Göle balık salmak


emre90Çevrim Dışı

Kayıt: 14/07/2010
İl: Bursa
Mesaj: 985
emre90Çevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 28 Kasım 2010 20:06
Bende Cem Bey'e katılıyorum fakat bir yandan da Samet Bey'e katılıyorum evet krater göllerinde ve yapay göllerde böyle faaliyetler gösterilebilir hatta güzelde olur ama bu suların kesinlikle başka sulara akarsulara ve nehirlere karışmaması gerekir.

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

oguzgÇevrim Dışı

Kayıt: 11/09/2009
İl: Istanbul
Mesaj: 94
oguzgÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 21 Aralık 2010 21:41
Bunlar gerelsiz ve riskli işlerdir. Yapay bile olsa başka bir bölgenin balığını göle salmak doğru olmaz. Eninde sonunda bir şekilde başka sularada bulaşır. Çeşitli komplike olaylar sonucu etkileyebilir çevresini.
Kimsenin aklına gelmeyecek bir olay olur ve geri dönüşü olmayan zararlar doğurabilir.

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

urukhraiÇevrim Dışı

Özel Üye
Kayıt: 06/10/2010
İl: Izmir
Mesaj: 1057
urukhraiÇevrim Dışı
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 22 Aralık 2010 00:47
[QUOTE=oguzg]Bunlar gerelsiz ve riskli işlerdir. Yapay bile olsa başka bir bölgenin balığını göle salmak doğru olmaz. Eninde sonunda bir şekilde başka sularada bulaşır. Çeşitli komplike olaylar sonucu etkileyebilir çevresini.
Kimsenin aklına gelmeyecek bir olay olur ve geri dönüşü olmayan zararlar doğurabilir.
[/QUOTE]

Göldeki mevcut balıkların nereden geldiğini düşünüyorsunuz ? Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'nın gölleri balıklandırma çalışmaları için her yıl milyarlarca balığı göl ve göletlere bıraktığını biliyor musunuz ? Göz%20Kirpma
Bırakılan balıkların bir kısmı bölgenin yerel balığı değildir. Örneğin Esox lucius yaşamayan göllere Esox lucius bırakılıyor, sudak bırakılıyor, tatlı su levreği bırakılıyor vs. 

Su şartları ve özellikle de su sıcaklığı uyumlu olmazsa zaten birçok akvaryum balığı Cyprinidae'ler hariç göl şartlarına uyum sağlayamayacaktır. Işık ve Su sıcaklığı (Photoperiod/Thermoperiod) üremedeki en temel belirleyicilerdir. Eğer bu belirleyiciler uyumsuz olursa balık üreme isteğini kaybeder..

Doğal seleksiyona güvenin.. 
urukhrai2010-12-22 01:26:01

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

oguzgÇevrim Dışı

Kayıt: 11/09/2009
İl: Istanbul
Mesaj: 94
oguzgÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 23 Aralık 2010 00:46
Tarım ve köyişlerinin yaptığı çalışmaları herkes gibi bende biliyorum.
Endemik olmayan balıkların sulara bırakılmasına da karşıyım. Ama devlet eliylede, bilinçsiz insanlar tarafından da yapılıyor ne yazıkki. (Gerçi yazdığınız balıkların bazıları Türkiyede doğal olarak bulunan balıklar galiba)

Doğa kendisini düzenler diyerek doğanın dengesini bozabilecek hareketler yapılmasıda bana pek akıllıca gelmiyor. Ayrıca bunun doğaya karşı saygısızlık olacağını düşünüyorum.

Zaten yaşamını sürdüremeyecek bir balığı alıp, tamamen yabancı olduğu bir ortama koymakta balık için hiç hoş olmasa gerek. Zaten başarısız bir girişim olacağını bile bile işkence çektirmeye gerek yok.

Yabancı bir türün çevrede yaratacağı tahmin edilemeyen zararlarda muhtemeldir. Tarihte örnekleri var.

Dediğim gibi bunlar gereksiz ve riskli işler.


Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

magicworldÇevrim Dışı

Kayıt: 31/01/2009
İl: Isparta
Mesaj: 683
magicworldÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 24 Aralık 2010 19:52

Arkadaşlar benim bildiğim kadarıyla Türkiyede doğal akvaryum balığı çok az daha doğrusu araştırmadım.....Yanlız ben AFYON - DİNAR lı olarak 12-13 yaşlarında dinarda bol olan doğal geniş su kanalından akvaryum balığı yakalıyorduk ve şu anda o balıklar var lepites büyüklüğünde renkli idiler tabi biz yakalayıp  su bardağına koyuyorduk akvaryum dan bi haberdik çocuktuk....Dinara gittiğimde o balıkları yakalamaya çalışacağım ama aklıma şu soru geldi bu balıklar kışın  neden ölmüyor yada donmuyor....Benim demasoniden yazın sallsam eminim büyür ama kışın ne olur bilmem....

Yanlız su kanalında kurbağa su yılanı ve akvaryum balığından başka bir canlı yok....
magicworld2010-12-24 20:23:30

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

XXLODOSXXÇevrim Dışı

Kayıt: 31/10/2010
İl: Istanbul
Mesaj: 274
XXLODOSXXÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 25 Aralık 2010 06:50
Evet birçok arkadasın yorumlarını okudum ve hemen hemen hepsine katılıyorum. Böle bilinçsizce birşey yapmak asla doğru birşey değildir. Sonuclarının neler doğuracagını tahmin edemeyiz.

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

ahbeabiÇevrim Dışı

Özel Üye
Kayıt: 09/05/2007
İl: Antalya
Mesaj: 751
ahbeabiÇevrim Dışı
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 16 Temmuz 2011 14:34
Geçen sene eylül ayındaki mesajımda katil yosununun ilerleyişini yazmışım. Tekrar hatırlayalım...


[QUOTE=ahbeabi]

Çok haklısınız Murat Bey. Bir önceki sayfada Cem Bey de bu türlere dikkat çekmişti. Çok tehlikeli bir istilacı gerçekten. Stuttgart'taki Tropikal Akvaryum Müzesi aracılığıyla Avrupa'ya giriş yapan bu yosun türü iki yıl sonra Monaco Okyanus Müzesi'ne üretim amacıyla ulaştırılmış. Daha sonra buradan Akdeniz'e karışarak kısa sürede büyük bir yayılım göstermiş.

Kısa zamanda tüm Akdeniz'in tabanı bu görüntüyü alabilir.
 
 
 
Detaylı bilgi için buraya bakabilirsiniz.
 
İşin daha da trajik yanı bu türü 3 yıl önce İstanbul'da bazı akvaryumcularda gördüm. Niye sattıklarını sorduğumda, "deniz akvaryumu olup da mercan ve anemonlarla uğraşmak istemeyenler için çok güzel bir seçenek, üstelik yazın soğutucu derdi de yok, kolay kolay ölmeden rahatlıkla her ortamda büyüyor" diye bir de ballandırarak anlattılar. Bilinçsiz akvaristlerce tatlı su tanklarındaki su mercimeği gibi düzenli olarak fazla gelen kısmın toplanıp atılması kaçınılmaz. Bunun çöp yerine kanalizasyon sistemi ile yapılması durumunda risk her zaman kapıda.
 
Bir diğer tür olan  Caulerpa Racemosa ise Çanakkale'de çoktan yayılmış durumda. İlgili habere buradan ulaşılabilir.
 
Bunlar toksik türler oldukları için otçul beslenen canlılarca tüketilemiyor. Doğal habitatlarındaki düşmanları ise bizim sularımızda endemik olarak bulunmuyor.
 
Sonuç olarak her geçen gün denizlerimizin derinliklerinde sinsice ilerleyen bir katile sahibiz. Bir 10 yıl sonra daldığımız zaman bundan başka hiçbir bitki göremememiz, yaşamı bunlara bağlı binlerce tür deniz canlısını da kıyılarımızda yok olmaya terketmemiz artık felaket senaryosu olmaktan öte bir durumda.
 
 Bunun sebebi 99% vakalarda görüldüğü gibi yine insan eli.
 
 
[/QUOTE]

 
 Ve bugünkü Hürriyet Gazetesi'nin haberi.

 Bahsi geçen bölge, benim çocukluğumu geçirdiğim, karadan kerteriz alarak elimle koymuş gibi bulabildiğim Mercan, Çupra, Mırmır, Karagöz, Sargoz, İzmarit, Sarpa, hatta Grida, Lagos, Orfoz gibi çok değerli balıkların meralarını içermekte. Şu anda bu bölgeler katilin istilası altında...

 Bu yayılış önlenemeyeceğine göre sırada Antalya Körfezi açıklarındaki yüzlerce mera bulunuyor. Bunu Beldibi, Kemer, Tekirova, Adrasan, Karaöz gibi eşsiz sualtı güzelliklerini, canlı çeşitliliğini barındıran sahillerimiz izleyecektir.

 Ardından Demre, Kaş ve Güneybatı Akdeniz bölgesindeki paha biçilemez sualtı yaşam alanları ve yurdumuzun tartışmasız en önemli dalış noktaları istilanın sonraki durakları olacak.

 Buradan sonra katilin ısı ve su şartları toleransına bağlı olarak ilerleyişi yavaşlayacak ve bir noktada duracaktır. Şimdilik.

 - Peki sorumlu kim?
 - Monaco Okyanus Müzesi'ndeki bir veya birkaç dikkatsiz çalışan.
 - Yani İnsan...


 Görülen o ki geçen yıl yazdığım felaket senaryosunun tarihini erkene çekmem gerekecek.
 
 Ve benim gördüğüm güzellikleri çocuklarımın belki de göremeyecek olması beni tarifsiz derecede üzüyor...


Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

emre90Çevrim Dışı

Kayıt: 14/07/2010
İl: Bursa
Mesaj: 985
emre90Çevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 22 Temmuz 2011 01:43
Çok haklısın Aykut abi su ürünleri mühendislerinin bence bu konuda çalışma yapmaları gerek bu bitkiyi öldürecek şeyleri belirleyip yapmak gerek ya da sudaki canlıları etkilemiyecek bir kimyasalla bu bitkilerin öldürülmesi ve temizlenmesi gerekir bir an önce organize olunması gerektiğini düşünüyorum.

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

baskabirseyÇevrim Dışı

Özel Üye
Kayıt: 31/01/2011
İl: Antalya
Mesaj: 838
baskabirseyÇevrim Dışı
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 22 Temmuz 2011 14:25
Antalya belekte golf sağlarında ki havuzlara zebra salma düşüncesi vardı bende o öyle kaldı. Aslında   böcekler ve kurbağalar dışında canlıda yoktu.

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

urukhraiÇevrim Dışı

Özel Üye
Kayıt: 06/10/2010
İl: Izmir
Mesaj: 1057
urukhraiÇevrim Dışı
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 23 Temmuz 2011 14:01
Bu yosunu yok etmek yerine, endüstriyel amaçlı kullanım alanlarını tespit ederek kullanışlı hale getirmek gerekir diye düşünüyorum. Zaten endüstriyel kullanıma açılarak ekonomik olarak değerlendirilirse insanoğlu klasik vahşetini göstererek soyunu kurutacaktır. Bari bir işe yaramış olur :)

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

ahbeabiÇevrim Dışı

Özel Üye
Kayıt: 09/05/2007
İl: Antalya
Mesaj: 751
ahbeabiÇevrim Dışı
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 03 Ağustos 2011 11:34
Bu yosunun bir tüketicisi sularımızda bulundu sonunda.

Katil yosuna tek silah: salyangoz

Bu tabii sevindirici bir haber. En azından karasularımızdaki bir canlı türü bu işgalci yosunu tüketebiliyor ve toksik etkisinden zarar görmüyor.

Yalnız şöyle bir ironi bulunmakta; Süveyş Kanalı yoluyla ülkemiz sularına giriş yapmış ve yayılım göstermiş bir İran Körfezi canlısı, Monaco Okyanus Müzesi yoluyla ülkemiz sularına giriş yapmış ve yayılım gösteren bir Pasifik Okyanusu türünü yiyor.
Ve bu olay Antalya sahillerinde oluyor.

Her ikisi de bu bölgede endemik olmayan bu canlıların savaşı mutlaka sonunda bir şekilde zarar getirecek.
Bu çok çeşitli şekillerde gerçekleşebilir. Örneğin katil yosunla beslenmeyen fakat bu salyangozu beğenerek tüketen bazı endemik türlerimiz salyangozun bu değişim gösteren beslenme alışkanlığı nedeniyle zehirlenmeler, popülasyonunda kırımlar yaşayabilir.
Ya da örneğin kısıtlı besin kaynakları nedeniyle popülasyonu kontrol altında olan bu salyangoz, böyle hızlı yayılım gösteren bir besin maddesiyle buluşması nedeniyle kısa sürede çok yüksek bir hızla çoğalabilir. Bu kez katil yosun değil çok yüksek rakamlara ulaşmış ve yerel bitkilere saldırmış salyangozla mücadele yolları aramaya başlarız.

Öyle veya böyle, bu doğal bir süreç değil ve sonucu doğamızı etkileyecek.


Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

POSEIDONÇevrim Dışı

Kayıt: 21/11/2006
İl: Tekirdag
Mesaj: 88
POSEIDONÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 11 Ocak 2013 17:08
Sualtındaki doğal alanlarında çoğalan bir bitkinin tonajlı hasatının yapılmasını basit bir şey sananlar yanılgıya düşüyorlar.
Katil yosun sandığınız gibi sevimli bir bitki değil dostlar. Öyle hayvan yemi mayvan yemi olmaz ondan. :)

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

Mustafa KısacıkÇevrim Dışı

Özel Üye
Kayıt: 29/10/2007
İl: Malatya
Mesaj: 274
Mustafa KısacıkÇevrim Dışı
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 24 Mart 2013 17:50
[QUOTE=osman_yilmaz02][QUOTE=masterpc]Ben KÜTAHYA'da oturuyorum.Kaplıcaları çok fazladır.Bir göl 25-28 sıcaklığındaydı.Birde ne göreyim.Doğal lepistes sürüsü.Ben 3 erkek 13 dişi getirdim koydum akvaryuma.Kendileri öldüler ama yavruları yetiyor.
----
Göllerde diyer balıklarda yaşayabilir belki.Neden olmasın?
[/QUOTE]
   Haluk Bey, lepistes dediğiniz tür, aslında ülkemizin çoğu göl ve durgun sularında yaşayan halkın sinek balığı olarak adlandırdığı bi balık türüdür. Yani o balıklar oraya bırakılmamış. Zaten doğal ortamları orası.[/QUOTE]

         Bahsettiğiniz sivrisinek balıklarının da doğal ortamı Türkiye değildir. Onlar da sonradan ülkemizi getirilen balıklar arasındandır.

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

lojistisyenÇevrimiçi

Özel Üye
Kayıt: 26/11/2016
İl: Istanbul
Mesaj: 1683
lojistisyenÇevrimiçi
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 05 Haziran 2021 23:08
Konuyu hortlatıyorum.
Ben balıktan ziyade salyangoz bırakmayı düşündüm ama tabi önce araştırmak lazım. Mesela tankta önüne geçilmesi zor bir şekilde çoğalan ramshornları toplayıp bırakayım diye düşündüm. Sazlibosna barajının kendine has bir tabiatı olmadığından dışarıdan müdahale etmek istedim sadece. Yoksa diğer göller ve akarsulara müdahale etme niyetim yok.

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir