Bitkili Akvaryum Yeniden
Gönderim Zamanı: 09 Mayıs 2009 18:06
Ebay'den aldığım damla sayacım geldi. Oldukça güzel bir alet. Üst kapağı açılıyor sanıyordum ama açılmıyormuş, yada ben açamadım. Baya zorladım kırılıp elimde kalmasın diye bıraktım. Suyun içine daldırıp doldurdum. Hortum girişleri kalın olduğundan kaçak gibi bir problem yaşamadım.
Haftada ikiye çıkarttığım Fosfat gübrelemeside yetersiz gelmeye başladı ve bugün ön camda GSA ve Fuzz alg benzeri yada tam kendisi alg'lerin yoğunluğunu gördüm. Sanırım gübrelemeyi 3'e çıkarmam gerekecek ki bu bitki yüküyle normal olan da o. Yanlız hafta içi yaptığım gübrelemelerde mikro element yada demir gübresi kullandığımda arka plandaki uzun boylu bitkilerde hafif yosunlanma oluyor. Hatta şuanda uzunluktan boynu bükülmüş Walichii'lerde biraz mevcut. Yarın bir düzenleme yaparsam genel fotoğraflarıda eklerim herhalde.
Haftada ikiye çıkarttığım Fosfat gübrelemeside yetersiz gelmeye başladı ve bugün ön camda GSA ve Fuzz alg benzeri yada tam kendisi alg'lerin yoğunluğunu gördüm. Sanırım gübrelemeyi 3'e çıkarmam gerekecek ki bu bitki yüküyle normal olan da o. Yanlız hafta içi yaptığım gübrelemelerde mikro element yada demir gübresi kullandığımda arka plandaki uzun boylu bitkilerde hafif yosunlanma oluyor. Hatta şuanda uzunluktan boynu bükülmüş Walichii'lerde biraz mevcut. Yarın bir düzenleme yaparsam genel fotoğraflarıda eklerim herhalde.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 22 Haziran 2009 09:10
Herkeze merhaba.
Konu'yu takip edenler bilirler (etmeyenler de sayfa 18'den bakabilir) Şubat başı gibi akvaryumda yeni bir düzenleme yapmıştım. Yeni bir dizayn ve köklü değişiklikleri içeren bu düzenleme ile akvaryum biraz istediğim hale dönüşmüştü. Tabi bitkiler olduğu gibi durmuyor maalesef. Sürekli büyüyor yayılıyor ve istenilen şekli korumak, özellikle de benim gibi üşengeç bir insan için oldukça zor oluyor. Üstüne bide yaz geldi ve ben hafta sonları evi göremez olduğumdan akvaryumda sadece haftalık su değişimi ve düzensiz bir gübreleme yapabildiğimden budanmayan bitkiler aldı başını gitti ve en sonunda neredeyse balıklara yüzecek alan kalmamıştı. Aslında dünde deniz kenarından gelmiş olmanın yorgunluğu ve akşam tv'de sevdiğim bir programramın olması nedeniyle yine sadece su değişimini yapıp şekilsiz akvaryumuma bakıp kendimi avutmayı düşünüyordum. Şekilsiz demişken size resim gösteremem (pillerin azizliğine uğradığım için çekemedim) ama tarif edebilirim. Ön kısımdan başlarsak Lilaeopsis'ler ön kısmı %90-95 civarı kaplamışlardı ama aralarında mahogany köküne sardığım moss'tan kopan parçalar ve bir kısmında da fuzz alg vardı. Blyxa'lar bir orman görüntüsündeydi. O kadar artmışlardı ki orta plandan sonra sanki akvaryum bitiyordu. Derinliği yarı yarıya kesmişlerdi. Üstüne birde yeni çıkan sürgünleri yan köklerle birbirine bağlı olup tabandan köklenmediği için askıda duruyor ve yüksek gözüküyorlardı. Alternanthera Reineckii uzamış dallara ayrılmış ve ışığa yakın kısımlarında sakal yosunu belirmişti. Rotala (Rotundafolia değil, onlar uzun süre önce çıktı) verticillaris geldiği boyun iki katına ulaşmış ve eğilerek ön kısmın ışığını kesmişti. Rotala Walichii'ler, o çok sevdiğim ve bir o kadar çok aradığım bitkiler berbat haldeydi. Çoğu uzamış kısmından Staghorn alg vardı geri kalan kısımdaki iğne yapraklarıda cansızdı. Mahogany kökündeki moss'lar da oldukça büyümüş ama dengesiz nitrat-fosfat değerlerinden aralarında hair üstünde blue-green alg oluşmuştu.
İşte son durumu böyleydi akvaryumun. Aslında dediğim gibi çok bişey yapmaya niyetim yoktu. Daha geniş bir zamanda kapsamlı bir temizlik yaparım diye kendimi avutuyordum. Bütün olay "şu lilaeopsislerin ortadaki kısımlarından biraz yolayım da yosunlulardan kurtulayım yeni sürgünler gelsin" düşüncesiyle başladı. Çünkü sadece ortadaki eski köklerde yosun vardı kenarlardaki yeni sürgünler renk olarak da hal olarak da ortadakilerden kat kat iyiydiler. Elimi orta kısma daldırdım ve bir miktar lilaeopsis'i çekiştirdim. Derken yanındaki tutam, yanındaki tutam ve tabanda hiç lilaeopsis kalmadı. (Bu arada bu işi sevdiğim tv programının reklam arasında yapacaktım ama bir kere girince durulmuyor) Sonra gözüme batan Blyxa'lardan bir tutam kopardım. Öndekileri aldıkça arkadakilerin askıda durduğunu farkettim ve onlarıda çıkarttım. Sıra geldi Alternanthera'ya. Elime gelen bütün kökleri çekip çıkarttım ve bir daha akvaryuma girmemek üzere uzaklaştırdım. Rotala verticillaris'leri (zaten 2 kök'dü) tam ortalarından budadım ve alt kısımlarını attım. Walichii'lerden sağlam gözüken iki, üç kökü ayırıp kalanını attım. (en içimi acıtan değişiklik'de buydu.) Sıra geldi mahogany'ye. Üzerindeki moss'ların bir kısmı yosunlu büyük kısmı ise sağlıklı ve dolgun du ama o kısımlardan kopan parçalar akvaryum içinde dolaşıp sirkülasyonun en az olduğu ön kısımda lilaeopsislerin arasına giriyor orada ya çürüyüp yosun oluşumunu tetikliyor yada oralarda büyüyerek yosunlanmış görüntüsü veriyordu. Hışmımdan onlarda kurtulamadı ve avuç avuç moss'u yoldum Yosunluları çöpe sağlamları su dolu bir leğene aktardım. İşim bittiğinde suyu hafif bulanık ve bitkisiz bir akvaryum ile leğen leğen bitkim olmuştu. (Saat yaklaşık 22:00 civarı) ee bir kere girdik bi yola geri dönmek olmaz. Birşeye başladık bari tam olsun. Lilaeopsisleri iki litre suya 4 ml oksijenli su eklenmiş bir leğene koydum üzerlerindeki yosunlar yok olsun diye. Blyxa'lar ve kalan sağlam moss'lar lilaeopsislerden daha büyük bir leğende sadece akvaryumdan alınan su içerisinde. Rotala verticillaris'in işe yarar parçalarınıda bir yerlere koydum ama hatırlamıyorum Akvaryuma baktığımda Şubat başında büyük brown alg problemimdeki gibi tabanda kahverengi tortular var. Hemde öyle bir tortulanma ki taban sanki siyah kum değil kahverengi bir kum. Şubat'ta bu tortuyu dip çekme aparatı ile temizlemeye çalışmıştım ve çok su kaybettim. Bu sefer aldım elime hava hortumunu ve başladım 20 litrelik bir kovaya tortuları çekmeye. Yaklaşık yarım saat yada 45 dakika sonra içi tortulu su dolu bir kovam ve şirin mi şirin bel ağrılarım oldu . Bu suyu tekrar kullanmayı düşündüm ama rengi çok kötüydü. Tortu dolu bir kovam oldu ama sanmayın ki bütün tortular gitti. Yarı yarıyadan biraz daha az kaldı diyebilirim. Kalanlar için ve bir miktar da su değişimi için dip çekim aparatı ile yaklaşık 10 litre su daha çektim ve tank'taki su seviyesi yarıya indi. Ama fazlasıyla yoruldum ve sıkıldım bu işten, o yüzden ekim dikim işine giriştim. Önce arka kısımdan başladım olaya. Rotala Verticillaris leri hemen mahogany'nin arkasına yerleştirdim. Merak edenler için işte Rotala Verticillaris lerin geldikleri günkü resimleri :
Daha sonra mahogany etrafına budayıp ufalttığım Blyxa'ları yerleştirdim. Ama bu sefer camla aralarında boşluk payı bıraktım. Yani orta ve yan kısımlar blyxa tam kenarlar ise boş kaldı. Oksijenli su karışımında bekleyen Lilaeopsis'leri aldım ve her zamanki gibi kök kök ayırıp dikmeye başladım. 3 de 1 oranındaki lilaeopsis'i diktikten sonra sol kenara doğru bir kısımda boşluk bıraktım ve buraya ufak akvaryumdan glossostigma aktardım. Lilaeopsis'lerle Blyxa'lar arasına yine ufak akvaryumdan aldığım 6 kök Pogestemon Helferi'yi yerleştirdim. Alan büyük helferi'ler küçük olduğu için şuan komik gözüküyorlar ama eğer yayılırlarsa hoş duracak gibi. İşe yarar durumdaki ayırmış olduğum Walichii'leride tam ortaya iyi ışık alan bir yere kendilerini toparlamaları için diktim. Tabi bu arada saat'te 00:15 olmuştu. Bu işler biter bitmez Fish-101 Seramik difizörü söktüm ve akvaryum dolabının altından Ista Max Mix Medium'u çıkarttım. Dış filtreyi söktüm ve temizledim. İçindeki elyaf ve su kahverengiydi. (tortulardan) Ista'yı ve filtreyi bağladım ve çalıştırdım. Saat 00:30. Ertesi gün iş var, elimde savaş alanı gibi bir oda. Leğen leğen dikilmeyi yada atılmayı/satılmayı bekleyen bitki ve ekim-dikim-düzenlemede kullanılan onlarca malzeme. Saat 00:34 en sonunda uyumak için yatağa giriş.
Yatağa girdik ama iş bittimi. Tabi ki hayır. Bu akvaryum olayı böyle illet birşey işte. Yattım ama hala aklım orda. İçten gelen sesler="Yarın lilaeopsis dikimine devam eder ve yine bir miktar tortu çekerim dipten. Ön kısım için daha kuvvetli bir sirkülasyon lağzım bunun içinde daha güçlü bir kafa motoru lazım, hemen para harcamam gerekecek Madem bu kadar zahmete giriştin bari Blyxa'ları haftalık adam gibi buda hacimleri çok artmasın ve yine cama ulaşmasın vs, vs.."
Bu gün kalan dikim işlerine devam edeceğim ve çekebildiğim kadar tortu çekeceğim dip'ten. Bitkilerin gelişim durumuna göre Glossostigma yada Lilaeopsis arasında tercih yapacağım. Blyxa'ları serbest bırakmaya gelmiyor, şu üzerimdeki üşengeçliği atıp haftalık adam gibi bir bakım uygulamalıyım ve eksik ekipmanları tamamlamalıyım. (Nitrat testi, Kafa motoru.)
Normal'de bu sabah gübremele yapmam gerekiyordu ama hem Nitrat testi yapamadığımdan hemde bütün bitkiler yeni dikildiğinden zaten verilen gübreyi tüketemeyecekler di. Bu hafta hafta sonuna kadar 20 litreden az olmamak kaydıyla sürekli su değişimleri yapmayı düşünüyorum. Geçen seferki düzenlemeden sonra yosunlanma olmuştu bu sefer başlamadan önüne geçme niyetindeyim. Zaten tabandaki tortuların temizliği bile bana hafta boyu yeter gibi. Bakalım bu sefer nasıl birşey çıkacak ortaya?
Devletabi 2009-06-22 10:26:48
Konu'yu takip edenler bilirler (etmeyenler de sayfa 18'den bakabilir) Şubat başı gibi akvaryumda yeni bir düzenleme yapmıştım. Yeni bir dizayn ve köklü değişiklikleri içeren bu düzenleme ile akvaryum biraz istediğim hale dönüşmüştü. Tabi bitkiler olduğu gibi durmuyor maalesef. Sürekli büyüyor yayılıyor ve istenilen şekli korumak, özellikle de benim gibi üşengeç bir insan için oldukça zor oluyor. Üstüne bide yaz geldi ve ben hafta sonları evi göremez olduğumdan akvaryumda sadece haftalık su değişimi ve düzensiz bir gübreleme yapabildiğimden budanmayan bitkiler aldı başını gitti ve en sonunda neredeyse balıklara yüzecek alan kalmamıştı. Aslında dünde deniz kenarından gelmiş olmanın yorgunluğu ve akşam tv'de sevdiğim bir programramın olması nedeniyle yine sadece su değişimini yapıp şekilsiz akvaryumuma bakıp kendimi avutmayı düşünüyordum. Şekilsiz demişken size resim gösteremem (pillerin azizliğine uğradığım için çekemedim) ama tarif edebilirim. Ön kısımdan başlarsak Lilaeopsis'ler ön kısmı %90-95 civarı kaplamışlardı ama aralarında mahogany köküne sardığım moss'tan kopan parçalar ve bir kısmında da fuzz alg vardı. Blyxa'lar bir orman görüntüsündeydi. O kadar artmışlardı ki orta plandan sonra sanki akvaryum bitiyordu. Derinliği yarı yarıya kesmişlerdi. Üstüne birde yeni çıkan sürgünleri yan köklerle birbirine bağlı olup tabandan köklenmediği için askıda duruyor ve yüksek gözüküyorlardı. Alternanthera Reineckii uzamış dallara ayrılmış ve ışığa yakın kısımlarında sakal yosunu belirmişti. Rotala (Rotundafolia değil, onlar uzun süre önce çıktı) verticillaris geldiği boyun iki katına ulaşmış ve eğilerek ön kısmın ışığını kesmişti. Rotala Walichii'ler, o çok sevdiğim ve bir o kadar çok aradığım bitkiler berbat haldeydi. Çoğu uzamış kısmından Staghorn alg vardı geri kalan kısımdaki iğne yapraklarıda cansızdı. Mahogany kökündeki moss'lar da oldukça büyümüş ama dengesiz nitrat-fosfat değerlerinden aralarında hair üstünde blue-green alg oluşmuştu.
İşte son durumu böyleydi akvaryumun. Aslında dediğim gibi çok bişey yapmaya niyetim yoktu. Daha geniş bir zamanda kapsamlı bir temizlik yaparım diye kendimi avutuyordum. Bütün olay "şu lilaeopsislerin ortadaki kısımlarından biraz yolayım da yosunlulardan kurtulayım yeni sürgünler gelsin" düşüncesiyle başladı. Çünkü sadece ortadaki eski köklerde yosun vardı kenarlardaki yeni sürgünler renk olarak da hal olarak da ortadakilerden kat kat iyiydiler. Elimi orta kısma daldırdım ve bir miktar lilaeopsis'i çekiştirdim. Derken yanındaki tutam, yanındaki tutam ve tabanda hiç lilaeopsis kalmadı. (Bu arada bu işi sevdiğim tv programının reklam arasında yapacaktım ama bir kere girince durulmuyor) Sonra gözüme batan Blyxa'lardan bir tutam kopardım. Öndekileri aldıkça arkadakilerin askıda durduğunu farkettim ve onlarıda çıkarttım. Sıra geldi Alternanthera'ya. Elime gelen bütün kökleri çekip çıkarttım ve bir daha akvaryuma girmemek üzere uzaklaştırdım. Rotala verticillaris'leri (zaten 2 kök'dü) tam ortalarından budadım ve alt kısımlarını attım. Walichii'lerden sağlam gözüken iki, üç kökü ayırıp kalanını attım. (en içimi acıtan değişiklik'de buydu.) Sıra geldi mahogany'ye. Üzerindeki moss'ların bir kısmı yosunlu büyük kısmı ise sağlıklı ve dolgun du ama o kısımlardan kopan parçalar akvaryum içinde dolaşıp sirkülasyonun en az olduğu ön kısımda lilaeopsislerin arasına giriyor orada ya çürüyüp yosun oluşumunu tetikliyor yada oralarda büyüyerek yosunlanmış görüntüsü veriyordu. Hışmımdan onlarda kurtulamadı ve avuç avuç moss'u yoldum Yosunluları çöpe sağlamları su dolu bir leğene aktardım. İşim bittiğinde suyu hafif bulanık ve bitkisiz bir akvaryum ile leğen leğen bitkim olmuştu. (Saat yaklaşık 22:00 civarı) ee bir kere girdik bi yola geri dönmek olmaz. Birşeye başladık bari tam olsun. Lilaeopsisleri iki litre suya 4 ml oksijenli su eklenmiş bir leğene koydum üzerlerindeki yosunlar yok olsun diye. Blyxa'lar ve kalan sağlam moss'lar lilaeopsislerden daha büyük bir leğende sadece akvaryumdan alınan su içerisinde. Rotala verticillaris'in işe yarar parçalarınıda bir yerlere koydum ama hatırlamıyorum Akvaryuma baktığımda Şubat başında büyük brown alg problemimdeki gibi tabanda kahverengi tortular var. Hemde öyle bir tortulanma ki taban sanki siyah kum değil kahverengi bir kum. Şubat'ta bu tortuyu dip çekme aparatı ile temizlemeye çalışmıştım ve çok su kaybettim. Bu sefer aldım elime hava hortumunu ve başladım 20 litrelik bir kovaya tortuları çekmeye. Yaklaşık yarım saat yada 45 dakika sonra içi tortulu su dolu bir kovam ve şirin mi şirin bel ağrılarım oldu . Bu suyu tekrar kullanmayı düşündüm ama rengi çok kötüydü. Tortu dolu bir kovam oldu ama sanmayın ki bütün tortular gitti. Yarı yarıyadan biraz daha az kaldı diyebilirim. Kalanlar için ve bir miktar da su değişimi için dip çekim aparatı ile yaklaşık 10 litre su daha çektim ve tank'taki su seviyesi yarıya indi. Ama fazlasıyla yoruldum ve sıkıldım bu işten, o yüzden ekim dikim işine giriştim. Önce arka kısımdan başladım olaya. Rotala Verticillaris leri hemen mahogany'nin arkasına yerleştirdim. Merak edenler için işte Rotala Verticillaris lerin geldikleri günkü resimleri :
Daha sonra mahogany etrafına budayıp ufalttığım Blyxa'ları yerleştirdim. Ama bu sefer camla aralarında boşluk payı bıraktım. Yani orta ve yan kısımlar blyxa tam kenarlar ise boş kaldı. Oksijenli su karışımında bekleyen Lilaeopsis'leri aldım ve her zamanki gibi kök kök ayırıp dikmeye başladım. 3 de 1 oranındaki lilaeopsis'i diktikten sonra sol kenara doğru bir kısımda boşluk bıraktım ve buraya ufak akvaryumdan glossostigma aktardım. Lilaeopsis'lerle Blyxa'lar arasına yine ufak akvaryumdan aldığım 6 kök Pogestemon Helferi'yi yerleştirdim. Alan büyük helferi'ler küçük olduğu için şuan komik gözüküyorlar ama eğer yayılırlarsa hoş duracak gibi. İşe yarar durumdaki ayırmış olduğum Walichii'leride tam ortaya iyi ışık alan bir yere kendilerini toparlamaları için diktim. Tabi bu arada saat'te 00:15 olmuştu. Bu işler biter bitmez Fish-101 Seramik difizörü söktüm ve akvaryum dolabının altından Ista Max Mix Medium'u çıkarttım. Dış filtreyi söktüm ve temizledim. İçindeki elyaf ve su kahverengiydi. (tortulardan) Ista'yı ve filtreyi bağladım ve çalıştırdım. Saat 00:30. Ertesi gün iş var, elimde savaş alanı gibi bir oda. Leğen leğen dikilmeyi yada atılmayı/satılmayı bekleyen bitki ve ekim-dikim-düzenlemede kullanılan onlarca malzeme. Saat 00:34 en sonunda uyumak için yatağa giriş.
Yatağa girdik ama iş bittimi. Tabi ki hayır. Bu akvaryum olayı böyle illet birşey işte. Yattım ama hala aklım orda. İçten gelen sesler="Yarın lilaeopsis dikimine devam eder ve yine bir miktar tortu çekerim dipten. Ön kısım için daha kuvvetli bir sirkülasyon lağzım bunun içinde daha güçlü bir kafa motoru lazım, hemen para harcamam gerekecek Madem bu kadar zahmete giriştin bari Blyxa'ları haftalık adam gibi buda hacimleri çok artmasın ve yine cama ulaşmasın vs, vs.."
Bu gün kalan dikim işlerine devam edeceğim ve çekebildiğim kadar tortu çekeceğim dip'ten. Bitkilerin gelişim durumuna göre Glossostigma yada Lilaeopsis arasında tercih yapacağım. Blyxa'ları serbest bırakmaya gelmiyor, şu üzerimdeki üşengeçliği atıp haftalık adam gibi bir bakım uygulamalıyım ve eksik ekipmanları tamamlamalıyım. (Nitrat testi, Kafa motoru.)
Normal'de bu sabah gübremele yapmam gerekiyordu ama hem Nitrat testi yapamadığımdan hemde bütün bitkiler yeni dikildiğinden zaten verilen gübreyi tüketemeyecekler di. Bu hafta hafta sonuna kadar 20 litreden az olmamak kaydıyla sürekli su değişimleri yapmayı düşünüyorum. Geçen seferki düzenlemeden sonra yosunlanma olmuştu bu sefer başlamadan önüne geçme niyetindeyim. Zaten tabandaki tortuların temizliği bile bana hafta boyu yeter gibi. Bakalım bu sefer nasıl birşey çıkacak ortaya?
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
mustafaerdogarÇevrim Dışı
Kıdemli Akvarist
[B]6033,1[/B] [C]3,2,38529[/C]
Kayıt: 13/12/2007
İl: Istanbul
Mesaj: 2469
Kıdemli Akvarist
[B]6033,1[/B] [C]3,2,38529[/C]
Kayıt: 13/12/2007
İl: Istanbul
Mesaj: 2469
Gönderim Zamanı: 22 Haziran 2009 18:41
Bu yazınla banaeski günlerimi hatırlattın Barış; o göze uyku girmeyen geceleri iyi bilirim
Bu arada bir önceki mesajında gösterdiğin damlalık sayacını bende kullandım (şimdi kenarda biryerde boş boş duruyor). Güzel bir ürün ve kapağı açılmıyor
Düzenleme bittikten sonraki fotoğrafları merakla bekliyorum.
Bu arada bir önceki mesajında gösterdiğin damlalık sayacını bende kullandım (şimdi kenarda biryerde boş boş duruyor). Güzel bir ürün ve kapağı açılmıyor
Düzenleme bittikten sonraki fotoğrafları merakla bekliyorum.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 22 Haziran 2009 22:19
:)okurken kendimi gördüm, şu glossoların yosunlularını biraz alayım derken bir anda hepsini sökmeye karar verdim..hepsini söktüğüm halde alttan gizlice uzamış parvulaların ful zemini kapladığını gördüm ilerleyen günlerde onları da biraz azaltayım derken ne var ne yok söktüm:)20 litrelik kovayla yaklaşık 10 kere dip çekmeme rağmen(aynı anda değil tabi:) dipteki tortuların sadece yüzde seksenini alabildim, herne kadar biraz tortu yararlı ise de çok olunca yeni bir peyzayda can sıkıcı olurdu, şimdi is tamamen farklı bitkilerden yeni bir çalışma yaptım ,hızımı alamayıp evede de bir iwagumi daha kurdum...bazen bu hobi mi hastalık mı diye düşünüyorum:) ubeceren 2009-06-22 22:22:18
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 22 Haziran 2009 23:43
Mesajım herkezde bir nostalji fırtınası estirdi sanırım :) Ben şunu anladım ki benim için bitkili tank'taki en büyük zevk kurulum yada dizayn değişikliği yapmak. Daha sonra herşey rayına oturduğunda devam ettirmek aynı zevki yaratmıyor nedense ve sanırım bu yüzden de yaptığım tankların akibetleri hep aynı oldu.
Yaklaşık yarım saat önce yine dizi arası akvaryumla işimi bitirdim. Bir miktar daha hava hortumu ile tortu çekimi, az biraz lilaeopsis dikimi ve bir miktar dip çekimiyle su değişimi. Şimdi yarın yapacağım su değişimi için su dinlendirme tankını dolduruyorum. Adet olduğu üzere bir iki resimle durumu netleştirelim.
Efendim resimde derme çatma duran (fan floresana denk geldiğinden can simidi oksijenli su kutusu ile kapağı havada tutuyorum ) ama muhteşem çalışan geçici soğutma sistemimiz görülüyor. Fish-101 marka. Akvaryum o takıldığından beri 25 derecede. Neden geçici diyen olursa da hala kontrollü soğutma sisteminin son ekipmanı AC fanı alamadım.(Üşengeçlik mi yok canım )
Bu iki resimde de baş belası tortular görülmekte. Çek çek bitmiyorlar.
İşte ektiğim ufak miktardaki glosso'lar. Bakalım yarışı kim kazanacak?
Ve en son olarak son iki günün en dingin ve berrak suyu. Aslında şu halinden oldukça memnunum. Çok boş ama bana göre çok da hoş. Sanırım yeniden üşengeçlik damarım tutmazsa bu şekli mümkün olduğunca koruyacağım. Blyxa'lar biraz daha gelişebilir geri kalan yerler en baskın taban bitkisi tarafından kaplansın.
Bugün de su testlerini yapmadım. Yarın ki su değişiminden sonra uzun süreli gübreleme periyotlarını belirlemek için yapabilirim. Bitkiler büyüyüp geliştikçe de yeni bir gübreleme rejimi belirlemek için yeniden testler yaparım. Yarın yeni kafa motorunun siparişinide vereceğim. 500 lt/saat'lik bir kafa motoru ile ön kısımda fırtınalar estirmeyi düşünüyorum. Şu akvaryumlara harcadığım zamanı ve verdiğim emeği başka birşeye versem acaba nerelerde olurdum?
Bu arada tank'ta canlı olarak sadece rasbora'lar ve temizlik işleri müdürlüğü elemanları (amano, kiraz karidesleri ve otocinclus'lar) birde emektar arı balıkları kaldı. Kakadu'ların hepsi teker teker yok oldu. Bulursam yine belki alırım cüce amerikan ama o kadar'da hevesim yok artık. İlk iş olarak azalan Rasboraların sayısını arttıracağım.
Yaklaşık yarım saat önce yine dizi arası akvaryumla işimi bitirdim. Bir miktar daha hava hortumu ile tortu çekimi, az biraz lilaeopsis dikimi ve bir miktar dip çekimiyle su değişimi. Şimdi yarın yapacağım su değişimi için su dinlendirme tankını dolduruyorum. Adet olduğu üzere bir iki resimle durumu netleştirelim.
Efendim resimde derme çatma duran (fan floresana denk geldiğinden can simidi oksijenli su kutusu ile kapağı havada tutuyorum ) ama muhteşem çalışan geçici soğutma sistemimiz görülüyor. Fish-101 marka. Akvaryum o takıldığından beri 25 derecede. Neden geçici diyen olursa da hala kontrollü soğutma sisteminin son ekipmanı AC fanı alamadım.(Üşengeçlik mi yok canım )
Bu iki resimde de baş belası tortular görülmekte. Çek çek bitmiyorlar.
İşte ektiğim ufak miktardaki glosso'lar. Bakalım yarışı kim kazanacak?
Ve en son olarak son iki günün en dingin ve berrak suyu. Aslında şu halinden oldukça memnunum. Çok boş ama bana göre çok da hoş. Sanırım yeniden üşengeçlik damarım tutmazsa bu şekli mümkün olduğunca koruyacağım. Blyxa'lar biraz daha gelişebilir geri kalan yerler en baskın taban bitkisi tarafından kaplansın.
Bugün de su testlerini yapmadım. Yarın ki su değişiminden sonra uzun süreli gübreleme periyotlarını belirlemek için yapabilirim. Bitkiler büyüyüp geliştikçe de yeni bir gübreleme rejimi belirlemek için yeniden testler yaparım. Yarın yeni kafa motorunun siparişinide vereceğim. 500 lt/saat'lik bir kafa motoru ile ön kısımda fırtınalar estirmeyi düşünüyorum. Şu akvaryumlara harcadığım zamanı ve verdiğim emeği başka birşeye versem acaba nerelerde olurdum?
Bu arada tank'ta canlı olarak sadece rasbora'lar ve temizlik işleri müdürlüğü elemanları (amano, kiraz karidesleri ve otocinclus'lar) birde emektar arı balıkları kaldı. Kakadu'ların hepsi teker teker yok oldu. Bulursam yine belki alırım cüce amerikan ama o kadar'da hevesim yok artık. İlk iş olarak azalan Rasboraların sayısını arttıracağım.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
mustafaerdogarÇevrim Dışı
Kıdemli Akvarist
[B]6033,1[/B] [C]3,2,38529[/C]
Kayıt: 13/12/2007
İl: Istanbul
Mesaj: 2469
Kıdemli Akvarist
[B]6033,1[/B] [C]3,2,38529[/C]
Kayıt: 13/12/2007
İl: Istanbul
Mesaj: 2469
Gönderim Zamanı: 24 Haziran 2009 09:58
Bitki akvaryumlarında yeni düzenlemeler yapmak gerçekten büyük zevk. Bu, bitkileri tanıma ve bakımı ile ilgili yeterli tecrübeye sahip herkes için geçerlidir sanırım. Zaten (doğru seçimler ve bakım şartları ile tanklar büyük ölçüde sürdürülebilir kılınsada) her tankın bir yükseliş, olgunlaşma ve (uzunda olsa bir süre sonra) düşüş dönemi oluyor. Bu nedenle olsa gerek yurt dışında konuya hakim bitki tankı sahiplerinin çoğu için hobi, bir yıllık tanklar kurma ve tankın en güzel döneminde çekilen fotoğraflarla her yıl yarışmalara katılma şeklinde. Böylece hem yeni dizaynlar yapmış, hemde dünya çapında neler yapabildiklerini görmüş oluyorlar.
Bizde de özellikle son dönemlerde bitki bakımı konusunda yeterli tecrübeye sahip bir çok akvarist arkadaşımız oldu. Daha geçenlerde bu yılki ADA yarışması için katılımlar sona erdi. Acaba kaçımız katıldık?mustafaerdogar 2009-06-24 11:17:00
Bizde de özellikle son dönemlerde bitki bakımı konusunda yeterli tecrübeye sahip bir çok akvarist arkadaşımız oldu. Daha geçenlerde bu yılki ADA yarışması için katılımlar sona erdi. Acaba kaçımız katıldık?
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 24 Haziran 2009 14:34
Mustafa dediğin gibi bu tip uygulamalar hobiciye oldukça fazla tecrübe kazandırıyor. Eski zamanlarla kıyasladığımda artık forumdaki kurulumlarda daha profesyonelce ve sorulan sorulara verilen cevaplarda tecrübeleri belli ediyor. Demekki bu hobide giderek bilinçleniyoruz.
Gelelim akvaryuma. Dün su testlerini yaptım. Gh ve Kh beklediğimin üstünde (sırasıyla 9-7) çıktı. Sanırım yazın gelmesiyle bizim şebeke suyu yine karışmaya başladı. 3 gündür üst üste su değişimi ve tortu temizliği yaptığım için Nitrat-Fosfat-Demir testleri normal çıktı. Nitrat testinin de suyunun suyunu kullanarak tamamen bitmesini sağladım Sabah akvaruyma eklemek için 20 ml Potasyum 5 ml'de mikro element gübresi hazırlamıştım ama akvaryuma eklemeyi unuttum artık kısmet akşama :)
Bu fanlı soğutma olayıda beni soğutma'dan soğuttu. Fan kullanımı dolaysıyla oluşan buharlaşma zaten küçük ve sıcak olan iyice yaşanmaz bir yer yapıyor. Diğer odalara göre en az bir 4-5 derece fazla sanırım sıcaklık. Aklıma kışın düşündüğüm fikir geldi soğutma için. Bir tane oto tipi buzdolabı alıp akvaryuma bağlamak. Daha önce forumda bir konuda görmüştüm (kimin konusuydu hatırlamıyorum) arıza yapmış çift kapılı bir buzdolabını kullanarak Antalya gibi bir yerde akvaryum ısısını 25-26 derecelere sabitlemişti o projeyi yapan kişi. Sanırım oto tipi birşey de benim işimi görür. Biraz araştırdım iki alternatif buldum
ELECTRİC COOLBOX 24 LT.OTO BUZDOLABI
www.hepsiburada.com
SINBO SCW-3510 SOĞUTUCU DOLAP
www.hepsiburada.com
İki üründe üstten kapaklı tipler ve aldığımda uygun bir yerinden delik açıp dış filtre çıkış hortumunu içinden dolaştırıp akvaryuma vermeyi düşünüyorum ama modeller itibariyle bunu yapabilirmiyim emin olamadım. Aldıkları yorumlar gayet iyi sanırım işimi görecektir. Böylece hem fan olayından kurtulur hemde Chiller'lara onlarca lira dökmemiş olurum.
Gelelim akvaryuma. Dün su testlerini yaptım. Gh ve Kh beklediğimin üstünde (sırasıyla 9-7) çıktı. Sanırım yazın gelmesiyle bizim şebeke suyu yine karışmaya başladı. 3 gündür üst üste su değişimi ve tortu temizliği yaptığım için Nitrat-Fosfat-Demir testleri normal çıktı. Nitrat testinin de suyunun suyunu kullanarak tamamen bitmesini sağladım Sabah akvaruyma eklemek için 20 ml Potasyum 5 ml'de mikro element gübresi hazırlamıştım ama akvaryuma eklemeyi unuttum artık kısmet akşama :)
Bu fanlı soğutma olayıda beni soğutma'dan soğuttu. Fan kullanımı dolaysıyla oluşan buharlaşma zaten küçük ve sıcak olan iyice yaşanmaz bir yer yapıyor. Diğer odalara göre en az bir 4-5 derece fazla sanırım sıcaklık. Aklıma kışın düşündüğüm fikir geldi soğutma için. Bir tane oto tipi buzdolabı alıp akvaryuma bağlamak. Daha önce forumda bir konuda görmüştüm (kimin konusuydu hatırlamıyorum) arıza yapmış çift kapılı bir buzdolabını kullanarak Antalya gibi bir yerde akvaryum ısısını 25-26 derecelere sabitlemişti o projeyi yapan kişi. Sanırım oto tipi birşey de benim işimi görür. Biraz araştırdım iki alternatif buldum
ELECTRİC COOLBOX 24 LT.OTO BUZDOLABI
www.hepsiburada.com
SINBO SCW-3510 SOĞUTUCU DOLAP
Ebatlar |
www.hepsiburada.com
İki üründe üstten kapaklı tipler ve aldığımda uygun bir yerinden delik açıp dış filtre çıkış hortumunu içinden dolaştırıp akvaryuma vermeyi düşünüyorum ama modeller itibariyle bunu yapabilirmiyim emin olamadım. Aldıkları yorumlar gayet iyi sanırım işimi görecektir. Böylece hem fan olayından kurtulur hemde Chiller'lara onlarca lira dökmemiş olurum.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 24 Haziran 2009 14:42
Merhaba Barış, uzun zaman oldu. Hatırlıyorum da ikimizde aynı zamanlarda bitkili yapmaya başlamıştık Yeni dizayn gerçekten çok güzel olmuş, eline sağlık.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 24 Haziran 2009 14:51
Sana da merhaba Sinan. Evet baya uzun zaman oldu. Pek gözükmüyorsun forumda. Gerçi son zamanlarda bende yokum ama sen daha bir kayıpsın sanki :) Teşekkür ederim beğendiğin için.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 26 Haziran 2009 08:39
Şunu tekrar anladım ki seramik tablalı difüzör'ler Boyu arasında yarı yarıya fark var. Seramik difüzörde saniyede 3 kabarcık kullanırken drop checker yeşile dönmeye yüz tutardı boyu ile saniyede iki kabarcıkla sapsarı oldu. Bitkiler daha ilk dikildikleri günden itibaren fotosenteze başladı. Sanırım bir daha seramik tablalı difüzör kullanmam. Şimdiye kadar almış olduğum 3 difüzörde elimde kaldı
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 26 Haziran 2009 13:40
Barış aslında bencede en mantıklısı bu şekilde bir oto buzdolabıyla yapılacak olan soğutma. Gecen yaz ben çok düşünmüştüm nasıl yaparım diye hatta Mustafa ilede konuşmuştuk uzun uzun. Ben şu altaki dolabı en mantıklısı bulmuştum. Ve şans eseri spotculardan birinde ikinci elinide yarı fiyatına denk getirmiştim. Ama bi aptallık edip almadım tabi daha sonra... Bu şekilde ikinci elcilerden yarı fiyatına temiz de bulabilirsin belki.
ColdFish 2009-06-26 13:42:18
Üzerinde plastik bir cam var bunu delip, boru girişi burdan sağlanabilir kolayca, güzel olan ise bu camın kolaylakla değiştirilebilme imkanının olması. Böylece istenirse daha sonra bu plastik kısım değiştirilerek oto buzdolabı olarak kullanmaya devam edilebilir.
Bana ozaman oldukça mantıklı gelmişti belki sanada fikir veriri dedim...
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 26 Haziran 2009 15:37
Sağol Bekir bu ürünü bende inceledim ama gerek iç hacim olarak gerekse ürüne verilmiş ilk iki yoruma bakarak diğerlerine yöneldim. İç hacmin geniş olması önemli ki içeride yeterince hortum dolaşabilsin. Tabi iç hacim kadar soğutma özelliğide önemli.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 26 Haziran 2009 15:49
Barış Bey o buzdolabından kullanıyorum (coco cola ın kapak prmosyonundan)12 saat gibi açılmadımı sağutması mükemmel,benim başka bir tavsiyem var,kapağını sabitleyip sağına ve soluna dış filtre hortum bağlantı aparatı giriş ve çıkış için monte edip dış filtre gibi kullanmak,iç hacimin tamamı kullanılmış olur,sadece bir fikir.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir