Özel Tür Lepistes Tavsiye
Grevde olduğum için konu ile alakası olmayan, teknikte olmayan , hatta başlıklada hiç bir şekilde alakası olmayan bir yazı yazasım geldi.İster okuyun isterseniz okumayın.
UFOLULAR’ın dünyayı istila Planı Bölüm II. ( Türklerle dans )
- bölümden
sonra 2. bölümüde yazmasak olmaz. ( Okumadan önce ekrana tuz dökmeyi unutmayınız.)
- Merkez merkez gezgin II kaptanı konuşuyor cevap verin. Tamam . Pıhhh
- Merkez dinlemede tamam pıhhh
- Merkez neden bu ışıkları yanıp söndürdüğümüz anlamıyorum.Getirelim savaş filosunu kafadan dalalım gezegene , neden bu kadar, ince işçilik yapıyoruz ki . tamam Pıhh
- Olmaz gezgin II kaptanı, bu ,işlerin raconu var oğlum.Sen bilmezsin racona ters kafadan istila..önce kıllandırmak için ışık sonra cip, İcat çıkarma başımıza ,İşine bak sen tamam pıhhh
- Yaw kaynaklara çöküp , bunları köle yapmayacakmıyız zaten , yemişim raconu , dalalım bitsin gitsin işte. Pıhh
- Çok konuşma bakayım sen , emirleri uygula., gemiye ışınlayın birilerini çip takın .tamam. pıhhh
- Artize bak artize , yetkisi varya ,raconu
varmışmış.Biz bilmiyoruz sanki akrabaların
sayesinde merkez komutanı olduğunu.Neyse
ışınlayın şurdan birilerini cip takalım sağına
soluna
- Kaptan birisine çip taktık ama bir şey olmuyor
- Nasıl bir şey olmuyor ?
- Hiçbir komutumuza uymuyor. Şu an uyku modunda olması lazımdı ama uyanık ve geminin sağını solunu kurcalıyor.
- Nasıl ya ?
- Birde sorular sorup duruyor.
- Ne soruyor.?
- Bu alet kaç basarmış ? kaça almışız.? Çok yakıyormuymuş ? iyi kaçıyormuymuş.? Aynısı amcaoğlunda varmış
- Nerden aldınız elemanı ?
- Türkiyeden kaptan
- Yahu açık emir var.A dangalaklar sürüsü, Türkiyeden adam kaçırılmayacak diye.geçen görev ekininin aldığıda böyle çıkmış. Ülkede bunlara ne yapıyorlarsa artık , hiçbir şey bunları etkilemiyormuş. Birde o kadar meraklı yaratıklarmış ki , Kumanda odasına dalıp , gördüğü her düğmeye başmış deyyüs , Az kaldı düşürüyormuş koca uçan daireyi. . Aldığınız yere geri ışınlayın:merkez sorarsa böyle bir şey olmadı. Akıllı olun.
- Merkez merkez gezgin II kaptanı konuşuyor tamam. Pıhhh
- He evladım görev tamam mı ? tamam pıhh
- Tamam merkez pıhh.
- İyi iyi geri dönün o zaman , Haa yolda bir yıldız patlaması olmuş , Adromeda galaksisi tarafından kaptırın gelin.Tamam pıhh
- Merkez gelirken birkaç canlı numunesi getirebilirmiyim. ? Tamam pıhh
- Lannn , yine mi. ? getirmeyin oğlum her gezegenden canlı Tamam pıhh
- Yahu 3 çeşit getirsek F0 diye okurturduk yaw. ? tamam pıhh
- Oğlum bah kırdıracaksınız kafanızı ha, geçen birileri geldi. Yılanları varmış. En büyük av bunlarmışmış.Bunlar olmadan av başlamazmış , Önceki görevlerden birinde bunların kraliçelerini araklamışsınız ,geri verin yoksa alayınıza dalarız diye vidi vidi vidi bizim kafamızı ütülediler.Çamura yattıkta görmedik dedik.
- Ama yahu bir iki taneden bir şey çıkmaz merkez. Tamam pıhhh
- Getirmeyin oğlum canlı , zerzevat örneği felan. ..Bakamayan ,satamayan salıyor sokağa, sonra yemiyle,suyuysa, bokuyla uğraş uğraş dur. Hayvanat bahçesine çevirdiniz gezegeni lan..en ufak canlı getirilmeyecekkk. Bah hepinizi çızarım haaa. tamam pıhhh
- Kaptan
- Haa
- Çaktırmadan depoya 3 tank zulaladım
- Eeeee
- İçindede canlı numumeleri var el altından okuturuz. Şşşşş çaktırma kaptan , Banada bir sakal atarsın artık.
- Gümrük ve karantinadan nasıl geçireceğiz. ?
- Bizim bacanak muameleci kaptan, her şekilde halleder. Karantina , itin köpeeen olsun, nedir yani.
- Aferim lan kafan çalışıyor.Kar’ı kırışırız kardeş payı
-Uyar kaptan
- Ahh şu borçlarım olmayaydı, çıkarmıydım bu kıçı kırık dünya görevine.Elalem arslan gibi gezegen istila etsin. Yağmaladılarını el altından okutup , paraya doysun , biz burda ışık yakıp, iki kıltırık canlıya çip takalım.O bir şey değil yol uzun yaw. tee anasının örekesi.Robot gönderseler ölürler sanki.
-Dümenci oğlum geminin dengesimi bozuldu ? neden böyle gidiyoruz. ? dümenci cevap ver. Dümencieeaaaaaaa
-Cevap vermiyor kaptan
-Uyumuştur yine hayvan. Ekrana verin bakalım geminin kontrol odasını.
-Görüntü geliyor kaptan
-O ne lann . ? yine o Türk ve dümende . Oğlum atmadınız mı bunu gemiden. ?
- Attık atmasına ama bir şekilde geri girmiş lavuk
-Basma lan o düğmelere basma ahanda basıyor wallaha , basma lannnnnnnnnnnnnn, basmasana lannnnaaaannnnn
- Tuz mu o döktüğü. ?
- Tuza benziyor kaptan.
- Neden tuz döküyor ki. ?
- Bunların geleneği böyle kaptan, ota boka her şeye tuz döker bunlar.
- Kendi kendini otomatik imha düğmesimiydi o son bastığı ?
- Galiba oydu kaptan
- Neyse mürettebat buraya kadarmış sizinle uçmak şerefti Hakkınızı helal edin.
- Helal olsun kaptan.
- Kaptanın seyir defterine ek. Ankaranın dikmeni , Bir daha Türk kaçırırsam … … iki olsun. Elveda hayat.
- Kaptan depodaki 3 tank ne olacak. ?
- Ne mi olacak .? kıçına girsin o 3 tank, lan gidiyoruz oğlum, bizim derdimiz ne elemanın düşündüğüne bak.
Gümmmmmmmmmmmmmm
Kıssadan hisse :Anasının örekesinden de gelse, Galaksinin en gelimiş teknolojisinede sahip olsun , dünyaya geldiğinde Hangi ırktan kimi kaçırırsanız kaçırın ama bir Türke bulaşmayın.Bir Türkü tuz dökmekten hiçbir güç caydıramaz.
Acil olarak talep edilen , Özel istek üzerine yarın Über 2 farklı doğumhane tasarımımı resimli ve enine boyuna anlatacağım.Hurafe açıklamalarına bilahare devam ederiz.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Ancakkkk ne yazık ki ancağı var.Bizler kendi göz zevkimiz için aldığımız balıklarımızı yine kendi göz zevkimize göre dizayn ettiğimiz tanklarda bakmaya çalışıyoruz. Kumulcu ciclids'e kayalık dekor yapıp ikide saçma sapan bitki ekleyince ,Işık tayfını veya kelvin derecesini bilmediğimiz ama ucuz ve hesaplı saçma sapan 2 lambaylayda aydınlattıkmıydı , Bize göre harikaaaa bir ortam oluşuyor. de balık bitkileri sökmeye başladığı vakit yana yakına çözüm aramaya başlıyoruz.
Böyle yapacağımız beslediğimiz balığın ortamı nedir. ? huyu suyu nedir.? suyunun kimsayal özellikleri nedir? bunları araştırmadan ( ki internet nimeti, doğru kaynak, 2 tuşa bakar )
Saçma sapan ekipmana , ahı gitmiş , vahı kalmış ,eçiş büçüş iki balığa dünya para saçıp, sanki iyi bir halt yenilmiş gibide başlık açılıyor, yorum isteniyor. "XXXXX' de son noktaymış"mış.
Ne yaptın hemşerim , kumulcu türe , kayalık dekor yapmışsın veya tersi de olabilir. dekorun uyumsuz desen , bır bı bır, ee son nokta olan nedir ? gen çalışması yaptın türümü saflaştırdın. ? yooo, çok ilginç bir gövde yapısımı yakaladın. ? Nerde o günler ? Gövdede çok özel bir renk tonumu oluşturdun ? hayır. ? Çok yeni bir türü akvaryumamı adapte ettin. ? hayır. Eee sen ne yaptında, bu yaptığın son nokta oluyor. ?
Paraya kıyıp, bir top avcı balığı bir tanka tıkıştırdım.Hatta aynı tankta , birbirinden çok farklı kimyasal ortam isteyen balığı yanyana koydum. Gerçi ölüen olmadı henüz ama balıklar mutlu. Balıık mutluymuş ehh yanii ne diyeyim bu saatten sonra. Allah mesut etsin.Kral ünvanını çoktan hakettin.
Üremenin doğasını anlayabilmek bu işte başarının anahtarıdır. özel bir bilgi vereyim. Anlaşılabilmesi için , mümkün mertebe basitleştirerek anlatmaya çalışacağım. ve teknik terim kullanmayacağım.
Birbirine yakın genleri olan türlerin birbirlerini döllemesi mümkündür.mutant canlılar bu şekilde oluşur. Şu şekilde olur.Dişinin yumurtası sperm seçicidir. erkek spermi , dişi yumurtasına denk geldiği vakit , özel bir enzim salgılar. dişi yumurtası kabuğu bu özel enzime göre , spermin girebileceği kadar yumuşar.sperrm girdiği vakit yumurta tamamen sertleşir, ki başka sperm giremesin.
Bu enzimin türevi ve içeriği , canlıdan canlıya değişir.Başka bir türün salgıladığı sperm yumurta tarafından tanınmayacağı için döllenme olmayacaktır.
At ve eşek , sperm enzimleri birbirine çok yakın olduğu için birbirlerini dölleyebilirler. Sonuç at kadar iri , eşek kadar dirençli katırdır.
Ancak kedi ile köpek birbirlerini dölleyemez.ne yaparsanız yapın kedi spermi ( veya tersi ) köpek yumurtasının kabuğunu delip içine girip döllenmenin oluşmasını sağlayamaz.kedi sperminin enzimi , köpek yumurtası tarafından yabancı tür olarak tanınacağından yumurtada bir değişiklik olmayacaktır.
Mikro biyologlar ve genetik mühendislerinin yaptığıda bu özelliği manipüle etmektir. Doğal yolla olmayacak bu olayı, laboratuar ortamında enjeksiyon yöntemiyle yaparlar ve sonuçlarına bakarlar.
Elim büyüklüğünde amerikan meleklerim var. Bir gece rüyamda fosforik mavi snake skin desenli melek görünce keşke dedim.Ama orada kaldım.lepisteste renkten ve deri deseninin oluşmasını sağlayacak genleri tespit edeceksinde bunu melek yumurtasına enjekte edeceksinde , Ortama bol bol tuz dökeceksinde ,( bak yaw gene tuzz) istediğin sonuç olacakta, bunu başkalarına beğendireceksinde oooo bir sürü iş. Bu kadar kral varken , XXX de son noktayı yakalayan bu kadar becerikli arkadaş varken , kim uğraşır böyle işlerle yaw.
Tuz dökünce herşey hallolur. Gerisi boş iştir.Çok fazla düşünüp kayışı koparmamak lazım.
Özel not: Bunları anlatınca hatıralarım depreşti.deniz akvaryumlarındaki anemonların tank ortamında canlı tutulabilmesi için verilen sıvı besini sindirebilmesi için ( aslında balıkçıdan alınan karidesle bile beslenebilir ) sindirimi gerçekleştirebilmesi aynen bitkiler gibi gerçek güneş ışınğına ihtiyaç duyduğunu kaç kişi bilir bunu bilemiyorum ancak kendimin bildiğini biliyorum. Neyse dideledik ne lazım diye. (90 'lı yıllar) Bu işin en iyi actinic ve primetinic floresanasla yapaılabileceği sonucuna ulaştık . bu iki tür yanlış bilmiyorsam halen Türkiyede yok.Actinic olabilir belki ama primetiniğin olduğunu hiç zannetmiyorum. kaldı ki 90 'lı yıllarda bulabilmek imkansız.Watt'ından zatt'ından geçtim birde 6000 kelvin olacak .En yakın elektriciye girin , kelvinin ne olduğunu sorun.Yılların ustasıyım iye atan tutan ustanın Bön bön bakışlarını bizzat kendiniz görün.
O zamanki Philips Türkiye genel müdürüde babamın arkadaşı. hatır , rica minnet acaba dedik Almanyada varmıdır. ? Bilim projem varmışmış da,acil şekilde lazımmışta , yalana bak. oscar alacak kadar rol kestim açıkcası. Adamcağız ilgilendi sağolsun.Almanya merkez, genel müdür istedi diye uçakla ve özel kuryeyle göndermiş.ikisinden de birer düzine gelmiş. inanın nitro gliserin taşır gibi taşıdım. ( yaklaşma lenn , hışştt ,, kışttt ) , sanki elmas getirtmişimde çalacaklar gibi birde belde tam dolu beretta, namluda mermi var ve emniyet açık.kazayla cüzdana musaallat olamaya kalkan kapkaçcıya denk gelsek , cüzdan umurumda olmadığından ve "florensları müdafaa-ı hukuk" hareketinden dolayı kıçına , bacağına mermiyi yiyecek, hakikaten insanın gözünüün dönmesi feci bir şey. akıl mantık kalmıyor.
Ampüller yandığı vakit telafisi mümkün olmadığından ,kıymetini bir tek ben bildim. Sırf bu ampülleri kullanmak için devasa bir tank yaptırdım.kaç para gitti şu an hatırlamıyorum.sistemin toplamda kaç watt çektiğide açıkcası umurumda değildi.
Netice ne oldu : Eşşek kadar anemonlarım oldu.Şimdi ekonomik olsun diye led paneller var.faydası varmı. ? denemedim bilemem ama olacağınıda zannetmiyorum.
Bunu neden anlattım.bazen hobide öyle sonuçlar yakalayabilirsiniz ki , normalde 25 liralık ısıtıcı bedeli gözünüze batarken , sırf değişik bir şey yapabilmek için harcayacağınız binlerce, onbinlerce lira bazen umurunuzda bile olmaz.
İlgi bilgiyi, bilgide ilgiyi getiri derken aslında demek istediğimde buydu. ilgilendiğiniz bir konuda harcanılan para göze batmayabilir. ( Bkz: 80 liraya lepistes olurmu ? Olmazzzzzzzz)
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Nasıl bakıldığını ve beslendiğini bildikten sonra 80 e de olur 180 e de...
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Evet arkadaşlar birkaç günlük malzeme arayışım nihayetinde sona erdiği için artık rahatlıkla çızıktırabilirim.
Not: aşırı uzun bir yazı olacak. Uzun yazı okumayı sevmeyenler başlıktan çıkabilir.
Her zaman olduğu gibi , ilk okuduğunuz vakit bu ne alaka diyeceğiniz bir hikaye ile başlayayım.
"Gerçek bir olaydan alıntıdır"
"Adamin biri Washington metro istasyonunda yere çömelir ve kemanini
çalmaya baslar; soğuk bir ocak ayi sabahıdır. 45 dakika boyuca 6 Bach calar.
çoğu insanın ise gitmek icin hareketlendigi bu yoğun saat suresince 1100
kisinin istasyonun icinden gectigi hesaplanir.
Üç dakika gecer orta yasli bir adam muzisyenin caldigını farkeder. Yavaslar,
bir kac saniyeligine durur ve sonrasında aceleyle ilerler yapacaklarindan geri
kalmasın diye.
Bir dakika sonra kemanci ilk bir dolarlik bahşişinin alır; bir bayan parayi
kemancının önünden gecerken atmis ve hic durmadan yoluna devam etmistir.
Bir kaç dakika sonra birisi dinlemek icin duvara yaslanır saatine bakar ve
tekrar yürümeye baslar. Besbelli adam işine gec kalmıstır.
En cok dikkat eden ise üç yaşında bir cocuktur. Annesi alelacele çekiştiriken
kendisini durup kemancıya bakar. Sonunda annesi kuvvetlice çekiştirir çoçuğu ve
çoçuk sürekli arkasına bakarak yürümeye başlar. Bu olay diğer bir çok çoçuk
tarafindan tekrarlanır,fakat istisnasiz tum ebeveyinler çoçuklarını yürümeye
devam etmeye zorlar.
Kemancinin 45 dakikalik gosterisi boyunca sadece 6 kişi durup bir süre bekler.
20 kişi kendisine para verir, sonra yine normal bir sekilde yürümeye devam
ederler. 32 dolar toplar kemanci. Gösterisi bitipte etrafa sessizlik hakim
olduğunda hic kimse farketmez bile.Kimse alkışlamaz ya da tanımaz.
Kimse az önce dünyadaki eserler arasındakı en eşsiz parcayi, 3.5 milyon dolar
değerindeki kemanıyla çalan bu kişinin dünyanın en yetenekli müzisyenlerinden
Joshua Bell oldugunu farkına varmaz.
Bu olaydan iki gun önce biletlerinin ortalama 100 dolar oldugu konserin
biletleri yok satmıstır.
Bu gercek bir hikayedir. Joshua Bell in bu metro istasyonunda kimligi belirsiz
bir sekilde verdiği konser Washinton Post tarafindan algilama,zevk ve inanlarin
önceliklerini kapsayan sosyal arastırmanın bir parcasi olarak tertip
edilmistir.
Bazen gözümüzün önünde öyle olaylar cereyan ederki , dikkat etmezseniz, bırakın önemini kavramayı , farkına bile varmazsınız.Analiz analiz diye cırmalamdan sebepte aslında budur. Oturup Nasanın kafayı sıyırmış bilim adamları gibi çalışın demiyorum elbet. Ancak sebep sonuç ilişkisini görmeye çalışmak ta analizin bir parçası. Neticede her şey akvaryumlarımızda gözümüzün önünde oluyor.ve bizle olana bitene seyirci kalıp , hastalık ilerleyip , ölümler başladıktan sonra yana yakına ne yapsak diye sağa sola saldırıyoruz.
Arkadaşlar hastalık yapıcı bakteri , parazit , mikrop, virüs gibi taşıcılar zaten bünyemizde mevcuttur. Soluduğumuz havadan yediğimiz besine , dokunduğumuz her yer bunlarla doludur.hasta olmamızın sebebi vücudun savunma mekanizmasıdır.Eğer savunma mekanizması çökerse hastalık kendisini gösterir.En iyi tedavi , hiç tedaviye ihtiyaç duymayacak ortamı oluşturmak ve bu şekilde devam etmesini sağlamaktır. ( Amma salladım haa )
Neyse özel bir talep üzerine hiçte huyum olmadığı halde canlı doğuranların hızlı üremesinden sebep kendiminde bizzat kullandığı birkaç doğumhane fikrimi paylaşmak istedim.
Elimide adı üzerinde canlı doğuran varsa, özellikle lepistes balığı ultra üreme meraklısı bir hayvanatsa, doğan yavruları yem olmadan kurtarabilmek için birkaç yöntem uygulamak kaçınılmaz hale gelir.Bizim de bahsetmeye çalışacağımız, amacınıza göre en iyi aracı tespit edebilmek, hazırı yoksa neden ve niçinleriyle nasıl yapılır gösterebilmek.
Diyelimki amacımız minimum yavru kaybı olsun.Ve diyelimki üretmeye çalıştığımız balığın tanesi 250 dolara satılabilir olsun. Ve millet alabilmek için ellerinde nakit para sıraya girsin ,satmanız için size yalvarsın, ellerinizi öpsün hatta ayaklarınızı yalasın ( ıyyy ) öyle bir varyeteniz varsa görürüm sizi, akvaryumun başında elde kepçe nöbet bile tutulur bu durumda, veya öyle bir genetik özellik yakaladınız ki maksimum derece üretmek istiyorsunuz tek bir balık bile çok ama çok önemli olsun.
- Yöntem : Bol bol bitkilendirmek veya bol bol rafya sallamak veya bol dekor
Ehhh yani hiç yoktan iyidit elbette ama bu balığının yavrularının doğduktan bir süre sonra yüzeye çıkıp , burada yüzme huyuda var. Bu durumda su mercimeğiniz yoksa. Zeminde saklanan yavru , yüzeyde av olacaktır. Ki tek bir balık bile çok önemliyse pekte tavsiye etmem açıkcası.
- Yöntem : Oluruna bırakmak
Ölen ölür kalan sağlar bizimdir mantığıyla hareket edebilirsiniz.tercih sizin. Hatta bu durumda akvaryuma kürek ile tuzda dökebilirsiniz. Tercih yine sizindir. ( bak ya yine tuz dedim)
- yöntem : Bu işlere tövbe edip , çiçek beslemek.Akvaryumu saksı niyetine kullanmak
Fena bir yöntem değildir.yanlız çiçeklerin tuzla pek arası yoktur. Akvaryumu görünce , otomatiğe bağlayıp kafadan tuza saldırmayın.
- Yöntem doğumane kullanmak. Ki bugünde dideleyeceğimiz konu budur.
Doğumhanelerin temel amacı hamile dişiyi diğerlerinden ayrımak, ayrıca yeni doğan yavruyuda annesinin bulunduğu alandan yem olmaması için uzak tutmaktır.
Çok bilindik doğumhane modeli ızgaralı veya V şeklinde kanalı olan plastik bir kutudur.
V şeklindede olsa ızgara modelide olsa temel 3 kusuru vardır.
İlki akıntı tamamen izole edildiği vakit balık durgunlaşmaktadır. Bu durumda ise doğum süresi uzamakta ve durum sürdükçe balık aşırı stresten ölebilmektedir. ( bu stresten ölüm olayını yazının sonunda örnekle açıklayacağım )
İkincisi atılan yem bu plastik kutunun dibine çöktüğünden hemen alınmaz ise çürüyüp, balığı zehirlemektedir.
Üçüncüsü özellikle V şeklinde olan kanalda balık dinlenmek için dibe çöktüğünde kuyruğu bu kanala girmekte ani harekette bulunacak bir durumda balığın kuyruğu zedelenmektedir.her bir balık çok önemliyken eğer gen çalışması yapılıyorsa ve balığın daha ilk doğumuysa annenin hayatı da çalışmanın devamı açısından çok önemlidir.
Peki bu durumda bize balığın hem kuyruğunun takılmayacağı , hem içinde akıntı olacağı , hemde sıkışıp stresse girmeyeceği hemde yem artıklarının balığı etkilemeyeceği bir doğumhane modeli lazım.
Hazırda böyle bir şey yoksa ( olsa ben neden bu kadar yazayım alın şunu der çıkarın işin içinden değimli ama ) olanı nasıl değerlendirmek lazım.
Çözüm 1: Normal doğumhane alacağımıza azıcık paraya kıyıp şu doğumhaneyi satın almak ve üzerinde azıcık oynamak.
Uploaded with ImageShack.us
Tam bir mühendislik çalışması, en gelişmiş doğumhane budur gibi görünsede bu tam manasıyla bir yutturmaca.yerseniz artık.Aslında mantık güzel. Hava girişiyle bir su akımı yaratıp, yem fazlalığı veya doğan yavruyu tamamen ayrı bir kaba almak, hakikatende mantıklı gözüküyor değil mi.? Mantıklı değimli.? Gayet mantılıdır sanki, değimli yoksa? Cevabınız evet mi.? Evet demek istiyorsunuz ama bunu soran bensem kesin işin ucunda bir pislik var en iyisimi düşücemi hemen belli etmemeyeyim gibi bir his oluşmadımı sanki. ? aslında güzel bir tasarım ama arada yutturmaca felanda dedi.Dur iyisimi çamura yatayım diyorsunuz değimli.? Ahh ben yokmuyum ben neden böyleyim bilmiyorum.Açıkla gitsin yooo olmaz z iyice kıvrandırmak lazım .
Beyler her söylenen elbette inanmayın bunu diyen bense hiç inanmayın. Bakmayın ben ara sıra böyle yaparım. Bu doğumhanede aslında hakikaten güzel bir doğumhane dermişimmmmmmmmmm . yaa işte böyledir bu işler.Elalem satar kel kafalı sakallı deli kafayı takar.
Arkadaşlar bu dooğumhane çok küçük neydeyse tek balık için.2 balığa dolanacak yer kalmıyor.Ayrıca V kanallı. Bu da yetmezmiş gibi yavruyu çekmesi düşünülen akıntı anneyi kanalın dibine doğru çekiyor.Öylede böylede o kuyruğun kanala takılmaktan başka hiçbir yolu yok.
Doğurmakla uğraşan dişi birde bu kanala çekilmemek için alt akıntıyla uğraşıyor ,Ancak doğurmaya başladığını bizzat gördüğünüz balık için mantıklı, onun haricinde ne zaman doğuıracağını tahmin edemeyeceğiniz balığı bırakın içine atmayı yanına bile yaklaştırmayın. Bu V kanal hakikaten kötü bir şey.
Peki ne yapılabilinir.de bu model biraz iyileştirilebilinir. Yardımımıza 1 milyoncuda satılan sepetlerin zemini koşuyor., Çıkarttığımız V kanalın ölçüsü kadar bu ızgara modelli plastikten kesip koyduğumuzda ne oluyor.? Görelim.
Uploaded with ImageShack.us
Uploaded with ImageShack.us
1 liraya satın aldıp, zemini kesip doğumaheneye ilave edince , V kanaldan kurtulduk.balığın kuyuruğunun veya herhangi bir yerinin sıkışacağı yer kalmadı, fazla yem yine zemine çöküp sistem tarafından uzaklaştıracak, yavrularda öyle, İlk başta dezavantaj gibi görünsede ise bu ızgara her ne kadar V kanala göre yavrunun yüzeye çıkışına daha az engel oluyor gibi görünsede, zemindeki su çekimi yüzünden minimum kayıpla yavrular diğer tarafa geçektir. Ayrıca iki resme dikkat ettiyseniz hamile balığın içerde dolaşacağı yüzey dahada artmıştır.
Ne şimdi bu ? altı üstü bir ızagara kesip koymuşsun, bumudur yani.? Diyebilirsiniz.Hakkınızdır dersiniz tabi , . Bu modeli benden başka böyle kullananı ne gördüm ne de duydum. Herkez kemancının önünden geçmiş gitmiş. Alan orijinal halini kullanır bir süre sonrada dişi ölümlerinden dolayı kaldırır atar.Aslında ciclids için güzel bir kuluçka makinesı gibide kullanılabilinir.
Çözüm 2: Çok fazla sayıda hamile dişimiz var ve doğumhane sığmayacak gibiler.
Bu durumda en sevdiğimiz esnaf , arslan 1 milyoncuya gidip kestiğimiz sepetin aynısını 1 liraya yeniden alıyoruz. Hiçbir işlem yapmadan aynen akvaryuma koyabiliriz.Ancak bu balığın yeni doğan yavrusunun yüzeyde gezinme huyundan dolayı zemin haricindeki her yeri rafya veya başka bir malzeme ile kapatırsak , yüzeyde gezinirken kazayla damızlıkların yanına girmesi ihtimalini minimuma indirebiliyoruz.
Uploaded with ImageShack.us
Uploaded with ImageShack.us
Çözüm 3: . Millet livar der başka bir şey demez bu durumda ben livar yapacam ağa diyebilirsiniz.Eğer içine koloni atmayacaksanız bununda bir kolayı var. Hatta kolonininde kolayı varsa bir anda söylemeyeyim.
Peki ne ki bu livar?
Teknelerde avlanan balıkları uzun süreli canlı tutmak için kullanılan ve balıkların kaçamayacağı kadar sık örülü bir sepet. Demekmiş.
EEE akvaryumda nasıl olacak. ? ya ağ bulacaksınız ya iri gözenekli sinek teli veya elektrostatik boyalı bahçe teli.Bulduk bunlar salınım yaparmı ? Bilmem deneyip görmek lazım. Bir kafes yapıp alt üst boş kalacak şekilde 4 tarafını ağla çevirdiniz al sana livar. Üstten yem atılacak , yeni doğan akvaryumun yavru zemimine düşcek. Yem fazlasıda zemine düşecek, Filitre ortamı temizleyecek, balıklar stresse girmeyecek mis gibi çözüm .de ağa tel mel uzun iş. Yokmudur bumun pratik yolu ?
Elbette vardır ama söylemem. Çünkü ben hafiften deliyim.Kafa kel ya birde kar soğuğu yiyince iyice üşüttüm . bildiğim halde söylemeyeceğim.desemde hadi söyleyeyim bea yaw.
Malzemeleri sayayım :
1 Adet boyu marka çift gözlü tüllü doğumhane veya bulabildiğiniz en büyük boy tüllü doğumhane,tülsüzde olur ama plastiği kesmek zor.
1 Tane makas
4 Tane normal hortum vantuzu
1 Adet darbeli matkap ( hööööö ????? )
1 Adet demir testeresi ( Neaa ????? )
1 Torba kaya tuzu ( tuzz ? yinemi tuz, heee yine , canlı doğuran ekipmanı yaparken bilem tuz , tuz manyağı yapacam herkezi)
1 Fincan sert türk kahvesi veya çay.
3-4 Tane ambalaj lastiği
Biraz misina ( tüm bunlarla ne olacak bende hayretler içindeyim.Bunlarlamı yapıyordum ben hep ? Listeyi yazdık bakalım ne işimize yaracakmış bunlar )
Normalde bu doğumhane şöyle bir şey.Bilindik doğumhane sorunları bundada var , Tül olduğu için su akımı geliyor gelmesine ancak , yem yine doğumhane zeminide çöküyor. Yavrular yine yüzeye çıkmaya uğraşırken yem oluyor. Doğan yavruları almak için sistemi tümden sökmek gerekiyor. Albino gibi taksit taksit doğuran bir varyeteniz varsa bunu her yavru gördüğünüzde tekrarlamanız gerekiyor. Zaten Amerikayı yeniden keşfetmeyeceğiz. Bu doğumhaneyi mini livara çevireceğiz. Vay vay vay havalara bak.Uzay mekiği yapıyoruz sanki.
Uploaded with ImageShack.us
Öncelikle doğum kanalını en dibe çekiyoruz.
Uploaded with ImageShack.us
Tülü kapatıp, tülün zemin kısmını makasla kesince elimizde mini bir livar kalıyor zannetsenizde böyle olmuyor. Zemin tülünü kesince tül anında gerginlikten boşalıp balığın kaçacağı kadar büyük gedikler olmasına sebep oluyor.bu yüzden zemindeki tülü ambalaj lastikleriyle gerginleştirip sabitlememiz lazım. Ancak bu seferde lastik ıslanınca gerilmesinden dolayı kayıp kurtuluyor.bu sebepten dolayı bu köşelere lastiklerin gireceği bir kanal açmamız lazım. Testere işin kolay kısmı , dikkatli kullanılırsa maket bıçağı veya normal bıçaklada olur.4 köşeyede, lastiğin içine gireceği kadar derinlikte kanal açılacak
Uploaded with ImageShack.us
Bitti mi.? Bitermi. ? ben bir iyileştirme projesi yaparımda bu kadarcıklamı kalırım. Elbette bitmezzz.
Bu doğumhanenin en gıcık olayınıda çözmek icap eder. Mini livarımıza hayat boşluğu yapacağız. da o neyin nedisir . ?
Hayat boşluğu aslında motorsikletlere has bir kavram. Büyük motorsikletlerin yanında takılan koruma demirleri düştüğünde sürücün motorun altında kalmasına , motorsiklet ile sürüklenip bacaklarının kopmasına engel oluyor.
Bu tür doğumhane kullananın başına hep şu gelir, bir balık gider illaki kendisi tül ve cam arasına sıkıştırır.Sıkışıp orada ölüverir.Bu en beğendiğiniz balığınız sa adamıda deli ediverir.Eğer kutudan çıkan vantuzları kullanmaya kalkarsanız, vantuz yüksekliğinin az olmasından dolayı tül ile cam arasına balığın geçebileceğinden daha az bir boşluk oluşuyor, bu durumda keşfetme meraklısı bir çok yavru bu aralığa girecek ve hepsi ölecektir.
Ayrıca kutudan çıkan vantuz bu ürüne özeldir. Bulunması zor bir vantuz türü , Vantuzlar bir süre kullanımdan sonra sertleşip kavramamaya başlarken bu tür göbeği delik vantuzların kavrasa dahi en ufak bir dalgalanmada tuttuğu nesneyi bıraktığı bilinen bir olaydır. Yani mini livarınızdaki bu vantuzların iyi tutmamasından dolayı livar yerinden kayar ve damızlıklarınız akvaryuma dalarsa, yavrularınız yem olacağı gibi. Yükseklikleri az olduğu için gerek yavrularınız ve gerek kaçan damızlıklarınız tül ve cam arasına kaçarak kendilerini sıkıştırıp öldürebilirler.Onlar bunu yaparken sizde gönül rahatlıyla cinnet geçirebilirsiniz veya tarif ettiğim vantuz değişikliğini yapabilirsiniz.
Solda bu ürüne özel vantuz, sağda ise her yerden alabileceğiniz normal hortum vantuzu. Yükseklik farkını görmenizi istedim.
Uploaded with ImageShack.us
Bu vantuzu sabitleyebilmek için matkapla, vantuz başına ikişer delik açtım ve misina ile bu deliklerden geçirip vantuzları iyice sabitledim.matkabınız yoksa bu tür delikleri , ateşte kızdırılmış iğne çuvaldızla da açabilirsiniz.
Uploaded with ImageShack.us
Peki neden matkapla delik açıldı da madem ortası hortum geçecek bir delik var , neden direk misinayla tutturulmadı diyebilirsiniz.
Çünkü böyle yaparsanız ve tülü örtmeye kalkarsanız vantuzun üstüne birde tül geldiğini göreceksiniz.. Bu durumda vantuzunuz tülün altına kalacak ve kullanamayacaksınız. Tülün üstünden misinayla veya sağlam bir iple vantuz sabitlemesi yaparken sabitlerken tülüde doğumhane duvarlarına sabitlediğiniz için eğer lastik bir şekilde koparsa misina tülü sabit tutmaya devam edecektir.
İste tüm yapma sebebimiz olan yaşam boşluğu dediğim aralık. Motorsiklet mastığının doğumhaneye uyarlaması , Yavru veya damızlık fark etmeksizin balık bu alandan sıkışmadan rahat rahat geçecektir.
Uploaded with ImageShack.us
Netice-i Sonuç : kestik biçtik de ne oldu ? Artık elinizde iste 1 tane ister 20 tane dişiyi içine atabileceğiniz , yem attığınız vakit damızlıları zehirlemeyen, ısı ve hava geçişini engellemeyen , minimum kayıpla maksimum yavru alma hedefine en uygun yavruluk mini livarınız oldu.
Güle güle kullanın, ancak kullanırken çok sesli gülmeyin deli zannetmesinler.
Uploaded with ImageShack.us
Şu stresten ölüm olayına bir açılım yapalım.Balıklarda stres kaynaklı hormanlar o kadar ani salgılanır ki , gözle yakayabilmek nerdeyse imkansıdır. Geçmişte yaptığım nalet bir olayı anlayatım.
Severum ve key hole ciclids alıp bir akvaryuma attım.Severum desensiz tek renk bir balıktır. Key hole ise anahtar deliğine benzer bir lekesi olan bir türdür.İkisinde özelliği korkuya verdiği ani renk değişimidir.
Cama aniden vurursanız krem rengi severum aniden kararır. Key hole ciclidsinde anahtar deliği deseni anında kaybolur.Bu o zamanlar hoşuma gidiyordu.ne bilelim stres diye bir hastalığın tanımı bile yoktu ki. Korkuya bağlı horman salımını yüzünde bu değişiklikler oluyor. Ve öyle hızlı oluyorki gözle yakalamak mümkün değil ancak yüksek çözünürlüklü kamerayla…
Dolayısıyla balıklarda stress hiçte hafifire alınacak bir durum değil. Dur çayım bitsin , şu işim bitsinde bakarız diye sallacak bir durumda değil.Anında müdale gerektirir. Lepistes beyaz renkte stresse girer deniliyor , neydese bütün iç ekipmanlarım beyazdır. Damzlıkları bu tarifini verdiğim beyaz tüllü mini livarlardan çıkartmam , stres kaynaklı tepkileride iyi gözlemlerim . Bugüne kadar lepistesin beyaz renkten dolayı stres kaynaklı bozukluk gösterdiğine şahit olmadım, laboratuar destekli kanıt veya bilimsel veri görmedikçe hurafe sayıp geçerim.
Not: Ağa listede tuz vardı.Resimlerde tuz gördük. Amma tuzu bu yapımda nerde kullandığını söylemedin diyebilirsiniz ki haklısınız. Kullanmadım. Lepistes akvaryumlarında Tuz kullanılmaz. Lepistes delta türü deniz tatlı su karışımı olan yerlerden gelmediği için tuz kullanılmaz. Durum böyle olunca ekipman iyileştirilmelerinde ve bunun yapım aşamasında da tuz kullanılmaz. Hatta resimde görseniz dahi dikkate almayın.Yok illaki kullanmak istiyorsanız, ambalaj lastiği için kanal açarken testere ile plastik arasına dökebilirsiniz.
Canlı doğuran besleyenlerin tamamı, tuz kullanımına tövbe edene kadar eylemlerim devam edecekkkkkk ( nı haa ha haaa haaaaaaaa )
Aslında öyle pahalı ekipmanlara para saçmaya gerek yok ., her şey gözümüzün önünde , kullanacağımız ekipmanda elimizin altında, görür kullanırsınız veya dünya ünlü kemancının önünden geçip gidersiniz.veya avuç avuç tuz da dökebilirsiniz.akvaryum sizin , balıklar sizin , ne isterseniz yaparısınız. Araştırın beyler araştırın…Araştırma yapmak iyidir.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Eee madem Cömert Abinin anlattıklarıyla ilerliyoruz, uzun yazı okumayıp, hazırcılar bu bilgilerden eksik kalsın.:)
Stres olayıyla ilgili konuyla ucundan alakalı bir bilgi.Cömert Abinin dediği gibi stress hormonu çok hızlı yayılır.Bu hormonu yayan balık ve balıklar için en büyük tehlike bu hormonun suya salınımıdır.Bunun için büyük balık ihracatçıları ( köpekbalığı vs.) balık nakli yaparlarken balığı direk nakledileceği hücreye almazlar.Öncelikle 5-10 dakikalığına küçük stres havuzuna atarlar.Balık burada hormonu salgıladıktan sonra alınıp gerçekten nakledileceği hazneye konulur.
Yani balık taşırken önce kendi suyuyla poşete alıyoruz, bir kaç dakika sonra poşetten sadece balığı alarak, yine kendi suyuyla dolu başka bir poşetle naklediyoruz.
Kaynak: Hiç sevmediim Amerikanın belgesel kanallarından biri...Hangisiydi hatırlayamadım şimdi, ben nasıl naklediyolar, onunla ilgileniyordum.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir