Nitrit-Nitrat Döngüsü
Hani şu ünlü nitrit-nitrat döngüsü denen olayı duymuşsunuzdur. Fakat bu döngüyü duyduğumuzda genelde aklımıza su üstünde göbeği yukarıda hareketsiz duran bir Japon balığı gelir. Bazılarının aklına ise yemyeşil bir su kütlesi... İçiniz rahat olsun burada ölü balıklardan çok nitrit-nitrat döngüsünün ne olduğu ve nasıl oluşturulacağı hakkında bilgi vermek istiyorum. Yazının geri kalan kısmında nitrit-nitrat döngüsü azot döngüsü olarak anılacaktır. Fakat azot döngüsünün çok ufak bir kısmını oluşturmaktadır. Sizi sıkmamak için yazıyı mümkün olduğunca basit şekilde yazmaya özen göstereceğim. Umarım okuyan ustalarımız ukalalık olarak görmez.
Konumuzda esas oğlan amonyak olarak görülse de gerçekte esas oğlan bakterilerdir. Amonyak sadece figürandır.
İşe kendimizden örnek vererek başlayalım. Biz istesek de istemesek de vücudumuzda gerçekleşen ve bizim için çok büyük önem taşıyan bazı kimyasal tepkimeler sonucu bünyemizde amonyak denen çok zehirli bir madde üretilir. Bu madde vücuttan hemen uzaklaştırılmalıdır. Fakat bu işlem için büyük miktarda su gerekir ve biz karada yaşadığımız için her zaman su bulma lüksümüz yoktur. Bu yüzden karaciğerimiz amonyağı bizim için daha az zehirli olan üreye çevirir. Üre de idrar ile vücuttan atılmış olur. Daha az zararlı olmasının dışında ürenin bir işlevi daha vardır. Amonyağa göre daha az su kullanarak vücuttan atılabilir.
Evet. Şimdi gelelim işin akvaryum kısmına. Balıkların bizim gibi su bulma problemleri yoktur (Sanırım fark etmişsinizdir;) . Bu yüzden amonyağı direk akvaryumun içine boşaltırlar. İşte sorun burada başlar. Bu amonyak bir süre sonra birikerek balıklarınızı zehirler. O zaman bunun bir tek çaresi var. Akvaryuma karaciğer lazım. Aynen insanda olduğu gibi… Böylece amonyağı daha az zararlı olan başka bir maddeye çevirebiliriz. Fakat gelin görün ki akvaryuma dana ciğeri atıp işin içinden sıyrılamazsınız. Burada devreye gözle görülmeyecek esas oğlanlar giriyor. Nitrit ve nitrat bakterileri. Bu bakteriler ne oksijene ne de ışığa prim verirler. Aynen bitkilerin ışığı kullandığı gibi bunlar da kimyasal maddeleri kullanırlar ve bunlardan enerji elde ederler. Şimdi bu kimyasallara bir göz atalım. (parantez içinde verilenler maddelerin kimyasal formülleridir.)
Amonyak (NH3) -----> Nitrit (NO2) -----> Nitrat (NO3)
//Her maddede azot(N) olduğuna dikkat ediniz.//
Nitrit bakterileri aynen bizim karaciğerimizin amonyağı üreye çevirmesi gibi amonyağı daha az zehirli olan nitrit’e çevirirler. Hemen ardından nitrat bakterileri devreye girer ve nitriti de daha az zehirli olan nitrata çevirirler. Şimdi haklı olarak siz bana soracaksınız: “Kardeşim bu iş başa dönmüyor. Ne biçim döngü bu böyle? Peki, nitrat ne oluyor?” Şimdi işin eğlenceli kısmı başlıyor.
Nitratın bir kısmı su değişimlerinde heba oluyor. Geri kalan kısmı ise bitkileriniz tarafından protein yapımında kullanılıyor. Kısacası gübre oluyor. Eğer su değişiminizi yeterince yapmıyorsanız ve bitkiniz de yoksa işte o zaman nitratın harcanacağı pek bir yer kalmıyor bu da o ünlü nitrat patlaması denen olaya dönüşüyor. Sonuçta yemyeşil bir akvaryum suyuna kavuşuyorsunuz.
Peki, bu azot(yani nitrojen) akvaryuma nasıl geliyor? Balıklarınıza verdiğiniz yemlerin içindeki proteinden. Yani yine aynı döngünün akvaryum dışındaki bir parçasından. Bitki veya hayvan temelli yemdeki proteinler balığınızın vücudunda parçalanınca ortaya amonyak çıkıyor. Bu amonyak önce nitrite sonra nitrata dönüşüyor. Sonra gübre olup bitkiye protein için malzeme oluyor. Balık bitkiyi yiyor ve yine aynı döngü başa dönüyor.
Bu kadar mı? HAYIR…
Bu döngünün bir elemanı daha var. Çürükçül bakteriler. Tabiri caizse leş yiyiciler. Onlar sizin ölen bitkilerinizi, yem artıklarınızı hatta ölen balıklarınızı yiyorlar. Bu işlem de çürümenin ta kendisi. Yine bu işlem sonucunda ortaya amonyak çıkıyor. Yani bu çürükçül bakteriler bir nevi balık işlevi(!) görüyorlar. Tabii sadece amonyak üretimi bakımından…
Peki, pek önemli gözükmese de çürükçük bakterilere neden girdim? Sebebi şu:
Diyelim ki yeni bir akvaryum kurdunuz. Suyunu da koydunuz ve balıklarınızı içine koymadan önce nitrit ve nitrat bakterilerinizin çoğalmasını istediniz. Bu çok doğal çünkü balıkların amonyaktan zehirlenmesini istemiyorsunuz. Peki, ortada amonyak üreten bir balık olmadan nitrit ve nitrat bakterilerini nasıl çoğaltacaksınız? İşte tam burada devreye çürükçüller giriyorlar. Onlar sizin fark edemeyeceğiniz organik besinleri tüketip amonyak ortaya çıkarıyorlar. Yani su içinde doğal olarak bulunan ama şehir suyunda pek bulunmayan maddeleri… Bu işlemi hızlandırmak için akvaryumunuzu kurduğunuz gün içine bir tutam(tahmini 100lt’lik bir akvaryum için) kadar haşlanmış ıspanak atın. Ama fazla değil sadece birkaç gram. Bu çürükçül bakterilerin üreme hızını arttıracaktır. Ertesi gün akvaryuma en azından bir bitki dikin. Eğer dış filtreniz varsa çalıştırın. Aradan 2–3 gün geçince eğer koku yaparsa ıspanağı atın. Yapmazsa kalsın. Zaten birkaç gram bir şey... Bu zaman zarfında eğer bitkileriniz yeterli değilse nitrat patlaması yaşayabilirsiniz. Bu durumda ıspanağı veya akvaryuma attığınız herhangi bir gıdayı çıkarınız. Meraklanmayın bir süre sonra geçer. Sadece dengenin oluşması biraz zaman alır. Bitki miktarını 5–7 günde kademeli olarak arttırın. Ta ki akvaryumunuz son halini alıncaya kadar. Sonra da çok az su değişimi ile balıkları yavaş yavaş koyun. Yalnız dikkat edilmesi gereken şey, bir seferde 30 tane balık koymaktan kaçınmanızdır. İlk önce bir vatoz koyun. Ertesi gün bir tane daha… Sonra da bir çöpçü vs. Eğer tek seferde balıkları akvaryuma yığarsanız bunun sonucunda amonyak patlaması ardından da nitrat patlaması ile karşı karşıya kalabilir, onca gün oluşturmaya çalıştığınız doğal dengeyi tek seferde dağıtabilirsiniz.
Buradan gerisi size kalmış. Forumlardaki ustalarımız size yardımcı olacaklardır.
Yazımın bir yerinde akvaryumun karaciğeri yok demeye getirmiştim. Fakat aslında var. Dış filtrenin amacı nitrit ve nitrat bakterilerinin yaşayacağı bir ortam sunmak, burada su dolaşımı oluşturup etkilerini arttırmaktır. Yani bir nevi yarı mekanik yarı organik karaciğer gibi bakabilirsiniz.
Umarım faydalı olabilmişimdir.
Saygılarımla;
Onur UYGUN
Yazıda bulunan her şey bana aittir. Herhangi bir kaynaktan alıntı yapılmamıştır. İsmimi belirttiğiniz, yazıda değişiklik yapmadığınız takdirde istediğiniz yerde alıntı yapabilir, yayınlayabilirsiniz.
Beğenenler: [T]170368,burakcel12[/T][T]181223,CanerS[/T][T]195634,AyToR[/T][T]205079,plutarkhos[/T][T]206680,evrenbekdas[/T][T]192460,leventty[/T][T]68949,ASLAN[/T][T]210364,alicichlid[/T][T]239194,Mehmet Göktaş[/T][T]245642,Taha10[/T]
Teşekkür Edenler: [T]195634,AyToR[/T][T]204918,aires[/T][T]205079,plutarkhos[/T][T]206680,evrenbekdas[/T][T]151628,Mete Duru[/T][T]68949,ASLAN[/T][T]210364,alicichlid[/T][T]245642,Taha10[/T]
+1: [T]68949,ASLAN[/T]
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
1-Amonyak pH ne kadar yükselirse o kadar zehirleyici olur.
2-Düşük pH'da Amonyak amonyum olur bu amonyakdan çok daha az zehirlidir.
3-Nitrifikasyon bakterileri en iyi 7 'da yaşarlar, pH bu sayıdan uzaklaştıkça popülasyonları azalır.
Bu konuyla ilgili yabancı üniversitedeki bir master tezini buldum. Onu inceliyorum, doğrubildiğim temel bir şeyin yanlış olduğunu anladım incelemem bitince türkçeleştireceğim.
Saygılar,
Beğenenler: [T]206680,evrenbekdas[/T][T]210364,alicichlid[/T][T]225825,MaxPayne[/T]
Teşekkür Edenler: [T]206680,evrenbekdas[/T][T]167669,Barış Demirok[/T]
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
[QUOTE=bjkalley]Bu güzel yazı için teşekkürler. Çürükçül bakterili kısım hariç kalanını benzer bir üslupla makalemde anlatmıştım. Makalede belirttim mi bilmiyorum ama ek olarak belirtmekte fayda var.
1-Amonyak pH ne kadar yükselirse o kadar zehirleyici olur.
2-Düşük pH'da Amonyak amonyum olur bu amonyakdan çok daha az zehirlidir.
3-Nitrifikasyon bakterileri en iyi 7 'da yaşarlar, pH bu sayıdan uzaklaştıkça popülasyonları azalır.
[/QUOTE]
Bu bilgi için teşekkürler. Ayrıntı kısmını da siz anlatmış oldunuz. Dediğiniz doğru olabilir. O kadar derin araştırmaya vaktim olmadı. Fakat birkaç gram ıspanağın ortamın PH'ını çok fazla etkileyeceğini zannetmiyorum. Ne de olsa nitrifikasyon bakterilerinin çoğalmasını beklerken zamanın çoğu başta ortamda amonyak oluşmasını beklemekle geçiyor.
Ben yazıda mümkün olduğunca basit anlatmaya çalıştım. Konuyla alakası olmayanları hazırlama işine ben el attım.İşin daha ileri aşamalarını da sizden bekliyoruz. Çeviriyi bir an önce bitirin de okuyalım. Merak ettim şimdi.
Kolay Gelsin.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Beğenenler: [T]206680,evrenbekdas[/T]
Teşekkür Edenler: [T]206680,evrenbekdas[/T]
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Akvaryumlardan çektiğimiz suyu israf etmeyin. İçindeki Nitrat, dışkı ve çürümüş maddeler dolayısıyla -varsa- süs bitkileriniz için inanılmaz bir gübre oluşturuyor. Kullanın ertesi gün bitkilerinizi seyredin. En sönük olanı dahi kısa sürede canlandırmakta olduğunu göreceksiniz. Ben çiçeklerime başka su vermiyorum... Hem gübre, vs. ürünlere para vermekten kurtulursunuz:)
Beğenenler: [T]205079,plutarkhos[/T]
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Bu yazılanlara ilavetten son zamanlarda ögrendigim Amonyak ın patlaması ve yüksek degerlere ulaşmaması için özelliklede bitkisiz üretimhanelerde bu işin nasıl halledilebildigi idi.Sonuçta ulaştıgım nokta dış flitrelerde calsiyum kullanıldıgını ögrendim.granul şeklinde calsiyumlar dış flitrelerde kullanıyorlar ve her 3 ayda bir değiştiriyorlardı.Özellikle discus gibi hassas türlerde kullanılıyor.Amonyagı birşekilde zararsız birbaşka kimyasalla baglarsanız bu uygulamada hiç mantıksız gelmiyor.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir