ÖZELLİKLER

Kullanıcı Adı:
anıl34
Kullanıcı Grubu:
Forum Üyesi
Geri Bildirimleri:
Aldığı Beğeni:
0
Hesap Durumu:
Aktif
Durumu:
Çevrim Dışı
Üyelik Tarihi:
11 Kasım 2008 13:15
Son Ziyaret:
03 Şubat 2015 16:25
Toplam Mesaj:
30 [0.01 Gün Ortalaması]
Paylaşım Sayisı:
0 (Son 6 Ay)
İlan Sayisı:

BİLGİLER

Ad Soyad:
İbrahim Anıl Güleç
Doğum Tarihi:
Girilmedi
Yaş:
Bilinmiyor
İl:
Meslek:
Özel Mesaj:
Sohbet Talebi:
Üye Favorile:
Sosyal Medya:

İMZA



Demasoni - S.P. - Yunus

SON 10 MESAJI

cobalt blue tecrübelerinize ihtiyacım var.
Abdullah bey,
yaklaşık 4 sene kobalt besledim. Erkeklerin renkleri daha mavimsi oluyor. Ayrıca yumurta benekleri 4 ve üstünde oluyor. Yani yumurta beneği ne kadar sayıca çoksa erkek olma ihtimali o kadar fazla. Tek kobalt kolonisi olunca genelde akvaryumda gözükmüyorlar. Ama yanlarına özelikle sarı prenses olursa devamlı gezinip akvaryumun en göz alıcı balığı oluyorlar. Fotoğraf makinemi çıkartığımda kaçmayıpta resmen poz veren balıklarım kesinlikle kobaltlarımdır.
Kısacası tek tür beslenirse pek zevk alınmıyor. Yanlarına akvaryum ölçüleri müsaade ettiği sürece sp ve snow koyun derim.
İyi günler, sağlıklı balıklar.
Daha büyük daha inanılmaz(resimler düzeltildi)
Hakan bey.
bu başlığı googleda üyesi olduğum mail grubundan aldım. Altında yazdığı Focus - Temmuz 2000 sayısında "Daha büyük, daha inanılmaz" başlığı ile yayınlanan yazıdan derlenmiştir yazısınıda ekledim. Daha ne ekleyim anlamış değilim doğrusu. Bana gelen maili olduğu gibi kopyalayıp resimleride ilave ederek yapıştırdım. Yani yazan benim, ben buldum derledim diye de bişi söylemedim. Focus -Temmıuzz sayısından alıntı olduğuda yazılı zaten.
 hazırlayanlar: merakediyorum google grubu, Kerem, Bahadircan
anıl342009-03-11 09:38:05
Daha büyük daha inanılmaz(resimler düzeltildi)
 
 
Bahama Adaları'ndaki "Paradise Island" Akvaryumu'nda, izleyiciler ünlü beyaz köpekbalıklarını cam tüneller boyunca yürüterek seyrediyorlar. Bu sualtı parkında tam 6 dev havuz bulunuyor. Havuzların içindeki binlerce metreküp su, her gün bir düzine pompa aracılığıyla değiştiriliyor.

 

Basın toplantısında ortaya çıkan köpekbalığı

Osaka Akvaryumu'nun yö­neticileri bundan yaklaşık bir yıl önce, çeşitli ülkele­rin gazetecilerine bir tanı­tım gezisi düzenlemişlerdi. Basın toplantısı, genel müdürün dev oda­sında gerçekleşmişti. Gazeteciler müdürün koltuğunun tam arkasında­ki dev akvaryum camında, yaklaşık 18 metre uzunluğunda bir balina kö­pekbalığı görünce şaşkınlıktan ne yapacaklarını bilememişlerdi. De­nizlerin en iri ve en korkulan yaratı­ğının bir cam arkasında akvaryumun içine hapsedilmesi, bu sektördeki yeni eğilimin de en somut kanıtıydı. Bundan böyle, içinde küçük ve renkli tropikal balıkların cirit attığı küçük akvaryumlar tarihe karışıyor­du. İnsanlar her geçen gün daha farklı ve daha sansasyonel görüntü peşinde koşuyorlardı. Öyle ise, ak­varyumlar da dev boyutları ve kö­pekbalıkları, dev yengeçleri ile bu talebe karşılık vereceklerdi. Nitekim rakamlar da bu eğilimi destek­liyor. 90'lı yılların başlarında kapasi­tesi 500.000 litre suyu geçen akvar­yumların sayısı parmakla gösterile­cek kadar azdı. Oysa, artık bu alanda acımasız bir rekabet yaşanıyor.

 

Sentetik bir madde: metakrilat; camdan daha saydam ve daha sağlam

Günümüzde, kamunun ziyaretine açık özel akvaryum yöneticilerinin bir tek hedefi var: Ne yapıp etmek, 1 milyon litre kapasitenin üzerine çık­mak... Bu devasa hacme doğru hızlı ve delicesine gidişi mümkün kılan ise, cam sektöründeki "metakrilat” patlaması... Bu sentetik madde, cam­dan hem daha sağlam hem daha say­dam... Ama, küçük bir kusuru var: cama oranla çok daha pahalı... An­cak, akvaryum yöneticileri bu kadar hatanın olabileceğini söylüyorlar. Çünkü, bu madde sayesinde çok büyük boyutlarda düz ya da bombeli yüzeyler elde edebiliyorlar. Bu sen­tetik cam plakaları, birbirlerine for­mülü gizli totulan bir yapıştırıcıyla kaynatıyorlar. İki plaka arasındaki kaynama noktası hemen hemen hiç görünmüyor, dolayısıyla da izleyicilerin bakış açısını rahatsız etmiyor. Bu yeni sentetik cam sektöründe li­derlik, şu anda Amerikalı üreticiler­de... Amerikan Reynolds Polymer Technology şirketi bir süre önce, Hollanda'da inşa edilen Burgurs Ak­varyumu için 20 metre uzunluğunda ve 6 metre yüksekliğinde sentetik camlar üretti. İspanya'nın Valencia kentinde inşa edilen bir başka akvar­yumda ise, sentetik cam masrafının, toplam inşaat giderlerinin yaklaşık yüzde 40'ına ulaştığı ileri sürülüyor. Modern akvaryumlarda değişikli­ğe uğrayan sadece havuzların boyut­ları değil... İçindeki deniz yaratıkla­rının niteliğinde de önemli farklılaşmalar söz konusu... Bugün izleyici­nin sansasyon istediği herkes tarafın­dan kabul ediliyor. Üstelik, bu insanların görmek için verecekleri paraları var. Bu insanların, her ne kadar kö­pekbalıklarının bir akrabası da olsa, boyu 80 santimi geçmeyen bir küçük camgöz ile yetinmeyecekleri bir ger­çek... Öyle ise, onlara gerçek köpekbalıkları izletmek gerekiyor. Hiç olmazsa, bir gri köpekbalığını ya da ayrık dişleriyle korku uyandıran bir boğa köpekbalığını... Bunların boyu, belki balina köpekbalığı gibi 18-20 metreye ulaşmıyor, ama en azından 3 metreden küçük değiller...

 

 

Dev akvaryumlara Köpekbalığı yetmez...

Tabii, çoğu zaman köpekbalığı da gösteri için tek başına yeterli olmu­yor. Nitekim son yıllarda bu hayvan alışverişinde tam anlamıyla bir enf­lasyon yaşanıyor. İşte bu noktada ak­varyumlar "özgünleşme yoluna" gidiyorlar. Örneğin, Monaco Okyanus Müzesi mercan konusunda bugün bir numara... Sahip olduğu tropikal po­liplerle gurur duyuyor. Bir başka uz­man akvaryum ise, denizanalan koleksiyonuyla ünlü Naustica Akvaryu­mu... Buradaki denizanaları silindir biçimindeki havuzlarda sergileniyor­lar. Böylece havuzun kenarına çarpıp zarar görmeleri önleniyor. Naustica Akvaryumundaki denizanalarının balesi, en mükemmel gösterilerden biri kabul ediliyor.

Kuşkusuz, bu çeşitlilik özel bir bakım ve besleme sistemini de bera­berinde getiriyor. Artık, bütün dev akvaryumlar sergiledikleri hayvan­ların beslenmesi için kendi özgün üretim sistemlerini geliştirmiş durumdalar. Örneğin, her akvaryumun kendi balık üretme çiftlikleri var. Burada hem sergilenen balık ve deniz yaratıklarının dolaşımını garanti edecek bir üretimi gerçekleştiriyor­lar: hem de üretim fazlasıyla deniz kaplumbağaları gibi hayvanları bes­liyorlar. Ama asıl sorun, Florida'da ki Monterey Bay gibi akvaryumlar­da yaşanıyor. Çünkü, Avrupa'daki örneklerinin çok ilerisinde olan bu akvaryumda denizlerin derinliklerin­de yaşayan dev yengeçler ve dip ba­lıkları sergileniyor. Tabii, bu çok önemli teknik sorunlar doğuruyor. Bir kere bu hayvanların sergilendiği havuzlarda suyun sürekli 5 derecede tutulması gerekiyor. Bu havuzlara giren ışık, özel filtreler sayesinde kı­nlıyor ve böylece deniz dibi atmos­feri yaratılıyor. Yine bu yaratıkların yaşaması için gerekli olan düşük oksijen oranı, tamamen otomatik bir şekilde bilgisayar ile ayarlanıyor.

 

Akvaryum sadece canlılarla mı ilgi çeker? ya dizayn

Dev köpekbalıkları, mercanlar, denizanaları, yosunlar, deniz dibi yara­tıkları... Bütün bunlar güzel; ama olayın bir de sunuluş biçimi var. Bu yaratıklara ve teknolojiye sahip ol­mak yeterli sayılmıyor. Estetik bir biçimde, farklı yöntemlerle sunuluşu da çok belirleyici... Günümüz akvar­yumlarında, seyircilerin önünden ge­çip gittiği, büyük vitrin akvaryumcu­luğu artık terk ediliyor. Onun yeri­ne, sualtının sessiz dünyasını büyük bir gerçeklilik içinde, ama daha kü­çük bir ölçekte yeniden yaratma ça­bası içindeler. Örneğin, Fransa'daki Saint-Malo Akvaryumu'nda izleyici­ler, suya batmış bir gemi enkazının içinde dolaşıyormuş duygusu yaşıyorlar. Geminin sağ tarafından çık­tıklarında, karşılarına köpekbalıkları­nın bulunduğu bir havuz çıkıyor. Nausica Akvaryumu, tam anlamıyla bir sualtı otelini anımsatıyor. Tropikal bir lagünün derinliklerine inşa edil­miş duygusu veren akvaryumun barları, hatta plajları bile bulunuyor. Bu yılın sonlarında tamamlanması bek­lenen Brest kentindeki "Oceanopolis Akvaryumu" ise, gerçek dalgaları ve buz kayalarıyla kutup denizlerinin doğal atmosferini yansıtacak. Tabii gerçek penguenleriyle birlikte...

 
Dev akvaryumcular çevreci mi?

Bu modern akvaryumlar, kuşku­suz günümüzün egemen ideolojile­rinden de etkileniyorlar. Bunların ba­şında da çevre bilinci geliyor. Bu ak­varyumların hemen hemen tümünde "çevrenin korunması" gerektiği bir şekilde işleniyor. Bunun için dev pa­nolar asılıyor, multimedya gösterileri düzenleniyor, filmler oynatılıyor. Böylece, çevreci mesajlar, ziyaretin ana amacını saptırmadan, ince ve yu­muşak bir biçimde veriliyor. Bu interaktif iletişim, özellikle çocukları he­def alıyor. Hatta bazı akvaryumlar, bulundukları ülkenin eğitim bakan­lıklarıyla ortak programlar düzenli­yorlar. Örneğin, Rochelle Akvaryumu'nda deniz yaratıklarının nasıl ha­berleştikleri sağır ve dilsiz öğrencile­rin eğitiminde kullanılıyor.

Yetişkinler için ise, başka farklı mesajlarda işleniyor. Temizlik gibi... Nausica Akvaryumu'nu ziyaret eden insanlar arasında yapılan bir ankette, "neyi mükemmel buldunuz" sorusu­na verilen yanıtlar arasında "temizli­ği" yanıtı önemli bir oran tutmuş.

 
 
Okyanuslar Pavyonu (Oceanarium)... (sağ da)

Portekiz'in başkenti Lizbon'daki Oceanarium, Japonya'nın Osaka kentindeki akvaryumdan sonra dünyanın ikinci büyük akvaryumu olarak kabul ediliyor. 9 milyon su kapasitesine sahip akvaryum, 5 bölümden oluşuyor. Ortadaki dev havuzunda tüm okyanusların ortak canlıları ve bitkileri bulunuyor. Kenarlardaki dört diğer havuzda ise Atlantik, Pasifik, Hind ve Antarktika okyanuslarının bitki ve canlı örnekleri yer alıyor. Akvaryumda bir bütün olarak 200 türe ait 15 000 canlı sergileniyor. Pavyonun içi, bütün bu okyanusların iklimine uygun bir atmosfere sahip... Hind Okyanusu bölümünden geçerken terliyor. Antarktika bölümünde ise üşüyorsunuz. Akvaryumun içinde mizansen, tipik mangrov ağacından, Avustralya'nın sert kayalıklarına kadar her türlü bitki ve canlı örtüsüyle gerçekleştirilmiş.

 

 

Bu ne yaman çelişki; çevreci akvaryum ve esir balık

Tabii bu arada, şu sorunun yanıtı tam olarak çözülmüş değil: Çevre korunmasından, ender türlerin korunmasından söz eden bu akvaryumlar, nasıl oluyor da, bazı dev hayvanları kendi doğal atmosferlerinden çıkarıp, cam duvarlar arasında hapsedebili­yorlar? Modern akvaryum yönetici­leri bu çıkmazın, bu pedagojik so­rumluluklarının tamamen bilincinde­ler... Ve kendilerini şöyle savunuyor­lar: Onlara göre bu yaratıklar kesin­likle esir değiller. Tam tersine, onlar akvaryumda kendi türlerinin birer temsilcisi konumundalar..." Biz he­yecan verici unsurları, sansasyonel görüntüleri ön plana getirerek kamu­oyunun dikkatim bu hayvanların üze­rine ve onların yaşadıkları çevre so­runlarına çekiyoruz..." Hatta, bazı akvaryum yöneticileri daha ileri gidip, kar amaçlı çalışan akvaryumlar­la, eğitim hedefleri olan akvaryumla­rın birbirinden ayrılması gerektiğini söylüyorlar. Ama, bu konuda akvar­yum yöneticilerinin ne kadar tutarlı oldukları tartışmaya açık bir konu... Örneğin, Rochelle Akvaryumu böyle kar amaçlı çalışmayan ve pedagojik eğitimi ön plana çıkaran bir kuruluş. Ancak, bu akvaryumda son yıllarda seyircilerin gözü önünde köpekbalıklarını dalma sistemiyle besliyorlar. Yani dalgıçlar dalıyor ve onları izle­yen köpekbalıkları da dalıp ellerin­den yiyeceklerini alıyorlar. Şimdi he­yecana yönelik bu gösterinin pedago­jik eğitimle uzaktan yakından ilgisi yok... Üstelik bazı bilim adamları, bu besleme tekniğine şiddetle karşı çıkıyorlar. Çünkü, doğal ortamında avını bulmak için dalma gibi bir işlem yapmayan köpekbalıklarında, bu beslemenin yanlış alışkanlıklar kazandırdığını söylüyorlar. Dahası, on­ların böyle beslendiklerini gören di­ğer iri deniz hayvanları da aynı yolu denemeye başlamışlar... Köpekbalık­larının dalarak avlanma alışkanlığı edinmeleri başka trajik sonuçlar da doğuruyor. Polinezya adalarının açıklarındaki "Shark Feeding"ler dünyanın en önemli sualtı parklarından... Yıllardır dalgıçlar, buralara kö­pekbalıkları tarafından rahatsız edil­meden dalıyorlardı. Son yıllarda buradaki mercanlarda dolaşan dalgıçları rahatsız eden köpekbalıklarının sayı­sında, önemli artışlar olmuş. Bunun nedeni, dalarak avlanma alışkanlığı edinen köpekbalıkları...

 

Herkes kurallara uyuyor mu? "Tamam... bir dur yapacığız abi..."

Günümüzde, bu tür modern ak­varyumlar çok sıkı hukuksal denetimlerden geçiyor. Öyle ki, para ile ziyarete açık bir akvaryumu çalıştır­mak için, her havuzda evcil olmayan hayvanların bakımından sorumlu bir uzman bulundurmak gerekiyor. Ama, ne yazık ki bu kurallara pek fazla uyulduğu söylenemez. Örne­ğin, Tourain Akvaryumu bir süre önce bu önkoşulları yerine getirme­den faaliyete başladı ve hemen diğer akvaryum yöneticileri tarafından, kuralları uygulaması için, Uluslara­rası Akvaryum Yöneticileri Birliği­ne şikayet edildi. Şirket, kendisine gelen tüm eleştirilere rağmen faali­yetini sürdürüyor; hatta son günler­de borsaya da girmiş durumda...

 

Beyaz köpekbalığı havuza 15 dakika dayanabildi

Ahlaki açıdan en fazla eleştiri alanlar, akvaryumculuğa en fazla para yatıran ve saygınlık peşinde koşan kuruluşlar. San Francisco Akvaryumu'nun genel imajı bu doğ­rultuda. Ancak, bir süre önce bu ak­varyumun yöneticileri özel olarak hazırladıkları bir havuzda," okya­nusların ölüm dişleri" diye tanımla­nan bir beyaz köpekbalığını sergile­meye çalıştılar. Hayvan, havuza in­dirildikten 15 dakika sonra tüm ça­balara karşın öldü. Aynı ahlaki ağır­lığı, Osaka Akvaryumu da taşıyor. Her ne kadar buradaki balina köpek­balığı varlığını sürdürüyorsa da, onunla birlikte havuza indirilen ikin­ci balina köpekbalığı 3 yıl gibi kısa bir süre içinde hayatını yitirdi. Oysa bu hayvanlar doğal koşullarında ra­hatlıkla 25 yıl yaşayabiliyorlar.

 

Akvaryumların maliyeti

Beyaz köpekbalığı, balina köpek­balığı... Eğer ekonomik bir getirişi yoksa bu dev hayvanlar akvaryumda neden sergileniyorlar? Üstelik, bun­ları sergileyecek mekanların maliyeti olağanüstü rakamlara ulaşıyor. Osa­ka Akvaryumu için 700 milyon Frank, Oceanopolis için 230 milyon Frank ve Nautica için 205 milyon Franklık yatırımlardan söz ediliyor. İşte bu nedenle tıpkı, dev hayvanat bahçeleri gibi büyük akvaryumlar da çeşitli çevrelerden yoğun eleştiri alı­yor. Ancak, bu mekanların büyük bir pedagojik işlevi olduğu da reddedile­mez. Kısacası mantık ve hayvan hak­larına saygı çerçevesinde kaldıkları sürece bir sorun yok.

 

Dizayn ve ekoloji bir arada gider mi?

Yarının akvaryumları neye ben­zeyecek? Bu konuda iki düşün­ce çatışıyor. Bunlardan birincisinin en tipik temsilcisi Tokyo Sea Life Akvaryumu... Bu düşünce, yeni ak­varyum mimarisinde olağanüstülü­ğe ve görselliğe önem veriyor. Bu akvaryumda balıklar, silindir biçi­mindeki havuzlarda sergileniyor­lar. Seyircilerin böyle yuvarlak çiz­gileri olan havuzları görsel açıdan tercih ettiklerini ileri sürüyorlar. Ancak, bu yaklaşımın yarattığı önemli sorunlar var... Birincisi, kapatıldığı zaman bulunduğu atmos­fere uyum gösteremeyen ve yüzü­cü nitelikleri ön planda olan ton gi­bi balıklar, bu tür havuzlara alışa­mıyorlar. Nitekim, kapı arkasından sızan dedikodulara göre, Tokyo Sea Life Akvaryumu'nda her gün yaklaşık 20 ton ölüyor ve şirkete bağlı iki balıkçı gemisi bu kaybı karşılamak için sürekli ton avlıyor. İkinci görüşü savunanlar ise, ak­varyumların gelecekte, doğal or­tamda kurulmasını öneriyorlar. Bu­nun en tipik örneği ise Avustralya'daki Townsville kentinde bulunan Reefs Head Ouarter... Bu bir açık hava akvaryumu... Toplam su ka­pasitesi 2,5 milyon litre... Ancak su, tamamen doğal bir biçimde te­mizleniyor. Yani, herhangi bir pompalama sistemiyle sular de­ğiştirilmiyor. Sadece akvaryumun altına yerleştirilen bir yosun taba­kası, suyun içindeki oksijeni ayarlı­yor ve fosfat ile nitratları yeniden dönüştürüyor. Balıklar, burada in­san elinin müdahalesi olmadan, tamamen kendi olanaklarıyla bes­leniyorlar. Kısacası akvaryumların geleceği ya süper lüks ya da tama­men doğal olacak...

 

Balıklar nasıl yakalanıyor? Maliyeti?

Akvaryumların gereksinme duyduğu mercan setlerinde yaşayan balıkları avlamak için ilginç bir yöntem uygulanıyor. Yeniay dönemlerinde, açılmamış balık larvalarının dalgalar tarafından koloniler halinde taşındığı ve bunların getirilip dev mercanların üzerine bırakıldığı biliniyor. İşte bu nedenle, yeniay günlerinde mercan setleri olağanüstü bereketli bir beslenme mekanına dönüşüyor. Avcılar da gelip buralarda, akvaryumların istediği balıkları gençken rahatça avlayabiliyorlar. Üstelik bu yöntemle, balıkların lagüne girmeden daha kolay biçimde yakalanmaları mümkün oluyor. Bu avlanma biçiminin denizlerdeki ekosistemi tehlikeye düşürmediği belirtiliyor. Çünkü, avlanma olmasa bile dalgaların getirdiği açılmamış larvaların yüzde 90'ının başka avcı balıklar tarafından yenileceğine dikkat çekiliyor.

Köpekbalığı avı ise, oldukça deneyim gerektiriyor. Bu işi yapan profesyonel balıkçıların sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor. Bunlardan bir tanesi de Amerikalı avcı David Casey... Köpekbalıklarıyla ünlü sahillerden 15 dakika uzaklıktaki bir mesafe açılıyor ve daha sonra suya bir kilometre uzunluğunda, üzerinde 30 kadar iğne bulunan bir ağ bırakıyor. Ağın iğnelerine itinayla uskumru balıkları yerleştiriyor. Ardından, her iki saatte bir ağı çekiyor ve yakalanan köpekbalıklarını teknenin içine çekiyor. Ancak, David Casey bu işi ekmek parası kazanmak için yapıyor. Sadece kendisine sipariş edilen köpekbalıklarını avlıyor, ağa yakalanan diğer köpekbalıklarını hemen suya geri gönderiyor. Köpekbalıkları yakalandıktan sonra hemen bir canlı balık havuzuna konuyor, sonra 3-4 hafta kalacakları havuzlara naklediliyorlar. Köpekbalığı alıcısı olan akvaryum yöneticisi, satış işleminden önce, hayvana tüm kan tahlillerini yaptırıp, sağlıklı olup olmadığını kontrol ettiriyor. 2 metre uzunluğundaki bir köpekbalığının fiyatı 100.000 frank civarında. Ancak Amerikan sahillerinde tutulmuş bir köpekbalığını Avrupa'daki bir akvaryuma taşıtmak istiyorsanız, 70.000 Frank taşıma parası ödemek zorundasınız. Yani hayvanın nakliyesi de kendisi kadar pahalı...

 

 

Bazı linkler;

http://www.youtube.com/watch?v=5DsnspcZTqM

http://www.kaiyukan.com

http://www.oceanarium.co.uk/

http://www.georgiaaquarium.org/exploreTheAquarium/webcam-ocean-voyager.aspx

 

http://www.sydneyaquarium.com.au/aquatour/TOU012.asp

(açılan sayfada mause'u resmin üstünde basılı tutup sağ veya sola hareket ettirin)

--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
B İ L G İ L E N M  E K   H E R K E S İ N   H A K K I D I R
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~--
Kaynak : Focus - Temmuz 2000 sayısında "Daha büyük, daha inanılmaz" başlığı ile yayınlanan yazıdan derlenmiştir. Paragraf başlıkları ilave edilmiştir. Resimlerde kirlilik yaratmamak için grup adı vs kullanılmamıştır.
Lütfen paylaşırken bu kısmı silmeyiniz, kaynak göstererek paylaşınız.
Saatlerce uğraşarak verdiğimiz emeği bir "Delet" tuşuyla yok etmeyin
anıl342009-03-05 14:11:15
Metal depodan, akvaryuma geçiş(yeni rsm sayfa3)
kadir bey öncelikle teşekkür ederim. (Bu arada ismim İbrahim)
Öncelikle tatlı su yosunu yada yeşil algler fotosentez yaptıkları ve klorofil taşıdıkları için bitkilere benzerler. Bu nedenle ben daha çok otçul beslenen demolarıma versemde özelikle yunuslarım ve sp.lerim de iştahla yiyorlar.
Üretimi için soğuk hava ama bol güneş ve doğal akar su gerekiyor. Suyun soğuk olması önemli.
(Daha uzun ve detaylı anlatım isterseniz özelden yazabilirim. Forumdaki konuyu dağıtmayalım)
anıl342009-03-03 16:45:15
Metal depodan, akvaryuma geçiş(yeni rsm sayfa3)
Aykutçuğum, mesajını yeni gördüm kusura bakma!
yavrulardan ne kadar şikayetçi olsam da anaçlardan kopacağımı zannetmiyorum . Ayrıca 15-20 gündür su yosunu vermeyi kestim. İnşallah yavrulamaya da bir süre arar verirler.
İstersen elimde epey su yosunu var sana bir kısmını verebilirim.
Bu arada iyi dileklerini sunan forumdaşlara teşekkür ediyorum.
Lifetech dış filtre, kovayla motor arasında boşluk
Umut Bey, bende Lifetech 835 dış filtre var. Kova ile motor arasında boşluk var ama conta yok. Yıllardır kullanıyorum, sızdırma yok . Kaan beyin dediklerinede katılıyorum. Kovanın altındaki küçük taşırma kovasını da kullanırsan faydalı olur tabi.
Metal depodan, akvaryuma geçiş(yeni rsm sayfa3)
Arkadaşlar merhaba,
uzun süre oldu tankın son halini sizinle paylaşamadım. Aslına bakarsanız pek birşeyde değiştiremedim. Şu anda plastik sineklik ile ikiye bölünmüş vaziyette. Bu iki bölmede sp ve yunus yavruları var. Ayrıca dört adet pet şişede demosani yavruları (farklı zaman ve boylarda) ayrıca bir kuluçka makinesinde 15 kadar demosani yumurtaları var.
Yavrulardan fırsat bulupta görsel açıdan zenginleştiremedim.
Bir demonunda ağzı bugün doldu. Ne yapacağım bilmiyorum.Göz%20Kirpma
 
 
anıl342009-02-25 15:53:23
İlk akvaryumum 184,5 LT ve tavsiyeleriniz
Harun bey akvaryumunuzun  uzunluk-en ve yükseklik ölçülerinizi yazarmısınız. Resime bakarken (özelikle iç filtre ve ekipmana göre) daha küçükmüş gibi geldi.
Ayrıca Engin Beyin söylediklerine de katılıyorum.
anıl342009-01-29 15:27:27
Metal depodan, akvaryuma geçiş(yeni rsm sayfa3)
Kadir bey, özeldende söylediğim gibi akrilglasın kalınlığı 6 mm. Belli belirsiz bir esneme var. Elimde çok öncelerden olduğu için fiyatını bilmiyorum.
Ahmet bey, gözünüzden kaçmış olabilir ama altta tam ortadan geçen 40x40 profil destek var. (zaten tabanın alttan fotosunu çekmemiştim)
Yavru dolu ve iki göze ayrılmış fotoları için biraz daha beklememiz gerekecek. (makinemin pil yuvasında problem varda)
Ama haftaya makineyi alır almaz söz resimler eklenecek.

SON MESAJLAR

GÜNCEL 100 TANITIM

SON İLANLAR

FORUM İSTATİSTİKLERİ

  • 3,797,668 Mesaj
  • 408,613 Konu
  • 91 Forum
  • 145,128 Forum Üyesi
  • 1,466 Özel Forum Üyesi
  • 29 Kıdemli Akvarist
  • 1,941 Dün Giriş Yapan Üye

Şu ana kadar en fazla 1365 kişi 27.03.2012 23:21 tarih ve saatinde çevrim içi oldu.