ÖZELLİKLER

Kullanıcı Adı:
bnymnblr
Kullanıcı Grubu:
Forum Üyesi
Geri Bildirimleri:
Aldığı Beğeni:
7
Hesap Durumu:
Aktif
Durumu:
Çevrim Dışı
Üyelik Tarihi:
22 Haziran 2009 21:45
Son Ziyaret:
23 Mayıs 2018 14:55
Toplam Mesaj:
136 [0.02 Gün Ortalaması]
Paylaşım Sayisı:
0 (Son 6 Ay)
İlan Sayisı:

BİLGİLER

Ad Soyad:
Bünyamin Bilir
Doğum Tarihi:
16 Haziran 1978
Yaş:
46
İl:
Istanbul
Meslek:
Özel Mesaj:
Sohbet Talebi:
Üye Favorile:
Sosyal Medya:

İMZA


Bünyamin

SON 10 MESAJI

Atık Yağlar İle Mücadele Kampanyası






Atık Yağları konusu çok önemli ve bu konuda yapacağımız bireysel etkinin uygulaması çok kolay ve sonuçları çok önemlidir. Yaşamımızda uygulamaya sokmamız çok olumlu bir davranış olacaktır.

Atık Yağların Çevreye Zararları

Bilindiği gibi 1 lt atık yağ 1 milyon litre içme suyunu kirletebilmektedir. Kullanılmış bitkisel atık yağlar evsel atık su kirliliğinin %25’ini oluşturmaktadır. Atık yağlar ekotoksik özelliğe sahiptir; bulunduğu ortamı kirletir, ortamda yaşayan canlılara zarar verir.

Atık su kirliliğinin %25 oranında kaynağını, kullanılmış bitkisel ve hayvansal yağlar oluşturmaktadır. Arıtılmayan atık suların içindeki bitkisel ve hayvansal atık yağlar; denizlere, göllere ve akarsulara döküldüğü zaman o suyun kirlenmesi ve sudaki oksijenin azalması sonucu; ortamdaki, başta balıklar olmak üzere diğer canlılar üzerinde büyük tahribata yol açar.

Küçük fırınlarda yakılması, içindeki ağır metal ve klor bileşimleri atık hava ile birlikte atmosfere salınarak havayı kirletir ve insan sağlığına zarar verir. Bu nedenle bu işlem yasaklanmıştır.

Kullanılmış yağlar lavaboya döküldüğü zaman dren sistemine sıvanır, kanalizasyon borusu içindeki atıkların yapışmasına ve zamanla borunun daralmasına neden olur. Kanalizasyona dökülen atık yağlar diğer atıkları tutar ve kanalizasyon sisteminin kullanılmaz hale gelmesine sebep olurlar. Böylece atık su arıtma tesislerine zarar verir ve işletme maliyetini artırır. ABD’de yapılan bir araştırmaya göre lavaboya dökülen atık yağların kanalizasyon sistemlerinin %40 oranında tıkanmasına sebep olduğu bildirilmiştir.
Yağ ve gresler, anaerobik parçalanmaya karşı dirençlidirler. Çamur içerisinde bulunduklarında, çürütücülerde aşırı köpüklenme olmasına neden olabilir, filtrenin gözeneklerini tıkayabilir ve çamurun arazide gübre olarak kullanılmasını bozabilirler.

Evsel ve endüstriyel atıksuların ve çamurların yağ ve gres içeriği, bu tip maddelerin toplanmasında ve arıtılmasında oldukça önemlidir. Yağ ve gres sudaki çözünürlüğünün az oluşu nedeniyle sıvı fazdan ayrılma eğilimi gösterir ve üst faz oluşturur. Yağ ve gres, suda ayrışmaları oldukça yavaş olup, bulundukları ortamlardan kolayca gitmezler. Bu nedenle birçok sucul ortamlarda problemler doğururlar.
Yağ ve gres ön çökeltim havuzunda köpük halinde ayrılırlar. Bu nedenle yüksek yağ ve gres içeriği taşıyan endüstrilerde köpük problemi oldukça önemli olmakla birlikte çamurun vakum filtrasyonu da oldukça güç olur.

Membran ile bir arıtım yapacağımız zaman özellikle yağ ve gresi gidermemiz gerekir. Aksi takdirde yağ ve gres membranın tıkanmasına neden olabilir.

Evsel atık sular genel olarak biyolojik olarak arıtılırlar. Evsel atık su içinde bulunan yağları biyolojik olarak arıtmak zordur. Çünkü biyolojik arıtmada faaliyet gösteren bakteriler yağ ve gresle kaplanarak aktiviteleri engellenir. Bu nedenle atık yağlar atık suyun KOI ve BOI’sinde ciddi artışlara neden olur.
Atıksu arıtma tesislerinde problem oluşturan yağ ve gresin tamamı ön çökeltim havuzlarında uzaklaştırılmaz. Suyun içerisinde çok ince emülsiyon halinde önemli miktarda yağ ve gres kalır. Aktif çamur tesislerinde gres çoğunlukla gres kürecikleri içine birikir ve bunlar yüzerek, son çökeltim havuzlarında hoş olmayan bir görüntü arz eder. Damlatmalı filtre ve aktif çamur proseslerinin her ikisi de sıvıdan biyolojik kütledeki hücrelere oksijen transferini engelleyen fazla miktardaki gresten önemli ölçüde etkilenir. Ayrıca biyolojik arıtmada aktif çamur prosesi 30 mg/L’den fazla yağ içeriyorsa çamur inhibe olur ve aktivitesi engellenir
Daha Az Ton Balığı, Daha Çok Sardalye


Konserve balık sektöründe ton balığı konservesi satışlarından pay almaya çalışan sardalya ve hamsi konservelerinin çeşitliliğinin artması iki nedenle çok olumlu.
1. besin kalitesi ve ağır metal içermemesi
2. sardalya ve hamsi avının ekosistemi koruyucu olması
Dardanel’den sonra Çanakkaleli diğer lokal üreticileri saymazsak Egeli Domes de raflarda tüketiciye çok lezzetli sardalya ve hamsi konserveleri sunmaya başladı.




Sardalya ve hamsinin ton balığı yerine tüketilmeye başlanmasındaki yararlardan birisi besin kalitesi ile ilişkili.

BESİN KALİTESİ

AĞIR METAL BİRİKİMİ

Ton balığı yüksek et verimi ve besleyici değerinin yanısıra ağır metal ve özellikle civa miktarı en yüksek balık türlerinden. Uzun yaşam süreci (ortalama 10 yıl) ve etcil ( diğer balıkları yiyerek beslenen) bir derin su balığı olması nedeniyle ağır metal birikim riski yüksek bir balık.

Sardalya ve hamsi (ançuez) deniz ve okyanuslarda plankton yiyerek beslendikleri ve yakalanmadan önceki ömürlerinin en fazla 2-3 yıl olması nedeni ile çevre kirliliği sonucu sulara karışan ağır metalleri bünyelerinde taşıma riski daha düşük.

BESİN DEĞERİ

Sardalya ve hamsi eti besin değeri açısından en az ton balığı kadar zengin ve kimi besin öğelerinde ton balığından daha üstün.
Her iki ufak balık türü de omega 3 yağ asitleri ve vitamin D içeriği yüksek balıklardan.
Sardalya ve hamsi antioksidan enzim Co Q10 ce çok zengin iki balık. Co Q10 kardiovaskular sağlık ve enerji metabolizması için gerekli bir madde.
Sardalya ve hamsi seretonin, melotonin gibi sinir sistemi salgılarının yapı taşı triptofan amino asitince zengin balıklar.

Aynı miktarlarda süt ile karşılaştırıldığında daha yüksek fosfor ve kalsiyum, muzdan daha fazla potasyum sağlıyor. Ayrıca demir-çinko-magnezyum-bakır minerallarininde zengin kaynağı. Tüm bu mineraller konserve yapımı sırasındaki ısıl içlemlerde vitaminler gibi yıkıma uğramadığı için tazeye yakın oranlarda konservelerde de varlığını koruyor.


EKOSİSTEMİ KORUYUCU
Son kırk yılda ton ve benzer büyük balıkların aşırı avlanması deniz ve okyanuslardaki ekosistemin bozulmasının temel nedenlerinden olarak görülüyor.
ref. Villy Christensen, The University of British Columbia’s Fisheries Centre
Sardalya ve hamsi gibi ufak balıklarla beslenen ton, köpekbalığı, morina, yunus balığı gibi balıkların sayısının azalması ufak yem balıkların sayısının hiç olmadığı kadar artmasına neden oldu. Artan sardalya ve hamsi benzeri balıkların bu defa plankton dengesini bozarak Karadeniz’de de benzeri yaşanan ekosistem bozulmasına yol açtığı çevre raporlarında tekrarlanmakta.
Green Peace Raporuna göre,
Dünyada;
23 bölgede ton balığı kolonisi var,
9 koloni acil tehlike altında
3 koloni kritik
6 koloni kritik yok olma tehlikesine açık
SARDALYA VE HAMSİ İÇİN LEZZET DESTEKLERİ
Sardalya ve hamsi konservelerinin ağır balık kokusunu hafifletmek isteyecekler için;
Suda konserve sardalya ve hamsi yağda konserveden daha hafif kokar.
Konserve hamsi ve sardalyaları kullanmadan önce bir süre sütte bekleterek balık kokusunu azaltmak mümkün.
Hardal+limon / hardal+tabasco balık kokusunu kolay dengeleyen lezzetler.


Dev midye ve Su Yeşermesi Sorununa Kesin Çözüm
Son yazdığım düzende gerçekten güzel bir döngü kuruluyor Belki de hiç su değişimi yapılmadan 
Dev midye ve Su Yeşermesi Sorununa Kesin Çözüm
Sump sisteminde elodea veya su sümbülü  ile nitrat absorpsiyonu ve su piresi, midye ile yeşeren suyun temizlenerek sisteme dahil edilmesi ile su değişimini uzun süreli yada bütünüyle önüne geçilmesi şeklindedir.
Dev midye ve Su Yeşermesi Sorununa Kesin Çözüm
Bitkili akvaryum ise bitkilerin etrafını koruyucu bir düzenek oluşturmanız faydalı olacaktır. Çünkü hareketli olan midyedir ve ihtiyaç duyduğu zaman yerini değiştirmek ister.

Fakat buna rağmen yaptığım denemelerde midyeyi filede tutmanın bir sakıncasını kısa vadeli denemede görmedim.
bnymnblr2012-05-22 11:09:05
Dev midye ve Su Yeşermesi Sorununa Kesin Çözüm
Midye kullanmasına rağmen istediği sonucu alamayan olursa yazsın, farklı alternatifler de var.
Tuzlu Su Midyesi Tatlı Suda Yaşar mı?
Yapılan denemede tüm akivadesler(cikcik) öldü. 
Tuzlu Su Midyesi Tatlı Suda Yaşar mı?

Ben yukarıdaki deniz kum midyesi (cikcik) deneme amaçlı önce deniz suyuna koydum orada süzme işlemine başladılar. fakat enteresan bir şey var ki, bu midyeler suyun dışında günlerce canlı kalabiliyorlar.  Fakat sonra tatlısuya atınca kabuklarını kapattılar ve açmadılar. Yarın bir gelişme olursa buradan yazarım. 
Hamsi yem fabrikalarına hammadde olmasın
Balıkları üreme boyuna göre tezgahtan almaya gayret edelim.  bnymnblr2012-04-18 14:06:34
Denizde Kurulan Rüzgar Türbinlerinin Rezerv Alanlar Oluşturmada Önemi

Rüzgar Türbinleri elektrik üretiminde yeni yeni deneme aşamaları bulan bir sistemdir. 
Genel olarak bir 1MW'lık bir rüzgar türbini ortalama 350 evin bir yıllık ihtiyacı olan yeterli enerjiyi üretmektedir. Bir rüzgar türbini tarafından üretilen enerjinin miktarı esen rüzgarın hızından rüzgar türbininin boyutuna ve güvenirliği gibi birçok faktöre bağlı olarak değişmektedir. 
Günümüzde karasal alanlar üzerinde belirli yüksekliğe hakim tepeler ve sürekli rüzgar alan alanlar kısıtlı olması dolayısıyla karasal ortamlar çok kısıtlı rüzgar verimine sahiptir. 

Rüzgar Türbini kurulum filmi


Buna rağmen Deniz ortamı düz bir ortam olması sebebiyle sürekli olarak rüzgar alan alanlardır. Türkiye’nin 3 tarafının denizlerle çevrili olması dolayısıyla bu deniz alanlarını kullanması bundan istifade etmesinin sadece elektrik üretimi için değil karasal alanda elektrik üretimi için yapılan Hidro Elektrik Santralleri için harcanan bir çok doğal ortamı koruması için çok önemli olduğu gibi aynı zamanda denizin belli alanlarını avcılığa tamamıyla kapaması açısından deniz ekosistemi üzerine de önemi olacağını düşünüyorum. Bu sistem sadece dip balıkları için değil pelajik balıkların bulunduğu alanların bile belli noktalarda kontrol altına alınması açısından önemlidir.  

Rezerv alanlar oluşturmak bizim gibi özellikle kota sistemini dahi uygulayamamış ülkelerde uygulanabilmesini beklemek üstelik balıkçının içinde bulunduğu cendereyi düşünerek balıkçıdan kotaya uymasını düşünmek yada devletin bu konuda etkin denetleme yaptığını söyleyebilmek epey güç bir durum. 

Hal böyle olunca denizin dipyapısını bozmadan rüzgar türbinleri ile hem elektrik üretmek hem de her tür balık için rezerv alanlar oluşturmak  gayet makul gibi gözükmektedir. 

Aşağıda görüldüğü gibi
[SIZE="3">Bu rüzgar türbinlerinin altına duba şeklinde gelen ve denizde askı halinde duran
ileri-geri hareketleri yerin dibine yerleştirilen zincirler tarafından kontrol altına alan sistemler vardır. Bu sistem bizim denizlerimizin bir çok alanında uygulanabilmesi mümkündür.




Bu sistemlerin yeterli rüzgar alıyorsa balıkların üreme alanlarında yapılması o bölgelerin korunması açısından ve balık çeşitliliği açısından önem arzedeceğini düşünüyorum. 


Aşağıda deniz ortasında kurulmuş rüzgar türbinleri görülmektedir.





































































Konu ile ilgili olarak eksi ve artı yönler hakkında görüş bildirimi yapmak hem biz hem de bu konu başlığını okuyanlar açısından faydalı olacaktır. 

Saygılar. 
bnymnblr2012-04-16 22:30:36

SON MESAJLAR

GÜNCEL 100 TANITIM

SON İLANLAR

KULLANICILAR

  • 14 Online Kullanıcı, 8 Üye

Online Kullanıcılar

FORUM İSTATİSTİKLERİ

  • 3,797,668 Mesaj
  • 408,613 Konu
  • 91 Forum
  • 145,128 Forum Üyesi
  • 1,466 Özel Forum Üyesi
  • 29 Kıdemli Akvarist
  • 1,941 Dün Giriş Yapan Üye

Şu ana kadar en fazla 1365 kişi 27.03.2012 23:21 tarih ve saatinde çevrim içi oldu.