80'lerde akvaryum hobisi
Gönderim Zamanı: 31 Ekim 2007 14:31
Akvaryum hobisine yeni başlayan arkadaşlara ilginç geleceğini düşündüğüm 80'li yıllara ait bazı ayrıntılar:
Akvaryumlar: En fazla 30-40 litrelik akvaryumlardı. 100 litrelik bir akvaryuma denk gelince "Yuh!" derdik. Şimdi evlerde bile oldukça yaygınlaşan 300-400 litrelik akvaryumlara iş yerlerinde bile denk gelmek mümkün değildi.
Balıklar: Canlı doğuran, melek ve japon. O kadar!:) Çiklit kelimesini duyan yoktu henüz.
Isıtıcılar: Açardınız, ısıtırdı, şu sıcaklığa gelince durayım, ısıyı sabitleyeyim demezdi, açık unuttuğunuz taktirde bütün balıklarınızı haşlardı, acıması yoktu. O yüzden derece bir akvaryumun olmazsa olmaz ve en çok göz atılan parçasıydı.
Filtreler: Pipo filtre. Evet! O kadar. O yüzden akvaryumun temizliğini sağlamak en büyük dertti. Daha sonra iç filtreler piyasaya çıkınca derin bir oh çekmiştik.
Aklına daha ilginç ayrıntılar gelen eski hobicilerin bunları aktarması dileğiyle.
Beğenenler: [T]65255,datelk[/T]
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 31 Ekim 2007 14:34
Selamlar,
Eskilerden kalan bir akvaryum görmüştüm, 70 lt kadar, televizyon görünümlü, kenarları metal kaplı. Atilla hoca, bizim zamanın en lüks akvaryumlarıydı demişti. Hatta silikon bile yokmuş o zaman. Eski hobiciler bakın daha neler anlatacaktır.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 31 Ekim 2007 14:38
Bence ciklet diye bir balık bilinmediği için 30-40 litrelik akvaryumlar kullanılıyordur.Birde ısıtıcı işi gerçekten çok dikkat istiyormuş o zamanlar.Ne zor işmiş o zamanlar balık beslemek.Gözünü sevdiğimin teknolojisi.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 31 Ekim 2007 14:41
Silikon yerine cam macunu kullanıyorlarmış,nasıl yapıyorlarsa?
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 31 Ekim 2007 14:41
Kerem bey teşekkürler, evet en net hatırladığım ısıtıcılar ve sabaha haşlanmış balıklar. Bu sebeple sobanın yakınına koyardık akvaryumu, ısıtıcıya az ihtiyaç duyardık (Sene 86)
Akvaryumlarda Lepistes ve diğer canlı doğuranlar olurdu (Melek'te tabi), bir bitki diktiğinizde bakımını yapmadan o kadar çok ürerdiki, şimdiki CO2 ler falan hikaye. Kırma balıkların yanında bitkilerin de kalitesinin bozulduğu muhakkak. Bitkilerde bozuldu kardeş .
Üstü kapalı akvarum tiplerini hiç hatırlamıyorum, hepsinin üstünde alimünyum kapak vardı.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 31 Ekim 2007 14:42
Hatırlıyorumda bizim bir 10 lt lik akvaryum vardı.İçinde canlı doğuranlar tabiki.Annem ısıtıcıyı açık unutmuş normal olarakta tüm balıklar gittiydi.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 31 Ekim 2007 14:44
Kerem bey,Çok güzel bir konuya değinmişsiniz.
Ben o yıllarda bu hobiyi öğrenebilmek için Eminönü'nde bir akvaryumcuda hafta sonları bedava çalışıyordum.
Termostatlı ısıtıcılar yeni yeni çıkmaya başlamıştı oda termostatları ayrı parça ve dışarda dururudu.Soley marka hava motorları(yuvarlak siyah)meşhurdu.Isıtıcılar 25-50-75-100w. tı,akvaryum büyüklüğüne göre ısıtıcı verirdik.
Japon balığı ve tetrazon bir arada olurmu?Diye soranlara olmazmı derdik.
Ben cichlidlerle ilk 1985 yılında saygıdeğer Zeki Alasya abimin verdiği bir çift zebra cichlid ile tanışmıştım bu canlılarla,Tabii kısa zamanda bu zebra çiftini üretip çoğaltmıştım (hemde ne coğaltmak ama)Zaten Türkiye'ye cichlidlerin gelmeye başlaması 90 lı yılların başında başlamıştı.Zeki Alasya bu zebra çiftini Ankara hayvanat bahçesinden almış ama çok sert balıklar olduğunu görünce bana hediye etmişti(Aday akvaryum vasıtası ile).
Geldiğimiz noktada bakıyorumda bu gün bu hobi ile uğraşanlar çok şanslılar.İnternet ortamında her türlü paylaşım ve bilgi var.Aaahhhhhhhhhhh ahh ne günlerdi o günler.
Saygılar....
Beğenenler: [T]21364,umitlee[/T]
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 31 Ekim 2007 15:06
Ben doksan baslarinda kurmustum akvaryumu. Dandik ve pahali isiticilar yuzunden onlarca baligim haslanmisti.
80 lerde ya da biraz daha oncesinde akvaryumlarda isi dengesi biri isitici digeri sogutucu olan iki cihaz yardimiyla saglanmaya calisilirmis.
Cok sansliyiz simdi hakkatten...
80 lerde ya da biraz daha oncesinde akvaryumlarda isi dengesi biri isitici digeri sogutucu olan iki cihaz yardimiyla saglanmaya calisilirmis.
Cok sansliyiz simdi hakkatten...
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 31 Ekim 2007 15:15
Nasıl unuturum en önemli detaylardan biri de akvaryumun dekorasyonuydu. Havayla işleyen değirmenler (suyun içinde değirmen!?) ve yine havayla hareket eden balık adamlar bir akvaryumun olmazsa olmazlarındandılar. :)
daphnia magna 2007-10-31 15:19:12
Sadece teknoloji değil zevklerimizde oldukça gelişmiş ilerleyen yıllarda. Ah bir de arka fon olarak iliştirilen akvaryum fotoğraflarından kurtulabilsek.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 31 Ekim 2007 15:33
Selamlar,
Altuğ 2007-10-31 16:03:55
Bu konu beni aldı götürdü 75 yılına .
Sünnet olacağım.Mersinde yağmurlu bir pazar günü.Her şey hazır,şehir dışından akrabalar gelmiş,misafirler falan herkez benim kesilmemi bekliyor.
O an nereden geldi aklıma bilmiyorum ama "bana akvaryum almazsanız kestirmem"diye tutturdum.
Bizimkilerin bütün ısrarlarına rağmen taviz vermedim.O zaman Mersinde bir tane akvaryumcu var.(Ünal akvaryum-Mehmet abi kulakları çınlasın)Dükanına gittik pazar günü tabiki kapalı.(Benim plan işliyor görünüyor)Ama o zamanlar mersinin küçük bir şehir olduğunu hesaplayamamışım.Babamlar evini buldular.Adamcağız geldi açtı dükkanı ve ilk akvaryumumla o zaman tanıştım.
Sanıyorum 30 x 20x 25 gibi bir şeydi.Hertarafı parlak yaklaşık 2cm kalınlığında sanıyorum paslanmaz çelik ,bezir macunu ile yapıştırılmış bir akvaryumdu.İlk Balıklarımda japonlardı.Küçük bir hava motoru ve yeşil bir pipo filtre hatırlıyorum.
Mersinde yaşadığımız için ısıtıcı varmıydı hatırlamıyorum ama kapakta tutturulmuş ampulun birgün ben fark etmeden suya değerek haşladığı ilk balıklarıma döktüğüm göz yaşını hiç unutmuyorum.
Şimdi geldiğimiz noktaya bakınca kat ettiğimiz yola inanamıyorum,birde yurt dışında şu an bile mevcut olan durumu görünce çok heyecanlanıyorum.
Saygılarımla,
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 31 Ekim 2007 15:40
7-8 yaşımdayken babamın sürekli eve taşıdığı malzemeleri hatırlıyorum da ;
İlk başladığında uzun , silindir şeklinde bir akvaryumu , içinde hava motoruyla çalışan bir pipo filtre , iki japon balığı ve etkisi geçtikçe damlattığı metilen mavisi vardı.Akvaryum 8-9 litrelik,çok kalın camdan, oldukça çirkin birşeydi , annem sonradan onu senelerce saksı olarak kullanmıştır.
Zavallı japon balıkları ilk bir kaç gün mutlu mesut sağa sola geziniyorlar , sonra sebebini anlamadığımız bir şekilde durgunlaşıyor , suyun üzerine doğru çıkmaya başlıyorlardı ... Bu o zamanlar "su pislendi değiştir" demekmiş ki babam hemen balıkları ayı bir kaba alıp suyu komple boşaltıyor , sonra yenisini doldurup ,içine bol bol mavi sıvıdan damlatıyordu.
Bu işlemler aynı balıklarla en fazla 2 hafta sürüyordu , sonrasında balıklar ölüyor , aynı gün eve yenileri geliyordu. Yeni balıklar yeni su demekti , suyu doldurup , içine balıkları koyup , üstüne metilen mavisini damlatıyor ve izlemeye başlıyorduk .
Balıkların rahmetli olduğunun ertesi günü babamın iş yerindeydim , mesai sonunda akvaryumcuya uğramıştık , dün gibi hatırlıyorum , 5-6 tane akvaryum , çoğunda canlı doğuran , birinde rengarenk japon balıkları vardı.Babam adama herzamanki gibi "Niye ölüyor kardeşim bu balıklar?" diye soruyor , adam da kendince akıllı mantıklı cevaplar veriyordu ... Tabii bunların hiç biri su değerlerinden veya yemlemeden bahsedecek kadar bile teknik detay içermiyordu .
Kısa muhabbetin ardından adam artık babamın mevkiine hürmeten midir yoksa başka şeyden midir bilinmez , bize 2-3 tane japon hediye ediyor , benim elime akvaryuma atayım diye ufak bir poşet içinde renkli çakıl taşları tutuşturuyor , gerisin geriye bizi eve , annemin "yine mi balık aldınız" sorularına yanıt vermeye yolluyordu ...
Bu böyle 1 yıl kadar devam ettikten sonra babam akvaryumcusunu da akvaryumunu da değiştirmeye karar verdi . Üzerinden 15 sene geçmesine rağmen hala gözümün önündedir , göz kararı ölçü bile verebilirim , yaklaşık 50*20*30(y) boyunda , etrafı prinç çerçeveli bir akvaryum , içinde yeşil ve heybetiyle akvaryumun yarısını kaplamış gibi duran bir iç filtre , biraz kum ve tabii ki bir kaç japon ... Ben buna "akvaryumda ikinci evre" diyorum .
İkinci evre hızlı başladı , su nispeten daha temizdi , bu yeşil filtre ne menem birşeyse artık , hava motoruyla değil direk elektrikle çalışıyordu ve balıkları bile kendine çekecek kadar işini iyi yapıyordu . O kadar kuvvetliydi ki zavallı balıklar yemek yemedikleri zamanlarda ondan kaçmaya çalışıyorlardı.Yeni evreyle beraber teknoloji de ilerlemişti , artık geceleri de balıkları seyredebiliyorduk , ışığı vardı akvaryumun kapağında , basıyordum yanıyordu ...Sonra seyret sabaha kadar...Oh ne güzel.
2-3 hafta herşey çok güzeldi , balıklar -hayret- ölmemiş , bir yerde masrafımız azalmıştı . Sonra bir gün akvaryumdan gelen koku dayanılmaz boyutlara ulaşınca mecbur başladık biz yine haftalık su değişimlerine. Su değişimleriyle beraber eski tas eski hamam , balıklar başladı ölmeye , annem başladı söylenmeye , babam da sinirlenmeye başlayınca akvaryum maceramız taa ben 14 sene sonra açıncaya kadar kapanmış oldu.
Ben şahsen o yılların akvaryumcularına çok kırgınım. Babam gibi tüm iyi niyetiyle evinde balık beslemek isteyen sabırlı bir insanı bile "olmuyor bu iş" deyip akvaryumu çöpe atmaya itenler ne yazık ki onlardır. 2 sene öncesine kadar hala annemle babama sorsanız "Evde balık beslenmez çünkü çok pis kokuyor" cevabını duyardınız. Kendi acı tecrübelerini size anlatır , harcadıkları paraları söylerler anında vazgeçerdiniz .
80'li yıllarda akvaryum hobisini bizzat yapmış olmasam da , şu anda bu hobiyi sevmemin en büyük sebebi 80'li yıllarda yaşadıklarımdır . Evi kokutmadan , balığı öldürmeden bu işin yapılabileceğine inancımı hiç yitirmedim.Ailemin haklı tüm ön yargılarına karşın 2 sene gibi bir süre zarfında onlara da bu hobiyi sevdirdim . Şimdi 200 litrelik akvaryumla ailece mutlu mesut yaşayıp gidiyoruz . Seneye eğitimime devam etmek için yurtdışına gidecek olmama rağmen gözüm arkada kalmayacak bunu biliyorum.
Saygılarımla,
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 31 Ekim 2007 16:11
O zamanlar o kadar güzel japonlar vardı ki anlatamam.Rahmetli babamın Ankara'dan getirdiği japonlar hala hayallerimde.İddia ediyorum o balıklar şimdi olsa bir çok akvaristin akvaryumunda bu balıklar olurdu...
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir