Kendini idare edebilen sistemler nasıl kurulur?
Gönderim Zamanı: 02 Nisan 2010 02:51
Gerçekden çok güzel bi konuya değinmişsiniz çok teşekkür ederim.enginkoc34 2010-04-02 21:44:55
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 05 Nisan 2010 16:17
Mükemmel bir konu. Yine Onur'dan...
Bir katkı da ben yapayım; 28 dereceye kadar ısıtılan tanklarda (soğuk su tanklarında daha da verimli, ömür bakımından) midye kullanımı da sisteme ciddi katkı yapacaktır. Hele ki su oturmuş, tortulanmış, bakteri ve besin olarak dengelenme eğilimindeyse midyeler filtre emiş borusunun yakını gibi az da olsa su dönüşü olan yerlere konumlandırılırlarsa su değerlerine oldukça güzel katkı yapacaklar, suyu filtreleyerek nitrat miktarının azalmasına da katkı sağlayacaklardır. Ben deneme amaçlı olarak eklediğim midyelerden sonra nitrat miktarına göre yaptığım su değişimlerini 7 gün yerine 8-9 günde bir yapma şansı kazandım. Yine de haftada 1 %15 kadar değişim yapıyorum ama 300 litreye 6 iri midye su kimyasını az da olsa toparladı diyebilirim. Tabi ki yerim olsa, canlı yüküm daha az olsa 20 midyeye kadar çıksam çok daha iyi sonuçlar alacağıma inanıyorum...
Konuya genişlik sağlamak adına yapmak istediğim bir katkıydı. Kendine yeten veya az müdahale ile sürüp giden sistemler için önemli yumuşakçalardan birisi bence midye. Daha fazla irdelenmeyi hak ettiğine inanıyorum.
Bununla ilgili de bir soru ortaya atayım. Cd kutusu gibi bir yere konmamış, kumda serbest gezebilecek durumdaki midyeler, epey kum kütlesini iteleyerek yer değiştiriyorlar, bu hareketin oksijensiz ortamı bozma olasılığı var mıdır? Sistemde ciddi bir problem oluşturur mu? Ben 6 midyenin 1 hafta gezmesine müsahade ettim, bitkiler son derece kuvvetli köklenmişler diye mi yoksa midyeler bu köklerden uzak duruyorlar diye mi bilmiyorum ama herhangi bir bitki hasarı, yerinden çıkma (stem bitkilerde bile) gözlemlemedim, su kimyasında da tespit edilebilir bir nitrit, amonyak artışı vs olmadı...
Sevgiler...
Kaan ERDAL 2010-04-05 16:21:39
Bir katkı da ben yapayım; 28 dereceye kadar ısıtılan tanklarda (soğuk su tanklarında daha da verimli, ömür bakımından) midye kullanımı da sisteme ciddi katkı yapacaktır. Hele ki su oturmuş, tortulanmış, bakteri ve besin olarak dengelenme eğilimindeyse midyeler filtre emiş borusunun yakını gibi az da olsa su dönüşü olan yerlere konumlandırılırlarsa su değerlerine oldukça güzel katkı yapacaklar, suyu filtreleyerek nitrat miktarının azalmasına da katkı sağlayacaklardır. Ben deneme amaçlı olarak eklediğim midyelerden sonra nitrat miktarına göre yaptığım su değişimlerini 7 gün yerine 8-9 günde bir yapma şansı kazandım. Yine de haftada 1 %15 kadar değişim yapıyorum ama 300 litreye 6 iri midye su kimyasını az da olsa toparladı diyebilirim. Tabi ki yerim olsa, canlı yüküm daha az olsa 20 midyeye kadar çıksam çok daha iyi sonuçlar alacağıma inanıyorum...
Konuya genişlik sağlamak adına yapmak istediğim bir katkıydı. Kendine yeten veya az müdahale ile sürüp giden sistemler için önemli yumuşakçalardan birisi bence midye. Daha fazla irdelenmeyi hak ettiğine inanıyorum.
Bununla ilgili de bir soru ortaya atayım. Cd kutusu gibi bir yere konmamış, kumda serbest gezebilecek durumdaki midyeler, epey kum kütlesini iteleyerek yer değiştiriyorlar, bu hareketin oksijensiz ortamı bozma olasılığı var mıdır? Sistemde ciddi bir problem oluşturur mu? Ben 6 midyenin 1 hafta gezmesine müsahade ettim, bitkiler son derece kuvvetli köklenmişler diye mi yoksa midyeler bu köklerden uzak duruyorlar diye mi bilmiyorum ama herhangi bir bitki hasarı, yerinden çıkma (stem bitkilerde bile) gözlemlemedim, su kimyasında da tespit edilebilir bir nitrit, amonyak artışı vs olmadı...
Sevgiler...
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 09 Nisan 2010 18:30
Böyle mühim konular neden bu kadar az ilgi görüyor hiç anlamıyorum...
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 10 Nisan 2010 01:24
[QUOTE=FurkanAlbayrak]Böyle mühim konular neden bu kadar az ilgi görüyor
hiç anlamıyorum...[/QUOTE]
İşin ticari yönü olarak hiçbir akvaryumcu/üretici bir kere alınıp sonra kendi kendine devam edecek sistemlere hoş bakmaz.
Buna karşılık, balık, bitki gibi canlıları besleyen kişilerin neredeyse tamamına yakını durağanlığı sevmez. Al koy kenara ve öylece dursun istemez. Sürekli ilgilenebileceği, hobi olarak zaman ayırıp stres atacağı, ister keyif açısından ister kendini tatmin açısından sürekli büyüyen, üreyen, çoğalan bir sistem ister. Hareketlilik kişinin ruhunda gizliden oluşan durgunluğu canlandırır, rahatlama sağlar.
Kabaca anlattığım bu değerlendirmeyi baz alarak asla yeterince ilgi görmeyeceğini de söyleyebilirim. İlgilenen kesim toplamda %1 (yüzde bir) belki olur. Gerçekleştirenler ise en iyimser olasılıkla %0,01 (onbinde bir) bile olmayabilir. Bunu ayrı bir konuda yapacağımız bir anketle araştırabiliriz.
İşin ticari yönü olarak hiçbir akvaryumcu/üretici bir kere alınıp sonra kendi kendine devam edecek sistemlere hoş bakmaz.
Buna karşılık, balık, bitki gibi canlıları besleyen kişilerin neredeyse tamamına yakını durağanlığı sevmez. Al koy kenara ve öylece dursun istemez. Sürekli ilgilenebileceği, hobi olarak zaman ayırıp stres atacağı, ister keyif açısından ister kendini tatmin açısından sürekli büyüyen, üreyen, çoğalan bir sistem ister. Hareketlilik kişinin ruhunda gizliden oluşan durgunluğu canlandırır, rahatlama sağlar.
Kabaca anlattığım bu değerlendirmeyi baz alarak asla yeterince ilgi görmeyeceğini de söyleyebilirim. İlgilenen kesim toplamda %1 (yüzde bir) belki olur. Gerçekleştirenler ise en iyimser olasılıkla %0,01 (onbinde bir) bile olmayabilir. Bunu ayrı bir konuda yapacağımız bir anketle araştırabiliriz.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 10 Nisan 2010 02:00
[QUOTE=kgurkan][QUOTE=FurkanAlbayrak]Böyle mühim konular neden bu kadar az ilgi görüyor
hiç anlamıyorum...[/QUOTE]
İşin ticari yönü olarak hiçbir akvaryumcu/üretici bir kere alınıp sonra kendi kendine devam edecek sistemlere hoş bakmaz.
Buna karşılık, balık, bitki gibi canlıları besleyen kişilerin neredeyse tamamına yakını durağanlığı sevmez. Al koy kenara ve öylece dursun istemez. Sürekli ilgilenebileceği, hobi olarak zaman ayırıp stres atacağı, ister keyif açısından ister kendini tatmin açısından sürekli büyüyen, üreyen, çoğalan bir sistem ister. Hareketlilik kişinin ruhunda gizliden oluşan durgunluğu canlandırır, rahatlama sağlar.
Kabaca anlattığım bu değerlendirmeyi baz alarak asla yeterince ilgi görmeyeceğini de söyleyebilirim. İlgilenen kesim toplamda %1 (yüzde bir) belki olur. Gerçekleştirenler ise en iyimser olasılıkla %0,01 (onbinde bir) bile olmayabilir. Bunu ayrı bir konuda yapacağımız bir anketle araştırabiliriz. [/QUOTE]
Bence mükemmel bir tespit, helal olsun diyorum...
Ama işin bir de sakıncası var; kendi kendine yeten sistemler dışında diğer tüm sistemler bir gün sorun yaşamaya mahkumdur. Ben de sistemim kendi kendine yetse de, mutlaka yeni bitki, balık sokmak istiyorum sisteme, değişiklik bana zevk veriyor. Abartılmadığı müddetçe hafif müdahaleler bence de hobiyi dinamik tutuyor, önemli olan canlı öldürmeden bunları yapabilme becerisi edinmek.
Kaan ERDAL 2010-04-10 02:00:37
İşin ticari yönü olarak hiçbir akvaryumcu/üretici bir kere alınıp sonra kendi kendine devam edecek sistemlere hoş bakmaz.
Buna karşılık, balık, bitki gibi canlıları besleyen kişilerin neredeyse tamamına yakını durağanlığı sevmez. Al koy kenara ve öylece dursun istemez. Sürekli ilgilenebileceği, hobi olarak zaman ayırıp stres atacağı, ister keyif açısından ister kendini tatmin açısından sürekli büyüyen, üreyen, çoğalan bir sistem ister. Hareketlilik kişinin ruhunda gizliden oluşan durgunluğu canlandırır, rahatlama sağlar.
Kabaca anlattığım bu değerlendirmeyi baz alarak asla yeterince ilgi görmeyeceğini de söyleyebilirim. İlgilenen kesim toplamda %1 (yüzde bir) belki olur. Gerçekleştirenler ise en iyimser olasılıkla %0,01 (onbinde bir) bile olmayabilir. Bunu ayrı bir konuda yapacağımız bir anketle araştırabiliriz. [/QUOTE]
Bence mükemmel bir tespit, helal olsun diyorum...
Ama işin bir de sakıncası var; kendi kendine yeten sistemler dışında diğer tüm sistemler bir gün sorun yaşamaya mahkumdur. Ben de sistemim kendi kendine yetse de, mutlaka yeni bitki, balık sokmak istiyorum sisteme, değişiklik bana zevk veriyor. Abartılmadığı müddetçe hafif müdahaleler bence de hobiyi dinamik tutuyor, önemli olan canlı öldürmeden bunları yapabilme becerisi edinmek.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 10 Nisan 2010 11:21
Kendini idare edebilen sistemler derken bu hiçbir şeyi değiştiremeyeceğiz anlamını taşımıyor.Bu sistemlerde bitkiler veya yosunlar var olduğu için mutlaka sürekli bir değişime uğrayacaktır.Bazı bitkiler veya mikrocanlılar değişen yapı sonrasında azalacak ya da artacaktır.Bu da sürekli bir değişim ve gelişim demektir.Şu an evde bulunan tankımdan hala aynı tadı alabiliyorum.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 10 Nisan 2010 12:18
[QUOTE=unotim123]Kendini idare edebilen sistemler derken bu hiçbir şeyi değiştiremeyeceğiz anlamını taşımıyor.Bu sistemlerde bitkiler veya yosunlar var olduğu için mutlaka sürekli bir değişime uğrayacaktır.Bazı bitkiler veya mikrocanlılar değişen yapı sonrasında azalacak ya da artacaktır.Bu da sürekli bir değişim ve gelişim demektir.Şu an evde bulunan tankımdan hala aynı tadı alabiliyorum.[/QUOTE]
Onur, sen ve ben bunu biliyoruz ama bir çok kişi için kendini idare eden sistem deyince sanki "bir kere kur, sonra hiç dokunma" gibi algılanabiliyor. Aynı zamanda ve aslında ciddi bir harekette yapmıyorsun. Sadece gereken minimal destek, mesela eksilen suyun eklenmesi gibi zorunlu desteği sağlıyorsun. Durup durup tür değiştirmiyorsun. Sürekli yeni eklemeler yapmıyorsun. Suyla, ışıkla oynamıyorsun veya kimyasallar kullanmıyorsun. Gel gör ki hareketlilik bütün bunları içeriyor. O kadar harekette istesen de istemesen de değişen koşulları dengelemek için su değiştirmek, ilaç kullanmak gerekiyor. Yeni balık daha fazla yem demek, daha fazla yem muhtemelen daha fazla artık demek. Bu da dengenin hızla bozulması demektir. Yük artınca dengenin bozulması kaçınılmazdır.
Önce dengeyi bulmak gerekir. Hareketliliğin temeli ise dengesizliğe dayalıdır.
NOT: Bu yazdıklarımı sana cevap gibi algılayabilecekler için ekliyorum ki bu yazı daha çok yazdıklarımızı bizim tartışmamız sananlar için açıklamadır.
Onur, sen ve ben bunu biliyoruz ama bir çok kişi için kendini idare eden sistem deyince sanki "bir kere kur, sonra hiç dokunma" gibi algılanabiliyor. Aynı zamanda ve aslında ciddi bir harekette yapmıyorsun. Sadece gereken minimal destek, mesela eksilen suyun eklenmesi gibi zorunlu desteği sağlıyorsun. Durup durup tür değiştirmiyorsun. Sürekli yeni eklemeler yapmıyorsun. Suyla, ışıkla oynamıyorsun veya kimyasallar kullanmıyorsun. Gel gör ki hareketlilik bütün bunları içeriyor. O kadar harekette istesen de istemesen de değişen koşulları dengelemek için su değiştirmek, ilaç kullanmak gerekiyor. Yeni balık daha fazla yem demek, daha fazla yem muhtemelen daha fazla artık demek. Bu da dengenin hızla bozulması demektir. Yük artınca dengenin bozulması kaçınılmazdır.
Önce dengeyi bulmak gerekir. Hareketliliğin temeli ise dengesizliğe dayalıdır.
NOT: Bu yazdıklarımı sana cevap gibi algılayabilecekler için ekliyorum ki bu yazı daha çok yazdıklarımızı bizim tartışmamız sananlar için açıklamadır.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 10 Nisan 2010 16:43
[QUOTE=unotim123]Kendini idare edebilen sistemler derken bu hiçbir şeyi değiştiremeyeceğiz anlamını taşımıyor.Bu sistemlerde bitkiler veya yosunlar var olduğu için mutlaka sürekli bir değişime uğrayacaktır.Bazı bitkiler veya mikrocanlılar değişen yapı sonrasında azalacak ya da artacaktır.Bu da sürekli bir değişim ve gelişim demektir.Şu an evde bulunan tankımdan hala aynı tadı alabiliyorum.[/QUOTE]
Bir kere kur sonra dokunma olayından bahsetmiyorum, illa ki ufak tefek müdahale olacak, ama sık sık bitki söküp dikme, yeni canlı alma vs durumlarında sorun yaşama riski her zaman daha yüksek bunu söylüyorum. 1 kere balık alınıp mesela 3-4 sene başka canlı sokmamak, habire bitki söküp dikmemek, tankın genel havasını değiştirmemek daha güvenlii değil mi sistemlerimiz için? Kimisi çabuk sıkılır, sürekli yenilik değişiklik ister, o zaman da kendine yeten sistem kurma şansı daha az olur... Bunu demek istiyorum.
Ben biraz maymun iştahlı olduğum için bunu tatmin etme adına bir akvaryum daha kurdum, büyük akvaryumuma çok az dokunurken buna daha sık müdahale ediyorum.
Kaan ERDAL 2010-04-10 16:44:31
Bir kere kur sonra dokunma olayından bahsetmiyorum, illa ki ufak tefek müdahale olacak, ama sık sık bitki söküp dikme, yeni canlı alma vs durumlarında sorun yaşama riski her zaman daha yüksek bunu söylüyorum. 1 kere balık alınıp mesela 3-4 sene başka canlı sokmamak, habire bitki söküp dikmemek, tankın genel havasını değiştirmemek daha güvenlii değil mi sistemlerimiz için? Kimisi çabuk sıkılır, sürekli yenilik değişiklik ister, o zaman da kendine yeten sistem kurma şansı daha az olur... Bunu demek istiyorum.
Ben biraz maymun iştahlı olduğum için bunu tatmin etme adına bir akvaryum daha kurdum, büyük akvaryumuma çok az dokunurken buna daha sık müdahale ediyorum.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 10 Haziran 2010 05:51
Ciklit akvaryumlarında daha da açık olmak gerekirse,kumlu,kayalıklı taşlardan oluşan bir akvaryumda kendi kendini idare eden sistem nasıl olmalıdır,cevap için şimdiden teşekkürler.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 10 Haziran 2010 09:15
Onur Bey'i çalışmalarından dolayı tebrik ediyorum.
30-35 litrede:
8 Adet Cory
5 Adet Acı Balık
6 Adet midye
10-12 Adet elma & mavi salyangoz
3 Adet karides
20-25 Kök bitki.
Biliyorum canlı yoğunluğu biraz fazla gibi görünüyor, ancak bitkiler için herhangi bir destek kullanmadığımdan bu şekilde daha sağlıklı bir idare oluşacağını düşünüyorum. [EDIT]maviyeşil,2015-06-22 13:14:19[/EDIT]
30-35 litrede:
8 Adet Cory
5 Adet Acı Balık
6 Adet midye
10-12 Adet elma & mavi salyangoz
3 Adet karides
20-25 Kök bitki.
Biliyorum canlı yoğunluğu biraz fazla gibi görünüyor, ancak bitkiler için herhangi bir destek kullanmadığımdan bu şekilde daha sağlıklı bir idare oluşacağını düşünüyorum. [EDIT]maviyeşil,2015-06-22 13:14:19[/EDIT]
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 11 Haziran 2010 20:44
Onur tebrikler güzel bir çalışma, şimdi ikincisini kuruyorum aynı sistemin, sayende akvaryumun tadına vardım, teşekkürler...
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 12 Haziran 2010 09:08
İrili ufaklı 4 tankım var sistemin kendi kendini idame ettirmesi teoride çok hoş bir şey ama yalnızca hobi olarak yaptığım günlük sisterisimi attığım ve ilgi ve emek verdiğim bu hobide kesinlikle bana uygun bir yöntem değil.Tatil dçnemlerinde bir tek zaman ayarlayıcı priz ve otomatik yemleme makinası kullanıyorum o kadar çoğu hobicinin de benim gibi düşündüğünü sanıyorum
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 12 Haziran 2010 10:23
Bu sadece uğraşma meselesi değildir Hayri Bey,bu tür sistemlerde balıklar daha sağlıklı ve daha hızlı büyürler.Önemli olan bu tür sistemleri gerçekten layığıyla idame ettirebilmektir.
[QUOTE=shark26]Ciklit akvaryumlarında daha da açık olmak gerekirse,kumlu,kayalıklı taşlardan oluşan bir akvaryumda kendi kendini idare eden sistem nasıl olmalıdır,cevap için şimdiden teşekkürler. [/QUOTE]
[QUOTE=shark26]Ciklit akvaryumlarında daha da açık olmak gerekirse,kumlu,kayalıklı taşlardan oluşan bir akvaryumda kendi kendini idare eden sistem nasıl olmalıdır,cevap için şimdiden teşekkürler. [/QUOTE]
Bunu efektif olarak aquaponic tarzı sistemlerde sağlayabiliriyoruz malesef.Ya da bambu koyulabilir.Çeşitli yöntemler mevcut.Sizin hangisi kolayınıza gelirse.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir