Transgenetik Tartışmaları
Gönderim Zamanı: 27 Nisan 2020 20:31
[QUOTE=ceyh]
Nereye? Yer olsa toplayalım pılıyı. [:)))] Beni de şaşırttın, transgenik konu, sapmayalım. [:cik:][/QUOTE] İşin şakası bir yana, hala mevsimlerin falan olması, güneş ışınlarından, aşırı yüksek co2 oranından vs komple helak olmamamız yeterli iyi dememiz için.
Nereye? Yer olsa toplayalım pılıyı. [:)))] Beni de şaşırttın, transgenik konu, sapmayalım. [:cik:][/QUOTE] İşin şakası bir yana, hala mevsimlerin falan olması, güneş ışınlarından, aşırı yüksek co2 oranından vs komple helak olmamamız yeterli iyi dememiz için.
Beğenenler: [T]197989,ceyh[/T][T]81103,Kınayu[/T]
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 27 Nisan 2020 20:38
[QUOTE=ceyh] ikna edici farklı bir bilgiye ulaşırsam bu düşüncem tamamen değişebilir.[/QUOTE]
Bilimsel bir araştırmadan, ticari bir arsızlığa uzanan sürece ahlaki olarak karşı çıkmak için nasıl bir bilgiye ihtiyaç olabilir? Bir canlının ticari bir marka olarak tescil edilmiş olması yeterince kötü değil mi?
İyi ve kötünün ayrımını yapabilmek için neye ihtiyacımız var? Hangi kanıtlara? Kaç yaşındasınız bilmiyorum ama, bundan 30 sene önce iyi ve kötüyü ayırt etmek için bu kadar fazla bilgiye ihtiyaç duymuyorduk. Dallas dizisini benim gibi geçkinler hatırlar. O dizideki Jr karakteri 30 sene önce net bir şekilde kötü olarak kabul edilirdi. Oysa bugün aynı işleri yapan birisi, başarılı bir iş adamı olarak algılanıyor.
2000'li yılların başında bir X-Men macerasında Cyclops'un Magneto'ya katıldığını gördüğümde dehşete düşmüştüm. A-ha dedim, bizim devrimiz bitiyor. Nitekim bugün, tamamen keyfi şekilde genetiği ile oynanan bir canlının, ticari bir marka olarak satılmasında, kötü bir yan bulmak için daha fazla bilgiye ihtiyaç duyuluyor!
Bilimsel bir araştırmadan, ticari bir arsızlığa uzanan sürece ahlaki olarak karşı çıkmak için nasıl bir bilgiye ihtiyaç olabilir? Bir canlının ticari bir marka olarak tescil edilmiş olması yeterince kötü değil mi?
İyi ve kötünün ayrımını yapabilmek için neye ihtiyacımız var? Hangi kanıtlara? Kaç yaşındasınız bilmiyorum ama, bundan 30 sene önce iyi ve kötüyü ayırt etmek için bu kadar fazla bilgiye ihtiyaç duymuyorduk. Dallas dizisini benim gibi geçkinler hatırlar. O dizideki Jr karakteri 30 sene önce net bir şekilde kötü olarak kabul edilirdi. Oysa bugün aynı işleri yapan birisi, başarılı bir iş adamı olarak algılanıyor.
2000'li yılların başında bir X-Men macerasında Cyclops'un Magneto'ya katıldığını gördüğümde dehşete düşmüştüm. A-ha dedim, bizim devrimiz bitiyor. Nitekim bugün, tamamen keyfi şekilde genetiği ile oynanan bir canlının, ticari bir marka olarak satılmasında, kötü bir yan bulmak için daha fazla bilgiye ihtiyaç duyuluyor!
+1: [T]217331,lazarusv20[/T]
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 27 Nisan 2020 20:49
[QUOTE=erkanmazici]Bilimsel bir araştırmadan, ticari bir arsızlığa uzanan sürece ahlaki olarak karşı çıkmak için nasıl bir bilgiye ihtiyaç olabilir? [/QUOTE]
Şöyle; bu manipülasyon canlının acı içerisinde yaşamasına sebep olur, bu canlı üreyemez, bu canlı normal olarak beslenemez, bu canlı normalde yaşayabileceği kadar yaşayamaz, bu canlı doğa dengelerini değiştirir, doğal yaşamda besin kaynaklarını kurutur, istilacı tür olarak ortamdaki diğer canlıları yok eder vb.
Şöyle; bu manipülasyon canlının acı içerisinde yaşamasına sebep olur, bu canlı üreyemez, bu canlı normal olarak beslenemez, bu canlı normalde yaşayabileceği kadar yaşayamaz, bu canlı doğa dengelerini değiştirir, doğal yaşamda besin kaynaklarını kurutur, istilacı tür olarak ortamdaki diğer canlıları yok eder vb.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 27 Nisan 2020 20:58
[QUOTE=ceyh]
Şöyle; bu manipülasyon canlının acı içerisinde yaşamasına sebep olur, bu canlı üreyemez, bu canlı normal olarak beslenemez, bu canlı normalde yaşayabileceği kadar yaşayamaz, bu canlı doğa dengelerini değiştirir, doğal yaşamda besin kaynaklarını kurutur, istilacı tür olarak ortamdaki diğer canlıları yok eder vb. [/QUOTE]
Az bir kısmı sadece, gerçekten çok az bir kısmı, bunları özellikle alıntı yapıyorum ki benim düşüncelerim olmadığı belli olsun diye. Demin de kaynak sözüm vardı.
[K]Diğer taraftan hastalıklara karşı direnci artan transgenik balık, taşıyıcısı olduğu patojenleri yabani populasyonlara bulaştırma ve doğal stok yapısını bozma riski taşımaktadır. Kültür formlarının doğada üreme yetenekleri zayıf olmalarına rağmen yabani stoklarla çiftleşme riskleri bulunmaktadır (Rasmussen ve Morissey, 2007)[/K]
Şöyle; bu manipülasyon canlının acı içerisinde yaşamasına sebep olur, bu canlı üreyemez, bu canlı normal olarak beslenemez, bu canlı normalde yaşayabileceği kadar yaşayamaz, bu canlı doğa dengelerini değiştirir, doğal yaşamda besin kaynaklarını kurutur, istilacı tür olarak ortamdaki diğer canlıları yok eder vb. [/QUOTE]
Az bir kısmı sadece, gerçekten çok az bir kısmı, bunları özellikle alıntı yapıyorum ki benim düşüncelerim olmadığı belli olsun diye. Demin de kaynak sözüm vardı.
[K]Diğer taraftan hastalıklara karşı direnci artan transgenik balık, taşıyıcısı olduğu patojenleri yabani populasyonlara bulaştırma ve doğal stok yapısını bozma riski taşımaktadır. Kültür formlarının doğada üreme yetenekleri zayıf olmalarına rağmen yabani stoklarla çiftleşme riskleri bulunmaktadır (Rasmussen ve Morissey, 2007)[/K]
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 27 Nisan 2020 21:11
Düşüncelerimin glo fish özelinde olduğunu özellikle belirtmiştim, bu konu beni aşıyor belli ki, güzel tartışmaydı, teşekkür ederim.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 27 Nisan 2020 21:48
Singapur’da nehir kenarına yanarlı dönerli Zebra üretim tesisi kurulamayacağına inancım tam olsa, Glofish işlerinde bunlar hayatta olmaz diyebilirdim tabii. O kadar güvenmem ne kendime ne bu dünyadaki cevval girişimcilere. Siz(ler)e de teşekkürler.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 27 Nisan 2020 21:56
İnsan -doğa için değil,kendisi için- doğada olandan daha iyisini ve güzelini yapabilir,yapmıştır da.Yoktan var etmemiştir ama yapay seçilimle yapılan tam olarak da budur.Şu anda tükettiğimiz neredeyse tüm sebze ,meyve,tahıl ,hayvanlar,aklınıza ne gelirse doğa eliyle değil insan eliyle şu andaki halindedir.Bunların çoğu doğada bu hallerini almayacaktı.Çünkü insanlar için değil kendileri hayatta kalmak için evrilmişlerdir.Bunları gerektiği için yapmadık,ağız tadımız için yaptık.Hayvanları şekilden şekle soktuk,bir çoğunda genetik hastalıkları da yeni nesillere taşıdık,o şekilde zevk için yaşatıyoruz.Bunu da gerektiği için değil sırf zevkimiz için yaptık.Sonuçta eklem bozuklukları nedeniyle ömür boyu acı çekerek yaşayan hayvanlar ya da tamamen ucube tüysüz hayvanlar da ürettik.Bunu normal karşılayıp,doğada yaşayamayacak varyeteleri yaşattık diye nitelendirmek ve sadece genlerle oynamaya tü-kaka demek bence çelişki barındırıyor.
Beğenenler: [T]217390,BayBalik[/T]
+1: [T]217390,BayBalik[/T]
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 27 Nisan 2020 23:49
[QUOTE=Mderhan]Sonuçta eklem bozuklukları nedeniyle ömür boyu acı çekerek yaşayan hayvanlar ya da tamamen ucube tüysüz hayvanlar da ürettik.Bunu normal karşılayıp,doğada yaşayamayacak varyeteleri yaşattık diye nitelendirmek ve sadece genlerle oynamaya tü-kaka demek bence çelişki barındırıyor.
[/QUOTE]
Buradaki mesele ne biliyor musunuz? Bahsini ettiğiniz süreçlerin suçunu üzerine atacağımız bir sorumlu yok. Özel seçilimle ortaya çıkan sorunlu canlıların sorumlusu kim? Yakasına yapışabileceğimiz birisi var mı? Bu, binlerce yıldan gelen kolektif bir faaliyet. Oysa GDO konusunda karşımızda belirli birkaç muhatap var. Bu işi çok kısa sürede yapıyorlar, yaptıkları işi sahipleniyorlar, üstlerine tescil ettiriyorlar ve bu işten para kazanıyorlar!
Özel seçilim yolu ile dünyaya getirdiğimiz canlıların büyük çoğunluğu, aslında yemek amacı ile beslediğimiz canlılardır. Yani bu canlıların eklem ağrılarından falan daha önemli bir problemi var, bunları kesip yiyoruz zaten. Zevk için üretilen canlılar çok küçük bir bölümdür ve bunların büyük çoğunluğunda da metabolizma rahatsızlığı görülmüyor.
Geleneksel genetik metodları ile ortaya çıkan anonim canlılar ile genetik olarak bir şirketin patentli malı olan canlılar arasında aslında benzerlik çok azdır. Hem üretilme yöntemi hem de kullanım şekli açısından ciddi farklar var. Bunu söylerken, geçmişte yapılanları tamamen aklamıyorum, ama GDO'nun vahameti karşısında, öbürü çok çok masum kalıyor.
Geçmişteki metodları yanlış görüyorsanız, onları GDO'yu meşrulaştırmak için kullanmak mantıklı mı? Hukukta bir kural vardır, sui misal misal olmaz derler. Yani kötü örnek, (meşru bir) örnek olarak kullanılamaz.
Çelişki iddianız için şunu söyleyebilirim, nicelik belli bir noktadan sonra nitelik halini alabilir. Yani GDO'nun yayılım hızı, kötücüllüğü ve etkilediği nüfus o kadar hızlı artıyor ki, geçmişteki özel seçilim metodlarında ciddi bir fark ortaya çıkıyor.
Bir bardağın içindeki su sudur ama okyanustaki su artık okyanustur.
[/QUOTE]
Buradaki mesele ne biliyor musunuz? Bahsini ettiğiniz süreçlerin suçunu üzerine atacağımız bir sorumlu yok. Özel seçilimle ortaya çıkan sorunlu canlıların sorumlusu kim? Yakasına yapışabileceğimiz birisi var mı? Bu, binlerce yıldan gelen kolektif bir faaliyet. Oysa GDO konusunda karşımızda belirli birkaç muhatap var. Bu işi çok kısa sürede yapıyorlar, yaptıkları işi sahipleniyorlar, üstlerine tescil ettiriyorlar ve bu işten para kazanıyorlar!
Özel seçilim yolu ile dünyaya getirdiğimiz canlıların büyük çoğunluğu, aslında yemek amacı ile beslediğimiz canlılardır. Yani bu canlıların eklem ağrılarından falan daha önemli bir problemi var, bunları kesip yiyoruz zaten. Zevk için üretilen canlılar çok küçük bir bölümdür ve bunların büyük çoğunluğunda da metabolizma rahatsızlığı görülmüyor.
Geleneksel genetik metodları ile ortaya çıkan anonim canlılar ile genetik olarak bir şirketin patentli malı olan canlılar arasında aslında benzerlik çok azdır. Hem üretilme yöntemi hem de kullanım şekli açısından ciddi farklar var. Bunu söylerken, geçmişte yapılanları tamamen aklamıyorum, ama GDO'nun vahameti karşısında, öbürü çok çok masum kalıyor.
Geçmişteki metodları yanlış görüyorsanız, onları GDO'yu meşrulaştırmak için kullanmak mantıklı mı? Hukukta bir kural vardır, sui misal misal olmaz derler. Yani kötü örnek, (meşru bir) örnek olarak kullanılamaz.
Çelişki iddianız için şunu söyleyebilirim, nicelik belli bir noktadan sonra nitelik halini alabilir. Yani GDO'nun yayılım hızı, kötücüllüğü ve etkilediği nüfus o kadar hızlı artıyor ki, geçmişteki özel seçilim metodlarında ciddi bir fark ortaya çıkıyor.
Bir bardağın içindeki su sudur ama okyanustaki su artık okyanustur.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 28 Nisan 2020 10:24
Ne zaman ki insanoğlu doğada buğdayı fark edip ıslah ederek yerleşik hayata geçti,sistematik bir şekilde,kendi çıkarları için çoğunlukla bilinçli,acımasızca doğayı katletti,değiştirdi.Hayvanları esir etti,bir çoklarının neslini tüketti.Belki doğal şartlarda yaşamaya devam etse bir kaç yüz milyona ulaşabilecek insan sayısı, yaptığı bu işler nedeniyle 8 milyara dayandı.Biz akvaristler belli hacme belli sayıdan fazla canlı konursa ne olacağını herkesten iyi biliriz.Şimdi yaşamakta olduğumuz bir çok küresel felakette elbette bunun payı çok büyüktür.Genlerle oynayabilmek ,bunu kendi çıkarına ya da zevkine göre kullanabileceğini bilmek tam olarak bencil insanoğlunun tabiatına uygun görünüyor.Ve bunu yapacaktır da.Onaylamıyorum tabi ki ama bunu biraz şuna benzetiyorum:Hayal edelim:Bir sırtlan çürümüş bir leşin içinden kana bulanmış kafasını çıkarıp aynaya bakıyor ve sen bu değilsin diyor kendi kendine.Hayır aslında tam olarak busun işte.
Deveye boynun eğri demişler ,nerem doğru ki demiş.
Deveye boynun eğri demişler ,nerem doğru ki demiş.
Beğenenler: [T]217390,BayBalik[/T]
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 28 Nisan 2020 10:51
[QUOTE=Mderhan]Bir sırtlan çürümüş bir leşin içinden kana bulanmış kafasını çıkarıp aynaya bakıyor ve sen bu değilsin diyor kendi kendine.Hayır aslında tam olarak busun işte. Deveye boynun eğri demişler ,nerem doğru ki demiş.[/QUOTE]
Hocam mükemmel iyinin düşmanıdır derler. Mükemmellik arayışına girdiğimizde aslında bir çıkmaza giriyoruz. Genç yaşta bu döngüye giren insan, nihilizm denen bir boşluğa düşebiliyor. Eh, bu yaşta artık bizden nihilist falan olmaz.
Sırtlan leş parçalarken hayatta kalması için zorunlu olan doğal davranışını gerçekleştiriyor. Beslenmek doğal ve zorunlu bir faaliyet. İşi doğrusu, becerebilsem vejetaryen olmak istiyorum ama başarabileceğimi sanmıyorum. Baharda annesinin yanında neşeyle koşan bir kuzuyu nasıl kesip yiyebiliyoruz, aklım almıyor. Ama yapıyoruz işte.
Burada konuştuğumuz konu doğal olmayan, garip bir fiil. Muhatap olduğumuz canlıları yememiz doğal ama onların bedeni üzerinde modifikasyon yapmak doğal değil. Canlıların genetiğine yapılan müdahale, nükleer silah üretmek gibi bir iş. Nükleer silah için radyoaktif maddelerin çekirdeğine müdahale ediyoruz, GDO için de canlıların temel yapı taşları ile oynuyoruz. Aynı şey.
Radyasyon doğal bir olaydır. Ama insan bu sürece dahil olup radyoaktif maddelerin çekirdeklerinde operasyon gerçekleştirdiğinde bir felakete yol açabiliyor. Canlılardaki mutasyon ve buna bağlı çeşitlenme de doğaldır. Ama bu sürece insan dahil olup keyfine göre müdahalelerde bulunduğunda, nükleer felakete denk hatta ondan daha büyük felaketlere yol açabilir. Ben meseleyi böyle görüyorum. Doğal olanın manipüle edilerek bir felakete dönüştürülmesidir GDO.
Hocam mükemmel iyinin düşmanıdır derler. Mükemmellik arayışına girdiğimizde aslında bir çıkmaza giriyoruz. Genç yaşta bu döngüye giren insan, nihilizm denen bir boşluğa düşebiliyor. Eh, bu yaşta artık bizden nihilist falan olmaz.
Sırtlan leş parçalarken hayatta kalması için zorunlu olan doğal davranışını gerçekleştiriyor. Beslenmek doğal ve zorunlu bir faaliyet. İşi doğrusu, becerebilsem vejetaryen olmak istiyorum ama başarabileceğimi sanmıyorum. Baharda annesinin yanında neşeyle koşan bir kuzuyu nasıl kesip yiyebiliyoruz, aklım almıyor. Ama yapıyoruz işte.
Burada konuştuğumuz konu doğal olmayan, garip bir fiil. Muhatap olduğumuz canlıları yememiz doğal ama onların bedeni üzerinde modifikasyon yapmak doğal değil. Canlıların genetiğine yapılan müdahale, nükleer silah üretmek gibi bir iş. Nükleer silah için radyoaktif maddelerin çekirdeğine müdahale ediyoruz, GDO için de canlıların temel yapı taşları ile oynuyoruz. Aynı şey.
Radyasyon doğal bir olaydır. Ama insan bu sürece dahil olup radyoaktif maddelerin çekirdeklerinde operasyon gerçekleştirdiğinde bir felakete yol açabiliyor. Canlılardaki mutasyon ve buna bağlı çeşitlenme de doğaldır. Ama bu sürece insan dahil olup keyfine göre müdahalelerde bulunduğunda, nükleer felakete denk hatta ondan daha büyük felaketlere yol açabilir. Ben meseleyi böyle görüyorum. Doğal olanın manipüle edilerek bir felakete dönüştürülmesidir GDO.
Beğenenler: [T]184672,caglarm[/T]
+1: [T]184672,caglarm[/T]
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 01 Mayıs 2020 16:17
[QUOTE=lazarusv20]
Az bir kısmı sadece, gerçekten çok az bir kısmı, bunları özellikle alıntı yapıyorum ki benim düşüncelerim olmadığı belli olsun diye. Demin de kaynak sözüm vardı.
[K]Diğer taraftan hastalıklara karşı direnci artan transgenik balık, taşıyıcısı olduğu patojenleri yabani populasyonlara bulaştırma ve doğal stok yapısını bozma riski taşımaktadır. Kültür formlarının doğada üreme yetenekleri zayıf olmalarına rağmen yabani stoklarla çiftleşme riskleri bulunmaktadır (Rasmussen ve Morissey, 2007)[/K][/QUOTE]
Tam da bunun üzerinde durmaya çalışmıştım. Herhangi bir bilgiye dayanarak değil, mantığımla bile " Doğal Stok Yapısının Bozulması" konusunda düşüncemi paylaşmıştım. İşte bu bilimsel açıklma beni ve bizi doğruluyor.
[QUOTE=erkanmazici]
Hocam mükemmel iyinin düşmanıdır derler. Mükemmellik arayışına girdiğimizde aslında bir çıkmaza giriyoruz. Genç yaşta bu döngüye giren insan, nihilizm denen bir boşluğa düşebiliyor. Eh, bu yaşta artık bizden nihilist falan olmaz.
Sırtlan leş parçalarken hayatta kalması için zorunlu olan doğal davranışını gerçekleştiriyor. Beslenmek doğal ve zorunlu bir faaliyet. İşi doğrusu, becerebilsem vejetaryen olmak istiyorum ama başarabileceğimi sanmıyorum. Baharda annesinin yanında neşeyle koşan bir kuzuyu nasıl kesip yiyebiliyoruz, aklım almıyor. Ama yapıyoruz işte.
Burada konuştuğumuz konu doğal olmayan, garip bir fiil. Muhatap olduğumuz canlıları yememiz doğal ama onların bedeni üzerinde modifikasyon yapmak doğal değil. Canlıların genetiğine yapılan müdahale, nükleer silah üretmek gibi bir iş. Nükleer silah için radyoaktif maddelerin çekirdeğine müdahale ediyoruz, GDO için de canlıların temel yapı taşları ile oynuyoruz. Aynı şey.
Radyasyon doğal bir olaydır. Ama insan bu sürece dahil olup radyoaktif maddelerin çekirdeklerinde operasyon gerçekleştirdiğinde bir felakete yol açabiliyor. Canlılardaki mutasyon ve buna bağlı çeşitlenme de doğaldır. Ama bu sürece insan dahil olup keyfine göre müdahalelerde bulunduğunda, nükleer felakete denk hatta ondan daha büyük felaketlere yol açabilir. Ben meseleyi böyle görüyorum. Doğal olanın manipüle edilerek bir felakete dönüştürülmesidir GDO.[/QUOTE]
İşte meselenin özü, bir finali olabilecek bir açıklamaydı. Şapka çıkarıyorum bu açıklamaya.
Güzel bir beyin fırtınası oldu. Bu açıklamadan sonra ben; evet programımızın sonuna gelmiş bulunmaktayız, bir sonraki yayınımızda tekrar buluşmak ümidiyle esen kalın.
Az bir kısmı sadece, gerçekten çok az bir kısmı, bunları özellikle alıntı yapıyorum ki benim düşüncelerim olmadığı belli olsun diye. Demin de kaynak sözüm vardı.
[K]Diğer taraftan hastalıklara karşı direnci artan transgenik balık, taşıyıcısı olduğu patojenleri yabani populasyonlara bulaştırma ve doğal stok yapısını bozma riski taşımaktadır. Kültür formlarının doğada üreme yetenekleri zayıf olmalarına rağmen yabani stoklarla çiftleşme riskleri bulunmaktadır (Rasmussen ve Morissey, 2007)[/K][/QUOTE]
Tam da bunun üzerinde durmaya çalışmıştım. Herhangi bir bilgiye dayanarak değil, mantığımla bile " Doğal Stok Yapısının Bozulması" konusunda düşüncemi paylaşmıştım. İşte bu bilimsel açıklma beni ve bizi doğruluyor.
[QUOTE=erkanmazici]
Hocam mükemmel iyinin düşmanıdır derler. Mükemmellik arayışına girdiğimizde aslında bir çıkmaza giriyoruz. Genç yaşta bu döngüye giren insan, nihilizm denen bir boşluğa düşebiliyor. Eh, bu yaşta artık bizden nihilist falan olmaz.
Sırtlan leş parçalarken hayatta kalması için zorunlu olan doğal davranışını gerçekleştiriyor. Beslenmek doğal ve zorunlu bir faaliyet. İşi doğrusu, becerebilsem vejetaryen olmak istiyorum ama başarabileceğimi sanmıyorum. Baharda annesinin yanında neşeyle koşan bir kuzuyu nasıl kesip yiyebiliyoruz, aklım almıyor. Ama yapıyoruz işte.
Burada konuştuğumuz konu doğal olmayan, garip bir fiil. Muhatap olduğumuz canlıları yememiz doğal ama onların bedeni üzerinde modifikasyon yapmak doğal değil. Canlıların genetiğine yapılan müdahale, nükleer silah üretmek gibi bir iş. Nükleer silah için radyoaktif maddelerin çekirdeğine müdahale ediyoruz, GDO için de canlıların temel yapı taşları ile oynuyoruz. Aynı şey.
Radyasyon doğal bir olaydır. Ama insan bu sürece dahil olup radyoaktif maddelerin çekirdeklerinde operasyon gerçekleştirdiğinde bir felakete yol açabiliyor. Canlılardaki mutasyon ve buna bağlı çeşitlenme de doğaldır. Ama bu sürece insan dahil olup keyfine göre müdahalelerde bulunduğunda, nükleer felakete denk hatta ondan daha büyük felaketlere yol açabilir. Ben meseleyi böyle görüyorum. Doğal olanın manipüle edilerek bir felakete dönüştürülmesidir GDO.[/QUOTE]
İşte meselenin özü, bir finali olabilecek bir açıklamaydı. Şapka çıkarıyorum bu açıklamaya.
Güzel bir beyin fırtınası oldu. Bu açıklamadan sonra ben; evet programımızın sonuna gelmiş bulunmaktayız, bir sonraki yayınımızda tekrar buluşmak ümidiyle esen kalın.
Beğenenler: [T]217331,lazarusv20[/T][T]217390,BayBalik[/T]
Teşekkür Edenler: [T]23624,erkanmazici[/T]
+1: [T]48207,sinor[/T]
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 27 Mayıs 2020 12:37
Bayaa bir kompozisyon yazılmış konuda, okuyamadım. FDA vs ne alaka anlamış da değilim. Konu göz zevki için bir balığı fosfora boyamak, vücudunu top şekline getirmek, yüzmesine engel salkım saçak kuyruk sahibi yapmak vb...
Akvaryum hobisi ve etik evreninde kalırsak,
Transgenetik, boyalı, balon gövde, tül kuyruk, kısa gövde, teleskop göz, flowerhorn, sırt yüzgeçsiz vs vs
Bunları oluşturan ve üreten kişiler doğaya saygısız, etik değerler açıdan da eksiklikleri olan kişilerdir.
Araştırmadan alıp, reklamını yapan sözde hobiciler de cahil ve yine doğaya saygısız kişilerdir. FDA vs alakasız konularda kaybolmaya gerek yok. [EDIT]Foae,2020-05-27 13:47:50[/EDIT]
Akvaryum hobisi ve etik evreninde kalırsak,
Transgenetik, boyalı, balon gövde, tül kuyruk, kısa gövde, teleskop göz, flowerhorn, sırt yüzgeçsiz vs vs
Bunları oluşturan ve üreten kişiler doğaya saygısız, etik değerler açıdan da eksiklikleri olan kişilerdir.
Araştırmadan alıp, reklamını yapan sözde hobiciler de cahil ve yine doğaya saygısız kişilerdir. FDA vs alakasız konularda kaybolmaya gerek yok. [EDIT]Foae,2020-05-27 13:47:50[/EDIT]
Beğenenler: [T]81103,Kınayu[/T][T]205937,DEVLETİ ALLİYE[/T]
Teşekkür Edenler: [T]12491,Street Parrot[/T]
+1: [T]81103,Kınayu[/T][T]217331,lazarusv20[/T]
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 27 Mayıs 2020 12:56
Allah'ın yarattığı bu harika canlıları biz faniler nasıl müdahalede bulunurda değiştirme cüretinde bulunuruz. Dinimizce caiz olmayan bir hareket olsa gerek. Bu canlıları satın alarak bu insanlara prim yaptıranlara ya ne demeli ? Bu günaha ortak olmayın.
Beğenenler: [T]127461,Foae[/T][T]48207,sinor[/T][T]205937,DEVLETİ ALLİYE[/T]
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 29 Mayıs 2020 18:53
Yazılanları okumaya tenezzül etmeyip ille bir yorum yapmak,
Konu transgenik iken boyaydı, teleskoptu, flowerhorndu karıştırmak,
Kendi bakış açısını evrensel gerçek ilan edip, aksi düşüncedekileri, yine kendince, cehalet, doğaya saygısızlık, etik değer eksikliği eksenlerinde etiketlemek,
Bir yöneticinin bu tonda yazılmış bir yoruma teşekkür etmesi...
Bayaa (!) düşündürücü (tenezzül edilirse) olmuş.
Konu transgenik iken boyaydı, teleskoptu, flowerhorndu karıştırmak,
Kendi bakış açısını evrensel gerçek ilan edip, aksi düşüncedekileri, yine kendince, cehalet, doğaya saygısızlık, etik değer eksikliği eksenlerinde etiketlemek,
Bir yöneticinin bu tonda yazılmış bir yoruma teşekkür etmesi...
Bayaa (!) düşündürücü (tenezzül edilirse) olmuş.
Beğenenler: [T]176666,Müptela[/T][T]81103,Kınayu[/T][T]183330,alpburakozbay[/T]
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir