Test kiti kullanmadan bitki bakımı: İçeri


FurkanOzkanÇevrim Dışı

Kayıt: 02/02/2006
İl: Istanbul
Mesaj: 111
FurkanOzkanÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 10 Ocak 2008 15:30
Selamlar,
 
Aşşağıdaki yazı  http://www.akvaryumkulubu.org/vbulletin/showthread.php?t=55469 linkinde yayınlanmış, sayın Sinan Eray ve sayın Fikret Uslu beylerin, yabancı bir sitede yayınlanmış olan bir yazıdan yaptığı çeviridir. Bende bu güzel çalışmanın daha çok akvaryum severe ulaşması açısından hoşgörülerine sığınarak sitemizde yayınlıyorum....
 
Saygılarımla...
 
 
Test kiti kullanmadan gübre kullanımı: İçerik Tahmin Yöntemi

Öncelikle bu yöntemi akvaryum dünyasına öneren Tom Barr’ın kim olduğu ile ilgili bir kaç not verelim.

1977 yılından beri süre gelen akvaryum ilgisi 1989 yılından sonra özellikle bitkili tanklarda yoğunlaşmıştır. Son 10 yıldır 2 litreden 6500 litreye kadar çeşitli bitkili tanklar kurmuş olan Tom Barr, bitkili akvaryum kurulması ve tasarımını profesyonel olarak yapmaktadır.

Kaliforniya Üniversitesinde Su Biyolojisi okuyan Tom Barr, Yüksek Lisansını Florida Üniversitesinde Botanik dalında almış ve doktora çalışmalarını ise Bitkiler hakkında yapmıştır. Resmi kurum ve Özel Laboratuvarlar yararına göl bitkileri üzerine çeşitli çalışmaları olan Tom Barr son yıllarda çevre konuları hakkında danışmanlıkta yapmaktadır.

Profesyonel yaptığı çalışmaları, uğraşısı olan akvaryum konusunda geliştiren Tom Barr yazdığı çok çeşitli yazılar ile bitki bakımı ile ilgilenen kişilere yardımcı olmuş ve olmaya devam etmektedir.
Yazdığı yazılar, bitki konusunda oldukça populer olan TFH, FAMA, TAG, AP, RA ve GGA da yayınlanmakta olup aynı zamanda Almanca, İtalyanca, Fransızca, dillerine çevrilerek bu ülkelerin çeşitli dergilerinde çıkmıştır.
Yazdığı çeşitli makaleler halen aylık olarak www.barrreport.com da yayınlanmakta ve Tom Barr bitki akvaryum bakımı konusunda dünyada önde gelen uzmanlar arasında sayılmaktadır.

Yıllarca yaptığı araştırma ve çalışmaları sonucunda elde ettiği tecrübeyi, bitki bakımı konusunda bir yöntem ( Estimative Indeks = EI) olarak ortaya koymuş ve tüm akvaryum severler ile paylaşmıştır.

Fikret Uslu ve ben, kendisinin izni ile önerdiği metodu Türkçeye çevirmeye çalıştık ve burada bitki bakımı ile ilgilinenlere sunmak istedik. Bir kopyasınıda www.barrreport.com ‘ a gönderdik. Şu anda bu çevirimiz Türkçe olarak adı geçen sitede yayınlanmaktadır.
İÇERİK TAHMİNİ – BU NEDİR ?
“İçerik Tahmini”, test kiti kullanmadan, her tank için uygulanabilen, bitkiler için gerekli besin maddelerin dozlanmasını tarif eden yöntemdir. Kısaca tanımlamak gerekirse, akvarist, herhangi bir eksikliğe (bitki besin eksikliği) maruz kalmamak için belli aralıklar ile besin maddeleri dozlaması yapar ve bir birikim olmaması için haftalık büyük çaplı su değişiklikleri gerçekleştirir.

Bitki besin maddelerinin, ne çok az veya nede çok fazla olmadan sudaki varlığını, herhangi bir ölçüm seti kullanmaksızın, kolaylıkla çok yakın bir kesinlikle sürdürülebilir kılabilir veya başka deyiş ile ‘İçerik Tahmini - IT” ile yapabiliriz, çünkü elde edilen sonuçlar, ölçümleme yapan ölçüm setleri değerlerinden daha doğruya yakındır.

İçerik Tahmini, pek çok akvaristin alışık olduğu ve halihazırda yaptığı haftalık su değişimi ile ilgilidir. Ben bu tahminler için defalarca ve haftalar boyunca denemeler yaptım, bir veya üç haftalık süre boyunca, çok yüksek yoğunluklu ışık (450 mikromole/m^2/saniye , ışık kaynağından 8 cm uzakta) altında hızlı büyüyen ‘gövdeli’ (stem) bitkiler ile denemelerim oldu. Bu süreç, en fazla (maksimum) besin alım hızını tesbit etmeye yarar. Bu hız, bitkinin ihtiyaç duyduğu en fazla besin miktarını belirlememizde önemli rol oynar. Bu miktar bilindikten sonra, akvarist, değişen aydınlatma koşulları altında, bitkilerinin besinsiz kalıp kalmayacağı hakkında kendine artık güvenebilir.

Bu besin alım hızı veya dozlama miktarlarının belirlenmesi, sabit besin miktarı seviyesi tutturmaktan, gerçekten daha önemlidir. Sudaki besin miktarlarının alt(en az) ve üst(en fazla) seviyeleri arasında bulunan alanın, kararlı bir yapda olması, iyi bitki gelişimi için gereklidir. Bu ‘alan’ yaklaşımı, farklı özellikte musluk sularına sahip olmalarına rağmen, tüm dünya üzerindeki akvaristlerin gözlemleri tarafından desteklendiği gibi, aynı zamanda, Barr Report No7 ve No8 , 2005 daki ilgili araştırma sonuçları ilede desteklenmektedir. Bahsedilen bu alanın, özellikle üst sınırının oldukça yüksek olduğu kanıtlanmıştır. Akvarist, haftalık % 50 su değişikliği ile suya dozladığı maddenin ancak 2 katı kadar miktarda bir birikme elde edebilir. Böylelikle, eğer 10 – 20 ppm NO3 seviyesi elde etmek istiyorsanız, test kitlerine dokunmadan bu seviyeleri elde etmek oldukça kolaydır.
(Bununla ilgili durum Resim 1 de görünmektedir - Resimler daha sonra eklenti doya olarak verilecektir.).

Diğer besin maddeleri içinde benzer aralıklar hedeflenebilir ve istenen besin maddeleri su ile seyreltildikçe daha dar aralıklar elde edilebilir.

Maksimum besin alım hızlarına ait değerler, aynı zamanda oldukça değişkendir fakat benim önerdiğim değerler, sadece rehber niteliğinde yol göstermak amacını taşımaktadır. Değişik bitkiler için değişik oranlar söz konusudur ama bu değerler ile, herhangi bir bitki besin azlığı belirtileri göstermez.

Akvarist, haftalık su değişimlerini % 50 olarak yapmakla sınırlı değildir, daha fazla, örneğin % 75 de yapabilir. Ancak bu kez değiştirdiği % 75 suya ilave edeceği besin miktarını buna göre ayarlamalıdır. %50 su değişimine güvenemeyen akvaristler, hafta içinde daha sık su değişiklikleri de yapabilir, ve akvarist bu kez ulaşmak istediği hedeflere daha kolayca ulaşabilir.

Bitkiler, ihtiyaç duyduğu miktardan daha fazla miktarda besin maddesini bünyesine alır. Bu durum bitkinin “lüks tüketimi” olarak tanımlanmaktadır. Bir başka konu ise, bitkinin besin açlığı çekmesine bağlı olarak, besin alım hızının (oranının) ilk haftalarda çok yüksek olacağı ve sonrasında besin alım hızının tekrar normale döneceğidir. Bu durum ise “eşik tüketimi” olarak adlandırılır.

Yüksek yoğunlukta ışık ve yüksek miktarda CO2 seviyesi ile bitkinin bir günde (24 saat) tükettiği maksimal değerlere (besin alım hızı), tipik bir örnek verecek olursak; Tablo 1

NO3 - Nitrat........> 1 – 4 ppm
NH4 - Amonyum...> 0,1 - ,06 ppm ( NH4 dozlamayın, alg oluşuna neden olur.)
PO4 - Fosfat.......> 0,2 – 0,6 ppm

Bu miktarlar altındaki dozlamalarda bitkinin besin eksikliği belirtileri göstereceğini söylemiyorum, ancak bu miktarların üzerindeki dozlamaların, bitkinin daha fazla gelişmesine katkıda bulunmayacağını belirtmek istiyorum. Akvaristlerin, bu noktayı iyice kavraması gerekmektedir. Genellikle, yüksek ışık yoğunluğu altında bile, herhangi bir bitkinin, bu miktarlardan daha fazla besin maddesi tüketeceği beklenmez.

Amaç, bitkiyi besin açlığı çekmesinden korumak için, yeterli miktarda besin maddesini ortama ilave etmektir, yoksa bitkinin gelişmesi için ihtiyaç duyduğu maddeleri, hassas hesaplamalar ile belirleyip ortama ilave etmek değildir.

Not: Bu çalışmada, ölçümler “Hach or Lamotte” test kitleri ile yapılmış, ve doğrulukları standart çözeltiler ile test edilmişlerdir. Hobi amaçlı üretilen test kitleri, sıkça yanlış ölçüm yapmakta ve akvaristler için sorun yaratmaktadırlar. Bu olumsuzluğu gidermenin yolu, kullandığınız test kitini, sonucu önceden bilinen kontrol çözeltisi ile denemektir. Bilim çevrelerinin, test aletlerini kalibre ettikleri bu yöntem ile siz de test kitinin doğruluğunu kontrol etmiş olursunuz.

Hiç bir zaman test kitinizin doğru ölçüm yaptığını peşinen kabullenmeyin. Sonuçlar sizi yanıltabilir, şaşırtabilir, ve yanlış uygulamalara neden olur. Test kiti gerektirmeyen bu gübreleme yöntemi fikrini önermemin bir sebebi de, test kiti ile bulmuş olduğunuz sonuçların yanıltıcı, şaşırtıcı ve yanlış uygulamalara neden olmasıdır. Hassas miktarlar ile uygulama yapma gereği pek yok, çünkü bitki bünyelerindeki besin maddesi konsantrasyonları çok değişken. ( Barr Report NO:5,7 ve 8, 2005) Bu konsantrasyonlar, bitki için problem teşkil edebilecek fazla oranlardan önce, eksikliğinin hissedileceği kritik seviyelerin çok üzerinde.
( Resim:3 - Daha sonra tüm resimler eklenti olarak verilecektir.)

Günümüzde, “Lamotte or Hach” markalı test kitlerinden daha gelişmiş ve 100 kat daha iyi hassasiyete sahip kolorimetrik, çok parametrik spektrofotometre kullanıyorum. Cihaz, geniş aralıkta oldukça hassas ve doğru ölçümler yapıyor, kendi kendini test ediyor ve otomatik kalibrasyon yapıyor. Kullanımı oldukça kolay olan bu cihaz, ortalama akvaristin, olayları izlemesine yönelik değil ama özellikli sorularına cevaplar bulması için yararlı.

Tüm bu hassas ölçümlere rağmen emin olun ki, hangi NO3 veya PO4 seviyesinin bitkiler için fazla olduğunu veya bitkili tanklarda alg oluşumunu tetiklediğini bilmiyorum.

40 ppm üzerimdeki NO3’ın balıklar üzerinde olumsuz etkileri görünürken, 5 – 10 ppm üzerindeki PO4 seviyeleri, alkaliniteyi (KH) etkilemektedir. Açıkça bu seviyeler bitki ihtiyaçlarının çok ilerisindedir ve akvaristin belirlediği hedefin, bu çok geniş aralığın içinde olduğunu ve iki katı dozlarda bile bu aralığın içinde kalınabildiğini göstermektedir.

Doğru ve ölçülmesi en pahalı olan, akvaryum aydınlatmasıdır. (Ben ( T.Barr), ışığı mikromol/m^2/sec olarak ölçen PAR metre kullanıyorum.) Bitkili akvaryumlar için en çok bilinmezi olan değişken, aydınlatmadır. Watt/litre kuralı, fazla bir şey ifade etmese bile, CO2 ve besin maddesi ilavesi yapılan tanklar için çok kabaca da olsa işe yarar gözükmektedir.

Akvarist isterse, dozlamayı dozaj pompası ile yapabilir ama, düzenli aralıklarla yapılan manuel dozlamada oldukça basittir. Kişi daha sonra , tankın ihtiyaçlarına göre dozlamasını kendi ayarlayabilir. Bu yöntemin en önemli yanı, daha önceki yıllarda, bir çok yazarın söylediği gibi, fazla besin maddesinin alg patlamasının sebebi olmadığını söylemesidir. Bugün bile bazı yazarlar, sağlıklı bitki kütlesi elde etmek için ihtiyaç duyulan kritik besin seviyesini test etmeden, aynı tezi savunmaya devam etmektedirler.

Yıllarca bu böyle kabul edildi ama bu durum doğru değildir. Ne fazla fosfatın, ne fazla nitratın nede fazla demirin, alg patlamasına neden olmadığını bilmenizi isterim. Hangi fazlanın alg patlamasına yol açtığı düşünüldüğünde, az miktar Amonyum (NH4+) bile alg patlamasının birincil sebebi olmaktadır. CO2 ilave edilen ve yüksek veya orta yoğunlukta ışık ile aydınlatılan bitkili tanklara, belli aralıklar ile balık ilave edildiğinde bile herhangi bir alg oluşumunun gözlenmemesinin nedeni budur. Balıkların yavaş yavaş ilave edilmesinden dolayı tankta, alg oluşumuna sebep olacak kadar amonyum birikememektedir. Eğer NO3’ı potasyumnitrat (KNO3) kullanarak ilave ederseniz alg oluşumuna neden olmazsınız ama, eğer bunun 20 de biri kadar amonyum eklerseniz, hemen yoğun alg oluşumu ile karşı karşıya kalırsınız. Bu denemeyi defalarca yapabilir ve her seferindede aynı sonuçla karşılaşırsınız. KNO3 ilavesi alg oluşumunu tetiklemez, emin olmak istiyorsanız deneyin ve görün.

Amonyum (NH4) ve Üre hariç olmak üzere, yüksek miktarlarda PO4 (fosfat), K (potasyum), NO3 (Nitrat) ( 20 – 30 ppm bile) ve Fe (demir), çok yüksek yoğunlukta ışık altında bile, hiçbir olumsuz etkisi olmaksızın, tanklarda bulunabilir. ( 30 cm yükseklikte tankta, “U” formunda ayna reflektörlü 1,5 W/Litre gücünde kompak ampul ile (450 mikromol ve su seviyesinden 8 cm yukarıda)). Test edilen birçok sualtı bitkisi, CO2’in sınırlı olmadığı koşullarda, 600mikromol/m^2/sec civarındaki ışık yoğunluğu altında, tam olarak fotosentez doygunluğuna ulaşır, ancak farklı bitkilerin, farklı değerlere sahip olacağı bilinmelidir.

Bu kadar yüksek yoğunlukta bir ışık seçmemin nedeni, olası alg oluşumu süresini kısaltmak ve ışık için rekabeti önlemekti. Bu aynen yeni bir araba ile “Test Sürüşü” yapmaya benzer. Eğer yüksek seviyelerde besin maddesi sebebi ile alg oluşacaksa, algler, ışık ve CO2 miktarı bakımından, bir engel ile karşılaşmamalı ve tek değişken besin maddesi miktarı olmalıydı.

Az yoğunluktaki ışıkla, Başabaş Işık Noktasına ( BIN = LCP, Light Compensation Point) kadar inilebilir. Bu aralık, bitkinin en az besini tükettiği ve besin maddesi bulundurmak için en az çabayı sarfettiği aralık olarak kabul edilir. Bu noktada değişkenlerin etkisini birbirinden ayırmak çok zordur, çünkü besin maddelerine gösterilen tepki izlenememekte ve büyüme çok yavaş gerçekleşmektedir. 0,35 – 0.5 W/Litre seviyelerinde normal floresan ampuller ile elde edilen besin alım hızları ile 5 ppm NO3 ın tüketimi, iyi test kitleri ile okunabilmekte ve ölçüm hataları azalmaktadır.

İyi bir test kitinin kullanılması, ölçülen değerlerin doğruluğunu arttırması açısından önemlidir. Bu test kitlerinin bilinen standartlar ile doğruluğunun test edilmiş olması, ölçülen değerlerin güven vermesi açısından önemlidir. Eğer CO2 ilavesi yapılmayan akvaryumda, bu testleri yapmayı seçseydim, bu testler pahalı ve çok hassas ölçü aletleri ile çok zaman alırdı. Ayrıca, bir çok besin maddesi, daha onları ölçme şansı bulamadan, bitki tarafından kullanılmış olurdu.

Yüksek yoğunluklu ışık ve CO2 ilavesi yapılan tankta edinilen tecrübeler ile CO2 ilavesi yapılmayan tanka dönüldüğünde, besin alımı hakkında yeni düzenlemeler yapabilme şansına sahip oluruz. Az ışık ve az CO2 miktarı yüzünden besin alım hızı düşük olacaktır. Ben bu miktarın CO2 li tanka göre 6 da 1 olarak kullanıyorum ama balık yoğunluğu bu oranı değiştirebilir. CO2 ilavesi yapılmayan tanklardaki bitkilerin gelişmesi, CO2 ilavesi yapılan tanklara göre 6 veya 10 kez daha yavaştır.

Bu yöntem özellikle, yüksek yoğunlukta ışık altında, CO2 ilavesi yapılan sistemler içindir ama düşük yoğunlukta ışık altında, karbon zenginleştirilmesi için, CO2 gazı veya Seachem Excel (sıvı karbon kaynağı) ilavesi yapılan tanklarda veya tuzlu sularda veya belli besin maddesi ihtiyacı olan tanklarda, daha iyi çalışır.

Eğer tank 0,5 W/Litre ile aydınlatılıyorsa, ben 30 ppm CO2 öneriyorum ama 15-20 ppm CO2 de yeterlidir, çoğu tanklarda kompak ampuller ile birlikte reflektör kullanılması ile CO2 seviyesinin arttırılma ihtiyacı duyulsada, aydınlatma süresi boyunca 20- 30 ppm CO2 seviyesi optimal değerdir. Bu değer, test boyunca, besin ve aydınlatma miktarı sürekli aynı tutularak, CO2 miktarı arttırılmasına rağmen bitki büyümesinde net bir artışın olmadığı değerdir.

Üç sucul bitki (makrofit) üzerinde yapılan araştırmalar, bitkilerin karbon sabitlemelerinin, ışık yoğunluğundan bağımsız olarak, 30 ppm CO2 seviyesinde maksimuma ulaştığını göstermektedir. Bu hızlı büyüyen 3 sucul bitki için, aydınlatmadan bağımsız olarak bulunan 30 ppm’lik maksimum CO2 seviyesinin, güneşten çok daha az aydınlatma değerlerine maruz kalmasıyla, yavaş büyüyen bitkilere sahip akvaryumlardaki, CO2 ihtiyacına/talebine göre yüksek olduğunu kabul edebiliriz.

Bu değerlerin üstündeki miktarlara ihtiyacı olan bazı bitki türleri ender olsada, bugüne kadar büyüttüğüm 300 farklı tatlısu sucul makrofitlerde, aksini gösterir belirtilere rastlamadım. Bu seviye, aynı NO3,PO4 ve iz elementlerde olduğu gibi, sınırlandırılmamış bir bitki büyümesi için yeterlidir. Bu manada 30 ppm CO2 seviyesi, ölçülmesi ve hedeflere ulaşılması kolay olmasına rağmen, yüksek bir dozdur denebilir. Daha fazlası bitkilere zarar vermez, ancak balık sağlığını ve tanktaki kullanılabilir oksijen seviyesini sınırlandırır.

Bir çokları, besin maddelerinin faydalarını tartışırken, bir çok yeni başlayan, kendini düşük CO2’nin kurbanı olarak bulur ki, zaman zaman çoğu ustalaşmış kişiler bile istenen CO2 seviyesini yakalamakta zorlanırlar. İstikrarlı CO2 veya Excel (Seachem) olmadan, herhangi bir gübreleme düzeni başarılı sonuçlar vermez.

Musluk suyu kullanımı
Musluk suyu ucuzdur ve su değişimleri, ölçümleme için geçecek zamandan daha az zaman alır. ( Belki tuzlu su istisnadır, su değişimlerinde kullanılan tuz, hatırısayılır bir paradır.) Aynı zamanda su değişimleri test kitlerinden daha ucuza gelir ve bitki tanklarında NO3,Fe ve PO4 gibi besin maddelerinin seviyelerinin tahmin edilmesinde oldukça basit bir yöntemdir.

Basit olduğundan dolayı, az bir kimya bilgisi ve az ölçümleme gerektirir. Bitkilerin besin açlığı çekmelerinin sebeplerinin başında, yanlış ölçüm yapan test kitleridir. Birçok kişi, musluk suyunun akvaryum için uygun olmadığını düşünsede bu doğru değildir.

Hala musluk suyundaki fazla PO4’tın, alg oluşumuna neden olduğunu iddia eden şehir efsanesi, bugün birçok hobicininde açıkça gösterdiği gibi yanlıştır. Musluk suyu besin maddelerini içerir, o halde bu maddeleri, bu kadar çok dozlamaya ihtiyaç yok, bu gerçekten iyi birşey!

Neden bazı şeyleri dışarı alıyor sonrada suya tekrar ekliyorsun?

Su sert mi?
Güzel, herhangi bir sertlik (GH) düzenleyici veya kabartma tozu eklemenize gerek yok. Yüksek aydınlatma değerlerinde, GH değerinin 3-5 aralığına çekecek ilaveler, tankın bir haftalık ihtiyacını karşılamaya yeter. Bu amaçla SeaChem Equilibrium veya 4 de 1 oranında KalsiyumKlorür CaCl2 (veya zor erimesine rağmen CaSO4) ile MagnezyumSülfat MgSO4 karışımı kullanabilirisiniz.

Bu karışımı, haftalık su değişimleri sonrasında 1 derece arttıracak şekilde, tankınızda mevcut GH değerini bilmedende kullanabilirisiniz. ( daha seyrek su değişimleri yapıyorsanız biraz daha az kullanabilirisiniz)
Bitkiler yumuşak suyu tercih ederler mi? Tam değil, ne ben, nede diğer deneyimli akvaristler yumuşak su seven bir bitkiye rastlamamamıza rağmen, 300 değişik türün dışında, bir kaç istisna bitkinin olabileceğinide kabul ederek, bitkilerin sert suyu tercih ettiklerini söyleyebiliriz ve yapılan araştırmalarda bunun doğru olduğunu göstermiştir, (Bowes 1985), (T.Barr, C.Christianson – Florida,USA ve Brezilyadaki sert su kaynakları hakkında gözlemler). 5 veya 6 cins bitkinin, yumuşak suyu tercih ettiği söylenebilir ama bu tercihin sebebi, Karbonat Sertliği (KH) dir. Ortamda yeterli Kalsiyum ve Magnezyum bulunduğu sürece, GH değerinin çok önemli etkisi yoktur. Eğer şüphe ediyorsanız veya herhangi bir olumlu etkiye sebep olacağını düşünüyorsanız, bir miktar fazla GH dozlama yapabilirsiniz.

Diğer yandan, 5 –6 derecelere kadar Karbonat Sertliğinin (KH), bazı bitkileri etkilediği (bir çoğu etkilenmez) görülmektedir. İyi bitki gelişimini sürdürebilmek için, KH değerinin, alt sınırı yoktur ama bu durum CO2’nin ölçülmesini zorlaştırır. Bu zorluğa rağmen, ölçme metotlarıda vardır. Herhangi bir bitki KH:5 ve GH: 5 –10 derecelerinde, hatta daha düşük seviyelerde rahatlıkla büyüyebilir.

Bu değerlere sahip su “yumuşak” su olarak tanımlanmaz ama gerçekten ideal su olarak tanımlanabilir. Eğer özel bazı elektrikli aletler kullanmıyorsanız, ters osmoz, Deİyonize ve karbon filitre cihazlarına da ihtiyacınız yoktur, ama bunların kullanılmasının, bitkilere herhangi bir zararı yoktur, yeterki ortamda yeteri kadar GH ve CO2 belirlemek için KH bulunsun.

Su değişiklikleri: Küçük miktarda su değişimleri, hazır hortum sistemleri veya bahçe hortumunun, musluğa bağlanması ile oluşan basit sistemlerle kolaylıkla yapabilirisiniz. Büyük hacimli tanklar için büyük çaplı hortumlar, işinizi çabuklaştırır. Bu iş için yaptığınız özel tesisatlar ise işinizi oldukça kolaylaştırır.

Eğer tankınız, musluktan uzaktaysa, tek ihtiyacınız yeterince uzun hortumdur. Sıhhi tesisat malzemeleri kullanarak yapılan, otomatik su değişim sistemleride oldukça faydalıdır ve otomatik su değiştirme uygulamaları ile ilgili bir çok örnek, internet’teki kaynaklarda detayları işlenmektedir.

Sorun
#1 Dozlama


Birden fazla değişkenle uğraştığınızda, dozlama oldukça ustalık ister. Genellikle yapılan öneri ise; Test kitleri al ve değerlerinin hangi seviyelerde olduğunu kontrol et olur. Bende nerdeyse 10 yıl önce aynı önerileri yapıyordum.

http://www.sfbaaps.com/reference/barr_02_01.shtml

Bu öneri CO2 ve GH için gayet iyi işler, ( Fakat herhangi birşey işlem yapmadan önce değerlerinizi iki kere kontrol edin.) ama diğer NO3,K,PO4 gibi temel besin maddeleri ve iz elementlerin öncülü olan demir için ölçme yöntemi oldukça sorunludur.

Çoğu zaman akvarist, birbiri ardına besin maddelerin peşine düşer ve hangi maddenin eksik olduğunu bulabilmek için haftalık yaptığı testler için hem küçük bir servet öder hemde önemli sayılabilcek bir zaman ayırır. Genellikle tüm yaptıklarından sonra neyin yanlış gittiğini bulamaz.

Sorunların %95 düşük CO2 seviyesi ile ilgilidir ve dozlama düzeni ile kesinlikle alakalı değildir. Basit anlatımla, haftalık yapılan büyük oranlı su değişimi ile tanktaki değişkenler uzaklaştırılır ve sonrasında bilinen miktarlarda tekrar tanka besin maddeleri ilave edilerek, tank her hafta etkin bir şekilde yeniden ayarlanmış olur.

Yüksek yoğunluklu ışığa sahip bir tank için önerdiğim değerlerin, mevcut olduğunu ve CO2 nin iyi bir şekilde tanka verildiğini biliyorsanız, biraz tembellik etseniz bile, bu besin maddesi seviyelerinden dolayı alg oluşacağından endişe etmemelisiniz.

Besin maddeleri seviyelerinin, oldukça sabit seviyelerde olmasına neden olan bu basit yöntem ve test yapma gereği duyulmaması, size oldukça geniş esneklik sağlar. Haftalık bir doz tahmin edebilir ve haftalar boyunca tekrarlıyabilirsiniz.

Chuck Gadd’ın dozlama hesaplayıcısı kimya ilgisi olanlar ve dozladığı miktarın ne olduğunu bilmek isteyenler için çok yararlıdır.
http://www.csd.net/~cgadd/aqua/art_plant_aquacalc.htm

Dozlama veya %50 haftalık su değişiminde, sıkı ve katı kurallar yoktur. Bu yöntem ayda bir veya iki haftada bir, su değişimlerine göre uyarlanabilir, ancak en tutarlı sonuçlar, haftalık %50 su değişimleri ile alınmaktadır, hatta oturmuş tankta, daha uzun süre su değişimi olmaksızın aynı iyi sonuçlarada ulaşılabilir.

Başlarda akvarist, bitkinin durumunu gözleyerek ve dozlamayı biraz az yapabilir ve tankıyla ilgili deneyimleri arttıkça dozlamayı yavaşça arttırabilir. Dozlama konusundaki tecrübesi arttıkça, tankının ihtiyaçlarına göre kendi uygulamasını düzenleyebilir.

Haftada 10 ppm NO3 dozlaması ve %50 su değişimi yapanların tanklarını örnek olarak alırsak; Bitki/Bakterilerin, NO3’ü sırasıyla %0, %25, %50 % 75 tükettikleri kabulleriyle, en fazla NO3 birikmesi, haftalık NO3 dozlamasının 2 katı olmaktadır.

Böylece test kiti kullanmaksızın, IT yöntemi kullanıcıları oldukça doğru test sonuçlarına ulaşırlar ki, bu sonuçlar gözlemlerle, modellemelerle ve test yöntemleri sonuçları ile uyum gösterir ve matematiksel olarak grafikte gösterilebilir.

Böylece bu durum, sadece az biraz “tahmin” çabası ile, neredeyse sabit ve kararlı besin maddesi seviyeleri elde edilir.

#2 Ölçümleme
Bu konu, birçokları için zor meseledir. Bazı durumlarda test kitleri, filitre kadar hatta bazen dahada pahalıdır. Bazıları, Lamott/Hach marka test kitlerini alabilir ama bir çoğumuz test kitlerine 300$ yatırmak istemeyiz. Potasyum ölçümü için ise ucuz test kiti zaten yoktur. NO3 test kitleri oldukça problemlidir, renk kartelaları zor okunur ve ucuz kitlerde ise renklerde tutmaz. Bazılarınında renk körü olduğunu unutmayalım. Kimileri hiç test yapmak istemez, kimileri ise test yapma ihtiyacı duymaz.

Bazende, hangi sebeple olursa olsun kendisinden test yapmasını istediğim bir hobici bulamasınız. Bir kaç yıldır bende bu gruba giriyorum. Eskidende bugün yaptığım kadar test yapıyordum fakat bugün daha düzenliyim ve aynı zamanda neden işe yaradığını biliyorum. Şimdi bitki tüketim miktarlarını biliyorum ve eski günlerdeki gibi çok test yapıyorum. Eğer dozlamayı karıştırırsam, haftalık olarak büyük oranda su değiştiriyorum ve her hafta daima tankı yeniden yeniden set ediyorum.

Özellikle, çok ağır ve sıkıcı olan, NO3 ve demir ölçüm yöntemleri yanında, nispeten daha basit yöntemlerim var. Bu çabaların sebebi, besin maddelerinin belli seviyelerde tutma çabasıdır. Odaklanma iki grup üzerinde. Birincisi, temel makro besin maddeleri olarakta tanımlanan, nitrat (NO3), fosfat (PO4) ve potasyum (K), ikincisi ise, öncülü demir (Fe) olan ve iz elementleri içeren mikro besin maddeleridir. Iz metalleri ve Bor’u ölçebilen çok özel test kitleri ve cihazlar vardır ama testlere en hevesli, en çoşkulu olanlar dahil, hiçbir hobici iz elementleri ölçmez, tahmin eder.

Toz maddeler için tatlı kaşığı, sıvı maddeler için ölçekli kapların kullanımı ile doğru dozlama yapabiliriz.

Belki en doğru soru; algsiz mükemmel bitki gelişimi için nasıl bir besin madde miktarları dozlaması yapılmalı ve bu dozlama hangi aralıklarda olmalıdır?

Tatlıkaşığı ve ölçek kullanımı “Tahmini içerik” yönteminin doğru uygulanması için yeterlidir, daha kesin ve hassas miktarlar, toz haldeki her maddenin tartılan miktarının, deiyonize su içinde eritilerek elde edilen konsantre çözeltiden, mililitre hesabıyla sıvı olarak tanka ilavesi ile elde edilir, ama bu hassasiyet,bitki sağlığı ve büyümesindeki artışa aynı hassaslıkta yansımaz. Bu nedenle daha kolay uygulanabildiği ve kişinin dozlama konusunda kendisini geliştirebilmesi için tatlıkaşığı yöntemi kullanılmaktadır.

(+ veya -) 5ppm sapma ile CO2 seviyesinin 20-30ppm aralığında olması yeterlidir.

(+ veya -) 1ppm civarında NO3 oldukça makuldur.

(+ veya -) 2ppm K+ oldukça makuldur.

(+ veya -) 0.2ppm PO4 oldukça makuldur (?)

(+ veya -) 0.1ppm Fe oldukça makuldur (?)

CO2 hedefi 25-35ppm

NO3 hedef 5-30ppm

K+ hedef 10-30ppm

PO4 hedef 1.0-3.0 ppm

Fe 0.2-0.5ppm veya daha yüksek (?)

GH hedefi 3 derece ~ 50ppm veya daha yüksek

Not:
İki besin maddesi, PO4 ve Fe miktarlarının ne olacağına karar vermek için öncelikle diğer besin maddelerinin miktarlarının ne olacağına karar vermek gerekir. Eğer NO3,K, ve CO2 tablosu yeterli ise, bu iki maddeyi oldukça geniş bir aralıkta kurallara uygun olarak kullanılabilirsiniz. Ben nerdeyse 3 ppm PO4’ü haftalarca arka arkaya kullandım. Bitkilerin tepkisi inanılmazdı.

Yüksek yoğunlukta ışık altında bulunan Anubias bitkisinde bile yüksek miktarlarda PO4 dozlaması ile yeşil nokta algi hiçbir zaman mesele olmadı. Sonrasında iz element dozlaması odaklandığım konuydu. Birçokları arta kalan demir seviyesinin 0,1 ppm olması fikrinde takılı kalmışlardı. (PMDD: Poor Man Dupla Drops çalışması ile ifade edilen değer)

Bu arta kalan miktar, bize ne söylüyor? Bu miktarın bitkiler için elverişli olduğunu mu söylüyor? Bu miktarlar yeterli mi? Fazlası alg oluşumuna neden olur mu?

Test Kurulumu
Kendi tecrübelerime dayanarak söyleyebilirim ki; yüksek seviyede Fe ve iz elementlerinin alg oluşumu üzerinde etkisi yoktur.

Sonuca varmadan önce, diğer besin maddelerinide bir kez daha kontrol ettim. Hiçbir akvaryum firması ve bir kısım hobici olaya, bu kontrollü perspektiften bakmaya çalışmadılar. Akvaristin, herhangi bir besin maddesi üzerinde sonuca varabilmesi için, bu besin maddesinin izole edilmesi ve sadece ilgili değişken için test yapması gereklidir. Bu iş, “İçerik Tahmini- IT” yöntemi kullanıldığında, nispeten kolaylaşır; her hafta uygun besin maddesi seviyesinde referans solüsyonu hazırlanır ve sonraki su değişimine kadar yakın tahminler yapılır.

Bu , akvariste fazla iş yapmadan, daha kontrollu ortam sağlamak adına, çok basit ama güçlü imkan/yöntem sağlar. Bir noktada, bitkiler artık daha fazla Fe alamayacaklardır. Aynı şey PO4 için de geçerlidir. Daha fazlasını vermek, bitki gelişimini arttırmayacaktır. Birçok bitki, PO4 ve NO3 gibi, lüks tüketim olarak adlandırılan, bu fazladan besin maddelerini alacaklardır ama bu fazla besin maddelerini almış olsalar bile, büyümede artış olmayacaktır.

Besin alımı = büyüme/ihtiyaç şeklinde bir bağlantı kurmamaya dikkat etmeliyiz.

Üst sınırın, bulunacağı yer burasıdır. Pahalı iz elementlerini boşa harcamaya gerek yoktur.

Daha önceleri, alg problemi yaşamış akvaristler PO4 eklemeyi, sonrasında PO4’a bağlı olarak, başka besin maddeleride ilave etmeyi düşünebilirler. Yüksek ışık seviyelerinde dahi, bu yöntem iş görür. Eğer bir alg patlaması olacaksa, bu patlama kendini yüksek ışık seviyelerinde daha hızlı ve yoğun olarak gösterir. Karl Schoeler’in 0.7 ppm. tavsiyesi üzerine eski günlerden beri, fazla miktarda iz elementi dozlamaktaydım ve tankta işler yolunda gittiği sürece, bir miktar daha fazla dozlamanın, sanki daha iyi olacağını hissettim.

Karen Randall, geçmişte bazı akvaristlerin tanklarında, genel olarak tavsiye edilen 10-15 ppm CO2’den daha fazla CO2 bulduklarından bahsetti, İz element alımı ile ilgili bir ilişkinin olup olmadığını, bir çok kez aramış olmama rağmen, test yapma konusuna daha az eğilip, iz element konusunda daha iyi olduğunu düşündüğüm bu yöntem üzerinde yoğunlaştım.

Hala akvaristlerin, iz elementleri az dozladığı kanaatindeyim. Geçmişte yaşadığım ve üzerinde çalışarak, gerek tatlısu, gerekse tuzlusu tanklarında, alg kültürlerini azaltarak kazandığım alg savaşları nedeniyle, alg patlamalarından hiçbir zaman korkmadım.

Bir kısım akvarist, alglerin neden tanklarında oluştuğunu anlayabilmek adına tanklarını feda etmeye hazırdır. Alglerin neden oluştuklarını anlayabilmek için bu da gereklidir. Genellikle bizler, alglerin nasıl ortaya çıktıklarını düşünmeyerek, algler ortaya çıktıktan sonra test yapmaya başlarız .

Dolayısıyla algleri nasıl çoğaltıp, sonra da tekrar azaltmayı öğrenmek, tankınızdaki alg oluşum sebebini anlamak için anahtar yöntemdir.

Tahmin Kısmı
Akvaristler, temelde, bilinen su hacmine, bir miktar iz element katarlar. (mililitre/gün/litre xtank hacmi) Eğer tankta az bitki yoğunluğu, düşük ışık varsa, bu işlem, tekrarlama sıklığı olarak azaltılabilir ancak miktar olarak azaltılamaz.

Benzer durum, makroelementler için de geçerlidir. Bu bağlamda, her seferinde dozlayacağınız, bir referans solüsyonu hazırlarsınız ve haftasonları yapacağınız büyük su değişimi öncesine kadar belli oranda tüketim beklersiniz.

Eğer düşük bitki yoğunluğu ve düşük aydınlatmanız varsa, (0,5W/litre yada daha düşük, normal floresan) haftada bir kez de yeterli olur. Musluk suyunuzun içeriğini bilirseniz, PO4-NO3-K ve Fe değerlerine ulaşırsanız, su değişimlerinizde basit kimya bilgileri kullanarak test kitlerine ihtiyaç duymaksızın gereken besin miktarlarını hesaplayabilirsiniz. Hatta tam değerlerden, biraz eksik yada fazla kalmanız da pek önemli değildir. Ortalamaları tutturmanız yeterli olacaktır.

Sadece, o da arada sırada CO2 ölçtüğünüz bir tank düşünün, tüm bitkiler büyüyor, bilinmeyen nokta yok. Güzel değil mi ? Hiç alg ile tanışmamış tanklar artık çok mümkün, 10 sene once durum böyle değildi. Akvaristler, yıllar boyunca tabandan dozlama yöntemini, deneme-yanılmalarla tekrarladılar. Zamanla, taban malzemesi içindeki besinler yok oldu ve bitkiler kötü anlamda etkilendiler.

Aşağı yukarı her yıl, tankınızı tamamen boşaltıp yeniden kurmaya veya tankınızı tekrar zenginleştirmeye çalışırken, genellikle yakın takip bakım programı uygulamak yerine, harekete geçmek için birşeylerin ters gitmeye başlamasını beklersiniz.

Düşük ışık yoğunluklu ve makul balık yükü olan tanklar, uzun dönemler boyunca, makro besin ilavesine ihtiyaç olmaksızın, bitkilerin ihtiyaçlarını karşılayabilirler, ancak bu bile sadece hızı düşük olan ve düşük aydınlatma/CO2 seviyesinde bitkilerin ihtiyacını karşılayabilecek dozlama şeklidir. Ancak, bu düzende algler sınırlandırılmış olmaktan çok uzaktır. Algleri uzaklaştırmak için su değişimlerine güvenen akvaristler bunun doğru olmadığını anlamışlardır.

Makro besin kullanmayan bazı dostlar, sadece su değişimlerine güvenirler. Ancak bu dostlar, kullandıkları suyun içinde nelerin olduğunu bilmezler, eğer, suları Amerika ve Avrupa’nın birçok bölgesindeki gibi NO3 ve PO4 açısından zengin ise, her hafta yaptıkları büyük çaplı su değişimleri ile tanklarına besin ve CO2 katmış olurlar.

İnsanlar, her hafta yaptığım su değişimleri neticesinde, bitkilerimin nasıl bu kadar güzel olduklarına şaşırıyorlar. Test yaptıklarında yüksek seviyede PO4 buluyorlar. Ben KNO3 ve çok miktarda iz elementleri katıyorum, yüksek ışık ve yüksek dozlama ile algsiz ortam ve hızlı bitki büyümesi elde ediyorum.

Bir çok yöntem, başlangıç aşamasında taban gübrelemesini ve takip eden birkaç ay boyunca da sıvı gübrelemeyi tavsiye ediyor. Uzun süreli her yöntem, eğer zaman içinde taban malzemesini zenginleştirmez ya da yeniden yapılandırmazsanız, sıvı gübrelemesi halini alacaktır.

Tabandaki besin durumunuzu ölçmek oldukça zordur, bunun yerine suyunuzun değerlerini ölçmek, uygun şekilde dozlama yapmak ve bu sayede bitkileriniz için daha kalıcı besin ortamı yaratmak, daha kolaydır.

Bu yöntemi, PO4, KH,GH ve diğer iz elementler gibi tüm besinleri kapsayacak şekilde genişletebilirsiniz. Bitkileriniz için mükemmel olduğunu hissettiğiniz her şey için bu yöntemi deneyebilirsiniz. Haftalık su değişimleri, dozlama veya test hatasını da yok edecek iyi bir yoldur. İyi test kitleri ucuz değildir ve çoğu da tutarsızdır. Bu yöntem, KNO3, KH2PO4 ve iz element karışımlarını içermektedir.

Siz, kendi tanklarınız için başka iz element karışımları kullanabilirsiniz. KH2PO4, KNO3 ve iz elementler, eğer tankınız çok büyük hacimli değilse ucuz malzemelerdir. Bu yöntemin en iyi tarafı, kullanacağınız malzemelerin dünyanın her tarafında bulunması ve akvaryuma özel markalara ait olmaması nedeniyle ucuza temin edilebilmeleridir.

Tipik bir Tank Örneği
Yüksek aydınlatmalı ve düşük balık yoğunluklu bir tank için tipik uygulama :

80 litre standart bir tank
2 adet 55W’lık 5000K/8800K ampul
CO2 : 25-30 ppm ( ben geceleri kapatıyorum )
Dış filtre
7-10 cm.kalınlıkta fluorite yada herhangi bir demirce zengin gözenekli taban malzemesi

Dozlama Uygulaması
¼ tatlıkaşığı KNO3 – haftada 3-4 kere ( günaşırı )
1/16 - 1/32 tatlıkaşığı KH2PO4 – haftada 3-4 kere ( günaşırı )
Makroelement verilmeyen günlerde iz element – haftada 3 gün x 5 ml.
Her su değişiminden sonar 1/8 tatlıkaşığı Seachem Equilibrium

Yani, akvarist gerçekte 3 şey dozlayacak, her su değişim gününde ve sonra günaşırı olarak KNO3, KH2PO4, diğer günlerde ise iz elementler.

%50-70 oranında bir su değişimi yapın, makro elementleri ekleyin, ertesi gün iz elementleri dozlayın ve böylece 1 hafta boyunca tekrar.

Bitkilerinizin genel büyüme durumlarını gözlemleyerek, tankınızın ihtiyaçlarına gore dozajları ayarlayabilirsiniz.

Unutmayın, Bitkilerinizin tükettiğinden fazlasını vermeniz, madde israfı olacaktır. Eğer rutin uygulamanızda değişiklik yaparsanız, en az 3 hafta başka değişiklik yapmayın.

Bu belki, biraz zaman alacaktır ama buna değecektir. Eğer, alg oluşum sebeplerinin %95’ini oluşturan şeyleri, yani aşırı CO2, yada düşük KNO3 dozlamak gibi, yapmazsanız, herhangi alg sorununuz olmayacaktır. Bitkilerin ihtiyaçlarına odaklanırsanız, algler artık çoğalamayacaklardır.

Umarım bu işe yarayacak ve akvaryum bahçıvanları olan sizler, alglerle uğraşmak yerine tankınızın dizaynına ve bitki yetiştirme faaliyetlerine zaman ayırabileceksiniz.

Akvarist, sadece su değişikliklerinin mutlaka haftalık veya miktarının %50 olacağı fikrine takılıp kalmamalıdır. %50 lik su değişimi, tankta dozlanan besin miktarının en fazla iki katı kadar miktar, yani bu maddenin miktarının hedeflenen değerin iki katından fazla miktarda olamayacağının ifadesidir

Bu söylenenin ardında yatan hesaplamayı aşağıdaki linkte görebilirsiniz.

http://fins.actwin.com/aquatic-plan...1/msg00416.html
Örnek 1
Farzedin ki; tankınıza haftada toplam 10 ppm NO3 veriyorsunuz ve yine farzedin ki; haftada %50 su değiştiriyorsunuz. Hesabı herhangi bir besin maddesi için ayrı ayrı yaparsanız :

Hiçbir kısmı kullanılmamışsa maksimum 20 ppm,
%25’I kullanılmışsa maksimum 16 ppm,
%50’si kullanılmışsa maksimum 13.3 ppm,
%75’İ kullanılmışsa maksimum 11.4 ppm,

Haftalık %25’lik kullanılma durumunda besin maddesi konsantrasyonu, bir önceki haftadan oluşmuş artık nedeniyle 15 ppm olmayacak.
Bakınız resim 1

Konsantrasyonun zamanla değişimini gösteren tipik bir element tüketim grafiği
Bakınız resim 3

· Besin Alımı deneyi tipleri : Problem : Zamanla hücreler doymuş hale geçiyor, böylece düşük konsantrasyonlarda besin alım değeri düşük tahmin ediliyor. Besin alım, ağırlıklı olarak ışığa bağımlıdır ve ışık, akvaryum hobisinde çok az ölçülür, zaman içerisinde dönemsel, aylık, günlük, dakika dakika, hatta saniye saniye, değişiklik gösterir. ( örnek, bulutlanmalar ) Ortamdan besin alımı ile alınan besinlerin organik bileşiklere dönüşmesi, özellikle azot (NO3- ve NH4+) ve amino asit dönüşümü, arasında belirgin fark vardır. Azotun, amino asitlere dönüşmesi, hücrenin ihtiyacına, organik iyonları depolama kapasitesine ve enzim aktivitesinin hızına bağlıdır.

· Bitki hücresi, besin alımındaki eşik değeri kapasitesine (Vm) bağlı olarak, zaman içinde düşük besin miktarlarına uyum gösterebilir ve kendini ayarlayabilir.

· 2 temel büyüme modeli:

Monod model: Hücre çevresinde bulunan, madde konsantrasyonlarına bağlıdır ki; bu değerler, test ile belirlenebilir limitlerin altında kalması halinde bile hala biyolojik olarak kullanılabilir.
Droop model: Bu büyüme modeli, maddelerin hücre içindeki konsantrasyonlarına bağlıdır ki; hücre dışındaki hazırda bulunan konsantrasyonlara oranla hücre içi konsantrasyonlarının daha fazla olması nedeniyle, hücre içi konsantrasyonlar daha kolay ölçülebilir ve daha önemlidir.

Hücre harici konsantrasyonların ölçülmesinde, aynı zamanda ölçek problemide vardır: Mikro algler, besin maddelerinin mikro miktarını, mikro litre hacim içinden algılayabilirler ki, biz sadece bu maddeleri mililitre bazında ölçebiliyoruz. Bir başka açıdan bakalım ve bir fil ile bir fare modelinin karşılaştıralım. Her ikiside otçuldur, fakat biz sadece büyük ölçekli bitki kütlesini ölçüyoruz ( diyelim ki ağaçları) farenin beslendiği kısa yaşam süresi olan örneğin şifalı otları ölçemiyoruz. Eğer filin de beslenmesi, tamamen bu otlara bağlı ise, fil aç kalacaktır.

· Bazı bitkiler besin alımında , yüzeyinin hacmine oranı dolayısıyla daha iyidir. Myriophyllum, un yüzey/hacim oranı Anubias’a göre daha yüksektir. Yüzey alanının, hacmine oranının yüksek olması, su içindeki besin rekabeti açısından Myriophyllum’a, Anubias karşısında avantaj sağlar, fakat Anubias’ta düşük ışık seviyelerine dayanıklılığı ve yavaş büyümesi ile kendine avantaj sağlar. CO2 ilavesi her iki bitkinin birbiriyle rekabet etmeden gayet güzel büyümesini sağlar.
Bu basitleştirilmiş haliyle, besin alımı ve büyüme, çeşitli kendinden beslek (ototrof) organizmalar için tipik bir modeldir. Yukarıda Fig.3 incelendiğinde, bahçecilik bakışaçısıyla, sucul makrofitler için, geniş bir konsantrasyon aralığı ve buna bağlı yüksek bir büyüme oranı hedefleniyorsa, sınırlandırılmamış konsantrasyonların (yeşil bölge – elverişli hedef aralığı) daha fazla verimli olduğu görülür.

Zaman içinde, statik bir konsantrasyonu sürekli kılmak pratik olmadığı gibi oldukça zordur, fakat elverişli bir aralıkta kalmakla daha başarılı olunur.

Her türün kendine özgü farklılıkları ve tepkileri bilindiğinde, sucul makrofitleri, besin maddesi açısından sınırlandırmak mümkündür ama bu, bir çok bahçıvan için stabil bir yöntem değildir. Bitki büyümesini yavaşlatan veya engeleyen (inhibisyon), sınırsız besin ve ışık seviyeleri oldukça yüksektir.

Bu engel seviyelerinin, besin maddeleri açısından ve özellikle sucul makrofitler için ne olduğu bilinmemesine rağmen bu seviyelerin balık ve eklembacaklılar için zehirli etkilerinin olduğu seviyeler ile alakalıdır. ( test edilen maksimum değerler için tablo 1’e bakınız – not1).

Bu geniş alan, bahçıvanın, besin maddesi seviyelerinin kararlı yapıda olması hedefine, nisbeten basit ve kolay bir şekilde ulaşmasına imkan verir. Sınırlı alanlar ise daha dar bir alanda, kararlı bir seviyenin elde edilmesini, dozların hazırlanması ve yüklenmesindeki hata paylarının azaltılmasının pratiklik açısından değerlendirildiğinde, daha zorlaştırır.

Işık, tipik olarak besin alımını etkilediğinden, Başabaş ışık noktası (BIN=LCP,Light Compensation Point) değeri karşılandığı müddetçe, düşük ışık seviyesi, düşük besin seviyesi nedeniyle olabilecek hataları azaltma imkanı tanır. Genel olarak, eğer ortamdaki besin maddeleri sınırlı olmamasına rağmen düşük miktarlarda ise, BIN seviyelerine yakın düşük ışık seviyelerinde aydınlatma kullanılmaktadır.

Tropica firmasının Riccia ile yaptığı çalışmalarda ve Van et al (1986) da üç farklı sualtı sucul makrofitleri ile yaptığı çalışmalardada, aynı sonuçların elde edildiği görülmüştür. Bahçecilik bakış açısıyla, her iki haldede, düşük ışık seviyelerinde ve sınırsız besin maddeleri bölgesinde olmak kaydıyla, düşük ışık seviyeleri kullanmak, sağlıklı ve diri bitki elde etmek için üstün bir yetiştirme yöntemidir.

Sonuçta elde edilen az alg varlığı ve dramatik makrofit büyümesi, bu basit yöntemin kullanılması ile akvariste geniş bir dozlama seçenekleri be iyi bir bitke büyüme imkanına sahip olur.

Bir çok makale ve kitapta tam tersi öneriler bulunuyor olsalarda, yüksek besin madde miktarı ve düşük ışık seviyesi dramatik bir bitki büyümesi imkanını verir. Bunun için, tek ihtiyacınız test yapmanız ve deneme yaparak olayın gerçek olduğunu görmenizdir. Öne sürülen aksi tezler ne teoarik öneriler ile nede pratik deneyler ile desteklenmemektedir.


Yöntem uygulandığında, IT (İçerik tahmin) çok basit olarak uygulanabilir ve çok az paralara mal olur. Çok basit bir yöntemdir, etkin olarak, CO2 haricindeki tüm besin maddelerine hükmeder ve temelde CO2’ye bağlı olaylar tanka ve bitkilere etki eder.

İlave referanslar:
Bowes G. 1991. Growth in elevated CO2: photosynthetic responses mediated through rubisco. Plant, Cell and Environment, 14: 795-806 (invited review)
Madsen TV, Maberly SC, Bowes G. 1996. Photosynthetic acclimation of submersed angiosperms to CO2 and HCO3-. Aquatic Botany, 53: 15-30
Additional reading:
Canfield, D.E., Jr., K.A. Langeland, M.J. Maceina, W.T. Haller, J.V. Shireman, and J.R. Jones. 1983. Trophic state classification of lakes with aquatic macrophytes. Canadian Journal of Fisheries and Aquatic Sciences 40:1713-1718.
Canfield, D.E., Jr., J.V. Shireman, and J.R. Jones. 1984. Assessing the trophic status of lakes with aquatic macrophytes. pp. 446-451. Proceedings of the Third Annual Conference of the North American Lake Management Society. October. Knoxville, Tennessee. EPA 440/5-84-001.
Canfield, D.E. Jr., and M.V. Hoyer. 1988. Influence of nutrient enrichment and light availability on the abundance of aquatic macrophytes in Florida streams. Canadian Journal of Fisheries and Aquatic Sciences 45:1467-1472.
Canfield, D.E. Jr., E. Phlips, and C.M. Duarte. 1989. Factors influencing the abundance of blue-green algae in Florida lakes. Canadian Journal of Fisheries and Aquatic Sciences 46:1232-1237.
Agusti, S., C.M. Duarte, and D.E. Canfield Jr. 1990. Phytoplankton abundance in Florida lakes: Evidence for the frequent lack of nutrient limitation. Limnology and Oceanography 35:181-188
Bachmann, R. W., M. V. Hoyer, and D. E. Canfield Jr. 2000. Internal heterotrophy following the switch from macrophytes to algae in Lake Apopka, Florida. Hydrobiologia 418: 217-227.
Bachmann, R.W., M.V. Hoyer and D.E. Canfield, Jr. 2004. Aquatic plants and nutrients in Florida lakes. Aquatics: 26(3)4-11
Bachmann, R. W. 2001. The limiting factor concept: What stops growth? Lakeline 21(1):26-28.
Van, T. K., W. T. Haller and G. Bowes. 1976. Comparison of the photosynthetic characteristics of three submersed aquatic plants. Plant Physiol. 58:761-768.


Not 1: Bu tekil engelleyici konsantrasyon seviyesidir, iki veya daha fazlasının kombinasyonu değildir.

EI’nın geliştirilmesi ve anlaşılması konusunda katkılarını esirgemeyen Neil Frank, Karen Randall, ve özellikle Steve Dixon’a, Paul Sears ve Kevin Conlin’e, Tropica’dan Claus’a, SFBAAPS çalışanlarına teşekkür ederim. Birçok alg probleminin açıklanması bir takım çalışması ile mümkündü.

Copyright Tom Barr 2005


Çevirenler : Sinan ERENAY – Fikret USLU 2007
Bu yazı, hiçbir ekleme yada çıkartılma yapılmadan yukarıda belirttiğim gibi Sinan ve Fikret beylerin yaptığı bir çeviriden alıntıdır!
 
Saygılarımla...

Beğenenler: [T]6005,Echoe[/T][T]156722,prax[/T][T]134860,wiayno[/T][T]235507,holyline[/T]
Teşekkür Edenler: [T]235507,holyline[/T]

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

nightdevilÇevrim Dışı

Kayıt: 20/05/2007
İl: Ankara
Mesaj: 137
nightdevilÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 16 Şubat 2008 22:06
Ellerine sağlık arkadaşım. Güzel bir açıklama olmuş. Bu yazıyı bizimle paylaştığın için tekrar teşekkür ederim.

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

TUTKUNÇevrim Dışı

Kayıt: 19/07/2011
İl: Çanakkale
Mesaj: 270
TUTKUNÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 20 Mayıs 2013 18:57
Selamlar,
Anladığım kadarı ile alg oluşumunun sorumlusunun amonyum(NH4) olduğu belirtilmiş. Odaklanmamız ve uzaklaştırmamız gereken fazla olan nitrat mı amonyum mu? Ölçüm için almam gereken test hangisi? Kullanmam gereken filtre malzemesi amonyak giderici mi nitrat emici mi? Sorumlunun nitrat olduğunu düşünüp ona konsantre olmuşken kafam iyice karıştı. Low-tech kurulum aşamasındayım ve yosun son istediğim şey. Bu arada co2 desteğim olmayacak.
Bu arada eski bir yazı ancak paylaşım için teşekkürler
TUTKUN2013-05-20 18:58:17

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

suleymancavus14Çevrim Dışı

Kayıt: 25/05/2013
İl: Bolu
Mesaj: 4
suleymancavus14Çevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 31 Mayıs 2013 20:22
Hiç bişey anlamadım....

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

TUTKUNÇevrim Dışı

Kayıt: 19/07/2011
İl: Çanakkale
Mesaj: 270
TUTKUNÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 03 Haziran 2013 19:31
Ben olayı biraz çözdüm gibi. Ustalar yanlışım varsa düzeltsin. Amonyak 0 olacak . Fosfat-nitrat oranına dikkat edilecek. Sonuç 0 alg

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

metushaleyÇevrim Dışı

Kayıt: 15/03/2013
Mesaj: 24
metushaleyÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 30 Kasım 2013 16:58
Paylaşım için çok teşekkürler. Çok faydalı bilgiler mevcut. İçerik tahmin yöntemini kullanmaya basladım.3 haftadır yosun ile mücadele ediyordum. Hemen düzelme basladı. şimdi sararan ve güçsüzleşen bitkilerin canlanmasını bekliyorum.


Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

Patriot AyhanÇevrim Dışı

Kayıt: 27/12/2010
İl: Çanakkale
Mesaj: 502
Patriot AyhanÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 19 Mart 2015 11:39
"Yıllarca bu böyle kabul edildi ama bu durum doğru değildir. Ne fazla fosfatın, ne fazla nitratın nede fazla demirin, alg patlamasına neden olmadığını bilmenizi isterim. Hangi fazlanın alg patlamasına yol açtığı düşünüldüğünde, az miktar Amonyum (NH4+) bile alg patlamasının birincil sebebi olmaktadır."
Amonyum gerçekten de alg patlaması yaşatıyor. JBL filtremin içerisindeki Micromec malzemesinin ömrünün 6 ay olduğu söylenmiş. Ben değiştirmemiştim ve 1 yıllık kullanımdan sonra 2 kere yeşil suyla karşılaştım. Filtre medyasını değiştirdiğimden beri yoğun bir sorunum yok.

"Eğer, alg oluşum sebeplerinin %95’ini oluşturan şeyleri, yani aşırı CO2, yada düşük KNO3 dozlamak gibi, yapmazsanız, herhangi alg sorununuz olmayacaktır."
Gözlemlediğim diğer şeyde potasyum dozladığımızı düşünerek, Nirtatın tankta az olması, eksik kısmın tamamlanmaması; tankta bulunan fosfatın yosunlara besin olması demek oluyor.
Fakat yukarıda bahsedilen aşırı CO2 'nin alg oluşturması kısmına anlam veremedim.

Biri açıklayabilir mi?

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

cafermutluÇevrim Dışı

Özel Üye
Kayıt: 21/12/2014
İl: Izmir
Mesaj: 1342
cafermutluÇevrim Dışı
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 20 Mart 2015 19:36
Berbat bir çeviri.

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

caglarmÇevrim Dışı

Kayıt: 31/03/2016
İl: Osmaniye
Mesaj: 216
caglarmÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 21 Ekim 2018 01:59
Başından sonuna kadar sindirerek okumaya çalıştım. Emeğiniz ve paylaşımınız için teşekkür ederiz. Bu kaynağın bugün dahi biz akvaristlere veya adaylarına güçlü bir referans olduğunu düşünmekteyim.

Bazı bölümlerde anlamamı zorlaştıran mantık hatalı çeviriler okudum. Yinede genel anlamda meseleyi anladığımı düşünüyorum. Tekrar teşekkürler.

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

kanmetÇevrim Dışı

Kayıt: 19/04/2018
İl: Istanbul
Mesaj: 68
kanmetÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 31 Ekim 2018 11:16
Bunun orijinal dilde kaynağını bilen var mı?

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

mrahÇevrim Dışı

Kıdemli Akvarist
Kayıt: 24/06/2016
İl: Yurtdisi
Mesaj: 1966
mrahÇevrim Dışı
Kıdemli Akvarist
Gönderim Zamanı: 31 Ekim 2018 13:27
[QUOTE=kanmet]Bunun orijinal dilde kaynağını bilen var mı?[/QUOTE]

[URL]https://barrreport.com/threads/the-estimative-index-of-dosing-or-no-need-for-test-kits.52/[/URL]

Beğenenler: [T]205769,kanmet[/T]
Teşekkür Edenler: [T]205769,kanmet[/T]

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

kanmetÇevrim Dışı

Kayıt: 19/04/2018
İl: Istanbul
Mesaj: 68
kanmetÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 31 Ekim 2018 14:28
[QUOTE=mrah]

[URL]https://barrreport.com/threads/the-estimative-index-of-dosing-or-no-need-for-test-kits.52/[/URL][/QUOTE][:iyi:]

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

praxÇevrim Dışı

Kayıt: 18/01/2014
İl: Kütahya
Mesaj: 84
praxÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 27 Mart 2019 10:33
Makaleyi yazandan da çeviriyi yapandan da Allah razı olsun. Güzel bir makale. tüm bunca senelik tecrübeleri bilgileri bir kenara atmış gibi oluyor. Doğruluğu tartışılabilir. Ama denemeden bilinmez.

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

ityo39Çevrim Dışı

Özel Üye
Kayıt: 06/04/2015
İl: Istanbul
Mesaj: 2203
ityo39Çevrim Dışı
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 27 Mart 2019 11:11
[QUOTE=prax]Makaleyi yazandan da çeviriyi yapandan da Allah razı olsun. Güzel bir makale. tüm bunca senelik tecrübeleri bilgileri bir kenara atmış gibi oluyor. Doğruluğu tartışılabilir. Ama denemeden bilinmez. [/QUOTE]

Doğruluğu tartışılabilir veya denenmemiş birşey değil, yazının tarihi 2005 dikkat ederseniz, ben de dahil olmak üzere dünyada milyonlarca akvarist EI yöntemini kullandı, denedi ve gördü ki işe yarıyor...İçiniz rahat olabilir.

Haftada 20-30 ppm nitrat, 2-4 ppm fosfat, 20-30 ppm potasyum, 0,2-0,5 ppm aralığında demir dozlarsanız, mikroelement gübresini de ürüne bağlı olarak önerilen dozda kullanırsanız, üzerine CO2 seviyenizi de yeterli düzeyde sürekli tutabilirseniz yosun sorununuz minimal seviyede olacak ve bitki gelişimniz ideal olacaktır.

Yalnızca şu eklemeyi yapmak lazıım ki EI sistemi ve bu rakamlar high tech tabir edilen, yüksek güçlü aydınlatma ve CO2 olması durumu için. CO2 siz ve düşük aydınlatmalı bir akvaryumda ise bu miktarların 1/8 İLA 1/10 u gibi bir oranda yapılması gerekiyor, çünkü bitkilerin tüketimi bu oranda düşüyor.
Aydınlatmaya bağlı olarak dozu ince ayar yapmak gerekebilir...

Beğenenler: [T]156722,prax[/T]
Teşekkür Edenler: [T]156722,prax[/T]

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir