, kapalı bir sistem olan akvaryumda sağlamanın en verimli yolu, Bence, periyodik su değişimidir. Bugüne kadar, su değişiminden zarar görmedim. Su değişimi sayesinde, daha sağlıklı ve iri balıklar besledim.[:)]
Bencede oturmuş sistem çok önemli. Sistem oturunca hemen hemen yaşam alanlarının birebir taklidini yapmış oluyoruz. Ben ne zaman kumla oynasam birkaç balığım ölüyor. Ve akvaryum bitkiliyse yosun sorunu baş gösteriyor. Denitrifikasyon bakterilerinin bulunmasıda zaten nitratın tanktan uzaklaştırılmasını sağlıyor. Su değişimi bile gerekmiyor galiba,azalan suyu koymak yeterli oluyormuş. Benim kurduğum sistemler erkenden bozuluyor. 6 7 ay içinde değiştiriyorum. Çabuk sıkılan biriyim [:D] Akvaryumda oturmuş sistem çok önemli onu anladım artık :)[/QUOTE]
Bana göre, azot döngüsü ne kadar oturmuş olursa olsun, periyodik su değişimleri, hem bitkilerin ve denitrifikasyon bakterilerinin tüketemediği nitrat (Bir kısmını tüketirler), vb... zararlı maddelerin konsantrasyonunu azaltmak; hem de balık ve bitkiler için gerekli mineral ve iz elementleri sağlamak (Eski sudaki mineral ve iz elementlerin konsantrasyonu, balık ve bitkilerin emilim yolu ile vücutlarına katılmalarından dolayı, azalacaktır) bakımından, sistemi destekleyici olarak gereklidir. Doğada da nitrifikasyon ve denitrifikasyon bakterileri olmasına rağmen, su sütekli yenilenmektedir. Buharlaşan su yerine su eklemek, suyun yenilenmesi ve zararlı bileşiklerin uzaklaştırilması bakımından yeterli olmayacaktır görüşündeyim. Doğada sürekli yenilenen su koşullarını, kapalı bir sistem olan akvaryumda sağlamanın en verimli yolu, Bence, periyodik su değişimidir. Bugüne kadar, su değişiminden zarar görmedim. Su değişimi sayesinde, daha sağlıklı ve iri balıklar besledim.[:)]
Beğenenler: [T]180094,deliboran81[/T]
Teşekkür Edenler: [T]180094,deliboran81[/T]
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 18 Ocak 2018 04:29
[QUOTE=Emre Zaim]
Bana göre, azot döngüsü ne kadar oturmuş olursa olsun, periyodik su değişimleri, hem bitkilerin ve denitrifikasyon bakterilerinin tüketemediği nitrat (Bir kısmını tüketirler), vb... zararlı maddelerin konsantrasyonunu azaltmak; hem de balık ve bitkiler için gerekli mineral ve iz elementleri sağlamak (Eski sudaki mineral ve iz elementlerin konsantrasyonu, balık ve bitkilerin emilim yolu ile vücutlarına katılmalarından dolayı, azalacaktır) bakımından, sistemi destekleyici olarak gereklidir. Doğada da nitrifikasyon ve denitrifikasyon bakterileri olmasına rağmen, su sütekli yenilenmektedir. Buharlaşan su yerine su eklemek, suyun yenilenmesi ve zararlı bileşiklerin uzaklaştırilması bakımından yeterli olmayacaktır görüşündeyim. Doğada sürekli yenilenen su koşullarını, kapalı bir sistem olan akvaryumda sağlamanın en verimli yolu, Bence, periyodik su değişimidir. Bugüne kadar, su değişiminden zarar görmedim. Su değişimi sayesinde, daha sağlıklı ve iri balıklar besledim.[:)][/QUOTE]
Söyledikleriniz çoğuna katılıyorum. Özellikle bitkili bir akvaryumda çeşme suyuyla birçok mikroelement ve izelement takviyesi yapılıyor. Buda bitkiler için oldukça faydalı. Balıklarınızı umarım daha uzun seneler beslersiniz. Konuyu takipe aldım. :)
Bana göre, azot döngüsü ne kadar oturmuş olursa olsun, periyodik su değişimleri, hem bitkilerin ve denitrifikasyon bakterilerinin tüketemediği nitrat (Bir kısmını tüketirler), vb... zararlı maddelerin konsantrasyonunu azaltmak; hem de balık ve bitkiler için gerekli mineral ve iz elementleri sağlamak (Eski sudaki mineral ve iz elementlerin konsantrasyonu, balık ve bitkilerin emilim yolu ile vücutlarına katılmalarından dolayı, azalacaktır) bakımından, sistemi destekleyici olarak gereklidir. Doğada da nitrifikasyon ve denitrifikasyon bakterileri olmasına rağmen, su sütekli yenilenmektedir. Buharlaşan su yerine su eklemek, suyun yenilenmesi ve zararlı bileşiklerin uzaklaştırilması bakımından yeterli olmayacaktır görüşündeyim. Doğada sürekli yenilenen su koşullarını, kapalı bir sistem olan akvaryumda sağlamanın en verimli yolu, Bence, periyodik su değişimidir. Bugüne kadar, su değişiminden zarar görmedim. Su değişimi sayesinde, daha sağlıklı ve iri balıklar besledim.[:)][/QUOTE]
Söyledikleriniz çoğuna katılıyorum. Özellikle bitkili bir akvaryumda çeşme suyuyla birçok mikroelement ve izelement takviyesi yapılıyor. Buda bitkiler için oldukça faydalı. Balıklarınızı umarım daha uzun seneler beslersiniz. Konuyu takipe aldım. :)
Beğenenler: [T]71002,Emre Zaim[/T]
Teşekkür Edenler: [T]71002,Emre Zaim[/T]
+1: [T]71002,Emre Zaim[/T]
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 18 Ocak 2018 15:57
[QUOTE=FerhatKaya]
Söyledikleriniz çoğuna katılıyorum. Özellikle bitkili bir akvaryumda çeşme suyuyla birçok mikroelement ve izelement takviyesi yapılıyor. Buda bitkiler için oldukça faydalı. Balıklarınızı umarım daha uzun seneler beslersiniz. Konuyu takipe aldım. :)[/QUOTE]
İyi dilekleriniz için teşekkür ederim. Başta Sizin adoketa'lar olmak üzere, tüm dostların balıklarının sağlıklı, mutlu, uzun ömürlü ve bol yavrulu bir yaşam sürmesini dilerim.
Söyledikleriniz çoğuna katılıyorum. Özellikle bitkili bir akvaryumda çeşme suyuyla birçok mikroelement ve izelement takviyesi yapılıyor. Buda bitkiler için oldukça faydalı. Balıklarınızı umarım daha uzun seneler beslersiniz. Konuyu takipe aldım. :)[/QUOTE]
İyi dilekleriniz için teşekkür ederim. Başta Sizin adoketa'lar olmak üzere, tüm dostların balıklarının sağlıklı, mutlu, uzun ömürlü ve bol yavrulu bir yaşam sürmesini dilerim.
Beğenenler: [T]93087,FerhatKaya[/T][T]180094,deliboran81[/T]
Teşekkür Edenler: [T]93087,FerhatKaya[/T][T]180094,deliboran81[/T]
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 20 Ocak 2018 23:07
Bir güncelleme.[:)][:nazar:]
[VID]https://youtu.be/AmmKXFn-A1w[/VID]
[VID]https://youtu.be/AmmKXFn-A1w[/VID]
Beğenenler: [T]180094,deliboran81[/T][T]96248,sezerdmn[/T]
Teşekkür Edenler: [T]180094,deliboran81[/T][T]96248,sezerdmn[/T]
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 21 Ocak 2018 07:41
Emre Ağbim çok güzeller maşallah, tebrik ederim seni....[:3]
Beğenenler: [T]71002,Emre Zaim[/T]
Teşekkür Edenler: [T]71002,Emre Zaim[/T]
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 21 Ocak 2018 12:38
[QUOTE=deliboran81]Emre Ağbim çok güzeller maşallah, tebrik ederim seni....[:3][/QUOTE]
Teşekkür ederim Harun. Senin adoketalar ve bitkili tankın da çok güzeller.[:iyi:] Maşallah.[:nazar:]
Teşekkür ederim Harun. Senin adoketalar ve bitkili tankın da çok güzeller.[:iyi:] Maşallah.[:nazar:]
Beğenenler: [T]180094,deliboran81[/T]
Teşekkür Edenler: [T]180094,deliboran81[/T]
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 11 Şubat 2018 00:33
Son günlerde, akvaryumlarımda, beklenmedik gelişmeler oldu: 250L. net hacmindeki akvaryumumda bulunan genç diskuslarımı, ricasını kıramadığım yakın bir dostuma verdim. Yaklaşık 400L. hacminde oturmuş bir akvaryuma sahip olması, tek tür olarak yalnızca verdiğim balıklara bakacak (Yeni balık almadan) olması, kararımdaki temel etkenlerdi. Beni tanıyanlar, yanımdaki canlının mücbir koşullar dışında, başkasına verilmeyeceğini bilirler. Ancak o tankta, diskusların daha iyi boylanacağı ve yaşam konforlarının daha iyi olacağı kanısındayım.
Önümdeki seçenekleri değerlendirdiğinde, yeni bir discus sürüsü edinme fikri ağır basıyordu.
Fakat bir seçenek daha vardı ki, nefsimi rahatlatmak için yeni discus almaktansa, 110L. hacminde kısıtlanmış devasa boyuttaki meleklerimi, canlı doğuranlarımı ve kırmızı göğüslü acaralarımı rahatlatmak, Bana da huzur verecekti.
Ben de, "Kırmızı Göğüslü Acara Krallığı'ndaki" melek balıklarım ve canlı doğuranlarımı, 250L. hacmindeki tankıma aldım. Hem eski aşkım canlı doğuranlarla hasret gideriyorum; hem son derece efendi ve çekingen balıklar olan kırmızı göğüslü acaralar gerçekten krallıklarını ilan ederek, daha fazla ortada dolaşıyor ve keyifle besleniyorlar; Ben de discusa kısa bir ara vererek akvaryumlarımın karşısında slow müzik eşliğinde kahve keyfimi huzur içerisinde sürdürüyorum.
Şu anda, Kırmızı Göğüslü Acara Krallığı'nda, bir çift olduğunu tahmin ettiğim, iki adet kırmızı göğüslü acara (Laetacara dorsigera), üç adet rasbora (Trigonostigma heteromorpha), bir adet ateş ışığı rasbora (Trigonostigma hengeli), üç adet neon tetra (Paracheirodon innesi) huzur içerisinde yaşamaktadırlar. Kısa süre içerisinde bir adet daha rasbora eklenerek toplam dither sayısı sekiz adet olarak sabitlenecek ve neon tetralarım ömürlerini tamamladıklarında sekiz adet rasbora + iki adet kırmızı göğüslü acara olacak şekilde konsept son halini alacaktır.
Akvaryumumda, hiçbir aşılama olmadığı halde oluşan, su piresi ya da Copepod benzeri zooplankterler, balıklara rağmen yaşamlarını sürdürüyorlar. Akvaryumdaki micro fauna ve flora üzerine özel bir ilgi duyuyorum. Bu canlıları görmek, Beni çok mutlu ediyor. Bence bir akvaryuma ekosistem denilebilmesi için pek çok kişi tarafından adi salyangoz denilen, asil ve soylu mini detrivorların; parazitik olmayan kabuklu ve yumuşakçaların, özgürce yaşıyor olması gereklidir.
Akvaryumdan balık nakli esnasında kepçe müdahaleleri yüzünden strese giren canlılarımın stres düzeyini arttırmamak için bu seferlik, ön camdaki yosunları temizlemedim. İtiraf etmeliyim ki, ön camdaki yosunların bölgesel olarak flulaştırdığı görüntüler, gizemli bir efekt katıyor. Kayıp kıta "Atlantis" belki de buralarda bir yerdedir.[:3]
[VID]https://youtu.be/ECypSMUt9lU[/VID]
[:nazar:]
[EDIT]Emre Zaim,2018-02-11 00:35:07[/EDIT]
Önümdeki seçenekleri değerlendirdiğinde, yeni bir discus sürüsü edinme fikri ağır basıyordu.
Fakat bir seçenek daha vardı ki, nefsimi rahatlatmak için yeni discus almaktansa, 110L. hacminde kısıtlanmış devasa boyuttaki meleklerimi, canlı doğuranlarımı ve kırmızı göğüslü acaralarımı rahatlatmak, Bana da huzur verecekti.
Ben de, "Kırmızı Göğüslü Acara Krallığı'ndaki" melek balıklarım ve canlı doğuranlarımı, 250L. hacmindeki tankıma aldım. Hem eski aşkım canlı doğuranlarla hasret gideriyorum; hem son derece efendi ve çekingen balıklar olan kırmızı göğüslü acaralar gerçekten krallıklarını ilan ederek, daha fazla ortada dolaşıyor ve keyifle besleniyorlar; Ben de discusa kısa bir ara vererek akvaryumlarımın karşısında slow müzik eşliğinde kahve keyfimi huzur içerisinde sürdürüyorum.
Şu anda, Kırmızı Göğüslü Acara Krallığı'nda, bir çift olduğunu tahmin ettiğim, iki adet kırmızı göğüslü acara (Laetacara dorsigera), üç adet rasbora (Trigonostigma heteromorpha), bir adet ateş ışığı rasbora (Trigonostigma hengeli), üç adet neon tetra (Paracheirodon innesi) huzur içerisinde yaşamaktadırlar. Kısa süre içerisinde bir adet daha rasbora eklenerek toplam dither sayısı sekiz adet olarak sabitlenecek ve neon tetralarım ömürlerini tamamladıklarında sekiz adet rasbora + iki adet kırmızı göğüslü acara olacak şekilde konsept son halini alacaktır.
Akvaryumumda, hiçbir aşılama olmadığı halde oluşan, su piresi ya da Copepod benzeri zooplankterler, balıklara rağmen yaşamlarını sürdürüyorlar. Akvaryumdaki micro fauna ve flora üzerine özel bir ilgi duyuyorum. Bu canlıları görmek, Beni çok mutlu ediyor. Bence bir akvaryuma ekosistem denilebilmesi için pek çok kişi tarafından adi salyangoz denilen, asil ve soylu mini detrivorların; parazitik olmayan kabuklu ve yumuşakçaların, özgürce yaşıyor olması gereklidir.
Akvaryumdan balık nakli esnasında kepçe müdahaleleri yüzünden strese giren canlılarımın stres düzeyini arttırmamak için bu seferlik, ön camdaki yosunları temizlemedim. İtiraf etmeliyim ki, ön camdaki yosunların bölgesel olarak flulaştırdığı görüntüler, gizemli bir efekt katıyor. Kayıp kıta "Atlantis" belki de buralarda bir yerdedir.[:3]
[VID]https://youtu.be/ECypSMUt9lU[/VID]
[:nazar:]
[EDIT]Emre Zaim,2018-02-11 00:35:07[/EDIT]
Beğenenler: [T]153370,stormare[/T][T]24150,fikret1[/T][T]180094,deliboran81[/T]
Teşekkür Edenler: [T]180094,deliboran81[/T]
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir