Genleriyle Oynanmış Balıklar?


Erdem054Çevrim Dışı

Kayıt: 25/08/2021
Mesaj: 65
Erdem054Çevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 27 Ağustos 2021 13:10
Öncelikle merhabalar forumlarda görüyorum transgenetik tetralar veya renkli tetrazonlar için herkes uzak durun genleriyle oynanmış vs.gibi yorumlar yaparken örneğin japon akvaryumlarinda olan herhangi bir ranchu,oranda gibi balıklar için maşallah çok güzel diyorlar bunlar da genleriyle oynanmış balıklar değil mi yanlış mı biliyorum? Veya değişik Lepistes varyeteleri (full red,full black? Melek varyeteleri (koi vs? )Bunlar doğal genleriyle oynanmamış mi oluyor ?

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

-akaanb-Çevrim Dışı

Kayıt: 24/01/2021
İl: Trabzon
Mesaj: 855
-akaanb-Çevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 27 Ağustos 2021 13:31
Ben transgenetik tetralara sergilediğim tutumu sizin dediğiniz balıklara da sergiliyorum.Özellikle ranchu ve orandalar çok itici geliyor bana.Bu balıkların hem genleriyle oynanıyor hem de dışarıdan fiziksel müdahale ile bu hale getiriyorlar bildiğim kadarı ile.
Lepisteslerde ise durum aynı değil.Onlar seçici üretim veya farklı renkteki,desendeki balıkların birbirleri ile çiftleştirilmesi sonucu oluşuyor.

Teşekkür Edenler: [T]231619,Onur Özdemir[/T]
+1: [T]195096,K3r3m [/T]

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

kdrackgzÇevrim Dışı

Özel Üye
Kayıt: 15/05/2020
İl: Istanbul
Mesaj: 1479
kdrackgzÇevrim Dışı
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 27 Ağustos 2021 14:34
[QUOTE=Erdem054] Öncelikle merhabalar forumlarda görüyorum transgenetik tetralar veya renkli tetrazonlar için herkes uzak durun genleriyle oynanmış vs.gibi yorumlar yaparken örneğin japon akvaryumlarinda olan herhangi bir ranchu,oranda gibi balıklar için maşallah çok güzel diyorlar bunlar da genleriyle oynanmış balıklar değil mi yanlış mı biliyorum? Veya değişik Lepistes varyeteleri (full red,full black? Melek varyeteleri (koi vs? )Bunlar doğal genleriyle oynanmamış mi oluyor ?
[/QUOTE]

Uzak durun demek yanlış, hayvanların hiç bir problemi yok, ancak kişisel zevk meselesi, şahsen benim hiç hoşuma gitmiyorlar fosforlu kalem gibi. Ranchu, oranda ve diğer balıkların varyetelerinde ise genle oynama durumu yok. Bunlar seçici üretimle
nesiller boyunca bu hale getirilen balıklar.

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

DarkRhomÇevrim Dışı

Ziyaretçi Engelli
Kayıt: 04/08/2021
İl: Bursa
Mesaj: 42
DarkRhomÇevrim Dışı
Ziyaretçi
Gönderim Zamanı: 27 Ağustos 2021 15:06
Uzak durun demek hiç de yanlış değil bence, farkettiniz mi bilmem ama akvaryumcularda doğal zebra danio kalmadı. Bugün transgenetik balıklara izin verirsek yarın kim bilir "dövmeli" dedikleri derisine boya enjekte edilen balıkları satmaya başlarlar, yapay balıklara en baştan hayır demek en iyisi. Neyse ki henüz ülkemizde dövmeli balık görmedim (umarım da yoktur...) ancak bazı balık üreticileri maalesef bu iğrenç uygulamayı gerçekleştiriyor, kurbanlar çoğunlukla papağan çiklitler, sanki zaten anatomik sorunlarla yüzleşmiyorlarmış gibi. Çoğunluğu işlem sırasında ölüyor. İnsanlar da tahmin edebileceğiniz üzere ses çıkarmıyor.

Celestial eye, Ranchu, balon göz gibi Japon balığı varyetelerinin üretimi (veya herhangi bir türün sağlıksız varyetelerinin üretilmesi) de doğru gelmiyor bana... Ranchuların sırt yüzgeci yok, Balon gözlerin şişirilen yanaklarından dolayı sağlık sorunları yaşadığını duymuştum. Bir de "meteor Japon balığı" diye bir cins üretilmiş, hayvanın kuyruğu yok... Neyse ki fazla yaygın değil anladığım kadarıyla.
[EDIT]DarkRhom,2021-08-27 22:20:21[/EDIT]

Beğenenler: [T]195096,K3r3m [/T]

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

Hasan117Çevrim Dışı

Özel Üye
Kayıt: 22/06/2020
İl: Istanbul
Mesaj: 359
Hasan117Çevrim Dışı
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 27 Ağustos 2021 15:32
Ben anlamıyorum zaten insan akvaryum neden kurar evine biraz olsun doğayı getirebilmek için şehir hayatinda bu hayvanlari goremedigimiz icin doğaya olan özlemimiz hayvanlara olan sevgimizi yakindan yasayabilmek için, istedigimiz zaman bir dere göl kenarına gidip yüzen baliklari cıvıldayan kuslari duyamadigimiz icin evimize kurmaya calisiyoruz. Peki bu bahsedilen baliklarin doga ile alakalari var mi bence yok transgenetik tetralar daniolar ne öyle fosforlu kalem gibi gıda boyalı en sagliksiz şekerler sakızlar gibi cok kötüler çook gördükce sinirleniyorum valla, zebra danio almak istedim bi ara fosforsuzunu dogalini bulamadim, lütfen bunlardan almayın aldirmayın talep olmazsa arz da olmaz, satılmazsa petshopcularin elinde kaldıkça bunlar adamlar daha getirtmicek bitecek ama almamak lazim işte.

+1: [T]232111,DarkRhom[/T]

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

kdrackgzÇevrim Dışı

Özel Üye
Kayıt: 15/05/2020
İl: Istanbul
Mesaj: 1479
kdrackgzÇevrim Dışı
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 27 Ağustos 2021 15:40
[QUOTE=Hasan117]Ben anlamıyorum zaten insan akvaryum neden kurar evine biraz olsun doğayı getirebilmek için şehir hayatinda bu hayvanlari goremedigimiz icin doğaya olan özlemimiz hayvanlara olan sevgimizi yakindan yasayabilmek için, istedigimiz zaman bir dere göl kenarına gidip yüzen baliklari cıvıldayan kuslari duyamadigimiz icin evimize kurmaya calisiyoruz. Peki bu bahsedilen baliklarin doga ile alakalari var mi bence yok transgenetik tetralar daniolar ne öyle fosforlu kalem gibi gıda boyalı en sagliksiz şekerler sakızlar gibi cok kötüler çook gördükce sinirleniyorum valla, zebra danio almak istedim bi ara fosforsuzunu dogalini bulamadim, lütfen bunlardan almayın aldirmayın talep olmazsa arz da olmaz, satılmazsa petshopcularin elinde kaldıkça bunlar adamlar daha getirtmicek bitecek ama almamak lazim işte. [/QUOTE]

Zevk meselesi, bu yüzden balıklara sağlıklı bakıldığı sürece sinirlenmeye hakkınız olduğunu düşünmüyorum. Doğadaki görünümünde balığa gelince, canlı doğuranlar, japonlar, rengarenk melekler, bettalar ve daha niceleri. Bunların hiç birisi doğal değil. Sanırım bunlara da karşısınız.

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

Hasan117Çevrim Dışı

Özel Üye
Kayıt: 22/06/2020
İl: Istanbul
Mesaj: 359
Hasan117Çevrim Dışı
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 27 Ağustos 2021 15:48
Dogal olmayisina bagli, karsi olup olmadigim:) fosforlulara komple karşıyım fakat farkli türlerin ciftlestirilip yeni tür cikartilmasina cok da karsi degilim mesela disi lepistesle erkek kilickuyruk ciftlesti kuyrugu biraz daha uzun lepistes türedi (böyle bisey varmi bilmiyorum örnek verdim sadece) buna karsi degilim bu da bi bakima dogal geliyo fakat ucube gibi türlere karşıyım, bazı japonlari görüyorum yüzmekte zorluk cekiyo hayvan bunlara karşıyım, tabiki zevk meselesi ama bana cok itici ve kötü geliyo cok da objektif bakamiyorum

Bu arada bettaları doğal bir tür olarak biliyorum yapaylari genetikleriyle oynanmislarini pek görmedim bilmiyorum melek ve canli doguranlari da ayni sekilde. Bilmedigimden onlar hakkinda bisey diyemeyecegim

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

-akaanb-Çevrim Dışı

Kayıt: 24/01/2021
İl: Trabzon
Mesaj: 855
-akaanb-Çevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 27 Ağustos 2021 16:44
[QUOTE=Hasan117]
Bu arada bettaları doğal bir tür olarak biliyorum yapaylari genetikleriyle oynanmislarini pek görmedim bilmiyorum melek ve canli doguranlari da ayni sekilde. Bilmedigimden onlar hakkinda bisey diyemeyecegim[/QUOTE]Genleriyle oynanmıyor fakat seçici üretim ve kırılma ile o hale getiriliyorlar.

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

GhostKoiÇevrimiçi

Özel Üye
Kayıt: 25/02/2012
İl: Antalya
Mesaj: 5003
GhostKoiÇevrimiçi
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 27 Ağustos 2021 17:13
Halen doğadan vahşi olarak yakalanıp akvaryuma getirilen ve F0 olarak tanımlanan sınırlı sayıda tür dışında beslediğiniz bütün canlılar şu ya da bu şekilde yapay seçilime uğratılmıştır ve atalarından buna bağlı fiziksel değişiklikler taşırlar.

Bunun ötesinde olan Genleriyle oynanmış / transgenetik / GDO(genetiği değiştirilmiş organizma) kavramları ise birbiriyle aynı şeyi ifade eder. Laboratuvar ortamında doğrudan bir canlının genlerine müdahale edilerek, bazen hiç alakasız başka bir türün genleri eklenerek belli bir sonucu almak üzere uygulanır. Bu genelde arzulanan bir özelliktir.

Örneğin GDO'lu mısır yüksek verimli, iklim şartlarına ve hatalıklara dirençli hale gelir, bu iyi bir şeymiş görünür. daha çok gıda üretilip dünyada kıtlık sorunu kaldırılacaktır. Fakat kazın ayağı öyle olmaz. Zaten mısırdan elde edilen glukoz şurubu sağlık yönünden sakıncalı bir şekerdir. Düşük maliyetli glukoz şurubunun piyasaları ele geçirmesi sonucu pancar ve şekerkamışı gibi alternatif ürünler işleyen tarım ve sanayiler çöker. Beraberinde toplumda şeker hastalığı ve şişmanlık artar.

Bu GDO'lu canlılar da özellikle sizin göz zevkiniz için üretilmez. Çok farklı amaçlar taşıyan deneylerin sonucu olmaları olasıdır. Kolayca çok miktarda üretilebildikleri için, erişkinlğe kısa sürede ulaşıp yaşam döngüleri kısa olduğu için, fazla yer kaplamadıkları için her türlü bilimsel deneyde kobay olarak kullanılabilirler. Bu canlılardan bir pet pazarı oluşturup para kazanılması ise buzdağının görünen yüzüzüdür sadece.

Beğenenler: [T]123966,AliKhan[/T]
+1: [T]123966,AliKhan[/T]

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

aliÇevrim Dışı

Özel Üye
Kayıt: 08/02/2012
İl: Konya
Mesaj: 1435
aliÇevrim Dışı
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 27 Ağustos 2021 17:42
Genetik mühendisliği insanlığın başına çok iş açacağa benziyor. Üstelik bu sanıldığı gibi hayatımıza yeni giren bir şey de değil. 80'lerin başından beri yapıyorlar gen transferini pek çok kara ve su canlısına. Şimdilik akvaryum hobisinde bunun çok örneği yok çünkü pazar hacmi sınırlı ve bu alanda çok yatırım, araştırma yapmıyorlar. Trans-genetic tetraların mürekkep balığı genleriyle renklendirilmesi gibi bazı uygulamalar masum gibi görünse de bizim gördüklerimiz, duyduklarımız var olan bütünün çok küçük bir parçası. Tehlike çok daha büyük. Genetiğiyle oynanan canlının doğaya karışıp çoğalarak, melezlenerek vahşi türleri doğrudan ya da dolaylı olarak yok etmesi ihtimali giderek güçleniyor. Ve ben bu sonucu maalesef kaçınılmaz olarak görenlerdenim. Bizler ne kadar çabalasak da resmi ya da gayri resmi genetik mühendisliği uygulamaları doğal dengeyi eninde sonunda mahvedecek. COVİD bile genetik mühendisliği ürünü büyük ihtimalle. Allah sonumuzu hayr eylesin.

Beğenenler: [T]232111,DarkRhom[/T][T]229773,bLind[/T]
+1: [T]232111,DarkRhom[/T][T]125030,lemur[/T]

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

bLindÇevrim Dışı

Kayıt: 15/02/2021
İl: Izmir
Mesaj: 86
bLindÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 27 Ağustos 2021 19:04
Transgenetik tetra besliyorum çokta seviyorum, onlarında bir canları var. Sağlıksız olsalardı bu kadar süre dayanmazlardı herhalde 1.5 seneyi geçti alalı. Sadece görsel için hayvanların sağlığı ile oynanıyorsa orasını bilemem. Ama bugün insanlar bile kendini şekilden şekile sokuyor dövme yaptıran mı dersin saçını mora, maviye boyayan mı dersin örnekler uzatılabilir [:D]. Dış görünüş çok önemli değil ben baktığım balıklarımla duygusal bir bağ kurdum gerisini çok kafama takmıyorum.

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

-akaanb-Çevrim Dışı

Kayıt: 24/01/2021
İl: Trabzon
Mesaj: 855
-akaanb-Çevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 27 Ağustos 2021 19:15
[QUOTE=bLind]Transgenetik tetra besliyorum çokta seviyorum, onlarında bir canları var. Sağlıksız olsalardı bu kadar süre dayanmazlardı herhalde 1.5 seneyi geçti alalı. Sadece görsel için hayvanların sağlığı ile oynanıyorsa orasını bilemem. Ama bugün insanlar bile kendini şekilden şekile sokuyor dövme yaptıran mı dersin saçını mora, maviye boyayan mı dersin örnekler uzatılabilir [:D]. Dış görünüş çok önemli değil ben baktığım balıklarımla duygusal bir bağ kurdum gerisini çok kafama takmıyorum.[/QUOTE]Sağlıksız denilmedi zaten.Fakat doğal türleri teşvik etmekte fayda var her zaman.Balıkların doğal davranışlarının gözlemlenmesi için doğal balıklar beslenmeli.
Ayrıca balıkların duygularının olup olmadığını bilebilecek bir teknoloji yok şuan.Balıklarla bağ kuramazsınız o yüzden.Mesela;sizin bir mor transgenetik tetranızı 100 adet mor transgenetik tetranın arasına bıraksalar tanıyabilirmisiniz?Hayır.

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

Yas400Çevrim Dışı

Özel Üye
Kayıt: 24/11/2014
İl: Ankara
Mesaj: 3991
Yas400Çevrim Dışı
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 27 Ağustos 2021 19:27
Bazı formu çok bozulmuş, balıklar dışında aslında göze güzel hitap eden balıklar olduğunu düşünüyorum. Beslemeye de karşı değilim açıkçası. Seçici üretim ile balık geliştirilirken seçilmeyen balıklara ne olduğu konusu da bence tartışılması gereken bir meseledir etik olarak bakıyorsak. Pek çoğunun yem olarak kullanıldığını söylemeye gerek yok sanırım ki yem olmadan itlaf edilenlerin olduğu da bilinen bir gerçek aslında. Varyete dediğiniz özellikle albino balıklar hasta canlılardır ve bakımı çok zordur mesela. Hastalıklara aşırı duyarlıdır. Son dönemin modası diye gördüğüm fil kulak lepistesler bildiğiniz genetik bozukluğu olan canlılardır. Özellikle bu genetik bozukluğu sürdürmek istenince hiç etik tartışma görmezsiniz. Pek çok transgenetik balık albino varyeteler den fil kulaklardan abuk subuk varyetemsi çaprazlamalarla elde edilen balıklardan sağlıklı ve mutlu yaşar. Bence olayı etik yönüyle değerlendireceksek odak noktamız transgenetik değil varyete çılgınlığı olmalı.
[URL]https://www.fisheriessciences.com/fisheries-aqua/transgenik-baliklar-fayda-ve-riskleri.php?aid=18431[/URL]
Bu da incelemek isteyen arkadaşlar için burada durabilir. [EDIT]Yas400,2021-08-27 19:52:29[/EDIT]

Beğenenler: [T]232111,DarkRhom[/T][T]229301,-akaanb-[/T][T]231477,Daron[/T]
Teşekkür Edenler: [T]125030,lemur[/T]

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

GhostKoiÇevrimiçi

Özel Üye
Kayıt: 25/02/2012
İl: Antalya
Mesaj: 5003
GhostKoiÇevrimiçi
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 27 Ağustos 2021 21:04
[QUOTE=Yas400]Bazı formu çok bozulmuş, balıklar dışında aslında göze güzel hitap eden balıklar olduğunu düşünüyorum. Beslemeye de karşı değilim açıkçası. Seçici üretim ile balık geliştirilirken seçilmeyen balıklara ne olduğu konusu da bence tartışılması gereken bir meseledir etik olarak bakıyorsak. Pek çoğunun yem olarak kullanıldığını söylemeye gerek yok sanırım ki yem olmadan itlaf edilenlerin olduğu da bilinen bir gerçek aslında. Varyete dediğiniz özellikle albino balıklar hasta canlılardır ve bakımı çok zordur mesela. Hastalıklara aşırı duyarlıdır. Son dönemin modası diye gördüğüm fil kulak lepistesler bildiğiniz genetik bozukluğu olan canlılardır. Özellikle bu genetik bozukluğu sürdürmek istenince hiç etik tartışma görmezsiniz. Pek çok transgenetik balık albino varyeteler den fil kulaklardan abuk subuk varyetemsi çaprazlamalarla elde edilen balıklardan sağlıklı ve mutlu yaşar. Bence olayı etik yönüyle değerlendireceksek odak noktamız transgenetik değil varyete çılgınlığı olmalı.
[URL]https://www.fisheriessciences.com/fisheries-aqua/transgenik-baliklar-fayda-ve-riskleri.php?aid=18431[/URL]
Bu da incelemek isteyen arkadaşlar için burada durabilir. [/QUOTE]

Yukardaki mesajımda çoğu kişinin kafasını karıştıran yapay seleksiyon-Gdo(genetiği değiştirilmiş organizma) farkını açıklamaya çalıştım. Transgenikleri tercih etmeniz, onlarla duygusal bağ kurmanız sizlere kalmış.

Doğadan yakalanmış F0 bir soy hattı akvaryumda üretlmeye başladığı andan itibaren dönüşüm başlar, yapay seleksiyon, varyete, varyete çılgınlığı ortaya çıkar. Fakat bunların tamamı genlerine laboratuvarda müdahale edilmemiş canlılardır.

Linkini verdiğiniz makaleyi okudum. Bilimsel normlara uymakla birlikte, son derece kısa bir özet ve konuyu taraflı bir bakış açısıyla özetliyor. GDO'lu canlıların ekonomik/ticari getirisine odaklanmıştır. Ve bu canlıların insan sağlığına ya da doğaya verebileceği zararların önüne geçilmesi konusunda muğlak ifadeler kullanılmaktadır. O yüzden tek başına bir referans olarak kabul edilemez.

Dikkatimi çeken bazı noktaları alıntılayarak aktarmak istedim:

"Süleyman Akhan1*, Mehmet Ali Canyurt2 1Rize Üniversitesi, Su Ürünleri Fakültesi, Yetiştiricilik Bölümü, Rize 2Ege Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi, Yetiştiricilik Bölümü, Bornova, İzmir

Transgenik balık üretimi için temel prosedürler: (1) transfer edilecek genin dizaynı ve elde edilmesi, (2) hazırlanan yabancı genin balık üreme hücresine ya da zigota yerleştirilmesi, (3) transgenik balıkların izlenmesi, (4) transfer edilen genin ekspresyon ve fenotipinin belirlenmesi, (5) döllerdeki kalıtımına bakılması, (6) kalıcı olarak transgenik olan bireylerin seçilerek transgenik hattın oluşturulması olarak sıralanmaktadır (Levy ve ark., 2000).

Balıklar üzerinde yapılan gen transferi çalışmaları amaçlarına göre yedi ana başlık altında toplanabilir (Maclean ve Laight, 2000): (1) hızlı büyüme, (2) donma veya soğuğa karşı tolerans, (3)tuzluluğa tolerans, (4) hastalıklara karşı direnç kazandırma, (5) kısırlık, (6) metabolik modifikasyon, (7) farmakolojik proteinleri üretme.

Ticari olarak kültürü yapılan transgenik balıkların doğaya kaçmaları mümkündür. Çünkü balıklar ağ kafeslerde yetiştirilmektedir. Eğer kaçan balıklar yabani stoklarla çiftleşir ve üremeyi başarırsa modifiye edilmiş genin doğadaki bireylere taşınması olasıdır. Bu nedenle güvenlik amacıyla transgenik balıklara sıcak veya basınç şoku uygulanarak triplodizasyon yapılır. Fakat bu yöntem % 100 güvenilir değildir. Bu nedenle daha güvenilir olan GnRH hormonunun kodlayan GnRH geninin GAP bölgesi silinerek GnRH salgısı bloke edilirerek canlı tamamıyla kısırlaştırılmış olur (Dunham, 1999).

ransgenik su ürünlerinin uzun süreli tüketilmesinin etkilerinin ne olduğu bilinmemektedir. Ancak yabancı bir genin sucul organizmaya transferi bu canlıda bilinmeyen toksin ve alerjenlerin üretilmesine neden olabilir (Kelly 2005). Örneğin eğer kabuklu proteinini kodlayan gen balığa transfer edilirse, kabukluya karşı alerjisi olan herhangi bir insanın bu balığı yediğinde alerji olma riski vardır. Diğer potansiyel risk hastalıklara karşı direnci artan transgenik balık, insan sağlığını tehdit edebilecek yeni patojenlere konaklık edebilir. Dünya çapında transgenik organizmaların sağlığa etkisi konusunda önemli tartışma ve anlaşmazlık söz konusudur. Amerika Birleşik Devletleri ve Kanada bazı taransgenik canlıları benimsemesine rağmen Avrupa, bürokratik direnç ve anti- GDO’cu kanunlar nedeniyle transgenik canlıların üretimi ve tüketimini onaylamamaktadır (Rasmussen ve Morissey, 2007).

Sucul organizmalarda yapılan gen transferi çalışmalarında kullanılan hedef gen, alerjik etkiye neden olabilecek genel antimikrobiyal proteinleri kodlayan genlerin transfer edildiği bitkilerin aksine, genelde balık türlerine ait büyüme hormonunu kodlayan genlerdir. Şu ana kadar üretilen birçok transgenik balık prototipi ekstra büyüme hormonu geni transfer edilmiş canlılardır. Bu da, balıkta sadece biraz daha fazla büyüme hormonu salgılanmasını sağlamaktadır. Büyüme hormonu dışarıdan alınan proteini indirgeyen bir hormondur. Büyüme hormonu transfer edilmiş balık etinin insan gıdası olarak tüketilmesi tamamıyla güvenlidir. Ancak yine de büyüme hormonu geni taransfer edilmiş balığı tüketip tüketmemeye tüketiciler karar vereceklerdir (Aleström, 1996). (BU TAMAMIYLA ŞÜPHE UYANDIRAN BİR İFADEDİR)

Çevresel riskleri düşündüren en önemli olgu kültürü yapılan balıkların işletmelerden doğaya kaçmaları ve yabani formlarıyla etkileşmeleridir (Kapuscinski ve Hallerman, 1990; Maclean ve Laight, 2000; Ramirez ve Morrissey 2003). Kültür ortamında balıkların kaçmaması için ne kadar önlem alınırsa alınsın mutlaka yetiştirilen stoktan doğaya kaçış olmaktadır. Örneğin, Norveç’te kaçan kültür som balıkları Norveç nehirlerindeki som balıklarının % 30’unu oluşturmaktadır (FAO, 2002). Bu kaçan balıklar, doğada üreme yetenekleri zayıf olmalarına rağmen yabani som balıklarıyla çiftleşme riski taşımaktadır. Diğer taraftan hastalıklara karşı direnci artan transgenik balık, taşıyıcısı olduğu patojenleri yabani populasyonlara bulaştırma ve doğal stok yapısını bozma riski taşımaktadır. Kültür formlarının doğada üreme yetenekleri zayıf olmalarına rağmen yabani stoklarla çiftleşme riskleri bulunmaktadır (Rasmussen ve Morissey, 2007). Kaçan transgenik balıkların doğal stoklarla etkileşmesi biyoçeşitliliği olumsuz etkileyebilir. Şöyle ki; trasgenik bireylerde yabancı genin etkisiyle beslenme ve üreme gibi balık davranışları değişebilir. Yabancı genin etkisiyle daha saldırgan veya predatör hale gelen kaçan balıklar yabani populasyonlara dominant olabilir ve böylece hem doğal stokların yok olmasına hem de diğer türlerin tehlike altına girmesine neden olabilir (FAO, 2000). Antifriz proteini (AFP) transgeni taşıyan balıklar, daha hızlı büyüdüğü ve hastalıklara karşı daha dirençli olduğu için doğal stoklarla daha iyi rekabet edebilmektedir. Çalışmalar büyüme hormonu (GH) transfer edilmiş som balıklarının daha iyi yem almaları nedeniyle transgenik olmayan bireylere karşı baskın çıktığını göstermektedir (Devlin ve ark., 1999).
Birçok deniz türü yer değiştirme ve farklı ortamlarda üreme özelliklerine sahiptir, bu nedenle transfer edilen yabancı gen sadece yöresel populasyonları etkilemeyecek daha uzaklardaki populayonlara da yayılabilecektir. Bu durum, uzun zaman içerisinde populasyon dinamiğini ve yabani stokların devamlılığını etkileyecektir (FAO, 2000). Hem kültür stoklarında hem de doğal stoklarda genetik çeşitliliğin korunması su ürünleri yetiştiricileri açısından büyük önem arz etmektedir. Doğal stoklar ve taşıdığı genler gelecekteki araştırmalar ve yetiştiriciliğin geliştirilmesi için doğal bir gen bankası gibidir. Ayrıca geniş ıslah programlarında daha fazla genetik çeşitliliğe ihtiyaç duyulmaktadır. Bu nedenle transgenik balık araştırmaları ve üretilen transgenik balıkların doğal stoklar üzerine etkisi minimize edilmelidir (Dunham, 1999).

Yukarıda bahsi geçen riskleri yok edebilmek için transgenik stokların kısırlaştırılması önerilmektedir. Ancak günümüzde halen kullanılmakta olan kısırlaştırma teknikleri % 100 başarı sağlamadığı için kaçan balıkların yabani stokları etkilemesi yine muhtemeldir (Dunham ve ark., 2001; Dunham ve ark., 2004)

Fakat yeni mutant canlıların üretimi her zaman istenildiği gibi olmayabilmektedir. Üretilen bu canlılarda yüksek ölüm oranları anormal fenotipler ortaya çıkabilmektedir (Smith, 1999). Bu ve benzeri problemler hem bilimsel etik, hem de hayvan hakları açısından sorun olmaktadır."

Bu önemli özeti burada payaştığınız için kendi adıma çok teşekkür ederim.

Beğenenler: [T]168305,Yas400[/T][T]195096,K3r3m [/T]
+1: [T]168305,Yas400[/T]

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir